Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in katılımı ile canlı olarak gerçekleşti. Toplantıda Ayasofya, Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcı’nın açıklamaları, Çanakkale Dardanel fabrikasında işçilerin fabrikaya hapsedilmesi ve TKH’nin 13 Eylül Pazar günü Kartal Meydanı’nda gerçekleştireceği miting gündemleri yer aldı.
“SADECE ADI KALMIŞ CUMHURİYETİN GERİDE KALAN TÜM DEĞERLERİNE AÇIKÇA SALDIRIYOR”
Tekerek basın toplantısına Ayasofya gündemi ile başlarken, Başkanlık referandumu ile zaten sadece adı kalmış cumhuriyetin geride kalan tüm değerlerine açıkça saldırdıklarını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz 24 Temmuz Cuma günü yaşananalar Ayasofya’nın neden camiye çevrildiğinin sorusuna en büyük cevap olmuştur. Gerçekler gözler önüne serilmiştir.
Danıştayın verdiği karar sonrasında, Ayasofya’yı bir milli mesele gibi anlatan, sahte bağımsızlık, millet iradesi gibi kelimelerle alınan karara meşruiyet katmaya çalışanlar üzerinden iki hafta geçmeden kılıç gösterdiler, lanet okudular , Ayasofya’ya giderlerken şeriat yürüyüşleri yaptılar, yetmedi, kadın makinisti darp ettiler, yetmedi hilafet çağrıları yaptılar..
Partimiz Ayasofya gündemi açılır açılmaz yaptığı açıklamada Ayasofya AKP’yi kurtaramayacak demişti. İşte Ayasofya açılışı dahi AKP’ye yetmiyor, AKP, ülkeyi yönetirken gerici ideolojisinin de bir gereği olarak, ama aynı zamanda artan sömürüyü gizlemenin de bir yolu olarak hiç ama hiç takiye yapmadan kurmuş olduğu yeni rejimini aklınca yerleştirmeye çalışıyor.
Başkanlık referandumu ile zaten sadece adı kalmış cumhuriyetin geride kalan tüm değerlerine açıkça saldırıyor.
Diyanetin lanet okuması sonrasında yanlış anlaşıldık açıklamalarında dahi aynı kin ve nefreti kusmaya devam ediyorlar
En büyük gerçekler, önce söylenip sonra yanlış anlaşıldık cümlelerinde yatmaktadır.
Diyanet işleri başkanını ise koruyan koruyana…
Meseleyi diyanet işleri başkanına indirgemek ise yapılacak en büyük yanlışlık olur.
AKP, bunu sadece diyanet üzerinden yapmıyor, önce tedbir sonra tekbir diyerek Ayasofya’ya giden bir sağlık bakanı, Ayasofya’da kamera karşısında ağlayarak şov yapan milletvekillerinin gösterdiği, ardından gelen hilafet alfabe tartışmalarının gösterdiği şudur:
2023 hedefleri 2023 hedefleri dedikleri, adı adınca cumhuriyet boyunca yaratılmış ne var ne yoksa dümdüz edilmesidir. Bu hedeflerde hatırı sayılır bir yol aldıkları kesin ama işte tek bir şeyi yapamıyorlar, tek bir şeyin üstesinden gelemiyorlar, işte o nedenle kılıca, kalkana sarılıyorlar. O da şudur. Kendilerine benzemeyen, bu ideolojinin parçası olmayan, günlük çıkarları için yandaş olmayı reddeden milyonlar var. Bu milyonların ortak noktası ise laikliktir.
Sözlerimiz yanlış olmasın, bugün AKP’ye muhalif görünen ama her gerici açıklamaya çanak tutan aynı kabın hamuru aktörlerden bahsetmiyoruz. Bunlar ile AKP ile gericilikte ancak ve ancak yarışırlar.
Laiklik özlemi duyanı laikliği önemseyen milyonları eritemiyorlar bu AKP’ye dert oldu. Kindar ve dindar nesil dediler, gençlik imam hatibe yönlendirildi, kendilerine göre böylece dinden soğudu.
Damat bakan ekonomi uçuyor dediğinde, vatandaşın cevap olarak delik cebini milyonlara göstermesinin önüne geçemiyorlar bu onlara dert oldu.
İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak istiyorlar, binlerce kadın yürüyor bu onlara dert oldu.
