Alanya Kalesi’nde tarihi M.Ö. 1’inci yüzyıla dayanan surların üzerinde izinsiz yaptırdığı korkuluk, pencere, seramik ve betonarme yapılar nedeniyle yıkıma neden olan Avusturyalı Walter Godina’nın, surları altından delerek atık sularını da boşalttığı ortaya çıktı. Godina’nın, pencereyi ise tarihi taş duvar görünümlü kaplamayla gizlemeye çalıştığı belirlendi.
Antalya’nın Alanya ilçesinde Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan ve yılda 2 milyona yakın ziyaretçi ağırlayan Alanya Kalesi’nin Ehmedek bölgesinde Avusturyalı Walter Godina’ya ait evin duvarlarıyla bitişik surların yıkılmasıyla ilgili yapılan incelemelerde, yeni skandallar ortaya çıktı.
Alanya Kalesi Kazı Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Eravşar, Alanya surlarının, Türkiye’nin belki de en önemli Ortaçağ surları olduğuna dikkati çekerek, “Bu surları özel kılan pek çok yönü var. Bunlardan bir tanesi Helenistik döneme ait alt katmanı olması ve onun üzerine Roma, Bizans, Selçuklu sürekli geliştirilerek kullanılmış olması” dedi.
Surların bazı onarımlar da yapılarak günümüze kadar geldiğini, birçok yerin acil onarıma ihtiyacı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eravşar, surların restorasyon projelerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlandığını, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandığını kaydetti. Surların halkla iç içe olduğunu anlatan Prof. Dr. Osman Eravşar, “Birçok yerinde hem turist, hem halk, bu surların ya üzerinde, ya çevresinde yaşıyor. Dolayısıyla burada meydana gelebilecek herhangi bir tehlike, halkın yaşamı ve insanların hayatını da tehlikeye atacaktır. Bunun için acil olan bölümlerin onarılması gerekiyor” diye konuştu.
Geçen nisan ayında yıkılan surların üzerinde yabancı bir kişiye ait ev bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Eravşar, bu evin 1990’lı yıllarda satın alınıp onarıldığını belirterek, “Ancak evin arka tarafında surlar yer alıyor ve surların mülkiyeti de kamuda. Kamunun mülkiyetindeki surlara geçebilmek için de bu yabancı kişinin mülkünden geçmek gerekiyor. Kendisi bugüne kadar izin vermedi. Dolayısıyla inceleme yapılamadı, girilemedi, bakılamadı. En son bu surlar yıkıldıktan sonra avukat aracılığıyla girilip inceleme yapıldı. Bu esnada da birtakım olumsuz durumlar fark edildi” dedi.
Prof. Dr. Eravşar, surlardaki burçlara izinsiz müdahaleler, proje dışı uygulamalar olduğunu, surların üzerinde ve çevresinde seramik kaplamalar ve betonlamalar yapıldığını, bunun da surun çevresindeki dengeyi bozduğunun anlaşıldığını açıkladı. Surlar yıkıldıktan ve tespit yapıldıktan sonra konunun Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na iletildiğini ve yasal soruşturma açıldığını belirten Prof. Dr. Eravşar, “2863 sayılı kanun bu konuda çok açık, kültür varlıklarının tahribine neden olanlar hakkında yasal cezai işlemler öngörülür diyor” dedi.
Prof. Dr. Eravşar, “Surların üzerinde ‘dendan’ diye tabir ettiğimiz kısma beton korkuluklar yerleştirilmiş. Ayrıca tam o korkulukların altında pencere açılmış. Dışarıdan belli olmasın diye pencerenin ön yüzüne, kepenklerine taş görünümünde kaplama yapılmış” diye konuştu.
Herhangi bir yabancının kendi ülkesinde tarihi esere böyle bir müdahalede bulunamayacağını ifade eden Prof. Dr. Eravşar, “Bulunsun bakalım ne yapıyorlar acaba? Başka neler yapılmış, belirli yerlerde surlara delik açmış, evindeki su giderini surun altından delerek dışarı akıtıyor. Dolayısıyla bunlar tamamıyla surlara zarar verecek boyuta gelmiş. Özellikle M.Ö. 1’inci yüzyıla tarihlenen bu surlar 2 bin yıldır sapasağlam. Yapılan yanlış bir müdahale, o evin orada müdahalede bulunması bu surun yıkımına sebebiyet verdi” dedi.
