AKP, kadın düşmanı politikalarına bir yenisini eklemeye hazırlanıyor

Bugün gündeme getirilen düzenleme ile mahkemelerde iyi hal ve tahrik indirimini yeterli bulmayan AKP iktidarı bu suçlara bir kademede daha af zeminini hazırlamaktadır. Bu düzenleme yasalaşırsa binlerce kadının hayatı tehlikeye girecektir.

AKP iktidarı ortak olduğu MHP ile birlikte, koronavirüs salgınını fırsata çevirerek kadın düşmanı politikalarına bir yenisini eklemeye çalışmaktadır. Koronavirüs ile mücadele kapsamında sunulan ve ceza infaz kanununda değişiklik öngören yasa tasarısı basına yansıdığı kadarıyla tutuklu gazetecileri kapsam dışı bırakırken, kadına yönelik şiddet ve cinsel suçların ceza infazında indirime gidilmesini öngörmektedir.

Ülkemizde neredeyse her gün bir kadın cinayeti işlenmektedir. Ülkemizde kadına yönelik fiziksel ve cinsel şiddet oranları resmi rakamlara göre dahi akıl almaz boyutlara ulaşmış durumda. Buna bir de kayıtlara geçmeyen, üstü örtülen, şikayet konusu olmayan suçları eklediğinizde kadınlar açısından nasıl bir karanlık ile karşı karşı olduğumuz daha net ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte çocuk istismarı ve erken yaşta evlilik adı altında istismarın meşrulaştırılması ülkemizde ne yazık ki çok yaygın. Tablo bu kadar vahim iken bu suçlara ilişkin hukuki süreçlerde skandal kararlarla karşı karşıya kalmaktayız. Halen faillerin kılık kıyafetine, mahkemedeki duruşuna bakılarak ya da geleneksel kimi  kriterler referans alınarak tahrik ve iyi hal indirimi adı altında suçlular aklanmaktadır.

Şiddetin önlenmesi konusunda hazırlanan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun sorgulanmaktadır. Gericilerin aileyi yıktığı iddiası ile hedef haline getirdiği İstanbul Sözleşmesi’nin  yeniden revize edilmesi gündeme getirilmektedir.

Bugün gündeme getirilen düzenleme ile mahkemelerde iyi hal ve tahrik indirimini yeterli bulmayan AKP iktidarı bu suçlara bir kademede daha af zeminini hazırlamaktadır. Bu düzenleme yasalaşırsa binlerce kadının hayatı tehlikeye girecektir.

Bakın sadece iki örneği hatırlatmak istiyorum: Eskişehir’de bir kaç ay önce öldürülen Ayşe Tuba Aslan, ikincisi ise Ceren Özdemir cinayeti. Ayşe Tuba Aslan öldürülmeden önce tam 23 kez eski eşi tarafından şiddete uğradığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyor. Ancak saldırgan her seferinde serbest bırakılıyor ve yirmi dördüncü denemesinde ağır yaraladığı Ayşe Tuba 44 gün yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesini kaybediyor. Ceren Özdemir’in katilinin ise on iki ayrı suç kaydı bulunduğunu ve yarı açık cezaevinden kaçtığını hatırlayalım. Elbette benzer binlerce örnek olduğunu da unutmayalım.

Şimdi bu saldırganlardan binlercesinin sokağa salınması, binlerce kadının ise korku içinde yaşaması söz konusu. Aynı zamanda benzer suçların meşruluk kazanması ve şiddetin artması da bu düzenlemenin bir başka sonucu olacak.

AKP iktidarı bu düzenlemeyi neden gündeme getirmektedir o halde? AKP iktidarı çok açık ki kadını sadece aile içerisinde tanımlayan, kadının fıtrat olarak ikincil cins olduğunu ve itaat etmesi gerektiğini her fırsatta vaaz eden, toplumsal dönüşümü bu ana eksen üzerinde inşa etmeye çalışan bir siyasi projeyi hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Bizim talebimiz ise açıktır. Kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddet suçlarında, çocuk istismarında tahrik ve iyi hal indirimlerine son verilmeli, bu suçları işleyenlerin cezalarında her hangi bir indirime gidilmemelidir. Aksine kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi konusunda caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı, kadını ikincilleştiren ekonomik, sosyal, kültürel her türlü gerici söylem ve uygulama rafa kaldırılmalıdır. Bir kez daha ilan ediyoruz ki AKP gericiliğine boyun eğmedik, boyun eğmeyeceğiz.