Hatırlar mısınız 2010 referandumunda hayır oyu kullananların yüzde 42 olması karşısında Tayyip Erdoğan bir açıklama yapmış evetçiler değil hayır diyenleri analiz ediyoruz bize onlar lazım demişti.
İstediğini alamayan AKP, aradan geçen 10 yılda elinde olanlar da eridi.
AKP, o zaman ileri demokrasi söylemleri ile, açılımlarla iktidarını günümüze taşırken şimdi diktatörlükle, baskı ile, başkanlık ile, gericilikle ömrünü uzatmaya çalışıyor
Buradan bir kez daha ifade ediyoruz ki, laiklik isteyen emekçilerin , gerici kanunlar , söylemeler karşısında tepkisini çekinmeden veren halkımız, bir sonraki AKP adımını beklemek yerine, bu mücadeleyi süreklileştirmelidir. Ve bu mücadele, sömürüye karşı, emperyalizme karşı verilecek mücadele ile birleşmek zorundadır.
Emekçileri sömürüp, sonra Cumhuriyet değerlerine sahip çıktığını söyleyen sermaye grupları ikiyüzlüdür , yalancıdır. AKP’nin en büyük destekçileri bunlardır aslında.
Evet Ayasofya AKP’yi kurtaramayacak, ama ülkemiz AKP’den, sömürüden, gericilikten, emperyalizmden ancak sınıf mücadelesi ile kurtulacak. Hep söylediğimiz gibi bize yeni bir cumhuriyet gerek oda ancak ve ancak sosyalist cumhuriyettir bu geriye gidiş ancak böyle bir ileriye çıkış ile mümkündür.”
“SİZİN MİLLİLİĞİNİZİN SINIRINI AMERİKA ÇİZMEKTEDİR”
7 TİP’li gencin katillerinden Haluk Kırcı’nın Haber Global’deki sarf ettiği sözlere de değinen Tekerek, “Önce Amerikan çarlarına bakıyorlar, sonra komünist katlediyorlar.Buradan bir kez daha ifade edelim sizin milliliğinizin sınırını Amerika çizmektedir. Dün olduğu gibi bugün de öyledir.” dedi ve konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu.
“Geçtiğimiz hafta tescili katil ve faşist olan Haluk Kırcı’yı yıllar sonra ne hikmetse bir televizyon programına çıkarıp konuşturdular. Ona Bahçelivler katliamını nasıl işlediğini sordular, pişman mısınız diye sordular…
1978 yılında 7 TİP’li genci katleden bu faşist, ülkücülüğü övmek için, bu katliamı savunmak için, bu katliamı meşru göstermek için bu programa çıkarıldı. Bunu bilmediğimizi sanmayın. Aynı zamanda bu faşist o dönem Amerikan çıkarları ile ülke çıkarlarının aynı olduğuna inandıklarını bu yüzden komünizme karşı mücadele verdiklerini söyledi.
Faşist aynı faşist. Katil aynı katil. Açıklamalarında nerdeyse gene olsa gene yaparım demek istiyor da işte bunu böyle ifade ediyor.
Önce Amerikan çarlarına bakıyorlar, sonra komünist katlediyorlar.
Buradan bir kez daha ifade edelim sizin milliliğinizin sınırını Amerika çizmektedir. Dün olduğu gibi bugün de öyledir.
Birkaç gün önce partimiz haluk kırcı ve ona mikrofon uzatan kanala karşı bir suç duyurusunda bulundu.
Buradan bir kez daha bu tür kanallara sesleniyoruz. Bu katillere söz hakkı vereceğinize o 40 soruyu bir emekçiye sorsaydınız daha iyi olmaz mıydı. En son ne zaman et yedin diye sorsaydınız, kaç çocuk eline bakıyor diye sorsaydınız, pandemiyi sorsaydınız daha iyi olmaz mıydı?
Değerli yurttaşlar bu suç duyurumuz ile ilgili eğer bir gelişme olursa kamu oyunu bilgilendireceğiz bun da belirtelim.”
“SERMAYE KENDİ TEDBİRİNİ İŞÇİLERİ HAPSETMEKLE ALIYOR”
Çanakkale Dardanel’de işçilerin pandemi bahanesi ile fabrikaya kapatılmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tekerek, sermaye sınıfının pandemi kanunlarını kendi yazıp uyguladığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Ülkemizde emekçilere yapılan sömürünün pandemi ile birlikte yeni bir boyuta taşındığının örneklerini görmeye devam ediyoruz. Kısa çalışma ödeneğini uzatmakla övünen AKP aslında patronların eline kıdem hakkını gasp etme kozu verdi. Ama sermaye sınıfı, kendi kanunlarını pandemi kanunlarını kendi yazıyor ve uyguluyor.
