Hangi sınıfla 'kanka' olacağız?

Yıldırım'ın "Sizlerle kanka olmaya geldim" söylemi ile İmamoğlu'nun "Gençler bize inandı", "Aylık öğrenci akbili 85 tl'den 50 tl’ye düşecek" sözleri aynı derde deva aramaktadır. Gençliği kapsamak. Ne Yıldırım, ne de İmamoğlu eşitsizliğe, paralı eğitime, geleceksizliğe laf söylememektedir. Çünkü sözleri, aday olduktan hemen sonra ziyaret ettikleri patron örgütleri tarafından belirlenmektedir.

Hangi sınıfla 'kanka' olacağız?

İrem Kızılyaka

Genel olarak gençler günlük hayatlarında kullandığı bazı kelimeleri kısaltarak kullanır. Nedeni kolay gelmesidir. Örneğin kan kardeş yerine “kanka” kelimesi kullanılır. Kan kardeş diye kullanılan kelime gözün kapalı güvenebileceğin, her şeyi ile bildiğin, zarar gelmeyeceğini bildiğin insandır.

AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın gençler sizinle “kanka ” olmaya geldim söylemi yukarıda tanımladığımız kanka kelimesinin karşılığını vermemektedir. Yıldırım’ın bu sözlerinin altında yatan neden, çıkara işaret etmektedir. Çıkarın olduğu yerde ise, kardeşlik, hatta kan kardeşlik boşa düşmektedir. Bu söylemin basit ve kişisel bir hissiyatın yansıması olarak okunması ise hatalı olacaktır. Siyasette, kelimelerin etkisi önemlidir. Her söylem bir istemi ifade ettiği gibi, bir açığa da işaret eder..

Kanka olacaksak, önce huyuna, niyetine, bakılması gerekir sanıyoruz. Binali Yıldırım’ın temsil ettiği dünya görüşü, 2000’lerden bu yana ülkemizde yaşanan dönüşümler “iç ve dış güzelliğe” örnek teşkil ediyor. Laikliğin tasfiye edildiği, eğitimin gericileştiği ve piyasaya açıldığı, kadınların toplumsal hayattan soyutlanmaya çalışıldığı, emperyalizmin planları dahilinde Ortadoğu’nun kan gölüne çevrildiği bir süreçtir kastettiğimiz.

Bizlerle ise, özel olarak karşı karşıya geldikleri anlar oldu şüphesiz. YGS eylemleri ve ODTÜ Ayakta eylemleri bunlara örnek olarak verilebilir. Sınava şifre sokarak gençlerin geleceğiyle oynayanlar, üniversiteleri polis karakoluna çevirip en ufak bir siyasi faaliyeti dahi yasaklayanlar bugün kankalık davetiyle gelmektedir, geçmişte yaşananlar bazen hiç unutulmaz. Devrimciler, unutmaz..

ODTÜ AYAKTA, AKP’YE DİRENİYOR…

“18 Aralık 2012 ‘de ODTÜ’ye Tayyip Erdoğan geldi. Arka kapıdan girdi. Korkarak girdi. Korktuğu içinde binlerce polisi ile geldi. Gaz ve ses bombalarıyla geldi. Ancak öğrenciler “Bilimi Satan Emperyalist Savaş Çığırtkanı Tayyip Defol!” diyerek polis terörüne saatlerce direndi. Hak ettiği cevabı aldı Tayyip. Akademisyenler “Polis Varsa, Şiddet Varsa Ders Yok” diyerek dikildiler Tayyip’in karşısına. Öğrencisiyle, akademisyeniyle ODTÜ bu defa Necdet Bulut Amfisinde faşizme karşı tek ses oldu ve AKP’ye bir kez daha meydan okudu. 

AKP, direnişi hazmedemeyince, ODTÜ’nün devrimci geleneğini susturamayacağını anlayınca apar topar on iki öğrenciyi operasyonla gözaltına aldı. Tutuklamaya çalıştı, beceremedi. Yetmedi, yandaş medyası aracılığı ile karalamaya girişti. Son olarak da YÖK, ODTÜ’de yaşanılanları ‘araştırmak’ üzere bir komisyon kurdu. Aynı gün on iki AKP yandaşı rektör ODTÜ’yü kınayan bildirgeye imzasını attı. ODTÜ’yü karalamak üzere AKP’nin saldırılarına çanak tutan rektörler üniversitelerin iradesini değil, rektörlerin yandaşlıklarını temsil etmektedir. 

Ancak başta ODTÜ olmak üzere tüm üniversiteler AKP’nin saldırılarına karşı direnmeye devam edecek!”

