2019-2020 eğitim ve öğretim yılına yemekhane zamlarıyla başlanan İTÜ’de, yemekhane ve işletme ihaleleri de özel işletmelere verilirken; öğrenciler onları zengin edecek müşteriler olarak görülüyor. İTÜ’lü öğrenciler ise zamlardan da özel işletmelerin fahiş fiyatlarından da hayli rahatsız.
Yemekhane ve yurt sorunlarına eklenen ekonomik yük sonucu öğrenciler boykot kararı aldı. Harun Karadeniz’in üniversitesi İstanbul Teknik Üniversitesi’nde hazırlanan boykotu öğrencilerle konuştuk.
İstanbul Teknik Üniversitesindeki özel işletmelerin yaptığı zamlar hakkında İTÜ öğrencileri ne düşünüyor?
İTÜ öğrencileri olarak yapılan kantin ve yemekhane zamlarına ve İTÜ içindeki özel kurumların fahiş fiyatlarına karşı tepkiliyiz. Artan fiyatları denetlemeyen ve öğrenci sorunlarına karşı duyarsız kalan rektör, karşısında tarihi geçmişiyle İTÜ öğrencisi olduğunu hatırlamalıdır. Biriken sorunlar karşısında artık sessiz kalmayacağız. Bir diğer paralel sorun ise Vadi yemekhanesinin kapatılmasıyla yurtta kalan öğrencilerin çektiği çiledir. Merkez yemekhaneye vadiden 1500 kişinin gidişinin zorluğu(yeterli ring olmaması ve yemek sırasının sonsuzluğu) ile öğrenciler özel işletmelere mecbur bırakıldı. Bu mecburiyet zamların geliş cüretkarlığını da arttırdı. Sadece vadide kalan öğrencileri değil tüm okulu rahatsız eden ve ilgilendiren fiyatlara karşı boykot kararı almış bulunmaktayız.
Genel olarak öğrenciler geçimlerini sürdürebilmek için neler yapıyor?
Bir gün sabah kantinden; akşam ve öğlen ise yemekhaneden yiyen bir öğrencinin aylık harcaması KYK burs/kredisinin %70 inden fazlasına tekabül eder. Öğrencinin sosyal aktivitelerini yapması , ulaşımı ve yaşam standartlarını sağlayabilmesi için KYK fazlasıyla yetersiz kalır. Bu şartlarda öğrenciler ek işlere yönelmiştir. Çift işte çalışan, okuyabilmek için okulu bırakmak zorunda kalan , hem okul hem iş girdabında boğulan, hem ailesine bakmaya çalışıp aynı zamanda okumaya çalışan, harçlığını çıkarabilmek için inşaatlarda çalışırken ölen öğrenciler vardır. Hem okul hem iş hayatlarını sürdürmeye çalışırken, geleceksizlik korkusu da içimizi kaplamaya başladığı bu zamanlarda düzene karşı mücadele yürütmekten, birlik olmaktan başka çare gelmez elimizden.
Sizce ekonomik kriz ile İTÜ’de yapılan zamların nasıl bir bağlantısı var ?
Tabiki de var! Kriz hep olacak ve hep bizlere yansıtılacak bundan şüphemiz yok. Ödenmeyen ücretler bizim babalarımızın, annelerimizin ücretleri, yapılan zamlarda doğrudan bizlerin tüketim ürünlerine yapılan zamlar. Krizin nedenleri buranın konusu olmasa da sonuçları bizlere etki etmektedir. Ülkemizin sorunları ile bizlerin sorunları ayrı değildir.
İTÜ öğrencisi ne yapmalı?
İTÜ öğrencileri, öncelikle alınan boykot kararını tüm fakültelerdeki kantinlerde ve kampüs içi işletmelerde uygulamalı. Aynı zamanda bu meselenin bir memleket meselesi olduğunun altını çizmelidir. Temel ihtiyaçların, zorunlu tüketim mallarının ücretsiz ve eşit bir şekilde tüm yurttaşlara sağlanması gerekirken, zorunluluğundan fırsat bilerek yüksek fiyatlara satılmasının altında yatan hakim ideolojiye karşı bütünlüklü bir mücadele örmelidir. Ayrıca bugün bir dizi şey tartışılırken, kimse bir devlet üniversitesinde bu kadar özel işletmenin var olmasını sorgulamıyor. Biz, üniversitelerin AVM’ye dönüşmesine karşıyız. Şunu biliyoruz, oradaki kafelerde satılan kahvenin fiyatı işçilerin saatlik ücretinin dahi üzerinde. Öğrencinin yolunacak kaz olarak görülmesine karşı mücadele edilmeli. Bütün şirketler kapı dışarı diyoruz. Bu mücadele de yalnızca bütünlüklü bir bakışın ürünü olabilir. Çünkü eğer mücadelemiz bütünlüklü olmazsa her boşluk buldukları anda aynı şeyi yapmaktan çekinmeyeceklerdir. İTÜ öğrencileri zamlar geri çekilene dek boykottadır!