Erdoğan, İslamcılıktan Turancılığa mı?

Acaba Erdoğan, Turancı mı oldu? Ne dersiniz? Osmanlıcılık olmadı, İslamcılık olmadı, şimdi Turancılık! Sizce tutar mı?

Erdoğan, İslamcılıktan Turancılığa mı?
Ali Ateş

 

Yusuf Akçura’nın “Üç tarz-ı siyaset” kitabı üzerinden 1 asırdan fazla zaman geçti. 1904 yılında yayınlanan bu kitap, tek başına üniversite kürsülerinde kaynak kitap olmanın ötesinde, belki de bugün Erdoğan’ın siyasal yalpalamalarını anlamak için bir kez daha okunmalı.

Kitabı değerlendirmeyeceğiz. Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük’ü konu edinen ve bu ideolojilerin hangisinin dönemin ihtiyaçlarına karşılık geleceğini tartışan bu kitap, sanki Erdoğan’ın siyasal evrimini de betimliyor gibi.

Erdoğan, siyasal ve ideolojik olarak İslamcı diye bilinir. Milli Görüş geleneğinden gelir. Her ne kadar biz Milli Görüş gömleğini çıkardık dese de, Ortadoğu’ya bu gözlükle baktığı açık olsa gerek. Özellikle İhvancı siyasal İslam’ı kolluyor, onun siyasal işaretini miting meydanlarında sergilemekten çekinmiyor.

Dış politikasını İslamcılık üzerine; hatta mezhepçi bakış açısıyla kurdu. İhvancı hareketin Mısır’da, Suriye’de, Tunus’ta başarısını gözetti. Filistin meselesinde Hamas’ın yanında yer aldı.

Başka Filistinli güçler de Müslümandı oysa ki. Ya da Suriye’de “Esad rejimi” gavur değildi örneğin. Mısır’da darbeyle iktidara gelen Amerikancı Sisi de ateist değil, Müslümandı.

Ya da korkunç bir cinayetle kendi vatandaşını elçiliğinde kestiren Suudi Arabistan da Müslümandı örneğin. Üstüne üstlük bunlar Şii de değildi ama… Neyse, uzatmayalım; kafalar karışmasın…

Erdoğan’ın kafası karışık galiba. Suudi Arabistan’da İslam Ordusu kurulduğu ilan edilmişti, Türk askeri geçit törenine bile katılmıştı. Sonra birden bire Suudi Arabistan ile düşman olduk.

Şimdi…

Suriye gündeminde “Barış Pınarı Hareketi” dolayısıyla Türkiye’ye destek veren Müslüman bir ülke ara ki bulasın. Bir elin parmakları kadar. Katar ve Somali. Bir de yanına yarım iktidar kalan Libya’dan bir ses var.

Yani sizin anlayacağınız, hem İslamcı olacaksın, hem Müslüman ülkelere açılım yapıp Ortadoğu’ya dalacaksın, İslam ordusu falan kuracaksın, “eski Türkiye’nin” Müslüman Arap ülkelerine sırtını döndüğünden dem vurup eleştireceksin, Müslüman ülkeler yan yana gelse diyeceksin, siyasal İslamcılığın pan-İslamist politikasını yürüteceksin, İslam ülkeleri içinde liderlik gibi havalara gireceksin…

Sonra;

Mısır’la kavgalı olacaksın.

Suudi Arabistan’la rakip olacaksın.

Suriye ile düşman olacaksın.

Arap Birliği’ni karşına alacaksın.

Filistin’in bile desteğini alamayacaksın.

İran zaten belli.

Bu nasıl bir İslamcı dış politika biz bile anlamadık…

Kala kala Türk Konseyi kaldı gibi. Özbekistan üyeliği ile üye sayısı beş olan, Macaristan’ın da gözlemci üye olduğu Türk Konseyi. Erdoğan, Azarbeycan’dan gelirken Türk Konseyi’ni öve öve bitirememiş. “Tek millet, beş devlet” demeyi de unutmamış.

Acaba Erdoğan, Turancı mı oldu? Ne dersiniz?

Osmanlıcılık olmadı, İslamcılık olmadı, şimdi Turancılık!

Sizce tutar mı?

Yusuf Akçura, geleceği gören adammış, vesselam… Yazdığı kitap Osmanlı’yı değil Erdoğan’ın siyasi evrimini anlatıyormuş da, anlamını bilememişiz…

Erdoğan, Yusuf Akçura’nın kitabını okumuş olmasın, ne dersiniz?

Ya da okusaydı, böyle olur muydu?

Bugün siyasal İslamcılığı bayrak edinenlerin geldiği yer açısından herkes ülkemizin tarihini bir kez daha okumalıdır .

ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi’nin peşine takılıp, hayaller kuranlara ders olsun!

Nereden nereyeymiş!

Sahi AKP’nin 2023 vizyonu ya da “yeni Türkiye” dediği şey ne ola?

Fikri zeminde, yaşanılan bu süreç İslamcılık’ın başarısızlığıdır. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi