Ekim Devrimi'nin mirası ve kadın mücadelesi
"Ekim Devrimi ile gerçekleşen yeniden kuruluş ise kadınlar için yeni bir dünyanın kapılarını açtı. Savaşın yarattığı yıkıma ve yoksulluğa karşı ekmek ve barış talebi ile devrimin yolunu açan işçi kadınlar devrimi şu cümlelerle selamlıyordu: ‘’Ancak Ekim Devrimi’nden sonra biz işçi kadınlar güneşi gördük.’’ Ekim Devrimi ile birlikte gerçekleşen yeniden kuruluşun kadınlara kazandırdıkları daha iyi anlatılamazdı."
Yirminci yüzyıl birinci emperyalist paylaşım savaşı ile açıldı. Milyonlarca insanın yaşamını kaybettiği savaşa iki büyük yanıt verildi. İlki gerici Çarlık Rusyası’nda gerçekleşen Ekim devrimi, ikincisi ülkemizde emperyalist işgale ve saltanata son veren Cumhuriyetin ilanı.
Emperyalist paylaşım savaşına karşı devrimlerle taçlanan yirminci yüzyıl karşı devrimlerle kapandı. Ekim devrimi ile kurulan Sovyetler Birliği yıkıldı, ülkemizde kurulan Cumhuriyetin bütün kazanımları adım adım tasfiye edildi.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyetin kuruluşunun 98. yıldönümünü geride bıraktık. Ekim Devrimi ise emekçi sınıfların Kışlık Saray’a girerek iktidara el koyduğu 7 Kasım’da 104. yılını dolduracak.
Saltanata son veren, hilafeti kaldıran ve tebaa anlayışı yerine yurttaşlığı yerleştiren Cumhuriyet, kadınların eşit birer yurttaş olarak toplumsal yaşama dahil olmasının önemli bir dönemci idi.
Ekim Devrimi ile gerçekleşen yeniden kuruluş ise kadınlar için yeni bir dünyanın kapılarını açtı. Savaşın yarattığı yıkıma ve yoksulluğa karşı ekmek ve barış talebi ile devrimin yolunu açan işçi kadınlar devrimi şu cümlelerle selamlıyordu: ‘’Ancak Ekim Devrimi’nden sonra biz işçi kadınlar güneşi gördük.’’ Ekim Devrimi ile birlikte gerçekleşen yeniden kuruluşun kadınlara kazandırdıkları daha iyi anlatılamazdı.
Çarlık Rusyası’nda karanlığın ve sömürünün katmerlisini gören, savaş yıllarında açlık ve kıtlıkla mücadele etmek zorunda kalan kadınlar için devrimin getirdikleri hayal dahi edilemezdi. Hıristiyanlığın en katı kurallarının benimsendiği Çarlık Rusyası’nda kadınların aşağılanması, dövülmesi olağandı. Eğitim olanağına erişebilen kadınların sayısı çok sınırlıydı. Kadınların ücretsiz ev işçisi olarak görülmesi ve bu gerekçe ile yapılan dönemsel evlilikler yaygındı. İslamiyet’in egemen olduğu bölgelerde de durum pek farklı değildi. Kız çocuklarının 12-13 yaşında evlendirilmesi neredeyse bir kuraldı. Kadınların peçe takma zorunluluğu vardı, yanlarında erkek olmadan dışarı çıkmaları gibi en temel hakları dahi gasp ediliyordu.
Devrim savaşı sonlandırdı, savaşın yarattığı yıkıma son verdi. Sosyalizmin inşasının önemli adımlarından biri olarak kadın sorunu başa yazıldı. Devrimi kadınların mutfaktan çıkıp ülke yönetmesi olarak tanımlayan Bolşevikler kadınların kurtuluşunun emeğin kurtuluşundan bağımsız olmadığının bilincindeydi. Kadınların eşitliği ve özgürlüğü için atılan adımlar da aynı ölçüde radikal ve kararlı adımlardır.
