Bahçeli MHP Grup Toplantısında konuştu: Evlatlarımız kağıt toplamak yerine doktor olsun istedik
MHP lideri Bahçeli, “Şahsıma yönelik 'Bahçeli, krizlerin ortağıdır' demiş, halt etmiş Ortada bir kriz yoktur, olsa bile bundan memnun olamayız” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli konuşmasında, “Şahsıma yönelik ‘Bahçeli, krizlerin ortağıdır’ demiş, halt etmiş. Ortada bir kriz yoktur. Eğer gerekirse hesap vermemiz gerekirse seve seve veririz. Siyaset kalpazanları bizi anlayamaz, bizi kavrayamaz. Biz krizlerin ortağı değiliz, Cumhur İttifakı’nın ortağıyız. Siyasetteki adını, sanını, unvanlarını borçlu olduğu partisine vefasızlık yapan biliniz ki her türlü kepazeliği yapar, her türlü dönüşü yapar, bugüne kadar da yapmıştır. Sözleri değersiz olmakla birlikte ayaklarımızın altındadır. Onun ve 5 yaşındaki ülkücü olduğun söyleyen Serok Ahmet’in acil ruh ve sinir hastalıklarına görünmesi gerekir” dedi.
AKP’den ayrıldıktan sonra muhalefete geçen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı kast eden Bahçeli, “Ön kapıda Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına destek imzası verip, arka kapıyı dolanınca Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kulis yapan siyaset kalpazanları bizi anlayamaz” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, cezaevinde bulunan Osman Kavala’ya “Sorosçu”, Selahattin Demirtaş’a ise “Terörist” dedi.
Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasından satır başları şu şekilde:
“SANA BU AKILLARI KİM VERİYOR?”
– Kılıçdaroğlu terörist Demirtaş’ın CHP’nin başına düşmüş gölgesidir. Sana bu aklı kimler veriyor, kimler seni kukla gibi oynatıyor? CHP’ye oy veren kardeşlerim bu rezilliği nasıl hazmedecekler? İP’e oy veren kardeşlerim; HDP ile teröristlerle ittifakı nasıl içlerine sindirecekler? Kılıçdaroğlu şunu açıklığa kavuşturması gerekir: PKK’yı terör örgütü olarak görüyor mu görmüyor mu, terörle mücadeleyi destekliyor mu desteklemiyor mu?
– Kılıçdaroğlu garibanın yanında olduğunu söylüyor, bu söze kendisi bile inanmıyor. Çalışmanın iyisi kötüsü olmaz, rızkın iyisi kötüsü olmaz. Asıl mesele kağıt toplayıcı kardeşlerimizi rahatlatmak değil onları daha insani şartlarda çalışabilmelerinin önünü açmaktır. Bunun da en iyi yolu eğitimdir. Kılıçdaroğlu öncelikle kağıt toplayıcı kardeşlerimizin kaynağına inmelidir. Biz bu meselenin derinliğini 2010 yılında görmüştük. Evlatlarımız kağıt toplamak yerine doktor olsun dedik, mühendis olsun dedik, yanlış mı dedik? İşte CHP zihniyetiyle bizim açık ara farkımız budur. Biz yaparız ama sessiz, gürültüden uzak yaparız. Yaparsak adam gibi yaparız, ülkücüye yakışanı yaparız. Kılıçdaroğlu muhtaç kardeşlerimize ‘Kağıt toplamaya devam edin’ diyerek boşa düşer. Bizim için insan yaratılmışların en şereflisidir. Kılıçdaroğlu’nun sözü kaymak tabakanın sözüdür. Kılıçdaroğlu’nun siyaseti kokuşmuş bir siyasettir. Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri yetişemeyecek, bundan rahatsızlar. Yükselişimizin önünde asla duramayacaklar.
“KILIÇDAROĞLU BÜROKRATLARA DEĞİL, İBB BAŞKANI’NA KAFA YORMALIDIR”
– Kılıçdaroğlu ne oldu? Başın göğe erdi mi? 18 Ekim’den sonra sorumlusunuz mu demek istiyorsunuz? Bu vesayetçi bir söylemdir. Şerefli Türk bürokratını tehdit etmek müstevli üslubudur. FETÖ stratejileri CHP’yi kavramış, İP’i kasnağa çevirmiştir. Bu milletin şamarını eninden sonunda kafalarına yiyeceklerdir. FETÖ başına umutlarını bağlamasınlar, geldiği gün öldüğü gün olacaktır. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bürokratlara değil İBB Başkanı’na kafa yormalıdır. Sadece boş zamanlarına belediye binasına ve İstanbul’a uğrayan bu şahsın gezmediği yer kalmamıştır. Görev sahası İstanbul’la sınırlı olan bu belediye başkanının il il gezmesinin sebebi nedir? Neyin hazırlığı içindedir? İP Başkanı, Fatih benzetmesiyle şahsı nereye, hangi girdaba çekmek istemektedir?
