Demirören 23 Haziran'a hazırlanıyor: Dört sitede birden 'Kendini bitirdi!'
Demirören Medya'ya ait Milliyet gazetesinde Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan bir yazı, gruba ait dört haber sitesinde birden yayınlandı.
31 Mart yerel seçimlerinde İBB Başkanı seçilen ancak YSK kararıyla mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu ile ilgili Milliyet‘te yayınlanan bir yazı daha önce pek örneğine rastlanmayacak şekilde, Demirören Medya’ya ait tüm büyük haber sitelerinde yer buldu.
İhlas grubuna ait Türkiye gazetesinden Milliyet’e transfer olan Fuat Bol tarafından kaleme alınan ve CHP adayı İmamoğlu’nun yerden yere vurulduğu yazı, Milliyet dışında yine aynı gruba ait Posta, CNN Türk, Hürriyet’in internet sitelerinde de aynı şekilde yayınlandı.
Yazının içeriğinde ise İmamoğlu’nun sağcı kökenli ve müteahhit oluşu ile Beylikdüzü’nde betonlaşmanın sorumlusu olduğuna dikkat çekildi. İstanbul’daki belediyeciliğin tamamen inşaat rantına dayalı olduğu itirafında bulunulan ve bu ranttan en büyük nasibini alan ilçelerin başında Beylikdüzü’nün geldiği belirtilen yazıda İstanbulluların bu betonlaşma karşısında ‘beddua’ ve ‘lanet’ ettiği dile getirildi.
İBB’de 25 yıldır süren AKP geleneğinin yönetimiyle kentin parsel parsel sermayeye peşkeş çekilişine ve böylece beton denizine dönüştürülmesine değinilmeyen yazıda İmamoğlu’nun bu süreçteki 5 yıllık katkısı öne çıkarıldı ve “Beylikdüzü’nü perişan eden bu kişi mükâfatlandırılarak İstanbul Büyükşehir’e aday yapıldı” denildi.
İmamoğlu ile ilgili Ordu’daki mitingi öncesinde yaşananların ve ‘Pontus’ ithamlarının da tekrar hatırlatılmasının ihmal edilmediği görülen yazı “Onca kamuflaja rağmen, kısa sürede takke düşmüş ve kel görünmüştür. Bundan böyle İmamoğlu ağzıyla kuş tutsa halka yaranamaz. Ne diyelim; kendi düşen ağlamaz!” ifadeleriyle son buldu.
Yazının Demirören Medya’ya ait yaygın okur kitlesi olan tüm haber sitelerinde yayınlanmasının arkasında grubun iktidarla akçeli ilişkilere dayalı yakınlığının yanısıra Demirören Medya Grubu Başkanı Mehmet Soysal faktörü de öne çıkıyor. Zira Soysal’ın kendisi de İhlas grubuna ait Türkiye ve TGRT’de uzun yıllar görev yapıyordu.
İşte aslında yalnızca ‘Kendini bitirdi!’ başlığıyla dahi çok şey anlatan ve Demirören Medya nezdinde, sermaye-siyaset ilişkisinin veciz bir örneğini oluşturan o yazı:
“CHP’nin İstanbul Büyükşehir adayı Ekrem İmamoğlu’nu düne kadar kimse tanımıyordu. İstanbul’un Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’na hasbelkader getirilmişti. Hasbelkader dememizin sebebi, İmamoğlu önce başka partilerin kapısını çaldı, yüz bulamayınca CHP’de karar kıldı.
Beylikdüzü ilçesinde gayet başarısız bir belediyecilik sergiledi. Zira bizzat kendisi de müteahhitti ve diğer müteahhitlerle el ele vererek, bu güzide beldeyi de betonlaştırarak çığırından çıkardı.
Beylikdüzü’nde ikamet eden birisi olarak söylüyorum: İstanbul’daki belediyecilik tamamen inşaat rantına dayalıdır ve bu ranttan en büyük nasibini alan ilçelerin başında Beylikdüzü gelmektedir.
Zaten E-5’ten geçen herkes, yolun iki tarafındaki ilçelerin (Beylikdüzü-Esenyurt) nasıl betonlaştırıldığını, doğru dürüst yolu ve altyapısı bulunmayan beldenin dikey mimariyle nasıl yaşanılmaz hale geldiğini görüyor ve sebep olanlara lanet ve beddua etmeden yapamıyor.
Hangi akla hizmettir bilinmez; Beylikdüzü’nü perişan eden bu kişi mükâfatlandırılarak İstanbul Büyükşehir’e aday yapıldı.
Meğerse aranan kanmış. Tıpkı Ekmeleddin İhsanoğlu ve Abdullah Gül gibi, sağdan bulunup Erdoğan’a karşı kullanılmak üzere kurgulanan kişiymiş.
İç ve dış çevreler derhal algı operasyonlarına girişti, malum kişi parlatıldıkça parlatıldı. Bunca algıya, belli ki kendi de dayanamadı ve “Ben neymişim!” diyerek havalara girdi.
Kuzu postuna bürünerek üstlendiği rolünü fazla sürdüremedi; zira şöhreti her bünye kaldıramazdı.
Nitekim kaldıramadı da… Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı sonunda yakayı ele verdi.
Bir yandan musakka olgusu oluştururken, diğer yandan özel uçaklarla seyahat edip, hakkı olmayan VIP’i kullanmayı zorlaması ve buna mani olmak isteyen devletin valisine ‘it’ demesi tılsımı bozdu.
Eden kendine eder ve her kaptan içindeki sızar. İmamoğlu’nun kabından da içindeki sızıyor.
Hem de bizzat kendini helak edercesine!
Daha sonra basın toplantısı yaparak söylediği, “Vali bize tuzak kurdu, bizden özür dilemelidir!” sözü ise, pişkinliğine tüy dikmiştir. Küfreden kendisi, özür dilemeyi bekleyen de!
Halbuki sen, halka, halkın oyuna talipsin; hakkın olmayan VIP’i zorlamanın manası var mı? Hem VIP’te halk ne arasın?
Pontus ifadesini kullanan Yunan gazetecinin üzerine gideceğine, bu ifadeye neden cevap vermiyorsun diyenleri, “Bana ve hatta daha ileri giderek Trabzonlulara Pontus dediler!” diye algı oluşturmaya yeltendin. Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu!
Bu konuda madem bu kadar hassastın; CHP Tekirdağ milletvekili Özcan Aygün Trabzonlulara resmen ve alenen ve üstelik televizyon ekranlarında ve tüm dünyanın gözleri önünde Pontus derken neden sustun?
Halkı aptal sanmayın, halk her şeyin farkında. Adayları adım adım izliyor, değerlendiriyor ve tüm hareketlerini not ediyor!
Onca kamuflaja rağmen, kısa sürede takke düşmüş ve kel görünmüştür. Bundan böyle İmamoğlu ağzıyla kuş tutsa halka yaranamaz.
Ne diyelim; kendi düşen ağlamaz!”