Reklam
Kategoriler: Dünya Solu

DÜNYA SOLU | Myanmar’ın komünistleri askeri darbe hakkında ne diyor?

Reklam

24 Mayıs günü Myanmar’ın devrik lideri Aung San Suu Kyi, Şubat ayında gerçekleşen askeri darbenin ardından ilk kez kamuoyunun önüne çıktı ve ülkenin başkenti Naypyidaw’da kendisi ve diğer hükümet yetkilileri hakkında devam etmekte olan yargılamanın son duruşmasında hazır bulundu. Suu Kyi hakkında 2020 seçimleri sırasında Kovid-19 pandemisi nedeniyle getirilen kısıtlamaları ve Ulusal Afet Yönetimi Kanunu’nu ihlal etmek, şahsi koruma memurunun kullanımına verilen telsiz cihazlarını ülkeye yasadışı yollardan getirtmek ve lisanssız olarak kullanmak, halkı galeyana getirebilecek veya huzur bozabilecek bilgiler yaymak gibi bir dizi suç isnadı söz konusu. Ancak bütün bunlar içerisinde en ciddi görünen suçlama Devlet Sırları Yasası’nı ihlal ettiği iddiası ki bu suçu işlemiş olduğuna hükmedilmesi durumunda devrik liderin 14 yıla varan bir mahkûmiyet ile karşılaşması ihtimal dahilinde görülüyor.

Britanya Komünist Partisi çizgisindeki Morning Star gazetesinden Kenny Coyle, geçtiğimiz günlerde Burma Komünist Partisi temsilcileri ile askeri darbe ve ülkenin durumu hakkında bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Morning Star’da yayınlanan söz konusu haberleri Serpil Pehlivan, Manifesto için Türkçeye çevirdi.

Myanmar’ın komünistleri darbe hakkında konuştu

Şubat ayında yaşanan darbeye karşı harekete geçen protestocular, acımasız ve çoğu zaman ölümcül devlet şiddetine maruz kaldılar.

Ülkenin Komünist Partisi’ne göre, Myanmar’da bu yıl 1 Şubat tarihinde gerçekleşen askeri darbe, ülkenin uzun süredir devam eden toplumsal ve ekonomik krizinin bir sonucu (parti, diğer bazı muhalif güçler gibi ülkesinin ismini Ordu tarafından seçilen Myanmar değil, Burma olarak kullanmayı tercih ediyor.)

Burma Komünist Partisi (BKP), 1939 yılının Ağustos ayında, ülke henüz Britanya yönetimindeki bir sömürgeyken bir grup devrimci tarafından kuruldu. Kurucular arasında ulusal kahraman Aung San da vardı.

Parti, yabancı işgalcilere karşı uzun süreli silahlı mücadele ve birbirini takip eden baskıcı iç askeri rejimler de dahil olmak üzere onlarca yıl illegal olarak varlığını devam ettirdi.

Parti, 1980’lerin sonunda Burma’nın sınır bölgelerinde kalan üs alanlarının kaybedilmesiyle büyük bir kriz yaşadı. Daha sonra dağıldılar ve yeraltı yapılarını ülke içinde ve sürgündeki topluluklar arasında yeniden inşa etmek zorunda kaldılar.

Mevcut krize dikkat çeken BKP sözcüsü şunları söyledi:

“Hayatın her kesiminden halk, silahsız sivillere karşı acımasız bir savaş veren korkak askeri baskı güçlerine karşı ibret verici bir cesaretle mücadele ediyor.

“Partimiz, cesur halkımızı desteklemek için mevcut her yola başvuruyor.”

Bugünün askeri rejiminin kökleri, Birmanya’nın Sosyalizme Giden Yolu Partisi olarak da bilinen Birmanya Sosyalist Program Partisi’nin (BSPP) 1962 yılında iktidara gelmesine dayanmaktadır.

BKP, BSPP’nin ulusal kalkınmayı, sanayileşmeyi ve halkın refahını ilerletme olanaklarını boşa harcadığına ve sosyalist bir yol izlemekten çok ülkeyi ahbap çavuş kapitalizmiyle geri bıraktığına inanıyor.

“Burma’nın toplumsal ve ekonomik gelişimi, Bo Ne Win ve 1962’deki BSPP darbesinden bu yana çok az ilerleme kaydetti. Eğitim, sağlık ve toplumsal refah da dahil her alanda hem nicelik hem de nitelik açısından düşüş yaşandığı kolayca görülebilir.”