– Terörist başı Gülen’in geldiği gün, öldüğü gün olacaktır.
“TÜRKİYE ÇADIR DEVLETİ DEĞİLDİR”
Yunanistan’da yayınlanan bir gazetenin ‘Erdoğan’ın günleri sayılı’ iddiaları eğer doğruysa burada bir sıkıntı var demektir. Türkiye çadır devleti, İngiltere’nin sömürge ülkesi değildir. Sapkın haberin Yunanistan menşei olması altı çizilmesi gereken bir noktadır. Sandıkta bulamadıklarını zorla elde etmeye niyetlenenler önce bizim bedenimizi çiğnemek zorundadır. Türkiye güdümlü ve güdülen bir ülke olamaz. Bize parmak sallayanların parmağını kırarız. Bedelse de öderiz ama vatanı ve milleti, demokrasimizi ölüme terk edemeyiz.
Şii’leri hedef alan bombalı suikastlerin asıl gayesi Afganistan’ı bir iç karmaşaya sürüklemektir. Taziyelerimizi ve başsağlığı dileklerimizi paylaştığımız Afganistan’ın bu oyuna düşmemesi samimi dileğimizdir. Taliban yönetiminin insan hak ve özgürlüklerine saygılı olması tarihi önemdedir. Afganistan’ın huzuru Türkiye’nin huzuruyla yakından ilişkilidir. Düzensiz göçün kaynağından durdurulması konusunda ortaklaşa çalışma tarafların çıkarınadır. Türkiye göçmen kampı, sığınmacı merkezi olmamalıdır. Kaldı ki olmayacaktır.
“NATO İÇİNDE TÜRKİYE’YE KARŞI SİPER KAZINMAKTADIR”
– Yunanistan, Ege ve Doğu Akdeniz’de ittifaklar kurarak Türkiye’ye karşı cephe oluşturmaktadır. Yunanistan silahlanmaya hız vermiştir. Bu yılın ocak ayında 18 savaş uçağı satın almış, ardından da bu sayıyı 21’e çıkarmıştır. Yunanistan 28 Eylül 2021 tarihinde Fransa ile ortaklık anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma NATO’nun dokusuna, ilkelerine karşı bir hamle değil midir? Hem NATO üyesi olup hem de anlaşma imzalamak kime mesajdır? Bu sinsi ve gizli maksatlı anlaşmadır. NATO’nun kurucu anlaşmasının 5. maddesinde ifade edilen hükmün bağlayıcılığı nasıl korunacaktır?
– 14 Ekim 2021 tarihinde bir diğer anlaşmanın süresi manidar şekilde uzatılmıştır. ABD ile Yunanistan Dışişleri Bakanları ikili savunma işbirliği anlaşmasını 5 yıl daha uzatan anlaşmayı imzalamışlardır. Açık açık söylüyorum; NATO içinde Türkiye’ye karşı siper kazınmaktadır, Türkiye tehdit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanı, Yunanistan’ı bölgede istikrarın direği olarak tanımlamıştır. Yunanistan itibarsızlığın, kriz siyasetinin ıslah ve terbiye edilmesi gereken yüzüdür. Alayına birden hodri meydan diyoruz. Fransa, Yunanistan, ABD anlaşmalarına baktığımızda Atina yönetiminin Ege ve Akdeniz’de daha da düşmanlık bezeyen politikalar izleyeceği anlaşılmaktadır.
“IRAK’IN KUZEYİ İLE SURİYE’NİN KUZEYİ MUTLAK SURETLE TEMİZLENMELİ”
– 22 Ekim 2019 tarihinde Türkiye ile Rusya arasında imzalanan mutabakata göre bütün teröristler bu alanı terk edeceklerdi. Ne çıkan olmuş, ne de çıkmaya niyetlenen görülmüştür. Türkiye ile ABD arasında yapılan anlaşmaya göre NATO haklarını koruma taahhütleri paylaşmıştır. Ne var ki bu vaatler kağıt üstünde kalmıştır. Türkiye tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır.
– Irak’ın kuzeyi ile Suriye’nin kuzeyi mutlak suretle temizlenmeli, terör saldırıları son bulmalıdır. Aracı ülkeleri bir kenara bırakarak terör örgütlerinden hesap sormak, sınır ötesi operasyonla etkisiz hale getirmek milletimize karşı mukaddes vazifedir. Madem teröristler gitmiyor, sınırlarımızdan çekilmiyor o zaman kudret ve kuvveti devreye sokmak milletin şan ve şerefinin ana fikri olmalıdır. CHP yönetiminin aklı bu işlere ermez, çünkü onlara göre terörle mücadele değil müzakere yapılmalıdır.