İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Meslek Fabrikası’nda maske üretiminde çalışan işçiler, bugün kadro hakkı ve çalışma hakkı için mücadeleye başladı. İzmir Sınıf Tavrı Komitesinin de desteklediği işçiler bugünden itibaren oturma eylemine başlayacaklarını duyurdu.
Gazetemizde de yer verdiğimiz haberde, işçilerin okudukları basın açıklamasını da aktarmıştık. Belediyede haklarını almak için direnişe başlayan işçilerle bir röportaj gerçekleştirerek, Manifesto‘da görüşlerine yer verdik.
“CHP’li belediyeler de Kılıçdaroğlu da ‘taşeronlaşmaya belediyelerde karşıyız’ demesine rağmen biz hala taşeronun boyunduruğu altında emeğimiz sömürülerek çalışmak zorunda kalıyoruz.” diyen işçiler, tazminat haklarının olmadığını ve raporlu günlerinin bile ödemesini alamadığını belirtti.
Aldıkları kararın arkasında duran ve ‘artık bıçak kemiğe dayandı’ diyen işçilerin sorularımıza yanıtları şöyle:
Manifesto: Çalıştığınız bu süre zarfında para alamıyor musunuz, sigortanız var mı?
Belediye işçisi: Hayır özel günlerde, bayramlarda, resmi tatillerde bu şekilde evet. Resmi tatillerde paramızı alamıyoruz sadece çalıştığımız gün alıyoruz. Gelmediğimiz günler zaten paramız yatmıyor. İzin aldığımız saatler aynı şekilde yatmıyor. Bu şekilde yani.
Sigortalar da aynı şekilde çalıştığımız gün kadar yatıyor. İhale üzerinde yıllık sözleşme ile kurslarımız, sürekli açılmıyor yani belirli sürelerde açılıyor. 5 ay evdeysek 3 ay çalışıyoruz ya da 3 ay evdeysek 4 ay çalışıyoruz gibi.
Manifesto: Peki siz bu süreci nasıl yönetmeyi düşünüyorsunuz?
Belediye işçisi: Yani süreçte kararlı olduğumuzu göstermek amacıyla başladık zaten. Herkesin kilit noktasıydı herkes zaten bir kıvılcım bekliyordu çünkü yıllardır hepimiz aynı şekilde çalışıyoruz. Hani birçok yol denedik bugüne kadar, her yoldan gittik ama artık en son buraya kadar geldik.
Bıçak kemiğe dayandı. Artık bu saatten sonra ne olacaksa olsun, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Hani her yıl aynı kaygıyı yaşıyoruz. İşte bu yıl ne olacak bu yıl biz de alınacak mıyız? İşte şu saatten sonra hiçbir şeyimiz yok. Bizim tek amacımız bu pandemi döneminde kimse evlerinden çıkamıyorken biz her şeyi göze alıp kendimizi ailemizi çocuklarımızı hiçe sayıp biz buraya geldik neden yine gönüllü başladık ama yine bir şekilde destek olabilmek için.
Dediğimiz gibi ilk biz maskeyle başladık ben de öğretmenim ama kurslarımız açılamdığı için bu şekilde gelirimiz sıfırlandı biz hiçbir şeyi gözetmedik, geldik maske yapımına başladık. Artı işte depremden sonra da ara oldu bu şekilde devam ettik. Ama 28 aralıkta işimiz bitti.
Manifesto: Bu duruma karşı Büyükşehir Belediyesi nasıl bir tutum sergiliyor?
Belediye işçisi: Büyükşehir Belediyesi, ihale olduğu için bu biliyorsunuz ki bürokrasi işleri bunlar, bir şekilde çalışıyor diyorlar.
Aslında CHP’li belediyeler de Kılıçdaroğlu da ‘taşeronlaşmaya belediyelerde karşıyız’ demesine rağmen biz hala taşeronun boyunduruğu altında emeğimiz sömürülerek çalışmak zorunda kalıyoruz.
Onların iki dudağı arasından çıkan bir kelimeye bakıyoruz. Arkadaşlarımız görüşmek için defalarca müracaat ettiler. Koşuşturdular. Araya insan soktular ama hiçbir şekilde görüşme sağlanamadı nereye hangi bürokrasiye takıldı bilmiyoruz. Ama arkadaşların dediği gibi biz pandemi sürecinde gönüllü olarak başladık daha sonrasında biz maaşa bağlandık bizimle başlayan diğer gönüllü arkadaşlar 3-5 kişi onlar mesela işe tamamen yerleştirildiler. Bizim de isteğimiz bu taşeronun ortadan kaldırılmasıyla daha sağlıklı ve özlük haklarına sahip olarak çalışabilmek.