“Geçmişe kıyasla daha fazla yabancı yatırım ve şirket olduğunu söylenirse de bunlardan kimlerin kâr sağladığına bakılması gerektiğini belirtiriz.”

“Hem iktidardaki sınıf hem de generaller, kendi iktidarları sırasında sıradan insanlar için istihdam yarattıklarını iddia ediyor. Kesin olarak söylemek gerekirse, 50 milyon nüfusa sahip bir ülkede yaklaşık 500.000 işçi.”

“Evet, sıradan insanlar iş buluyor ama elde edilen kâr, generallerin aile üyelerinin ve yakınlarının kasasına gidiyordu.”

“Burma’ya askeri generaller tarafından getirilen sözde endüstrilerin çoğunluğu, içinde ne modern teknolojinin ne de ağır yatırımların bulunduğu hane endüstrilerinden ibaret.”

Myanmar, ordunun sistemin derinlerine yerleştiği, nüfusun ezici çoğunluğunun yoksulluk, azınlığının ise refah içinde yaşadığı asalak ahbap çavuş kapitalizminin tipik bir örneğidir.

“Yeni yüksek binalar ve lüks limuzinler görünce, bunların kimlere ait olduğunu sormadan edemezsiniz. Bunun gösterdiği şey yalnızca en yüksek ve en düşük gelirli insanlar arasındaki gelir uçurumudur.”

Diğer bazı güneydoğu Asya ülkelerinde olduğu gibi, Myanmar da nüfusunun büyük bir bölümünü göçmen işçi olarak yurt dışına ihraç ediyor. Çoğu yasadışı çalışan bu işçiler, aşırı sömürülmelerine rağmen, ülke için önemli bir işçi dövizi gelir kaynağı haline geldi.

“Birkaç gün önce, Burma’daki mevcut hükümetin Çalışma Bakanlığı tarafından yayınlanan bazı rakamlar dikkatimi çekti. Yayında şunlar yazıyordu: ‘Bu yılın Haziran ayına kadar, Myanmarlı göçmen işçilerin gönderdiği toplam döviz tutarı 500 milyon doları aştı.'”

“Dahası şöyle devam ediyordu: ‘Resmi işçi dövizleri, 2016-2017 mali yılında GSYİH’nin yüzde 0,81’ini ve 2017-2018 mali yılında ise yüzde 1,06’sını oluşturdu.”

Dünya Bankasının 2019 için verdiği rakam ise yüzde 3,2.

“Covid-19 pandemisinin ve Burma’daki mevcut çatışmanın başlamasının ardından, çoğu ülkeyi yasa dışı yollardan terk eden göçmen işçiler, memleketlerindeki yoksul aile fertlerine para gönderemediler ve bu aile fertleri şu an aşılamaz zorluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar.”

“Burma’nın göçmen işçileri çoğunlukla Tayland, Çin, Malezya gibi komşu ülkelerde çalışıyor ve sayıları toplamda yaklaşık beş milyon. Katar, Güney Kore ve Ürdün gibi uzak ülkelerde bile Burmalı işçiler görebilirsiniz.”

“Çalışma Bakanlığı daimi sekreteri U Myo Aung’a göre, sadece Tayland’da çoğu düşük ücretli işçi olarak yaklaşık üç milyon kişi çalışıyor.”

Bazı tahminlere göre, göçmen işçilerin sayısı Myanmar’ın işgücünün neredeyse yüzde 10’una denk geliyor.

Çalışmak için gidenlerin yanı sıra Myanmar, halkının en savunmasız kesimlerini de sınırlarının dışındaki mülteci kamplarına akıtıyor ve bu insanlar çoğu zaman sürgünde ek düşmanlıklarla karşı karşıya kalıyor.

“Burma’nın komşu ülkelere yaptığı bir diğer ihracat, savaş veya ırksal baskılar nedeniyle evlerini terk eden sığınmacılar. Her birinde en az 100.000 insan bulunan mülteci kampları sınırlar boyunca dağılmış durumda ve bu kamplar, ev sahiplerinin hor gören bakışları altında varlıklarını sürdürüyor.”

BKP, ülkenin hatırı sayılır doğal zenginliğine rağmen iktidardaki elitin bağımsız bir ekonomik strateji uygulama konusunda başarısız olduğunu düşünüyor.

