AKP'nin resmidir!

Bunların utanması, arlanması, yüzlerinin kızarması var mıdır?

Seçimden önce ülkenin bekası tehlikede dediler. Seçimler bitti.

Şimdi darbe arıyorlar. Bulurlarsa…

Korku siyasetiyle ayakta kalmaya çalışıyorlar.

Kavanoza kurşunlar doldurmuş, sosyal medyadan ölüm çağrısı yapıyorlar.

Televizyon kanallarında 50 kişiyi öldürürüz diye katliam çağrısı yapanlar peşi sıra. Hem de oturdukları sitedeki komşularını hedef göstererek.

“Biz sokağa çıkarsak karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden” diye yazacak kadar kendilerinden geçmişler!

Maraş ve Sivas katliamlarını hatırlatıyor…

RTÜK başkanı, televizyon kanalında katliam çağrısı yapılmasına “çok büyütmeyin” diyor. “Erdoğan konuşursa, emir sayarız, adım atarız” demekten de geri durmuyor.

Biat etmeyi, övünülecek bir şey sanıyor!

İnsanın kişiliği, benliği, gururu yerine kul olmayı övünç kaynağı zanneden zihniyetlerden geçilmiyor!

Yaşadığı haksızlığa karşı ölüme yatmış Grup Yorum üyesinin cansız bedenini bile mezarından çıkarıp yakarız diyenler çıkıyor. Bir ölüden bile korkacak ya da bir ölüden bile nefret edecek kadar düşmanlaşmışlar! “Bu adam niye ölüm orucuna yatmış, neden kendi canını verecek raddeye gelmiş” diye düşünecekken… İnsanlıktan çıkmak böyle mi oluyor?

Anadolu Üniversitesi rektörü “anama söylerim” demişti. Bilimi ve üniversitenin saygınlığını ayaklar altına ancak böyle alınabilirdi. İstifa etti. Giderken “milli yazılım”dan bahsetti! O da mazluma yattı!

Gazi Üniversitesi’nin bir dekanı, kameranın ‘azizliğine’ uğradı. Bir yandan muhafazakarlık diğer yandan… Dilimiz varmıyor… İstifa etmek zorunda kaldı…

Eski İstanbul milletvekili Külünk. AKP’li… AKP’nin önemli isimlerinden. Marmaray’daki kalabalığı eleştiriyor. CHP’ye çakacak güya. Ama Marmaray’ın Bakanlığa bağlı olduğunu unutacak kadar aklı gitmiş… Rezil oldu aleme!

Metronun girişine çöp atıp, sonra videosunu çekip, “bakın Büyükşehir çalışmıyor” dediler. Kameraya yakalandılar. Hiç utanmadılar, yüzleri hiç kızarmadı.

Galata Kulesi’ne bile el koydular. Galata Kulesi’ni Vakıflar Müdürlüğü’ne bağladılar. Niye ki? Galata Kulesi’nde nasıl bir rant var acaba? Vakıflar Müdürü’nün demeci ise evlere şenlik: “Fatih buraları vakfetti o yüzden vakıf malı” demez mi? Espri mi yaptı yoksa gerçekten mi söyledi? Bu sözün nereye gittiğini bilmeyecek kadar akıl yitimi bu olsa gerek! Bir de Fatih’e ihanet ediyorlar demiş. Ne demekse?

Atatürk Havalimanı’nın pistlerinin üzerine hastane inşaatı kondurdular. Salgın hastanesi bahanesiyle Atatürk havalimanını bitirmeye kalktılar. Ranta da açacaklardır yakında…

Şehir Hastaneleri ile övünüyorlar. Ülke tarihimizin en büyük yağmalarından birisini gizliyorlar ama. 1 yıllık kirasıyla inşaat maliyeti çıkarken 20 yıl kira anlaşması niye yapılır bilen var mı? Şehir Hastaneleri tam bir soygun düzeni, hala!

Zindaşti denen bir uyuşturucu kaçakçısı var. Adamın serbest bırakılması için koca anayasa profesörü devreye girmiş. Burhan Kuzu “tanımam” dedi, fotoğraflar ve kayıtlar ortaya çıktı. Hala Cumhurbaşkanlığının danışma kurullarından birisinin üyesi. İyi mi?

Diyanet İşleri Başkanı, salgını eşcinsellere bağladı. Ne alakaysa… Virüsün İran ve Suudi Arabistan’dan geldiğini virüsün gen haritasıyla açıkladılar ama.

Diyanet’in nefret söylemine eleştiri gelince de, “Diyanet İşleri Başkanı’na karşı çıkmak devlete karşı çıkmaktır” demez mi! Demek ki devlet Diyanet olmuş!

Her akşam sela okunuyor. AKP’nin kurucusu Bülent Arınç bile isyan ediyor! Salgına karşı her akşam sela okunması uygulaması artık Türkiye’nin “yeni normali” haline getirilmiş gibi…

Yaşamı savunduğu için Yargıçlar Sendikası Başkanı görevden uzaklaştırılıyor. Katliam çağrısı yapanlara soruşturma bile açılmıyor.

Maske dağıtamadılar, salgının ülkemizdeki yayılmasını önleyemediler, ama övünmekten geri durmuyorlar!

Muhalif olan herkesi susturmayı alışkanlık haline getirdiler. Barışları hapse attılar. Barış’a darp gündeme gelince savcılar iki kere açıklama yaptı, yok diye.

Görüntüler çıktı, savcılar sessiz.

Bunların utanması, arlanması, yüzlerinin kızarması var mıdır?