Bu alıntı, ODTÜ’lü öğrencilerin o sürece dair açıklamasından. Gördüğümüz üzere AKP iktidarı üniversitelere ve gençlere bu yönlü saldırılar yaparken, eğitim haklarını elinden alırken, üniversitelere girerek tehditler savururken, söylenen sözlerin geçmişte yapılanlar ile uyuşmazlığı bu kadar ortada iken gençler bu düzen için nasıl yaşamaya devam edebilirler? İktidarın yaptığı baskılarla, lise ve üniversitelere yapılan ideolojik saldırılarla, ilkokullarda dayatılan gerici eğitim sistemi ile büyüyen çocuklarla oluşturulmaya çalışılan bu düzen içinde bizler nasıl sessiz kalabiliriz? Tabii ki de sessiz kalmayacağız. Fakat ses çıkartmaktan öte, çıkan sesin içeriği ise ayrı bir öneme sahip. Aksi halde bu kuru gürültüden kurtulmanın bir yolu bulunmuyor.

AKP ve Gençlik Arasındaki İlişkiye Bakış 

İktidarların ve temsil ettikleri rejimlerin gençliğe ihtiyaç duyduğu bilinen bir gerçek. Bunun altında yatan neden ise, rejimlerinin ve iktidarlarının uzun süre yaşayabilmesini sağlamak üzerine kurulu. Bu açıdan, AKP ile beraber açılan yeni rejim süreci de gençliğe ihtiyaç duymuştur. Hatta bu ihtiyaç öyle bir boyuta ulaşmıştır ki kendi “dindar ve kindar” gençliğini yaratma uğraşı 2000’li yıllara damga vurmuştur. Bu damga bir saldırıdır, rengini ise piyasacılık ve gericilik belirlemiştir.

Bu dönüşümün nedeni başka bir yazının konusu olmakla birlikte, sonuçları bugüne ışık tuttuğu için önemlidir.

Kankalık çağrısı bu dönüşümün sonucu olarak okunmalıdır. Çünkü, AKP iktidarı gençlikte kan bağını bir türlü tutturamamış ve kindar-dindar nesil söyleminden, komünistleri okutmayacağız söylemine kadar ilerlemiştir.

Seçimden Seçime Hatırlanan Bir Dinamik: Gençlik

Dediğimiz üzere iktidarların ve temsil ettikleri rejimlerin gençlere ihtiyacı vardır. Bugün gençlere ihtiyacı olan tek parti AKP değildir. Bugün AKP’den CHP’ye bütün düzen partileri gençliğe seslenmeye çalışmaktadır. Buna lafımız yok, fakat ses aynı olunca diyoruz ki, biraz sessizlik..

Yıldırım’ın “Sizlerle kanka olmaya geldim” söylemi ile İmamoğlu’nun “Gençler bize inandı” , “Aylık öğrenci akbili 85 tl’den 50 tl’ye düşecek” sözleri aynı derde deva aramaktadır. Gençliği kapsamak. Ortak payda ise, düzen sınırları içerisinde yapılması. Dolayısıyla, sorunların ulaşım indirimiyle çözülemeyeceği bir gerçek. Ne Yıldırım, ne de İmamoğlu eşitsizliğe, paralı eğitime, geleceksizliğe laf söylememektedir. Çünkü sözleri, aday olduktan hemen sonra ziyaret ettikleri patron örgütleri tarafından belirlenmektedir. Biz gençler olarak düzen siyasetinin bir burjuva siyaseti olduğunu, gençliğin ve emekçilerin çıkarlarını değil patronların çıkarlarını gözettiğinin farkındayız. Gençliğe dayatılan geleceksizliğe rağmen düzen siyasetinde varolan partilerin gençliği bir oy deposu olarak görmesinin ise ikiyüzlü olduğunu açıkça söylüyoruz.

Gençlik Hangi Sınıfla “Kan Kardeş” Olacak? 

Gençliğin sorunları, memleketin sorunlarından ayrı değildir. Okulunu bitirince emek, ekmek kavgasına tutuşacak olan bizlerin geleceksizlik sorunu, özelleştirilen devlet kurumlarında çalışan emekçilerden, asgari ücretine zam verilmeyen emekçilerden farklı sorunlar değildir. Gelecek için kaygılarımız bunlarken, bizler okullarımızda gericiliğe ve geleceksizliğe karşı mücadele etmekteyiz. AKP iktidarının yaratmaya çalıştığı dindar ve kindar nesile karşı mücadele vermekteyiz. Gençliğin sorunlarının çözümü bu düzen içerisinde bulunabilir, fazla “uçmaya” gerek yok diyenlerle mücadele içerisindeyiz.

Yani düşünce olarak farklılaşsa da, sınıfsal olarak aynılaşan, çözümü düzenin içerisinde arayanlarla değil, yeni bir cumhuriyet, insanca yaşam diyenlerle kardeşiz..

Bu düzenin bize sunduğu karanlık geleceğe inat: “Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizmdir” diyoruz.