Bakın şöyle anlatalım. Daha dün Çanakkale Dardanel şirketi işçilerin bazılarında koronavirüs tespit edilmesi üzerine ne karar aldı biliyor musunuz.
İşçilerin ilgi hastanelere yerleştirilmesi değil, iş yerini kapatıp üretimi durdurma kararı da değil, tüm işçileri 14 gün boyunca iş yerine hapsetme kararı aldı. Bunun da adını karantina koydu.
Yani işçiler 14 gün boyunca evlerine gidemeyecekler, ama çalışacaklar, 14 gün boyunca ailelerinin yüzünü görmeyecekler ama işletme de yatıp kalkacaklar ve çalışacaklar…
Sermaye sınıfının işçileri bir insan değil bir eşya gibi gördüğünün bundan öte kanıtı olur mu?
Sermaye sınıfının bir salgın karşısında işçileri değil kendi çıkarlarını koruduğunun bundan öte kanıtı var mı soruyoruz.
Sermaye kendi tedbirini işçileri hapsetmekle alıyor.
Çanakkale Dardanel açıkça suç işliyor.
Değerli yurttaşlar , işçi kardeşlerimiz, bu düzen seni değil, patronu koruyor. Bu düzen hilafet bayrağını sallayanlarla dolarlarını sayanları senin sırtında beslemeye çalışıyor.
Bunları sırtından atmak için gel komünist partide örgütlen…
Bunlar sırtından at ki, bugün seni fabrikada hapsedenler yarın çocuğunun ayaklarına zincir bağlamasınlar.
Bunları sırtından at ki, bugün sana günde 39 lirayı reva görenler yarın çocuğuna 10 lira neyine yetmiyor diyemesin.
Bunları sırtından at ki, insanın insana kulluğu son bulsun…
“ÜLKEMİZİN TÜM AYDINLARINI, YURTSEVERLERİNİ, EMEKÇİLERİNİ 13 EYLÜL’DE KARTAL MEYDANI’NA DAVET EDİYORUZ”
Basın toplantısının sonunda parti gündemlerini de aktaran Tekerek, TKH’nin yeni amblemi ve TKH’nin 100. Yıl dolayısı ile 13 Eylül Pazar günü Kartal Meydanı’nda gerçekleştireceği mitinge ilişkin şunları söyledi:
“Değerli yurttaşlar, son olarak bir duyuru ile kapatmak istiyoruz. Partimizin 100. yaşındayız. Buradan sizi hep bilgilendirdik. 100. yıl komitelerimiz kuruldu ve onlarca emektar komünist bu komitelerde yer alarak 100. yaşımıza yakışır çalışmaların parçası oldu. O yoldaşlara çağrımıza kulak verdikleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
10 Eylül 1920’de Bakü’de Mustafa Suphi ve yoldaşları tarafından kurulan partimizin 100 yıllık mücadele geleneği, adına yakışır bir şekilde bugün geleceğe taşınmaktadır.
Partimizin 100. kuruluş yıldönümü dolayısıyla TKH parti kongresi aldığı kararla, parti amblemimizi, dünya işçi sınıfının ve komünist hareketin simgesi olarak değiştirmiştir. Parti amblemimiz kızıl bayrak üzerine orak-çekiç ve kızıl yıldızdır. Amblemimizde orak ve çekiç emeği ve işçi sınıfını, kızıl yıldız ise Parti’yi temsil etmektedir.
Ayrıca, partimiz 13 eylülde İstanbul Kartal Meydanı’nda büyük bir etkinlik gerçekleştirecektir.
Türkiye Komünist Partisi’nin 100. yılında, bu büyük tarihsel birikimle ‘emek, laiklik, bağımsızlık, sosyalizm’ bayrağını yükselterek, 100. yılımızın coşkusunu hep birlikte ileriye taşımak için, bu kokuşmuş düzene karşı dünyayı sosyalizmin kurtaracağının bilinciyle ülkemizin tüm aydınlarını, yurtseverlerini, emekçilerini 13 Eylül’de Kartal Meydanı’na davet ediyoruz.”
