Afyoncu, Tevfik Fikret’ten başlayıp aydınlara saldırdı
Afyoncu, Türk aydınını vatana ihanetle suçladı.
AKP’li Turkuvaz medyanın amiral gemisi Sabah’ın ‘tarihçi’ yazarı Erhan Afyoncu aydınlara saldıran bir yazı kaleme aldı.
Televiyonlarda ‘tarih’ programlarında boy gösteren yazar Afyoncu, Tevfik Fikret’ten ‘teröristleri alkışlayan’ şair diye bahsederken; şairlerin II. Abdülhamid, Adnan Menderes ve Turgut Özal’a yönelik eleştirilerine karşılık da “Halkın yöneticilere sevgisi ne kadar çoksa entellerimizin nefret ve kinleri de o kadar çoktur.” diye yazdı.
“Türkiye’de kendilerine aydın denilen enteller kendi milletinin değerlerine sırt çeviren, kendi milletine, kendi devletine, kendi tarihine küfreden kişilerdir” satırlarını köşesine taşıyan Afyoncu, Türk aydınını vatana ihanetle suçlayarak şu satırları yazdı:
“Aydın ihanetine başka ülkelerde de rastlanmıştır ama Türkiye’deki aydın geçinen entellerimizin ihanetlerinin ve milletlerine yabancılaşmalarının dünyada eşi benzeri yoktur. İhanette sınır tanımayan aydın müsveddelerinin farkında olmadıkları durum, tarihin en büyük üç imparatorluğundan biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Türk milletinin üç-beş tane entele ve fantezilerine boyun eğmeyeceğidir.”
Aynı zamanda Milli Savunma Üniversitesi Rektörü olarak atanan, medyatik tarihçi Erhan Afyoncu’nun “Bizde teröriste ‘şanlı avcı’ diyen Tevfik Fikretler bitmez” başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
“Bizde teröriste ‘şanlı avcı’ diyen Tevfik Fikretler bitmez
Sultan Abdülhamid’e 1905’te suikast düzenleyip, 26 kişinin ölümüne sebep olan bombacı teröristlere alkış içimizdeki bir şairden (Tevfik Fikret) gelmişti. Bu kafa yapısında olup, dünyayı kurtardıklarını sanan entellerimiz Türkiye aleyhtarı bildiriler yayınlayıp günümüzde terörü ve teröristleri övmeye devam ediyorlar
Ermeniler, Avrupalılar’ın kışkırtmalarıyla 19. yüzyılın sonlarına doğru bağımsız olabilmek için Taşnak ve Hınçak komiteleriyle çeşitli isyanlar çıkardılar. Dönemin hükümdarı İkinci Abdülhamid Ermeniler’e taviz vermeyip bağımsızlık yolunu tıkayınca Ermeni teröristler sultanı en büyük düşman olarak gördüler.
* * *
Entelektüel (münevver/aydın), bilgisini paylaşıp, yayarak halkını aydınlatan ve hakikat peşinde koşan, ülkesinin dilini, edebiyatını, tarihini ve toplumsal değerlerini bilen kişidir. Bizde ise maalesef çok az entelektüel, çok fazla entel vardır. Bizim entel geleneğimizin iki temel ögesi vardır. Birincisi “memlekete küfretme”, ikincisi ise “özellikle devleti yöneten kişilere karşı nefret saplantısı”.
Müstemleke aydınları olan entellerimiz rahmetli Durmuş Hocaoğlu ağabeyimizin de dediği gibi çok kolayca ihanet ve yabancılaşma hastalıklarına yakalanırlar. Maalesef bu hastalıklarının tedavisi de yoktur.
Türkiye’de halkın çok sevdiği devlet adamlarının entellerimizle yıldızları hiç barışmamıştır. II. Abdülhamid, Adnan Menderes ve Turgut Özal birkaç örnektir. Halkın yöneticilere sevgisi ne kadar çoksa entellerimizin nefret ve kinleri de o kadar çoktur. Bunların iradeleri siyasi ihtiraslarının esiridir. Siyasi ihtiras oyunu oynayıp dururlar. Bütün gücün kendilerinde olması gerektiğine ve en doğruyu kendilerinin bildiğine inanırlar. Türkiye’de olupbitenler kendi istedikleri gibi değilse sinir krizlerine girerler. İnatla halkın benimsemediği, ülke gerçekleriyle ve menfaatleriyle uyuşmayan uçukkaçık kendi düşüncelerini ön plana çıkarmaya çalışırlar. Her fırsatta saplantılı nefretlerini kusarlar. Halka ve devlet adamlarına hakaret ederler ve bunu ifade özgürlüğü diye savunurlar. Terörist seviciliklerini ise barış maskesi altında gizlemeye çalışırlar. Görünüşte siyasi iktidarın kusurlarını, otoriteyi kötüye kullanmasını eleştirirler. Ancak dertleri kendi çevrelerinin çıkarlarını kollamaktır. Kin ve nefretleri hiç bitmez. Entelektüelin bilgilerini kullanarak iktidarların meşruiyet temellerini sorgulamasını devlet adamlarına ve devlete küfretmek olarak algılarlar. Milletin taleplerini devlet karşısında korumak yerine herkese ve her türlü milli değere küfrederler. Asılsız yaygaralarla dehşet ortamı yaratarak devleti ve devlet adamlarını yıpratırlar.
Türkiye’de kendilerine aydın denilen enteller kendi milletinin değerlerine sırt çeviren, kendi milletine, kendi devletine, kendi tarihine küfreden kişilerdir. Ne kadar küfrederlerse o kadar büyük entel olduklarını sanırlar. Entel, milletini, tarihini, devletini ve devlet adamlarını hiç beğenmez. Donkişot’un yel değirmenleriyle savaşması gibi bizim aydın müsveddelerimiz de kendi milletiyle, kendi tarihiyle savaşırlar. Entellerimizin fantezileri hiç bitmez Bunların çoğu SSCB’nin çökmesiyle birlikte işsiz kalan eski komünistlerimizdir. Her fırsatta Türkiye aleyhtarı faaliyetlerde boy gösterirler. Ermeni tezlerini Türkiye’de yaymak için ellerinden geleni arkalarına koymazlar. Terörü ve teröristleri desteklerler. Türk’e zararı dokunacak ne varsa orada bit gibi biterler. Hiçbir milli idealleri ve vatan sevgileri yoktur. Türk milletine olan dinmez nefret ve kinlerinden beslenirler. Aydın ihanetine başka ülkelerde de rastlanmıştır ama Türkiye’deki aydın geçinen entellerimizin ihanetlerinin ve milletlerine yabancılaşmalarının dünyada eşi benzeri yoktur. İhanette sınır tanımayan aydın müsveddelerinin farkında olmadıkları durum, tarihin en büyük üç imparatorluğundan biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Türk milletinin üç-beş tane entele ve fantezilerine boyun eğmeyeceğidir.”