AKP’nin adayı Zeybekci: Ege kültürünün insanıyım

Zeybekci, "İzmirli için mahallenin çocuğuyum. Ege kültürünün insanıyım." sözleriyle kendisini tarif etti.

AKP’nin adayı Zeybekci: Ege kültürünün insanıyım

AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Zeybekci, CNN Türk‘te Hakan Çelik ile Hafta Sonu programında konuştu. Zeybekci, “İzmir’i almaya değil kendimizi vermeye geldik. Ben şunu taahhüt ediyorum, ayrımcılık yaptığınızda insanların karşısına çıkamazsınız. Belediyelerde kesinlikle ayrımcılık olmayacak. Az oy verdi, çok oy verdi. Asla ayrıma gitmeyeceğiz” diye konuştu.

Zeybekci, “İzmirli için mahallenin çocuğuyum. Ege kültürünün insanıyım.” sözleriyle kendisini tarif etti.

Zeybekci’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“İzmir’de siyasetin tabi tarzı diğer şehirlere nazaran biraz farklı. Çok nezaketli hoş görülü, çok sempatik bir tarzla. ‘Sessizce, çisil çisil bereketli yağmurlar gibi yürüyeceğiz’ dedik. Bütün İzmir’i yürüdüm. Çok enteresandır; her yerde bir olumsuzlukla karşılaşırsınız. İzmir’de bir kere bile böyle bir şey yaşamadım.”

“İlk başlarda “Merhaba” diyerek yürüyorduk. Arkadaşlarımızın hesapladıkları 700 km civarında yol yürümüşüm. Daha sonra “Otur ne olur bir çayımızı iç” oldu. İzmir’i dinledik, onlar bizi dinledi. 3-4 gün önce Karşıyaka’da çarşı caddemiz var. Bir kilometre yoktur belki, 4.5 — 5 saatte geçemedim orayı. İzmirli için mahallenin çocuğuyum. Ege kültürünün insanıyım.”

“Bizim ilk yola çıkarkenki sloganımız oydu. “Gönüller yapmaya geldik” Bizim o sloganımızdan sonra partimizin de genel sloganı ‘gönül belediyeciliği’ oldu. İzmir’i almaya değil kendimizi vermeye geldik. Ben şunu taahhüt ediyorum, ayrımcılık yaptığınızda insanların karşısına çıkamazsınız. Belediyelerde kesinlikle ayrımcılık olmayacak. Az oy verdi, çok oy verdi… Allah da şahit olsun, milletimiz de şahit olsun, asla ayrıma gitmeyeceğiz.”

“Biz Kürt kardeşlerimizle, Boşnağıyla, Arnavutuyla, Yörüğüyle hep beraber bir şey yakaladık. Falancanın kalesi gibi bir noktada olmadıklarını görüyoruz. Blok oy olmayacak. Biz orada HDP’ye giden oy kadar, doğu ve güneydoğudan gelen vatandaşlarımızdan oy alacağız.”

Tunç Soyer’e yönelik ifadeler

CHP’li rakibi Tunç Soyer hakkında da konuşan AKP’li Zeybekci’nin açıklamarı şöyle:

“Hayvanların bile mutasyona uğradığı bir yer… Her yağmurda sel baskınları, kanalizasyon baskınları. Çünkü teknik bir problem var. Yağmur suları kanalizasyona verildiği için… Karaburun, Çeşme, Alaçatı… Orada kanalizasyon yok. Direkt denize veriliyor. Çeşme’de Karaburun’da Mordoğan’da. Bunları dile getiriyorum. Bırakın orayı İzmir’in merkezinde göbeğinde doğrudan denize verilen kanalizasyonlar var. İzmir’de bir koku meselesi var ya. Toprağı ve denizi bir kere kirletirsiniz. Geri kazanması zordur. Bir kere kirletmeyi bırakmak lazım. Bunları ortaya çıkardığınızda dile getirdiğimizde şu andaki mevcut yerel yönetimlerin omuz silktiğini görüyorsunuz. “Bu sorunu ortadan kaldırmasak da İzmir bizi seçiyor.” Bunların gözünde normal hale gelmiş.”

“İzmir’de en büyük problemlerinden bir tanesi su fiyatlarıyla ilgili. İçme suyu ile ki içme suyuyla ilgili sıkıntımız var. Su fiyatları açısından en pahalı şehriyiz. Büyükşehirin kararı bu. Bizim Göldes Barajı yapılmış, hatlar şehre kadar getirilmiş. Bu zamanında şehrin su problemlerini çözmek için DSİ tarafından yapılan bir su hattıdır. Fakat büyükşehir hala şebekeye bağlayamamış durumda. Biz dünyanın en pahalı suyunu içiyoruz. Mars’tan su getirseniz bu kadara mal olur.  40 liralık bir fatura su tüketimi. Ama faturanın toplamı 400 lira. Orada ne var? Katı atık toplama bertaraf bedeli… 12 lira olan şey, ton bedeli 40-50 liraya çıkıyor. Tokyo’da 14.90 kuruş; dünyanın en pahalı şehri. Bu sorunu bitireceğiz. Yüzde 50 suya indirim getireceğiz. Öğrenci biletleri genelde yetişkinin yüzde 50’sidir. İzmir’de yüzde 70’e yakınıdır. Bunu da yüzde 50’ye indireceğiz.”

“Siz Karaburun’da, Çeşme’de, Seferihisar’daki altyapı sorunları ortada dururken orada bir turizm yatırımcısının gelmesini bekleyemezsiniz. Dünyanın en pahalı markalarından birisine ürün yapıyorsanız, o marka sizi öyle bir denetler ki, rakipleri onun işçi hakları, tabiat, çevre, koruma hassasiyetleri dışında üretildiğini bulursa dünya haritasından siler o markayı.”

“İşi bilmek lazım. Biz o şehrin katı atık problemini belediye bütçesinden para harcamadan yapacağız. Otoparklarla ilgili, kent merkezindeki değerli yerlerde, camilerin, okulların, kamu kurumlarının altları… Yer altına gireceğiz. Ulaşımla ilgili köprülü kavşakları biz yapacağız, yeşil alanları biz yapacağız. Çevre yolu ve tüm raylı sistemleri de alıp hükümete götüreceğiz. Yeter ki götürüp İzmir’in problemlerini taşımak lazım. Bugüne kadar belki bana bazı şeyleri birileri söyleyebilir ama bu adam çalışmıyor, verdiği sözün arkasında durmadı diyemez. Verdiğimiz sözler tutmayacağımız olmayacaktır.”