İdlib'in ardından Rusya değerlendirmeleri

Sözcü ve Karar gazetelerinden yükselen sesler ve İdlib sonrası yapılan "değerlendirmeler" dikkat çekti.

İdlib'in ardından Rusya değerlendirmeleri

İdlib’de Türk askerlerine yönelik düzenlenen hava saldırısı sonrası Rusya ile ilişkiler mercek altına alındı. AKP’liler tarafından saldırıdan hemen sonra dahi yapılan açıklamalarda Rusya denilmemesine, ‘Esad rejimi’nin saldırısı ifadelerinin kullanılması dikkat çekmişti.

AKP’li yayın organları ‘rejim’ ve ‘Esad güçleri’ni İdlib’de yaşananlardan sorumlu tutarken Rusya tarafını görmezden gelmişti. Öte yandan İdlib’deki gelişmelerden Amerikancılık çıkarmaya çalışan taraflar ise AKP’nin aksine Rusya’yı tek sorumlu olarak göstererek dolaylı olarak ABD’cilik ve NATO’culuk yapmaya başlamıştı.

‘AYIDAN POST, MOSKOFTAN DOST OLMAZ’

Bu kapsamda Sözcü ve Karar gazetelerinden yükselen sesler ve İdlib sonrası yapılan “değerlendirmeler” dikkat çekti.

Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras, Türkiye’nin Suriye politikasının giderek yeni yeni başka problemler üreterek içinden çıkılmaz noktaya doğru ilerlediğini belirttiği yazısında, “Bu tablodan son tahlilde bizi memnun edecek bir sonuç çıkmasını sağlamanın iyice zorlaştığı da doğru. Ama bu durumda yapılması gereken iş adeta ‘ya herrü ya merrü’ diyerek öfkemizin, heyecanlarımızın peşine takılıp ülkemizin geleceğini riske atmak olmamalı.” görüşünü savundu.

Kiras, “Aslında belirli bir süreçte hem Suriye politikamızın iyice sarpa sarması hem de ABD ile ilişkilerde ortaya çıkan bazı problemler yüzünden, tabiri caizse “seçeneksiz” kalmış olmaktan dolayı başvurulan “Rusya ile işbirliği politikası”nın sanki Türkiye’nin ezeli ve ebedi “Kızılelma”sı, değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez anayasası gibi savunulmasında akıl var mı? Bu son hadisede “Askerimizi Rusya vurdu” cümlesini kurmaktan bile çekinmemiz “taraftar psikolojisi” içinde aklımızı devre dışı bıraktığımızı göstermiyor mu?” diye sordu.

Kiras, “Çok uzun zamandır Amerika’ya veya genel olarak Batı dünyasına duyduğumuz tepki ve öfke öyle büyümüş ve birikmiş durumda ki yönetiminden bağımsız olarak jeopolitik realiteler gereği “varlığı Türkiye’nin varlığı için tehdit” anlamına gelen ve atalarımızın bu tarihî/jeostratejik gerçeği ifade sadedinde ‘Ayıdan post, Moskoftan dost olmaz’ dedikleri Rusya ‘tek güvenilir dost’ kabul ediliyor her şeye rağmen.” düşüncesini dile getirdi.

Kiras yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Üstelik marjinal bir tavır değil, hem solcu hem milliyetçi hem de İslamcı kesimlerde yaygın biçimde savunulan görüş bu. Dolayısıyla üzerinde konuştuğumuz meseleler yalnızca hükümetin yaptıklarıyla veya yapmadıklarıyla izah edilebilecek kadar basit değil.

Mevcut siyasi iktidarın dış politikadaki yaklaşımlarını öteden beri yeri geldikçe eleştiriyoruz. Çünkü dış politikadaki hataların siyasi sorumluluğu doğrudan doğruya işbaşındaki hükümete aittir. Ama toplumun “rasyonel siyaset” beklentisindeki eksiklik için de en azından tek başına siyasi iktidarı sorumlu tutmak yanlış olur. Siyaset nihayetinde kamuoyunun arzu ve talepleri tarafından sınırları çizilen bir alanda hayata geçmek durumunda olduğuna göre “kamuoyunun mimarları” sayılabilecek olan aydınların, medyanın, akademinin, sivil toplum kuruluşlarının vs. bu olup bitenlerde sorumluluğu olmadığı söylenebilir mi?”

‘RUSYA’NIN İKİ YÜZLÜLÜĞÜ’

Sözcü’den Deniz Zeyrek ise, birincil sorumluluğun Rusya olduğunu işaret ettiği yazısında “Rusya’nın iki yüzlülüğü” diye bir ara başlık açarak şu satırlara imza attı:

“Rusya, uçakların Suriye’ye ait olduğunu bildirdi. TSK birliğinin koordinatlarının kendilerinde olduğunu inkar edemediler. Ancak “Türk askerleri orada olmamalıydı” diye bir savunma yaptılar. Bu, rejim ordusunun saldırısını meşrulaştıran bir bakış açısıydı.

Ankara’dan çok üst düzey bir yetkiliye Rusya’nın bu yaklaşımını sordum. O benden daha öfkeliydi.

“Biz herhangi bir uçağa kilitlendiğimizde ‘durun, o uçak bizim uçağımız’ diyorlar. Herhangi bir uçak bize saldırdığında ise ‘bizim uçağımız değil’ diyerek işin içinden çıkıyorlar” dedi.

Kim ne derse desin, Baylun Köyü’nde hedef olan Mehmetçiklerimizin ölümünden Rusya da birinci derece sorumludur.”