Manifesto: Siz artık belediye bünyesinde mi çalışmak istiyorsunuz? Peki tazminat hakkınız var mı?
Belediye işçisi: Evet, belediye bünyesinde özlük haklarına sahip olarak çalışmak istiyoruz.
Tazminat hakkımız da yok. Hiçbir şey yapamıyoruz yani. Şöyle bir şey var biz işsizlik maaşından bile faydalanamıyoruz. Örneğin doktora gitsek, benim oğlum pandemide kovid oldu 15 gün hatta 3 hafta evde kalmak zorunda kaldım, o sürecin iki haftası raporluydum biz bunu resmileştirip de rapor paramızı bile alamıyoruz bunlardan bile muafız.
Vatandaş koronadan korkuyor biz hem koronadan hem de işsiz ve parasız kalma kaygımız var. Arkadaşlarımıza bulaşırsa onlar da biz de işsiz kalıcaz. Biz her gün böyle evden çıkıyoruz bizim kaygımız çok daha fazla.
Birimize bulaşsa komple kapatılacak, hepimiz işsiz kalacağız. Normal haklarımız olsaydı sen gelmezsin diğerleri devam eder ancak bize tam tersi, biz hem evdekileri, ailemizi düşünmek zorundayız hem kendimizi çünkü biz bir gün gelmesek bir gün izin almak istesek yok yani.
Aynı zamanda çalıştığımız arkadaşlarımızı da düşünmek zorundayız
Kendi emeğimize saygımız var. Arkadaşlarımızınkine de saygımız var ama bizim de emeğimize saygı duyulsun emeğimize sahip çıkılsın.
Manifesto: Peki siz bu süreçte nasıl yol çizeceksiniz nasıl ilerleyeceksiniz?
Belediye işçisi: Hani biz farklı yollarla da başkana ulaşmaya çalıştık etkili olmadı. Önce iletişim dili dedik ama eylem son plandı bizde. Aynı şekilde çünkü artık bıçak kemiğe dayandı 28 bugün bitti yok, pandemi süreci hepimiz için muamma. Belirsizlik var 3 ay mı 5 ay sonra mı 1 yıl mı? Artık baktık kaybedecek bir şeyimiz yok. Eskiden diyorduk 2 ay da olsa 3 ayda olsa çalışıyorduk alışmıştık ama artık yok.
Bu insanı bir şey değil. Boşlukta hiçbir şey yapamıyorsunuz bekliyorsunuz. Bugün çağırılır, yarın kurs açılır öbür gün açılır ama kurs açılmazsa yok. Düşünsenize tüm yaz kursunuz açılmıyor ya da açılıp kapanıyor…
Sosyal belediyecilik, sosyal anlayış hiçbir şekilde bununla bağdaşmıyor. Biz de sesimizi duyurmak için şu anda iş bıraktık. Yani bundan sonraki süreçte gün de 1 saat 2 saat 9-11 arası dediler sanırım. Ayın 12’sine kadar bu sekilde devam edicez ama sonra farklı bir şekilde ilerler o ayrı mesele.
Manifesto: 12’sinde mi son iş günü?
Belediye işçisi: 12 için iş son bugün aslında sözleşmemiz bitiyor. Ama biz deprem sürecinde iki hafta çalışmadık evde oturduk o iki haftalık sürecimizde en azından sigortaları ödensin, işsizlik sigortasından faydalanabilsinler diye onu ödediler biz onun telafisini yapacağız.
Şu an biz gönüllü geleceğiz, hani verdiler ama böyle de geri alıyorlar. Borç verdiler önden avans gibi.
Deprem bizim yarattığımız bir şey değildi bu yüzden mağduruz. İki hafta iş yok dediler o anlık bir şeydi ondan sonra bir iki hafta gelmedik ama şimdi onun telafisini yapıyoruz.
Şimdi şey gibi biz kadınız eşleri var bunların diyorlar, hani başkan diyor ya ‘sizin kocanız yok mu onlar çalışsın gidin evinizde keyif çayı için’, iktidar muhalefet karışmış. Sen ona reaksiyon gösterirken aynısını yaşatıyorsun o zaman benzeştin ee bir farkın yok. Biz halkız sen halkçısın biz işçiyiz halkız sen bizi korumazsan…
İşçilerin okuduğu basın açıklaması:
Manifesto: İşçilerin çalışma koşulları kötü, güvencesiz çalışıyorlar her an işten atılma korkusu ile çalışıyorlar. Özellikle pandemiyle daha da çok arttı. Bu sadece sizin için geçerli değil herkes için böyle, bütün işçiler için geçerli bir durum. Bütün işçiler ciddi anlamda güvencesiz çalıştırılıyor.