Yıkılan surların köşe yaptığı Ehmedek kısmındaki sur duvarının 20 metrelik kuzey kısmının da öne yatık vaziyette olduğuna işaret eden Prof. Dr. Eravşar, buraya da acilen müdahale yapılması gerektiğini söyledi. Bu duvarın da yine habere konu olan kişinin mülkiyetinin bitişiğinde yer aldığını belirten Prof. Dr. Eravşar, “Biz bunlara müdahale etmezsek göz göre göre yıkılmasına izin veriyoruz anlamı çıkacak. Onun için bu değerler, bizim değerlerimiz, bunlara sahip çıkmamız gerekiyor ve bunun için de müdahale etmemiz gerekiyor, her kimin mülkiyetinde olursa olsun” ifadelerini kullandı.
Burada kültür varlığının tahrip edildiğini, geri dönüşü zor bir tahribatın söz konusu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eravşar, “Evet restore edilecek. Allah’tan projesi var elimizde. Onları zamanında yaptırdı Bakanlık. Fakat bu olmasaydı, daha iyi olacaktı. Yani orada yapılan usulsüz uygulamalar, yanlış ve izinsiz müdahaleler sonucunda surlar tahrip edildi. Şimdi yasal süreç sonucunda bu kişiye belki bir ceza verilecek. Artık onu adli makamlar değerlendirecek, ama kaybettiğimiz bu değeri tekrardan eskisi gibi yerine koymak çok zor. Konulsa bile birtakım sıkıntılar sonradan ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Bu değerler kaybedilmeden gereken önlemlerin alınması gerektiğine değinen Prof. Dr. Eravşar, Alanya’nın bu anlamda hem şanslı, hem şanssız olduğunu söyledi. Prof. Dr. Eravşar, “Surlar bazı yerlerde kamu dışı kullanımlara sahne olmuş. Örneğin işgaller var birçok yerde ve bu işgallerden kaynaklı yine surların üzerinde tahribatlar, müdahaleler var. Bunlarla ilgili de Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Alanya Müze Müdürlüğü yasal işlemler açtı ve açmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
Avukat Cengizhan Gököz ise Avusturyalı Walter Godina’nın 2 bin yıllık surların yıkımına neden olan izinsiz müdahaleleri nedeniyle Alanya Müze Müdürlüğü tarafından savcılığa yapılan suç duyurusuyla ilgili değerlendirmede bulundu. Kültür ve sanat eserlerini düzenleyen 2863 sayılı kanunun 65’inci maddesinde cezai hükümlerin düzenlendiğini belirten Avukat Cengizhan Gököz, kültür ve sanat eserleri, tarihi ve sit alanlarına bu şekilde müdahale edenler, kaçak olarak bu eserleri değiştiren, yıkan, önünü kapatan, olumsuz davranışta bulunanlarla ilgili 5 bin güne kadar adli para cezası ve 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası hükmolunduğunu söyledi.
Daha önce bu tür durumlarda ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılırken, şimdi asliye ceza mahkemesinin baktığını belirten Gököz, “Burada zaten durum tespit edilmiş, mahkemece de bilirkişi tarafından eserin kültür eseri olması ve yapılan müdahaleler tespit edilecek. Bunlar tespit edildikten sonra bu kişiye işlem önemine göre, yaptığı tahribatın önemine göre 2 yıl alt sınır olmak üzere ceza verilmesi gerekiyor” dedi.
Ayrıca özel mülk nedeniyle bu esere ulaşılmasını engellediği için onun da ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Gököz, “Yani o kişinin yaptığı tahribat ve yarattığı durum ortadan kaldırılacak. Tazminatı doğuracaktır, normal bir binanın tamiri gibi olamaz, burası çok özel bir çalışmayı gerektirdiğinden bedelini de tazmin etmek yükümlülüğünde, devlete ödeyecek. Bu tür durumlarda adli kontrol uygulanabilir, bir nevi yurt dışı yasağı ve bence uygulanması gerekir. Kişi yabancı olduğunda ya teminat yatıracak veya yurt dışına çıkışıyla ilgili karar verilecek” diye konuştu.
Hukukçular, 2015 yılında Roma’da Türk öğrenci A.M.’nin tarihi bir sütuna parayla adını yazdığı için 200 Euro ceza aldığını, bir gün gözaltında tutulduğunu, ayrıca Roma Belediyesi’nin de öğrenciye 2 bin Euro ceza kestiğini hatırlatarak, “Türkiye’de adli suçlarda para cezası günlük 20 TL’dir. Tarihi kaleye zarar veren kişi en üst sınırdan ceza alırsa toplam 100 bin TL ceza ödeyecek. Yani tarihi kaleye zarar vermenin bedeli 100 bin TL olacak” dedi. (DHA)
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…