GÖRÜŞ | YKS tarihine dokunma!
Soruyoruz biz de: 30 dakika neyin karşılığı, çaldığınız hayallerin, intihar etmesine sebep olduğunuz sıra arkadaşlarımızın mı? Bakın bizim talebimiz çok nettir: YKS tarihi değiştirilmesin.
Koronavirüs salgını sebebiyle normalde Haziran ayının ikinci ve üçüncü haftasında yapılması beklenen YKS, Temmuz sonuna ertelenmişti. Üniversite sınavına hazırlanan milyonlarca genç planlamasını bu yeni tarihe göre yapmışken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sınav tarihlerinin öne çekildiğini ilan etti.
Geçtiğimiz günlerde partisinin kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan’ın ‘normalleşme’ sürecinin başlatılacağını ilan etti. AVM’ler, berberler, kuaförler derken; söz öğrencilerin geleceğine de geldi. Erdoğan, YKS tarihinin 27-28 Haziran’a çekilmesi kararını da açıklayıverdi.
Liselilerden çok güçlü bir tepki geldi. Sosyalist Liseliler, “YKS Tarihine Dokunma!” diyerek hızla bir imza kampanyası başlattı. (www.ykstarihinedokunma.org)
Çığ gibi büyüyen tepkiler üzerine Yükseköğretim Kurulu, bu yıla mahsus olmak üzere Temel Yeterlilik Testi için verilen sürenin 165 dakikaya çıkarıldığını ve lisans programları için geçerli baraj puanının 170’e düşürüldüğünü açıkladı. Bir nevi öğrencilerin tepkilerini soğurmaya çalıştı.
Bütün bu süreci ve bundan sonrasını Sosyalist Liseliler Yayın Kurulundan Gülin Kara ile konuştuk.
Gazete Manifesto: Öncelikle ülkemizde ve dünyada olağanüstü salgın koşulları hakim, ve pek çok öğrenci de bu koşullar altında sınava hazırlanıyor. Bunun bir dizi etkisi olduğu gibi dün yapılan bir açıklamayla sınav tarihinin öne alındığı açıklandı. Bu durumun liselileri nasıl etkiledi, neler söylemek istersiniz?
Gülin Kara: Şimdi biz olağanüstü koşullardan bahsediyoruz ama bildiğiniz gibi normal koşullarda dahi her öğrenci eşit şartlarda sınava hazırlanamıyordu. Niteliksiz eğitim sistemi yüzünden öğrenciler dershanelere ve özel derslere mecbur, sınava kadar ne kadar çok soru çözerseniz başarılı olma ihtimaliniz o kadar yükseliyor. Sözde eğitim parasız ama bunların hepsi para demek. Burada bir fırsat eşitsizliği var ve geride başlayan hep emekçilerin çocukları.
Bunların yaratmış olduğu kaygıları var ama buna rağmen geleceğe dair hayalleri de var liselilerin. Hayallerini gerçekleştirebilmek için planları var. Bu sınav tarihinin ikinci kez değiştirilmesi de pek çok arkadaşımızın hayallerini ve geleceğe dair umutlarını yıkmış oldu. Dün yapılan açıklamayla liseliler hayalleri için 1 ayı kaybetmiş oldu. 1 ay kısa bir süre gibi gelse de sınava hazırlanan bir öğrenci için çok önemli. Şimdi biz hayallere giden yolun, gençliğin geleceğinin ezberci, rekabetçi bu sınavlardan geçmemesi gerektiğini yıllardır dile getirdik. Pek çok arkadaşımızın intihar etmesine, okulların kapısında ağlamasına, umutlarını kaybetmesine neden oldu bu sistem. Şimdi bu sistemin var ettiği ve üzerine de salgının eklendiği koşullarda geleceğe dair belirsizlik, aslında gençlikte kaygıyı ve ister istemez umutsuzluğu da artıyor. Şimdi sınava kısa bir süre kalmışken hem de hala salgın koşulları ve bunun stresi hakimken kalkmış sınav tarihini değiştiriyorlar. Zaten olağan bir dönemde dahi sınava hazırlanmak büyük bir stres ve kaygı yaratırken belki de beşe katlanıyor tüm bunlar.
Manifesto: Peki Sosyalist Liseliler bu kararı nasıl değerlendiriyor?
