İzzettin Önder yazdı: Ulusal egemenlik koşulu
Parlamentonun gerçek anlamda ve işler vaziyette bulunmadığı ya da şeklen varlığına rağmen toplumu temsil niteliği zayıf olan ya da belirli parti veya zümrenin örtülü ya da açık baskısı altında çalışan parlamento durumunda kesinlikle demokrasiden söz edilemez. Böylesi sistemlerdeki insan topluluğu ne ulusu ne de milleti temsil eder. Böyle bir topluluğun ulusal hâkimiyet erki söz konusu olamaz.
Prof. Dr. İzzettin Önder bu haftaki yazısında, yarın kutlanacak 23 Nisan öncesi “ulusal egemenlik” konusunu ele aldı.
Kavramın incelenmesinde idari sistemlerle birlikte esas olarak üretim ilişkilerinin belirleyiciliğine dikkat çeken Önder, “Ulusal egemenlikle ilgisi olmayan mutlak monarşilerde, krallıklarda ya da çağdaş sözde demokratik görüntülü diktatörlüklerde belirli bir destekçi ya da baskı ile sindirilmiş taban söz konusudur.” dedi.
23 Nisan’ın “sömürü altındaki emekçilerin ve genel halkın, toplumun her kesiminin aynı hak ve hukuk kuralına tabi olarak gelişmesini sağlayacak gerçek parlamenter sisteminin oluşturulup, tüm yasal oluşuma eşit koşullarda katılımının sağlanması olduğunu” belirten Önder, “Cumhuriyet olgusu ve tanımının gerçek anlamı, ancak tüm toplumsal kesimlerin demokrasinin kurum ve kuralları ile kararlarda egemen olmasıdır. ” ifadelerini kullandı.
İzzettin Önder’in yazısına buradan ulaşabilirsiniz: