Devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz!
Propaganda, reklamla karıştırılır; siyasal etkinin kalıcılığı değil anın etkisi ve sosyal medya paylaşım sayıları veri alınır. Yarına değil bugüne bakılır, uzun soluklu ve stratejik bir mücadele değil anlık tepkilerden oluşan bir çizgi "büyük siyaset" diye yutturulur.
Moda gelip geçicidir. Rüzgar gibi, gelir gider. Ya da eskiden Türkiye sosyalist hareketinde benzer şekilde söylenen bir sözü hatırlamak gerek: Su gider kum kalır.
Bu; mücadelenin kısa dönemlerinde hareketi tarif eder ve hareket sonrası ‘ne kalacağına bakın siz asıl’ der…
Akdeniz ülkesiyiz; erken heyecanlanıp gaza gelir, konuşmayı sever, çevremizden hemen etkileniriz. Reklam kampanyalarından etkilendiğimiz çok olur; reklam kampanyaları gibi kurgulanmış siyasal sosyal medya paylaşımlarından aynı şekilde hemencecik gaza gelen bir ülkede yaşıyoruz.
Nasıl reklam sana ürünü janjanlı sunar, ambalajın üzerindeki yazılar ise kargacık burgacık, küçücüktür; siyasette de hatta sol siyasette de sosyal medya üzerinden şaha kalkılır, ama ne dediğin, neyi savunduğun, stratejin, programatik hattın, ideolojik duruşun kargacık, burgacık, küçücük, ambalajların üzerine yazılmış gibi önemsiz kılınır!
Propaganda, reklamla karıştırılır; siyasal etkinin kalıcılığı değil anın etkisi ve sosyal medya paylaşım sayıları veri alınır. Yarına değil bugüne bakılır, uzun soluklu ve stratejik bir mücadele değil anlık tepkilerden oluşan bir çizgi büyük siyaset diye yutturulur.
Bunlara göre, ülkede toplumsal ve siyasal dinamiklerin durumu ve hepsinden önemlisi bu dinamiklerin örgütlülük güçleri artık önemsizdir. İşçi sınıfının örgütlü gücü var mı yok mu, gençlik örgütlü mü değil mi, aydın hareketinin durumu, Türkiye sosyalist hareketinin örgütlü varlığı-gücü bunlar eskide kalmıştır artık. Siyasal analiz ve saptama yazıları “kadim” hale gelmiştir. Elimizde cep telefonu ile ‘etki’ ölçüyor, bu etkiyi de devrimcilik olarak pazarlıyoruz artık.
Madem paylaşım aldı; sanal örgütlenme de peşi sıra gelsin deniyor. Bu da yeni örgüt teorisi! ‘Etki ölçüm cihazıyla’ ortalıkta dolaşanların burjuva parti modeli gibi örgütlenme pratiklerini sonraya bırakalım.
Ama lafazanlık ile ideolojik hat, reklam ile propaganda, popülerlik ile siyasal hat birbirine ikame ediliyor, pratik içeriğin üstünü örtüyor, günümüzde her türlü reformist görüş devrimcilik olarak pazarlanabiliyor.
Daha önce yazdık; bir kez daha üstünü basa basa tekrar etmek gerek: Devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz!
Lenin’in bu özlü sözünün üzerinden kaç yıl geçmesine rağmen, Türkiye sosyalist hareketinin reformist bir siyasal hattı devrimci siyaset gibi sunması bir türlü bitmiyor!
Popüler solculuk, tarih boyunca hep oldu. Hatta kitlesellik ölçüsü ele alınacaksa reformizm çoğunlukla önde gider. Menşeviklerden Alman sosyal demokrasisine günümüzdeki Syriza’ya kadar. Devrimci teori ve siyasetin popülerlikle ölçülmesi ve reformizmin popülerlik kazanması, günümüzün modası!
Örgüt teorisinde Leninizm’i terk eden, liberal demokrasi ile ittifakı savunan, söylem düzeyinde CHP’yi aşamayan, önce “çarı devirelim” deyip burjuva muhalefetin sol kenar süsü olmayı tercih edenlerin, devrimci pratik içinde olmaları mümkün değildir!