Keşmir kimin sorunu?

Hindistan ve Pakistan arasında yıllardır süren gerginliklere bir yenisi daha geçtiğimiz hafta eklendi. Keşmir bölgesinde başlayan ve şimdilik durulan gerginlik dünyanın dikkatini bir kez daha bölgeye çevirdi.

Keşmir kimin sorunu?

Can Aykaş

1947’de İngiltere’nin deyim yerindeyse yanmış toprak taktiği uygulayarak Hindistan’dan çekilmesinden bu yana iki ülke arasında savaşlar ve çatışmalar günümüzde dahi sürmektedir. 1947’de İngiltere Hindistan’dan çekilirken ülkeyi dini temelli bir bölünmeye götürdü. Ülkenin Müslüman ağırlıklı iki ayrı bölgesi olan Pakistan ve Bangladeş (eski ismiyle Doğu Pakistan), Hindu nüfusun yoğun yaşadığı orta bölgeden ayrıldı. Bölünmenin ardından ise Pakistan ve Hindistan arasında günümüzde hala devam etmekte olan çatışmalar başladı. Bu çatışmaların en önemli noktası ise Keşmir bölgesiydi. Bölünme sonrası çıkan savaşlar ile Keşmir bölgesinde bugün Hindistan’ın, Pakistan’ın ve Çin’in toprağı bulunuyor. 1999 yılına gelindiğinde ise Pakistan ve Hindistan ilk nükleer silah denemelerini gerçekleştirdiler. Aynı yıl Pakistan, Keşmir’de Hindistan kontrolündeki Kargil’i alma girişiminde bulundu.

Keşmir’de son çatışma ise 14 Şubat günü Pakistan’da El Kaide ve Taliban ile yakın ilişkileri bulunan Ceyş-i Muhammed adlı terör örgütü tarafından Hindistan kontrolündeki Pulwama kasabasında gerçekleşen saldırı sonucu 44 Hindistan askerinin öldürülmesi sonrası başladı. Saldırı sonrası operasyon ile bölgede güvenliği sağlayan Hindistan ordusu, Pakistan’ı saldırının arkasında olmakla suçladı. Pakistan ise Hindistan’ı bu tip saldırıların bölge halkını zor ile yönetmesinin bir sonucu olduğunu öne sürdü. Daha sonra 26 Şubat’ta Hindistan hava kuvvetlerinin Muzaffarabad’da şüpheli gördüğü Ceyş-i Muhammed kamplarına 1,000 kg bomba atmasının ardından Pakistan tarafı sınır ihlalini kınayarak ikinci bir ihlal olduğunda karşılık vereceklerini açıkladı. 27 Şubat günü yine Hindistan sınırı ihlal etmiş, Pakistan da 2 Hint uçağını düşürmüş, Hint pilot Abhinandan Varthaman’ı esir almıştı. Pakistan Başbakanı Imran Khan’da “iyi niyet göstergesi” olarak pilotu serbest bırakacaklarını açıklamıştı. Olayların zamanlaması açısından Hindistan’da yaklaşan genel seçimler nedeniyle Hindistan’da iktidarda bulunan milliyetçi BJP’nin (Hindistan Halk Partisi) Pakistan ile gerginliği bir seçim malzemesi haline getirmek istediği de dile getirilmişti.

Soğuk Savaş mı emperyalist müdahale mi?

Keşmir gerginliği devam ederken tartışılmaya değer bir diğer nokta ise son dönemde birtakım gelişmelerin zaman ve mekanlarına bakıldığında ortada ilan edilmemiş bir Soğuk Savaş olup olmadığıdır. Bugün dünyada çatışmaların, gerginliklerin ve istikrarsızlıkların yoğun olarak yaşandığı bölgelerin büyük kısmında aslında ABD ve Çin’in karşı karşıya geldiği bir tablo ile karşı karşıyayız.

Çin’in artan enerji ihtiyacı ve Asya genelinde inşası sürmekte olan Kuşak ve Yol rojesinin devamlılığı için özellikle Orta Doğu’da ihtiyacı olan istikrara yönelik adımlar atması ile ABD’nin Orta Doğu’daki hedefleri arasındaki farklılıklar henüz çok büyük bir sorun teşkil etmese de gelecekte bu bölgenin Çin ve ABD arasında önemli bir ekonomik ve siyasi çatışma alanı haline gelmesi çok da sürpriz olmayacaktır.

Yazının konusu dışına çok çıkmamak adına yalnızca yakın dönemde gerçekleşen olaylara bir göz atalım. Çin, birkaç gün arayla İran Meclis Başkanı Ali Laricani’yi ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ı konuk etti. Peş peşe gerçekleşen bu ziyaretler sonrasında Çin’in İran ve Suudi Arabistan için arabuluculuk görevi üstlenmeye çalıştığına dair değerlendirmeler yapıldı. Bunula birlikte Çin’in Venezuela’ya 2008 yılından bu yana özellikle petrol alanına dönük toplamda 70 milyar doları bulan borç vermiş olması da bir diğer dikkate değer nokta. Ayrıca Çin için son derece önemli bir proje olan Kuşak ve Yol’un da önemli geçiş güzergahlarından birinin Keşmir üzerinden Pakistan’a devam eden Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru da Keşmir’de ortaya çıkabilecek daha büyük gerginlikler sebebiyle sıkıntılı bir sürece girebilir. Bunun yanında ABD ve KDHC arasında devam eden görüşmeler de sonuçsuz kalmaya devam ediyor. Elbette ABD ve Çin arasında süren ticaret savaşını ve Huawei üzerinden devam etmekte olan gerginliği da atlamamak gerekir.

Soğuk Savaş var mı yok mu meselesi taze sayılabilecek bir konudur ve çok daha kapsamlı bir şekilde ele alınarak tartışılmalıdır. Diğer yandan “ortada bir savaş mı var yoksa ABD’nin emperyalist saldırılarına direnen bir Çin mi?” sorusunun cevabını bulabilmek için şimdilik Keşmir meselesinin bu yönüne vurgu yapmak ve dünyanın birçok yerinde devam eden gerginliklere bir de bu gözle bakmak gereklidir.