Deus ex machina Ekrem İmamoğlu ile her şey çok güzel mi olacak?

Deus ex machina bir anda ortaya çıkıp sorunları çözen kişi, bir anda ortaya çıkan olay, bir kurgu veya tiyatro oyununda umulmayan, suni veyahut imkânsız bir karakter…

Cengiz Kılçer

Daha geçenlerde: Turgut Özal’ın 26. ölüm yıl dönümünde İmamoğlu, anıtmezarda Semra Özal’a üzüntüsünü dile getiriyor. Basına Özal’la çocukluk döneminde yaşadığı bir karşılaşmayı anlatıyor: “Rahmetli, Cumhurbaşkanımız sayın Turgut Özal’ı anmaya geldik. Allah rahmet eylesin. 26 yıl önce kaybettiğimiz Cumhurbaşkanımızın manevi huzurunda dua ettik. Rahmet Özal’ın dönemini hatırlamak lazım. Siyaset döneminde babam rahmetli Özal’la beraber siyaset yapmış bir kişiydi. Ben de o yıllarda 12- 13 yaşlarında o günleri yaşamış birisiyim. Kısmet oldu böyle bir gün çalışırken bir inşaatımızda bir seçim dönemiydi muhtemelen koşarak konvoyun önünde durdum. Daha sonra konvoy durdu, aşağıya indi. Bir horon oynamaya başlarken karşı karşıya gelmiştik. Trabzon’un sahilinde böyle bir anımız olmuştu, yüz yüze gelmiştik hatırlıyorum” diyor…

*

Daha geçenlerde: Resmi Twitter hesabından yayınladığı bir mesajla Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş’i anıyor, Alparslan Türkeş için “Türk siyasi tarihinin en önemli kişiliklerinden Alparslan Türkeş’i vefat yıl dönümünde rahmetle anıyorum” ifadelerini kullanıyor…

*

Daha geçenlerde: İmamoğlu 27 Mayıs’ın yıldönümünde Twitter hesabından bir mesaj yayınlayarak Adnan Menderes ve arkadaşlarını anıyor “Halkın iradesini yok sayan hiçbir müdahale kabul edilemez ve eninde sonunda tarih önünde yargılanır. Aslolan seçimle gelenin seçimle gitmesidir. 27 Mayıs darbesinin yıl dönümü vesilesiyle Adnan Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyorum.” diyor…

Daha geçenlerde:  “Akşamdan sabaha neden alkol servisi koyayım? Bu dedikoduyu niye çıkarıyorlar? Bir yerde bir uygulama insanların anlayışına, kendi disiplinlerine göre bir uygulama varsa bunu değiştirmek için niye çabamız olsun?” diyor…

*

Daha geçenlerde:  “Ben de dindar insanım. Yaşama bakışımda herkesin inancına saygı duyan, giyimine, kuşamına bakmayan bir felsefem var. Yaşamım da siyasete bakışım da böyle. Dindar insan bana niçin oy vermesin. Dindar insan bizimle rahat eder. Ben belediye başkanlığı yaptığım dönemde o insanın mutlaka ve mutlaka inanılmaz derecede inanç değerlerine saygı gösteren, inanç değerleri üzerinden ona yardımcı olan, inancını en özgür bir şekilde yapmasına katkı sunan bir anlayışı göstereceğim.” diyor…

*

Daha geçenlerde: “Seçilmiş cemaat, vakıf, dernek, organik ilişkisi olan yapılar. Cemaatlerin faaliyetleri var. Bu ülkenin temel duruşlarına aykırı davranmayan faaliyetleri varsa içişleri vesaire iznini almış, her cemaate ki yüzlerce yıllık tarikatlar var İstanbul’da. Çok derin felsefesi olan. Görüştüğüm insanlar, yetkilileri oldu. İsimlerini vermem.” diyor…

*

Daha geçenlerde: “2014’de Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildiğimde olduğu gibi, bugün de İBB makamında dualarımızı ederek göreve başladık. Allah mahcup etmesin.” diyor…

*

Daha geçenlerde: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak Koç Holding’te üst düzey müdürlük yapmış bir ismi getiriyor.

*

Daha geçenlerde: TÜSİAD Yönetim Kurulu ziyaretinde elbette son ekonomik gelişmeleri değerlendiriyorlar. İstanbul’da iş dünyası ile istihdam ve sosyal konularda iş birliği yapacaklarını açıklıyor.

*

Bugün: Kendisiyle söyleşi yapan Habertürk yazarı Oray Eğin yakınıyor: “Altından girdim, üstünden çıktım, ama ona ısrarla solcuyum dedirtemedim”…

Bugün: “Eski Türkiye”de kalan İslam anlayışını önemsiyormuş. Makam odasında göreve dua okuyarak başlamasına yönelik eleştirileri tolerans konusunda “son 15 yılda pek de yol alınmayışına” bağlıyor…

Bugün: “Toplumdaki kutuplaşmanı artmasından” şikâyet ediyor. Bir zamanlar muhafazakâr kesimin verdiği keskin tepkilerin bir benzerinin şimdi kendi mahallesi veriyormuş. “İmam her yere gelir” diyor…

Bugün: Açıkça “Parti nedir ki, koltuk nedir ki? İdeolojik ayrışmaların eski bir dünyaya ait olduğunu, sol-sağ gibi kampların günümüzde pek anlamı olmadığını” söylüyor.

Bugün: “Benim öyle bir tarafım var ama,” diyor muhafazakarlardan oy almak için fazla çabaladığı yönündeki eleştirilerime. “Ben muhafazakâr insanları anlarım.” diyor.

*

Ve sen “Her şey Çok Güzel Olacak” diyorsun ya…

Bak Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak da “Aslında CHP de kazanmadı (…) Ankara’da CHP mi kazandı?! İstanbul’da İmam Hatipli gitti, Kur’an kurslu geldi. Zaten bugün İmam Hatiplerin geldiği nokta da ortada (…) İmamoğlu AK Parti saflarında siyaset yapsa, bugünkü hali itibarı ile kimse farkı fark edemez.” diyor!

Ve sen hâlâ “Her şey Çok Güzel Olacak” diyorsun?

*

Müthiş gerilim dolu bir filmin sonunda başkahraman tam hain ve kötü canavar tarafından yok edilmek üzereyken aniden uyanır ve kendini sıcak yatağında bulur. Ya da yaşamı yok etmeye çalışan şeytani güç bir gezegen biçiminde hızla dünyaya yaklaşmaktadır; tüm umutların söndüğü bir anda aniden insanüstü yetenekleri ile bir süper kahraman belirir; yalnızca şehri değil, tüm dünyayı kurtarır. Buna Deus ex machina deniyor işte; hatta günümüzde bile filmler, romanlar ve kısa öykülerde kullanılan popüler bir araç.

Tiyatro Sözlüğünde ise kavramın tanımı şöyle: “deus ex machine (Lat.): 1. “Makine ile inen Tanrı” anlamına gelir. Eski Yunan tragedyalarının özellikle Aiskhilos’un oyunlarının sonunda, ortadaki sorunu çözmek için gökten inmiş duygusunu sağlayacak bir Tanrıyı temsil eden oyuncu, vinçlerle skenenin çatısından indirilirdi. 2. Bu terim daha sonraları -ve bugün- olayların akışına, gelişmesine dayanmayan, tepeden inme, inandırıcı olmayan çözümler için kullanılmaya başlamıştır.” Daha açıkçası Deus ex machina bir anda ortaya çıkıp sorunları çözen kişi, bir anda ortaya çıkan olay, bir kurgu veya tiyatro oyununda umulmayan, suni veyahut imkânsız bir karakter… Antik Yunan döneminde yazılan tiyatro eserlerinde yazarlarının çok sık başvurduğu bir yöntemdir. Hikâyenin gidişi öyle karmaşık, öyle içinden çıkılamaz bir hal alır ki, artık yazarın üretebileceği hiçbir ilginç çözüm kalmaz. Sıklıkla başvurulan bir yöntem olarak da mitolojik tanrılar bir anda ortaya çıkarak olaya müdahale eder, ölmesi gerekeni öldürür, kurtarılması gerekeni kurtarırlar.

​Oray Eğin, epeydir aklında olan İlhan Koman’ın Akdeniz heykelini İstanbul’un en güzel yerine yerleştirme fikrini İmamoğlu’na iletiyor. “Koç Ailesi’yle konuşup Akdeniz heykeline güzel bir yer bulsa İmamoğlu.” diye dillendiriyor ve da karşılık olarak “Konuşalım tabii,” diyor. Ve böylece İmamoğlu’nun siyaset sahnesine bir Deus ex machine olarak kimler tarafından indirildiği ortaya çıkmış oluyor.

Ve sen “Her şey Çok Güzel Olacak” diyorsun?