“Yabancı yatırımlar, başta petrol ve değerli taşlar olmak üzere Burma’nın doğal kaynaklarını sömürmeye odaklanmış durumda. Plantasyonlar ve madenler gibi emek yoğun birçok proje de ülkenin her yerine dağılmış durumda ve dünyanın en ucuz işgücü kaynaklarından biri olan Burmalı köylüleri sömürüyor.

“Aslında, plantasyonlardaki işçiler ve yerel halk, buralarda yetiştirilen muz, kauçuk, mısır, şifalı otlar vb. yetiştiren birçok plantasyondan çok az fayda elde ediyor, oysa üretimin yüzde 90’ından fazlasını kendi belirledikleri bölgelere götüren yatırımcılar, her mevsim yüksek verimli hasatlar elde ediyorlar.”

“Bir zamanlar dünyanın en büyük pirinç ihraççısı olan Burma, artık dünyanın en büyük emek ihraççısı haline geldi. Yerli sanayide yeterli büyüme görülmüyor, bu da sanayi mallarını ithal etme ihtiyacını ortaya çıkarıyor.”

Parti, krizin sadece endüstriyel geri kalmışlıktan değil, aynı zamanda tarım sektöründeki üretimin sürdürülebilir bir şekilde modernize edilememesinden kaynaklandığını belirtiyor.

“Kaynakların sömürülmesi sadece çevreye zarar vermekle kalmaz; toprağın yeri doldurulamaz doğal kaynaklarını ve bereketini de tüketir. Plantasyon tarlaları yerel halka geri verildiğinde zengin toprak, suni gübre ve zirai ilaç kullanımı nedeniyle kuru ve verimsiz hale getirilmişti.”

“Burma halkı, yabancı yatırımcılar ve yerel zenginler eliyle gerçekleştirilen pervasız ağaç kesimi, madencilik ve plantasyon uygulamalarının acısını çekiyor.”

“Dağ yamaçlarında toprak kaymaları, toprak erozyonu, derelerin ve nehirlerin kuruması, vahşi hayvan türlerinin azalması ve tabii ki hava koşullarındaki değişiklikler ülke genelinde görülebilir.”

BKP, Britanya işçi hareketi içindeki dostlarını, darbeye karşı etkili bir uluslararası dayanışma başlatmaya çağırıyor.

Myanmar darbesi ve Aung San Suu Kyi

1962’den bu yana Myanmar’ın siyasi hayatına, kâh açık diktatörlük kâh Aung San Suu Kyi liderliğindeki başlıca sivil parti olan Demokrasi için Ulusal Liga (NLD) ile huzursuz bir koalisyon kurmak yoluyla, doğrudan veya dolaylı olarak hep askeri liderler hâkim oldular.

Ancak, Burma Komünist Partisi’ne (BKP) göre, ordu sadece siyasi bir güç olarak değil, saflarındaki seçkinler söz konusu olduğunda aynı zamanda ekonomik bir güç olarak da görülmeli.

“Ordu ve NLD arasındaki çatışmalar uzun süredir devam ediyor. Bunun temel nedeni, ordunun kendisinin ülkenin iktidar güçleri arasında tek başına bir klik haline gelmesi ve herhangi bir sivil hükümete boyun eğmeyi bırakın sivil bir hükümetle iyi geçinme niyetinin dahi olmamasıdır. Bu, modern Burma tarihinin ilk askeri diktatörü Ne Win’den miras kalan bir zihniyettir,” diyor Burma Komünist Partisi’nin bir sözcüsü.

BKP’ye göre sürtüşme noktalarından biri de şu: her iki grup da “Burma’nın en zengin tabakası olan bürokratik kapitalistleri temsil ediyor. Ancak bunlar farklı gruplara aitler. Hiçbiri halkı zenginleştirmekle ya da zengin ile fakir arasındaki genişleyen uçurumu kapatmakla ilgilenmiyor.”

“İki grup arasındaki çelişki tam olarak spesifik bazı çıkarlar ve girişimler üzerinde yoğunlaşmasa da ikisi arasında ekonomik açıdan da bir çıkar çatışması olduğu inkâr edilemez.”

Ordunun kendisini en kazançlı zenginleştirme biçimi, madencilikten tarıma, bankacılıktan telekomünikasyona kadar Myanmar ekonomisinin hemen hemen her sektörüne birlikte dahil olan iki mega tekelin yaratılmasıdır.

“Generallerin holdingleri olarak bilinen Myanmar Economy Holdings Ltd ve Myanmar Economic Corporation, Burma’nın ekonomisine tamamen egemen durumdalar ve generaller bu iki grubun gelişimi konusunda oldukça hassas.”