TKH GENEL BAŞKANI AYSEL TEKEREK: LAİKLİĞİ ÖNEMSEYEN MİLYONLAR AKP’YE DERT OLDU
Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in katılımı ile canlı olarak gerçekleşti. Toplantıda Ayasofya, Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcı’nın açıklamaları, Çanakkale Dardanel fabrikasında işçilerin fabrikaya hapsedilmesi ve TKH’nin 13 Eylül Pazar günü Kartal Meydanı’nda gerçekleştireceği miting gündemleri yer aldı.
“SADECE ADI KALMIŞ CUMHURİYETİN GERİDE KALAN TÜM DEĞERLERİNE AÇIKÇA SALDIRIYOR”
Tekerek basın toplantısına Ayasofya gündemi ile başlarken, Başkanlık referandumu ile zaten sadece adı kalmış cumhuriyetin geride kalan tüm değerlerine açıkça saldırdıklarını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz 24 Temmuz Cuma günü yaşananalar Ayasofya’nın neden camiye çevrildiğinin sorusuna en büyük cevap olmuştur. Gerçekler gözler önüne serilmiştir.
Danıştayın verdiği karar sonrasında, Ayasofya’yı bir milli mesele gibi anlatan, sahte bağımsızlık, millet iradesi gibi kelimelerle alınan karara meşruiyet katmaya çalışanlar üzerinden iki hafta geçmeden kılıç gösterdiler, lanet okudular , Ayasofya’ya giderlerken şeriat yürüyüşleri yaptılar, yetmedi, kadın makinisti darp ettiler, yetmedi hilafet çağrıları yaptılar..
Partimiz Ayasofya gündemi açılır açılmaz yaptığı açıklamada Ayasofya AKP’yi kurtaramayacak demişti. İşte Ayasofya açılışı dahi AKP’ye yetmiyor, AKP, ülkeyi yönetirken gerici ideolojisinin de bir gereği olarak, ama aynı zamanda artan sömürüyü gizlemenin de bir yolu olarak hiç ama hiç takiye yapmadan kurmuş olduğu yeni rejimini aklınca yerleştirmeye çalışıyor.
Başkanlık referandumu ile zaten sadece adı kalmış cumhuriyetin geride kalan tüm değerlerine açıkça saldırıyor.
Diyanetin lanet okuması sonrasında yanlış anlaşıldık açıklamalarında dahi aynı kin ve nefreti kusmaya devam ediyorlar
En büyük gerçekler, önce söylenip sonra yanlış anlaşıldık cümlelerinde yatmaktadır.
Diyanet işleri başkanını ise koruyan koruyana…
Meseleyi diyanet işleri başkanına indirgemek ise yapılacak en büyük yanlışlık olur.
AKP, bunu sadece diyanet üzerinden yapmıyor, önce tedbir sonra tekbir diyerek Ayasofya’ya giden bir sağlık bakanı, Ayasofya’da kamera karşısında ağlayarak şov yapan milletvekillerinin gösterdiği, ardından gelen hilafet alfabe tartışmalarının gösterdiği şudur:
2023 hedefleri 2023 hedefleri dedikleri, adı adınca cumhuriyet boyunca yaratılmış ne var ne yoksa dümdüz edilmesidir. Bu hedeflerde hatırı sayılır bir yol aldıkları kesin ama işte tek bir şeyi yapamıyorlar, tek bir şeyin üstesinden gelemiyorlar, işte o nedenle kılıca, kalkana sarılıyorlar. O da şudur. Kendilerine benzemeyen, bu ideolojinin parçası olmayan, günlük çıkarları için yandaş olmayı reddeden milyonlar var. Bu milyonların ortak noktası ise laikliktir.
Sözlerimiz yanlış olmasın, bugün AKP’ye muhalif görünen ama her gerici açıklamaya çanak tutan aynı kabın hamuru aktörlerden bahsetmiyoruz. Bunlar ile AKP ile gericilikte ancak ve ancak yarışırlar.
Laiklik özlemi duyanı laikliği önemseyen milyonları eritemiyorlar bu AKP’ye dert oldu. Kindar ve dindar nesil dediler, gençlik imam hatibe yönlendirildi, kendilerine göre böylece dinden soğudu.
Damat bakan ekonomi uçuyor dediğinde, vatandaşın cevap olarak delik cebini milyonlara göstermesinin önüne geçemiyorlar bu onlara dert oldu.
İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak istiyorlar, binlerce kadın yürüyor bu onlara dert oldu.
