Birileri iki geri

"Burjuva partileri emekçi halkın sorunlarını çözemiyorken sistemi değiştirmek için belediye başkanlığı makamına bel bağlamak ne kadar akılcı olur? Seçimler, sol sosyalist partiler için sadece ve sadece bir araçtan fazlası değildir. Ülkenin her köşesinde bastırılan, susturulan sol siyaseti meydanlarda legal olarak haykırabilmenin bir aracıdır. Hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamda sıkışık olan halkın arasında "Seçeneksiz değilsiniz, yağma yok, sosyalizm var!" diyebilmenin aracıdır."

Birileri iki geri
Mustafa Özçelik

31 Mart seçimlerini geride bırakırken 1 Nisan günü neler değişti? İttifaklardan kim memnun kaldı? Ülkenin muhalefet kanadı “AKP gerilesin” siyasetinden neler kazandı, neler kaybetti?

Nisan ayına uyandığımızda Adalet ve Kalkınma Partisi’ni ülkenin birçok ilinde/ilçesinde kaybetmiş şekilde bulduk. Yerel yönetimlerde -Dersim’i dışarda tutarak konuşursak- düzen partileri arasında bir değişiklik oldu, peki bu değişiklik bizim hayatımızı, yani emekçi halkı nasıl etkiler? Olaya sınıfsal perspektiften baktığımız zaman; burjuva belediyeciliği emekçi halkın yararını, hakkını gözetmekten ziyade, patronların cebini gözetir. Bu yüzden yerel seçimlerde x partisi yerine y partisinin gelmesi sadece x partisinin yandaş patronları yerine y partisinin yandaş patronlarının cebinin dolması anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığı zaman, 1 Nisan günü sermayenin gerilemesi söz konusu değildir. Asıl gerileyen taraf sırf AKP gerilesin diye sınıf siyasetinden ödün veren kesimlerdir.

Düzen soluna eklemlenmiş sosyalist sol olarak adlandırdığımız partiler Ankara’da İstanbul’da faşist adaylara oy vererek siyasetini sağa kaydırmış, ‘düzen içi’leşmiştir. Her fırsatta milliyetçiliğini vurgulayan Mansur Yavaş’a oy atıp, Dersim’de Fatih Mehmet Maçoğlu’nun karşısında, düzen partileriyle kol kola yapılan bir siyaset, devrimci siyaset olmaktan çıkıp, omurgasız siyaset halini almıştır. Bu kadar ağır eleştirmemin nedeni, sosyalizme bir artı koymak bir yana dursun, insanlara sosyalist belediyeciliği iyi bir şekilde tanıtmış olan bir devrimciyi, yazarlarıyla -aynı burjuva siyasilerinin yaptığı gibi- karalama çalışmalarına girişmiş olmalarıdır. Devrimci, komünist adayları desteklemek yerine, HDP/CHP gibi düzen partilerinin kuyruğu olmuşlardır.

Peki emekçi halkın çıkarı nasıl gözetilir? Emekçi halk için ne yapılabilir? Seneler boyu burjuvazinin ihaleler üzerinden, rant üzerinden para kazanabileceği projeler yapmaktan ziyade; ücretsiz ulaşım gibi, herkese iş imkânı gibi, çalışan emekçi anneleri ekonomik hayattan kopmamaları adına ücretsiz kreşler açmak gibi adımlar atmak emekçi halkın yararına olacaktır.

Burjuva diktatörlüğünün hâkim olduğu bu kapitalist sistemi değiştirebilmek için belediye seçimleri kesin bir çözüm müdür? Burjuva partileri emekçi halkın sorunlarını çözemiyorken sistemi değiştirmek için belediye başkanlığı makamına bel bağlamak ne kadar akılcı olur? Seçimler, sol sosyalist partiler için sadece ve sadece bir araçtan fazlası değildir. Ülkenin her köşesinde bastırılan, susturulan sol siyaseti meydanlarda legal olarak haykırabilmenin bir aracıdır. Hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamda sıkışık olan halkın arasında “Seçeneksiz değilsiniz, yağma yok, sosyalizm var!” diyebilmenin aracıdır. Tabiki yerel seçimlerde belediye kazanmanın önemi yadsınamaz; fakat geçici olması bir tarafa, öncelik, sınıf içerisinde örgütlenebilmektir.

Yerel seçimlerde çalışmalar yaparken ise sadece meydanlarda bildiri dağıtmakla kalmayıp bizzat başkan adaylarıyla emekçi halk için emekçi halkın yanında çalışmalar yapılmalıdır. Yalnızca “biz buradayız” demek için, karikatürize edilmiş adaylar gösterip, sadece meydanlarda bildiri dağıtmakla kalan seçim çalışmaları, tam da küçük burjuva karakterli örgütlere yakışır bir seçim çalışması olur. Öte yandan; İstanbul, İzmir, Sakarya ve Gaziantep’te Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığını koyan bağımsız komünist adayların, hem mensubu oldukları hem de desteğini aldıkları parti -Türkiye Komünist Hareketi- sınıf içerisinde örgütlenirken, yerel seçimleri kendi lehine çevirip, bağımsız adaylarla emekçiler içinde örgütlenmeyi legal hale getirip sosyalizm propagandası yaparak, seçim dönemindeki politik havayı doğru yere kanalize etmeye çalışıyor. İşte gerçekten sosyalizmin sesini yükseltmek bu şekilde olur.

Biz gençlerin bu noktada yapması gereken ise doğru cephede mücadele etmektir, boş vaatlere umut bağlamaktansa gerçekçi olup, “yağma yok sosyalizm var!” diyenlerin mücadelesine destek vermektir.