İsrail’de Birinci Lübnan Savaşı ile ilgili 36 yıllık bir gerçek, olayla ilgili yayın yasağının kaldırılmasıyla itiraf edildi. 1982 yılında 56 sığınmacıyı taşıyan Lübnan gemisinin İsrail denizaltısı tarafından batırıldığı ortaya çıktı.
1982 yılının Haziran ayında, 56 sığınmacıyı taşıyan Lübnan gemisinin batırılması olayıyla ilgili yayın yasağı 36 yılın ardından kaldırıldı. Adil Toplum ve Ekonomiyi Teşvik İçin Tüketici Hareketi’nin (Hatzlacha) Yüksek Mahkeme’ye yaptığı başvuru sonucunda yayın yasağının kalkmasının ardından, İsrail’in Kanal 10 televizyonu bilgi belgeleri haberleştirerek, olaydaki İsrail sorumluluğunu itiraf etmiş oldu.
Bilgi ve belgeler neticesinde, Lübnan’ın Trablus Limanı’ndan Kıbrıs’a sığınmacı taşıyan Lübnan gemisini vurarak 25 sığınmacının ölümüne, İsrail denizaltısının sebep olduğu belirtildi.
Yayın yasağının kaldırılmasıyla, bölgede devriye gezen ve Suriye gemilerini batırmakla görevlendirilen bir İsrail denizaltısının, iki torpedo göndererek gemiyi patlattığı ve batırdığı ortaya çıktı.
Lübnan’da İsrail işgaline karşı direniş verilirken ‘teröristleri’ vurma emri almış olan denizaltı kaptanının, içindekilerin ‘terörist’ olduğuna hükmederek gemiyi vurduğu açığa çıktı.
İsrail ordusunun ancak 10 yıl sonra başlattığı incelemede, denizaltı komutanının, ateş açma yönetmelikleri uyarınca hareket ettiği ve gemiyi kontrol ederek kadın ve çocuk taşımadığını gözlemlediği yönünde ifade verdiği de ortaya çıktı.
Komutan yardımcısı ise “Denizaltıda ateşli bir atmosfer, ne pahasına olursa olsun vurma havası vardı. Ben ateş etmekten geri durmak düşüncesindeydim, çünkü geminin kimliğine dair teyit gelmemişti. Ama periskoptan bakan tek bir kişi vardı, o da komutandı” ifadelerini vermiş.
3 yıl süren inceleme tamamlandığında, dönemin İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı Ami Ayalon’un, incelemenin bulguları neticesinde suç soruşturması açılmaması tavsiyesini kabul ettiği ortaya çıktı.
“Bu olaydan bir gün önce, denizaltı komutanı bir başka gemiye terörist taşıdığına hükmetmesine karşın masum insanlar da zarar görür korkusuyla ateş açmama kararı vermiş. Bu da sonraki olayda emirleri yerine getirme saikiyle hareket ettiği çıkarımına varmamızı sağlıyor” diyen Deniz Kuvvetleri Komutan, “Bu, bir operasyon sırasında yanlış muhakeme vakasıdır. Olay savaş suçu değildir ve hatta herhangi bir ihlalde bulunulmamıştır. Suç soruşturması gereksiz ve uygunsuzdur.” sonucuna ulaşmış.
Boran’ın önce Yön Dergisiyle sonra, Milli Demokratik Devrim (MDD) tezleriyle ve yine TİP içindeki Doğu…
Onun “demokrasi şampiyonu” imajı, kulağa hoş bir melodi gibi gelse de gerçek başka. Demokrasi, sadece…
2025 Nobel Barış Ödülü’nü kazanan Venezuelalı Maria Corina Machado, "davamıza destek verdi" diyerek ödülünü ABD…
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis açılışındaki yerel yönetimlerle açıklama sonrası belediyelerin konser ve tanıtım gibi hizmetlerinin…
Beyaz Saray, Nobel Barış Ödülü’nün Trump yerine Venezuela muhalefet liderine verilmesine tepki gösterdi. Trump’ın “7…
İstanbul 8. İdare Mahkemesi, Bayrampaşa Başkanvekili seçimlerine dair AKP'nin başvurusu hakkında olumlu karar verdi. CHP'nin…