Belediye işçisi: Bir de asgari ücreti açıkladılar 2800 lira yaptılar, açlık sınırında bir asgari ücret. 2800 lira asgari ücret bekar, çocuğu olmayan biri için. Eşi olunca 2900 oluyor 100 lira artıyor, 1 çocuğu olursa 100 lira artıyor 3000 oluyor. Yani bir kişi 100 lira zam…
Burada bir adaletsizlik var o zaman senin de o adaletsizden farkın kalmadı. Ben kadınları yok saymayı böyle algılıyorum. Hani siz gidin eve, çalıştığınız kadar çalışın. Ama bizim de buna bağlı bir hayatımız var.
Bu zor bir süreçti gerçekten biz elimizden geleni fazlasıyla yaptık paranızı aldınız. Hani dedik ya o 3 kişi gönüllü direkt alındı dedik ama biz de gönüllü başladık. Ben senden para istemedim ki bize bu şekilde para verdiler ben de emeğimi verdim yani kolay değil. Biz burada 8.30-17.30 günde 30.000 maske çıkarıyorduk.
Kapitalist sistemin uyguladığı propaganda politikasının yaklaşımından hiçbir fark yok aynı şeyi uyguluyor bize
Manifesto: Sizin direnişiniz bizim için çok değerli, kamuoyuna da duyurulması gerekiyor.
Belediye işçisi: Teşekkürler, artık gerçekten kararlı, eskiden belki vardı ama hep kaygılar yüksekti. Paramızı alıyorduk ya biz günü kurtaralım mantığı vardı kıpırdarsak eğer bir eyleme katılırsak çağırılcaksam da ya çağırılmazsam kaygısı vardı.
28 aralık anladık bitti bizim işimiz. İktidar oyunları. Bir de şey var her çağırılış bir bitiş, bu çağırılışın sonu da hep aynı günü kurtardık bitti çalıştık 3-5-7 ay neyse minimum 11 bir rakam yok da zaten 12 ye tamamlarsan hakların doğar. Yine ihale olsun istemiyoruz biz yine aynı şekilde çağırılmak istemiyoruz. İhale olacak aynı şey olacak yine.
Bazen zaten 20 gün çalışıyorum 20 günlük para benim evime ne yapabiliyor, yol parası yaptım zaten.
Ben bu koca ay sadece haftanın 2 günü çalıştım. 8 gün yapıyor ayda nasıl yetsin? Nasıl sağlıkçılara ödeyeceğiz diyip ödemedikleri gibi bize de öyle yapıyorlar. Önce herkes geldi sizin yaptığınız iş değerli sizin hakkınız ödenmez parayla pulla ölçülmez dendi.
Hakikaten yaptığımız iş değerli. Eğitim anlamında da değerli ama onun dışında da bu pandemide çalıştığımız süreç içerisinde o da değerli katkı değerli o ölçülmez gene olsa gene yapar mıydık evet yapardık.
Ne eğitimden ne de insandan vazgeçme tavrı değil bu kesinlikle biz bu çalışma davasının da karşısında değiliz biz. Sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz insanca çalışmak, insanca maaş. Yani biz de diyebilelim ki biz şurada çalışıyoruz. Biz bunu diyemiyoruz. Orda burada, yani bir aidiyetsizlik bir statüsüzlük var yani bu çok istenen bir şey değil. Haddini aşan bir talep değil olması gereken bu diye düşünüyoruz. Sonuçta verilmiş bir emek var.
Manifesto: Oturma eylemine mi başladınız?
Belediye işçisi: Yarın itibari ile 2 saat 9-11 arası oturma eylemine başlayacağız.
Şu saatten sonra ne olacaksa olsun, herkes artık hemfikir oldu sonunda. Ona olmaz, buna olmaz eylem, eylem adı geçiyor ya herkes tam bu şekildeydi yani ama şimdi baktılar yok yani. Zaten herkes zor bir süreçte ama artık ne olacaksa olsun. Tekrardan buraya adım atamayadabiliriz ama biz bunu da düşünerek yapıyoruz.
Siz misiniz bu eylemi yapan diyip önünden geçirmeyebilirlerdi ama bunu bile artık herkes göze aldı bıçak kemiğe dayandı bu saatten sonra ne olursa olsun. Ben en azından gördüm herkes kararlı. Nereye kadar gidecekse gitsin çünkü her yolu denedik doğruya giden her yol mübahtır en son artık bu.
Destekleriniz için çok teşekkürler.
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…