Hatırlar mısınız 2010 referandumunda hayır oyu kullananların yüzde 42 olması karşısında Tayyip Erdoğan bir açıklama yapmış evetçiler değil hayır diyenleri analiz ediyoruz bize onlar lazım demişti.
İstediğini alamayan AKP, aradan geçen 10 yılda elinde olanlar da eridi.
AKP, o zaman ileri demokrasi söylemleri ile, açılımlarla iktidarını günümüze taşırken şimdi diktatörlükle, baskı ile, başkanlık ile, gericilikle ömrünü uzatmaya çalışıyor
Buradan bir kez daha ifade ediyoruz ki, laiklik isteyen emekçilerin , gerici kanunlar , söylemeler karşısında tepkisini çekinmeden veren halkımız, bir sonraki AKP adımını beklemek yerine, bu mücadeleyi süreklileştirmelidir. Ve bu mücadele, sömürüye karşı, emperyalizme karşı verilecek mücadele ile birleşmek zorundadır.
Emekçileri sömürüp, sonra Cumhuriyet değerlerine sahip çıktığını söyleyen sermaye grupları ikiyüzlüdür , yalancıdır. AKP’nin en büyük destekçileri bunlardır aslında.
Evet Ayasofya AKP’yi kurtaramayacak, ama ülkemiz AKP’den, sömürüden, gericilikten, emperyalizmden ancak sınıf mücadelesi ile kurtulacak. Hep söylediğimiz gibi bize yeni bir cumhuriyet gerek oda ancak ve ancak sosyalist cumhuriyettir bu geriye gidiş ancak böyle bir ileriye çıkış ile mümkündür.”
“SİZİN MİLLİLİĞİNİZİN SINIRINI AMERİKA ÇİZMEKTEDİR”
7 TİP’li gencin katillerinden Haluk Kırcı’nın Haber Global’deki sarf ettiği sözlere de değinen Tekerek, “Önce Amerikan çarlarına bakıyorlar, sonra komünist katlediyorlar.Buradan bir kez daha ifade edelim sizin milliliğinizin sınırını Amerika çizmektedir. Dün olduğu gibi bugün de öyledir.” dedi ve konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu.
“Geçtiğimiz hafta tescili katil ve faşist olan Haluk Kırcı’yı yıllar sonra ne hikmetse bir televizyon programına çıkarıp konuşturdular. Ona Bahçelivler katliamını nasıl işlediğini sordular, pişman mısınız diye sordular…
1978 yılında 7 TİP’li genci katleden bu faşist, ülkücülüğü övmek için, bu katliamı savunmak için, bu katliamı meşru göstermek için bu programa çıkarıldı. Bunu bilmediğimizi sanmayın. Aynı zamanda bu faşist o dönem Amerikan çıkarları ile ülke çıkarlarının aynı olduğuna inandıklarını bu yüzden komünizme karşı mücadele verdiklerini söyledi.
Faşist aynı faşist. Katil aynı katil. Açıklamalarında nerdeyse gene olsa gene yaparım demek istiyor da işte bunu böyle ifade ediyor.
Önce Amerikan çarlarına bakıyorlar, sonra komünist katlediyorlar.
Buradan bir kez daha ifade edelim sizin milliliğinizin sınırını Amerika çizmektedir. Dün olduğu gibi bugün de öyledir.
Birkaç gün önce partimiz haluk kırcı ve ona mikrofon uzatan kanala karşı bir suç duyurusunda bulundu.
Buradan bir kez daha bu tür kanallara sesleniyoruz. Bu katillere söz hakkı vereceğinize o 40 soruyu bir emekçiye sorsaydınız daha iyi olmaz mıydı. En son ne zaman et yedin diye sorsaydınız, kaç çocuk eline bakıyor diye sorsaydınız, pandemiyi sorsaydınız daha iyi olmaz mıydı?
Değerli yurttaşlar bu suç duyurumuz ile ilgili eğer bir gelişme olursa kamu oyunu bilgilendireceğiz bun da belirtelim.”
“SERMAYE KENDİ TEDBİRİNİ İŞÇİLERİ HAPSETMEKLE ALIYOR”
Çanakkale Dardanel’de işçilerin pandemi bahanesi ile fabrikaya kapatılmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tekerek, sermaye sınıfının pandemi kanunlarını kendi yazıp uyguladığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Ülkemizde emekçilere yapılan sömürünün pandemi ile birlikte yeni bir boyuta taşındığının örneklerini görmeye devam ediyoruz. Kısa çalışma ödeneğini uzatmakla övünen AKP aslında patronların eline kıdem hakkını gasp etme kozu verdi. Ama sermaye sınıfı, kendi kanunlarını pandemi kanunlarını kendi yazıyor ve uyguluyor.