“Son seçimlerden sonra generallerin, holdinglerine yönelik tehlike işaretleri gördükleri, bu yüzden de uyarıda bulunmadan derhal harekete geçtikleri söyleniyor.”

Yine de parti temsilcisi durumu şöyle açıklıyor: “Ülkemizde yaşanan son çatışmayı ateşleyen spesifik sorunun ne olduğunu saptamak zor. [Ordu ile sivil hükümet arasındaki] kuşkular ve önyargılar, halk onlardan ne yapmalarını isterse istesin, çok uzun zamandır vardı ve her ikisi de hiçbir şekilde taviz vermiyordu.”

“1962 darbesinden bu yana, bu ülkede hiçbir sivil hükümet on yıldan uzun ömürlü olmadı. Hepsi silahı elinde bulunduranların önünde diz çökmek zorunda kaldı. Ordu, 1988 hareketlerinin sonrasından bu yana NLD’ye de aynı şeyi yapması konusunda baskı yaparken, gerektiğinde darbe yapmaya da hazırlanıyordu.”

“Dolayısıyla, ‘darbe’ ordunun ülkemizdeki sivil politikacıları tehdit etmede çokça başvurduğu bir kelime haline geldi. Bu sefer, bu konuda ciddi olduklarını gösterdiler. Belki de atalarının isteklerini yerine getirdikleri de söylenebilir.” diyor BKP temsilcisi.

NLD’ye gelince, komünistlerin görüşü biraz daha nüanslı. NLD’nin, sömürge karşıtı mücadelenin lideri Aung San’dan kızı Suu Kyi’ye devrolan bir saygı ve yüceltme üzerine inşa edilmiş gerçek bir kitle tabanı var, ancak NLD’nin kurucu liderleri arasında önceki askeri rejimlerle ilişkili kişiler de vardı.

“NLD, 1988’de ülke çapında yaşanan siyasi ayaklanmalardan doğdu. Kitlelerin yarattığı dalganın üzerine binmeyi birçok insanın beğenisini kazanmayı becerdiler.”

“NLD’nin hareketin öncülüğünü yaptığını söyleyemeyecek olsak da, Suu Kyi’nin ve bazıları Marksist olan diğer önde gelen muhalefet liderlerinin karizması sayesinde hareketin meyvelerini topladıklarını söyleyebiliriz.”

“Suu Kyi, o sırada popüler bir figüre ihtiyaç duyan kitleler tarafından zirveye çıkarıldı. Herhangi bir siyasi tecrübesi olmadığı için, Batı tarzı siyaseti doğrudan Burma’ya getirdi.”

“Birkaç yıl sonra zirveye ulaştıktan sonra Suu Kyi, sol eğilimli olduğunu düşündüğü herkesi örgütten attı. Çoğu insan bunu, Burma siyasetinin sağcı radikallerinin -buna belki ordu da dahil- tavsiyelerine uyarak yaptığına inanıyor.”

“NLD kısaltmasındaki “L’, Japon Karşıtı Anti Faşist Devrime katılan ve ardından Burma’nın bağımsızlık hareketini gerçekleştiren Aung San ve Thakin Than Tun gibi liderlerce kurulan AFPFL (Faşizm Karşıtı Halkın Özgürlük Ligası) ile aynı şekilde ‘liga’ anlamına gelir.”

Suu Kyi’nin 1947 yılında öldürülen babasıyla olan bağlantısı, ulusal lider görevini üstlenmesini sağladı. Diğer kıdemli savaşçılar da bunu destekledi.

NLD’nin bu ismi alması; (U Aung Gyi ve U Aung Shwe liderliğindeki) “Yurtsever Eski Askerler Örgütü ve (Suu Kyi’nin kuzeni U Sein Win liderliğindeki) Ulusal Demokrasi Partisi’nin birleşmeleri neticesinde kurulmuş olması ve örgütlerinin adına “liga” kelimesini eklemelerinden ileri gelmektedir.

“Her ikisi de ölmüş bulunan U Aung Gyi ve U Aung Shwe, emekli birer askeri lider ve yeminli birer anti-komünist idiler. NLD’yi oluşturan grupların hiçbiri işçileri, köylüleri veya ulusun daha yoksul katmanlarını temsil etmiyor.”