G. K.: Öncelikle bize göre bu kararın öğrenciler lehine olan hiçbir noktası yok. Bu karara ve AKP Genel Başkanı’nın dün yaptığı açıklamalara bütünlü bakacak olursak görüyoruz ki ”normalleşme” dedikleri süreç, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirilmiş. Dolayısıyla o masadan bizim geleceğimize değil, sermayedayarların geleceğine dair kararlar çıktı, biz buna şaşırmıyoruz ancak esefle izliyoruz. Gençliğin geleceğine dair kurduğu hayaller nasıl bu şekilde yok edilebilir? Yıllardır “bu ülkenin geleceği gençler” dediler ama gençliğin önüne 2 saatlik sınavları koydular, şimdi de sermayenin kararlarını koydular. Bu önümüze sunulan bir gerçeklik, bunun yanlış olduğunu görmek, yan yana gelmek değiştirmenin ilk adımı olabilir. Bu düzenin sınavları, eğitim sistemi daha çok arkadaşımızı hayattan koparmadan, milyonlarca öğrenci daha fazla haksızlığa uğramadan buna karşı ses yükseltmek artık gençlik açısından bizce onur meselesi olmalıdır.
Üstüne üstlük tepkilerin ardından sınavın ilk basamağı olan TYT’ye 30 dakika daha ekliyorlar ve barajı 170’e çekiyorlar. Bu ne demek, bunu görmemiz lazım. Bu aldatmacadan başka bir şey değildir. “Ben keyfimin istediğini yaparım, liseli de susup oturur” sandılar, tepkilerle karşılaşınca da “alın size 30 dakika” dediler. Soruyoruz biz de: 30 dakika neyin karşılığı, çaldığınız hayallerin, intihar etmesine sebep olduğunuz sıra arkadaşlarımızın mı? Bakın bizim talebimiz çok nettir: YKS tarihi değiştirilmesin. Biraz oturup düşünsünler, bunu kabul etmemiz mümkün mü? Biz bundan daha aşağısını kabul etmeyiz. Böyle söylüyoruz ama bunun için dersimizi çalışmayacağımız, geleceğimizden vazgeçeceğimiz sanılmasın. “Herkes üniversite okumak zorunda mı” diyorlar, var olan üniversitenin de içini boşaltıyorlar. Okumuş insandan da korkuyorlar. Biz esas bunun için her alanda daha çok çalışıyoruz ve ülkemize olan sorumluluklarımızı yerine getirmek için uğraşıyoruz. Bu aymazlığa cevabımız da “alın 30 dakikanız sizin olsun. Biz bu memlekette gençlerin gelecek kaygısı çekmediği yılların mimarı olacağız” demek olur.
Manifesto: Yıllardır liselerde gericiliğe, piyasacılığa karşı mücadele ediyorsunuz ve gerek Sosyalist Liseliler derginiz gerek Aydınlanma Okulları, günümüz lise mücadelesinde önemli deneyimler elde ettiniz ve mücadeleyi daha ileri bir noktaya taşımış oldunuz. İfade ettiğiniz haksızlığa karşı nasıl mücadele edeceksiniz ve liseli arkadaşlarınıza ne söylemek istersiniz?
G. K. : Öncelikle biz kararın açıklandığı gün buna sessiz kalamayacağımızı ifade ederek ykstarihinedokunma.org üzerinden bir imza kampanyası başlattık, bütün arkadaşlarımızı da destek olmaya çağırdık. Liseliler gerek sosyal medyadan gerekse buradan tepkilerini koydular. Biz çağrı yaparken “30 dakikaya, 170 barajına aldanmayın arkadaşlar” demeyeceğiz. Biliyoruz, liseliler buna aldanmayacak zaten. Ancak söylemeliyiz ki böylesi bir düzende, böylesi bir eğitim sisteminde bundan çok daha farklı bir beklenti olmamalı. Eğer önümüze sunulandan daha fazlasını istiyorsak unutmayalım ki, on yıllardır sizin gibi yüz milyonlarca öğrencinin hayallerini yok eden bu düzenin sunduğu eğitim sistemiydi, onun sınavlarıydı.
Şimdi bu verilen 30 dakikayı değil, hakkımız olanı istiyoruz: YKS tarihi değiştirilmesin. Arkadaşlarımız bilsinler ki ilk andaki tepkilerimiz AKP’nin kurumunu 30 dakika vererek bu işi geçiştirebileceğini sanacak kadar sıkıştırdıysa mücadeleyi yükselterek hakkımız olanı da söke söke alacağız. Liseliler bunu bilsinler, haklarına, geleceklerine, hayallerine sahip çıksınlar; bizimle yan yana yürüsünler. Bu açık bir çağrıdır, bu tepki yıllar sonra, seçim sandıklarında değil, tam da şu an da liselilerin mücadelesiyle verilsin! Arkadaşlarımız da yarını kazanmak istiyorlarsa bugün bu sesi yükseltmek zorundalar.