Devrimin öncü kadınlarının kuruluşta ki katkıları ve mücadelesi de yine muazzam dönüşümlere imza atılmasını sağladı. Bu isimlerin başında elbette Kolontay’ı anmak gerekiyor. Kadınlara biçilen misyonların köklü şekilde değişimini savunan ve mücadele eden Kolontay kadınlara yüklenen ev içi işlerin komünal kurumlarla karşılanmasını öneriyordu. Bu doğrultuda devrimin hemen akabinde büyük bir seferberlik başlatıldı. Kadınların üretim sürecine dahil olmasının önündeki engellerin aşılması için ortak yemekhaneler, kreşler, çamaşırhaneler, dikimhaneler hizmete açıldı. Kadınların eğitimi için seferberlik ilan edildi. Özellikle gericiliğin egemen olduğu kırsal kesimlerde bilinçlendirme çalışmalarını yaygınlaştıran ve kadınların gerici baskıya başkaldırmasını sağlayan ve örgütleyen kadın örgütü Jenotdel’in çalışmaları bugün dahi titizlikle incelenmesi gereken bir deneyim olarak tarihe not edildi. Jenotdel toplumu ve kadınları kuşatan gericiliğin köklerinin kazınması için büyük mücadelelere imza attı. Pek çok başlıkta olduğu gibi çok eşlilik, boşanma hakkının engellenmesi, kız çocuklarının evlendirilmesi, peçe ve çarşaf zorunluluğu gibi şer-i hükümlerin uygulamadan kaldırılması konularında yasal düzenlemelerle sınırlı kalmayan, gerici kurumlar karşısında fiili mücadeleyi örgütleyen bir yaklaşım sergilendi. Gerici tahakküme karşı başkaldıran ve 8 Mart’ta düzenledikleri kitlesel eylemlerde peçelerini atarak kara çarşaflarını yakan yüzbinlerce kadın o güne kadar kendilerine dayatılan baskıya meydan okudu.
Ekim Devrimi ile birlikte kadınların hakları yasalarla güvence altına alındı. Kürtaj hakkından, kadınların kendi soyadını kullanma hakkına, çocuk sahibi olan kadınların evli ya da bekar ayrımı olmaksızın aynı haklardan faydalanmasına kadar bugün aradan geçen yüzyıllık süreçte kapitalizmin kadınlara lütuf gibi sunduğu ve halen kadınların mücadele konusu olan başlıklarda yasal düzenlemeler yapıldı.
Bütün çalışan anneler için üç buçuk saatlik aralarla emzirme izni verilmesi zorunlu hale getirildi. Boşanma ile ilgili sınırlamalar kaldırıldı.
Bütün emekçiler için 8 saatlik iş günü ve eşit işe eşit ücret düzenlemesi hızlıca hayata geçirildi. Kadınların seçme ve seçilme hakkı tanındı, kadınların aynı zamanda örgütlü toplumun eşit yurttaşları olarak devlet yönetimine katılımının kanalları açıldı.
Devrimin hemen akabinde yürürlüğe giren Aile Kanunu ile birlikte evlilikte kadın erkek eşitliği tanındı ve kadınların çalışmasının önündeki yasal engeller kaldırıldı. Aynı kanun ile dini nikah kaldırılarak evlilik kurumu üzerindeki dinsel hegemonyaya son verildi. Kadınların isterlerse kendi soyadını kullanmaya devam etmesi, yine istemeleri halinde kocaların da eşlerinin soyadını kullanması gibi detaylı düzenlemelerde bu kanunla birlikte yürürlüğe girdi.
Yeni toplumun inşası ve kadınların eşitliği mücadelesinin tek başına yasalarla sağlanamayacağının bilinciyle hareket edildiğini ve çok boyutlu bir perspektifin hayata geçirildiğini ise yeniden hatırlatalım.
Aradan geçen yüzyıllık süreç karşı devrimler ve reel sosyalizmin çözülüşünü getirdi. Kadın mücadelesi ise sosyalist kadın hareketinin yarattığı birikimin üstünü örtmek ve tarihi tersyüz ederek gerçekleri çarpıtan liberal hegemonyanın kurbanı oldu. Kapitalist üretim ve mülkiyet ilişkilerini aşamayan dar ufku ile büyük anlatılara soyunan liberal anlayış bugün kadın mücadelesini yüz yıl önce atılan köklü adımların aksine gerçek kurtuluşun ve eşitliğin çok uzağında bir kayıkçı dövüşüne hapsetme gayretine giriyor.
Kadınların gerçek kurtuluşu ve gerçek anlamda toplumsal eşitliğin kavgasını verirken tarihimize, birikimimize ve mirasımıza olan ihtiyaç bugün çok daha yakıcıdır. Ekim Devriminin açtığı yol, kadın mücadelesinde yarattığı geniş ufuk günceldir. Bu miras bizimdir. Bu mirası yaratan bütün öncü kadınlara saygıyla…