Bununla birlikte, NLD’nin başkanlık ettiği sivil hükümetler, Myanmar halkının büyük çoğunluğunun yaşamlarını kati bir surette iyileştiremedi. Dahası, Suu Kyi’nin askeri fraksiyonla yaptığı işbirliği ve Myanmar’ın düzinelerce etnik ve dini azınlığına yönelik şoven görüşleri, eski taraftarlarını kendisinden uzaklaştırdı.

“NLD ve Suu Kyi, 1988’deki ayaklanmalardan sonra çok popüler oldular. Ancak 21. yüzyıla girerken bu parıltıları yok oldu. Artık Burma’daki birçok insan, epey süren iktidarlarının ardından hem NLD’ye hem de Suu Kyi’ye olan inancını kaybetmiş durumda.”

“Sık sık generallerle el ele çalıştıklarını gördükten sonra halk, onların gerçek renklerini gördüğüne inanıyor ve çoğu kişi de onları açıkça suçluyor.

Pyidaungsu Hluttaw‘ı [devrik NLD parlamenterlerinden oluşan bir grup] Temsil Eden Komite, birlikte çalışmak üzere etnik silahlı güçlere yanaşmaya çalıştığında, liderlerden bazıları buna isteksizce yaklaştılar ve Suu Kyi’nin etnik gruplara yönelik politikalarına ilişkin şüphelerini ortaya koyarak “Peki ya Suu Kyi serbest bırakılırsa ve siz de onu hareketinizin lideri olarak seçerseniz?” sorusunu yönelttiler.

Yine de ülkede onunla kıyaslanabilecek bir ulusal veya uluslararası prestije sahip hiç kimse yok, kitle hareketi henüz kişi-odaklı NLD liderliği karşısında uygun bir alternatif ortaya koyabilmiş değil.

“Suu Kyi’nin generallerin görüşleriyle uyumlu olarak Rohingya halkını sevmediğini açıkça ifade ettiğini herkes biliyor. Ancak mevcut muhalefet hareketi sembol oluşturan bir liderden yoksun ve Suu Kyi tekrar bu rolle ortaya çıkabilir.”

“Hem sayıca hem de protesto biçimleri açısından ivme kazanan mevcut kitle hareketinde bir Zümrüdüanka kuşu olarak küllerinden yeniden mi doğacağını yoksa kül halinde mi kalacağını bekleyip görmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Suu Kyi kişisel kariyeri için babasının itibarını kullanmış olsa da babasının solcu, sömürgecilik karşıtı geçmişi konusunda suskun kaldı.

“Suu Kyi, bir sağcı olan annesinin kanatları altında, komünizm karşıtlığının hüküm sürdüğü bir ortamda büyüdü. Merhum babası suikasta kurban gittiğinde sadece iki yaşındaydı ve annesi ona babasının BKP’nin kurulmasında oynadığı rolden hiç bahsetmedi.”

“Onu tahta geçiren NLD’nin önde gelen liderleri, ‘solcu’ ya da ‘komünist’ oldukları gerekçesiyle görevden alınırken destek için el kaldırdığını da asla unutmamalıyız.”

Reklam

Önceki Haberler

Bakan Tunç, istifa ettirilen MHP’li vekiller hakkında konuşmaktan kaçındı

Gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Tunç, muhalefeti hedef aldı. Tunç, MHP'den istifa…

21 Kasım 2024 15:01

ABD, Ukrayna’nın 4,65 milyar dolarlık borcunu iptal edecek iddiası

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Ukrayna'nın 4,65 milyar dolarlık borcunun iptaline ilişkin kararın Kongreye…

21 Kasım 2024 14:56

Merkez Bankası 8 aylık faiz serisini sürdürdü

Merkez Bankası, kasım ayında da faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de sabit tuttu. Banka böylece üst…

21 Kasım 2024 14:33

Kerem Kınık’ın kızı, “teminat ödeyip” yurtdışı çıkış yasağını kaldırtmak istedi!

Bir gencin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına neden olduğu için yargılanan eski Kızılay Başkanı Kerem…

21 Kasım 2024 14:27

Laiklik Meclisi tarafından hazırlanan ‘Ekim Ayı Laiklik İhlalleri Raporu’ yayımlandı

Laiklik Meclisi tarafından 150 kapsamlı başlıkta hazırlanan Ekim 2024 Laiklik İhlalleri Raporu yayımlandı.

21 Kasım 2024 14:14

TKH’den 25 Kasım açıklaması: AKP iktidarı, kadına yönelik şiddetin baş sorumlusudur

Türkiye Komünist Hareketi'nin (TKH) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı…

21 Kasım 2024 13:44
Reklam