Yusuf Kaplan'dan çöküş itirafı: Kıblemiz masa, kasa, nisa oldu

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, dinciliğin geldiği noktadan rahatsızlığını "Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!" diyerek dile getirdi, "İslâmî kesimler amaçlarını yitirdi, araçların (masanın, kasanın, nisanın) kölesine dönüştü" dedi.

Yusuf Kaplan'dan çöküş itirafı: Kıblemiz masa, kasa, nisa oldu

Hemen her yazısında siyasal islamın krizlerine değinip daha sonra tespit ettiği “sorun”ları Cumhuriyet’in ilanına ve laikliğin kabulüne bağlamasıyla bilinen gerici yazar Yusuf Kaplan, bugünkü yazısında da benzer bir konuyu işlerken  “masa, kasa, nisa” itirafı yaptı.

Laikliğin topluma yörüngesini kaybettirdiğini öne süren gerici yazar, “katı laiklik” diye tarif ettiği sürecin Türkiye sağının “öncü” isimleri olan ve AKP’nin “milletin adamları” olarak saydığı Adnan Menderes ve Turgut Özal’la birlikte “yumuşak sekülerleşme”ye evrildiğini, bunun da kitleleri “Protestanlaşma dalgası”nın önüne fırlattığını iddia etti.

AKP dönemi için ise “yörüngemizi bulmaya başladık ama bu kez kıblemizi dolayısıyla ruhumuzu yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık”diyen Kaplan, gelinen noktayı “Artık her şey kıblemiz olmaya başladı kolaylıkla. Üç kelimeyle özetlersek: Masa, kasa, nisa” ifadeleriyle dile getirdi.

Kaplan’ın Yeni Şafak‘taki 6 Temmuz tarihli yazısında ilgili bölümler şöyle:

Laikleşme, toplumun tepeden İslâmî duyarlıklarının inkârı ve iptali çabasıydı. Sekülerleşme süreci ise, toplumun alttan İslâmî kimyasının bozulması, İslâmî genlerinin hormonlu hâle getirilmesi olgusuydu.

Sonuç, hormonlu Müslüman kitlelerin icat edilmesi oldu: Sistemi dönüştürmesi beklenen İslâmî sosyal yapıların ve söylemlerin sistem tarafından adım adım dönüştürülmesi, ehlileştirmeli süreci beklenmedik bir başarı elde etti!

Özal dönemi bu sürecin daha da hızlanmasına yol açtı. Menderes’le öne çıkan Özal döneminde derinleşen liberalizm sondajı, katı laiklik olarak başlayan sürecin yumuşak sekülerleşme biçimleriyle hayatın her alanına sirayet etmesiyle sonuçlandı.

Bu sekülerleşme sürecinin sonunda, yönünü bulan toplum, yörüngesini kaybetti.

Katı laikleşme süreci, toplumun İslâmî direncini diri tutmasına yol açıyordu. Menderes’le başlayan yumuşak sekülerleşme ve sisteme eklemlenme süreci, İslâmî direnç noktalarını kırdı. Menderes’ten günümüze kadarki 70 yıllık bu yumuşak sekülerleşme süreci, kitleleri tehlikeli Protestanlaşma dalgasının önüne fırlattı.

***

“2000’li yıllara geldiğimizde yörüngemizi bulmaya başladık ama bu kez kıblemizi dolayısıyla ruhumuzu yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık: Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!

Artık her şey kıblemiz olmaya başladı kolaylıkla. Üç kelimeyle özetlersek: Masa, kasa, nisa.

Araçlar amaçların önüne hatta yerine geçti: İslâmî kesimler amaçlarını yitirdi, araçların (masanın, kasanın, nisanın) kölesine dönüştü.”