Bakın şöyle anlatalım. Daha dün Çanakkale Dardanel şirketi işçilerin bazılarında koronavirüs tespit edilmesi üzerine ne karar aldı biliyor musunuz.
İşçilerin ilgi hastanelere yerleştirilmesi değil, iş yerini kapatıp üretimi durdurma kararı da değil, tüm işçileri 14 gün boyunca iş yerine hapsetme kararı aldı. Bunun da adını karantina koydu.
Yani işçiler 14 gün boyunca evlerine gidemeyecekler, ama çalışacaklar, 14 gün boyunca ailelerinin yüzünü görmeyecekler ama işletme de yatıp kalkacaklar ve çalışacaklar…
Sermaye sınıfının işçileri bir insan değil bir eşya gibi gördüğünün bundan öte kanıtı olur mu?
Sermaye sınıfının bir salgın karşısında işçileri değil kendi çıkarlarını koruduğunun bundan öte kanıtı var mı soruyoruz.
Sermaye kendi tedbirini işçileri hapsetmekle alıyor.
Çanakkale Dardanel açıkça suç işliyor.
Değerli yurttaşlar , işçi kardeşlerimiz, bu düzen seni değil, patronu koruyor. Bu düzen hilafet bayrağını sallayanlarla dolarlarını sayanları senin sırtında beslemeye çalışıyor.
Bunları sırtından atmak için gel komünist partide örgütlen…
Bunlar sırtından at ki, bugün seni fabrikada hapsedenler yarın çocuğunun ayaklarına zincir bağlamasınlar.
Bunları sırtından at ki, bugün sana günde 39 lirayı reva görenler yarın çocuğuna 10 lira neyine yetmiyor diyemesin.
Bunları sırtından at ki, insanın insana kulluğu son bulsun…
“ÜLKEMİZİN TÜM AYDINLARINI, YURTSEVERLERİNİ, EMEKÇİLERİNİ 13 EYLÜL’DE KARTAL MEYDANI’NA DAVET EDİYORUZ”
Basın toplantısının sonunda parti gündemlerini de aktaran Tekerek, TKH’nin yeni amblemi ve TKH’nin 100. Yıl dolayısı ile 13 Eylül Pazar günü Kartal Meydanı’nda gerçekleştireceği mitinge ilişkin şunları söyledi:
“Değerli yurttaşlar, son olarak bir duyuru ile kapatmak istiyoruz.
Partimizin 100. yaşındayız. Buradan sizi hep bilgilendirdik.
10 Eylül 1920’de Bakü’de Mustafa Suphi ve yoldaşları tarafından kurulan partimizin 100 yıllık mücadele geleneği, adına yakışır bir şekilde bugün geleceğe taşınmaktadır.
Partimizin 100. kuruluş yıldönümü dolayısıyla TKH parti kongresi aldığı kararla, parti amblemimizi, dünya işçi sınıfının ve komünist hareketin simgesi olarak değiştirmiştir. Parti amblemimiz kızıl bayrak üzerine orak-çekiç ve kızıl yıldızdır. Amblemimizde orak ve çekiç emeği ve işçi sınıfını, kızıl yıldız ise Parti’yi temsil etmektedir.
Ayrıca, partimiz 13 eylülde İstanbul Kartal Meydanı’nda büyük bir etkinlik gerçekleştirecektir.
Türkiye Komünist Partisi’nin 100. yılında, bu büyük tarihsel birikimle ‘emek, laiklik, bağımsızlık, sosyalizm’ bayrağını yükselterek, 100. yılımızın coşkusunu hep birlikte ileriye taşımak için, bu kokuşmuş düzene karşı dünyayı sosyalizmin kurtaracağının bilinciyle ülkemizin tüm aydınlarını, yurtseverlerini, emekçilerini 13 Eylül’de Kartal Meydanı’na davet ediyoruz.”
Bu haber en son değiştirildi 29 Temmuz 2020 20:26 20:26
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…
MHP’li vekillerin altın kaçakçılığı ve kara para iddiaları siyaseti karıştırdı. Bahçeli’nin tavrı, Dubai bağlantıları ve…