İKD Danışma Kurulu üyesi Emel Akal: 2021 karanlığından çıkışta kadınların en önde olacağına inancım tam
2021 karanlığından çıkışta kadınların en önde olacağına inancım tam. İKD’lilerin 1970li yıllarda yere göğe yazdıkları gibi: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!”
Yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle bir dizi değerli isimden aldığımız kadın mücadelesinin dününe ve bugününe dair görüşleri yayınlamaya devam ediyoruz.
Röportajlar serisinde Akademisyen, Yazar Doç. Dr. Sibel Özbudun’un, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi Semiha Özalp Günal’ın, tarihsel İKD üyesi Gülden Bilgili’nin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajlarını okurlarımızla paylaşmıştık.
Tarihsel İKD üyesi, İKD Danışma Kurulu üyesi, Yazar Emel Akal’ın sorularımıza yanıtları ise şöyle:
Türkiye de ilk 8 Mart’ın 1921 yılında komünist kadınlar tarafından anılıyor. Sonrasında ilk kamuya açık 8 Mart 1975 yılında İKD’li kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bu tarihsel süreçlerle ilgili neler aktarabilirsiniz? Daha sonraki yıllarda İKD 8 Mart çalışmalarını nasıl yürüttü? Ne gibi çalışmalar yaptı?
Emel Akal: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Türkiye’de ilk kez bir grup Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası üyesi kadın tarafından, 1921 yılında, TKP üyesi Süleyman Selim Yoldaş’ın Ankara dolaylarındaki bağında kutlandığına ilişkin bilgiler mevcut (Tuncay, 1982: 196-97). Ama ben bu 8 Mart vesile ile 1917 Şubat Devrimi sonrasında Rusya’da yaşayan Müslüman kadınların mücadelesinden kesitler aktarmak istiyorum.
Rusya’da Şubat 1917’de yaşanan Devrim sonrasında işçiler, köylüler, askerler, ezilen uluslar gibi kadınlar da kurtuluşları için örgütlenmeye başladı. İlk “Müslüman Kadın Kongresi”, Müslüman Sosyalist Komitesi’nin girişimi ile 24 Nisan’da Kazan’da toplandı. Kazan’da kurulan Müslüman Komitesi’nde üslenmiş olan mollalar “hicap” ve “tesettür” gerekçeleri ile kadınlara oy hakkı bile verilmesinden yana değildi. Ancak Müslüman Sosyalist Komitesi kurucu ve yöneticilerinden biri olan Emine Muhittinova’nın da katkılarıyla tüm Rusya Müslüman kadınlarının kurtuluş mücadelesi başladı (Akal, 2020).
24 Nisan 1917’de toplanan Kadın kongresinde aralarında doktor, avukat, diş hekimi, öğretmen ve mühendis gibi çok çeşitli mesleklere mensup dört yüzü aşkın Müslüman kadın, dört gün süresince “Hatun-Kız meselelerini” tartıştı. Kadınların bu kongrede karar altına aldığı talepler, bir hafta sonra Moskova’da toplanacak olan Birinci Tüm Rusya Müslümanlar Kurultayı’nda uzun tartışmalara neden oldu (Hablemitoğlu, 1998, 154). Müslüman Kadınlar Kongresi sonrasında Geçici Merkezî Büro kuruldu ve 20 Haziran’da kadınlar Kazan’da Şark Kızı adlı dergide, “Rusya Müslimelerine Hitapname” adlı bir bildiri yayımladı. Haklarını elde etme konusunda son derece kararlı olan kadınlar, Kazan’da yayımlanmaya başlayan Şark Kızı dergisinden sonra Astrahan’da da Azat Hatun adlı gazeteyi yayımlanmaya başladı (Hablemitoğlu, 1998, 117, 158)
Müslüman Kadınlar Kongresinden bir hafta sonra, tüm Rusya Müslümanlarını kapsayan bir kongre düzenlendi. 1-11 Mayıs 1917’de toplanan Birinci Tüm Rusya Müslümanlar Kurultayı’nda kadınlar en hazırlıklı ve mücadeleci grup oldu. Kafkasya, Kırım, Kazakistan, Litvanya Tatarları, İç Rusya ve Sibirya Müslümanları, Türkistan, Buhara ve Hive’den seçilen 900’ü aşkın delegenin 300’ü din adamı iken, 112’si kadın delege idi (Hablemitoğlu, 1998, s. 163).
Kurultay’da kadın meselesi üzerine yapılan görüşmeler sırasında şiddetli tartışmalar yaşandı. Kongrede kadınların tamamen özgürleşmesi ve kadınlara tüm vatandaşlık haklarının verilmesini savunan çoğunluğun karşısında, kadınların eşit ve özgür olmasını reddeden bir azınlık yer almıştı.
Kongrede “birden fazla kadınla evlenme, başlık parası, küçük kızların nikâhlanması, kadınların örtünmesi, kadınlara seçme seçilme hakkı” gibi konularda oy çokluğuyla kadınların eşitliği doğrultusunda kararlar kabul edildi. Bu kararları protesto eden 226 imzalı bir dilekçe, Kurultay divan başkanlığına verildiğinde artık çok geçti.
1917 Ekim Devrimi sonrasında dili, etnik kökeni ve dini aidiyeti ne olursa olsun tüm Sovyet Rusya vatandaşı kadınlar, kurtuluşları doğrultusunda o güne kadar dünya çapında elde edilen en ileri hakları kazandı.
Bu tarihten yüz yıldan fazla zaman geçti. 21. Yüzyılda Türkiyeli kadınların kazanımlarını ellerinden almaya kalkanlara en güzel cevabı yine kadınlar vermektedir.
’80 öncesi İKD 8 Mart’a nasıl hazırlanıyordu? Öne çıkarılan başlıklar ve sloganlar nelerdi?
Emel Akal: “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nün Türkiye’de kitlesel olarak kutlanmaya başlanması İKD ile birlikte hayata geçmiştir. Clara Zetkin’in önerisi ile 1910 yılında Kopenhag’da yapılan Sosyalist Kadınlar Konferansında “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kabul edilen ve tüm dünyada o günden bu yana kutlanan 8 Mart, İKD’lilerin girişimi ile Türkiye’nin sadece büyük kentlerinde değil, kasaba ve köylerinde bile kutlanmıştır. 8 Mart, 1975 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edildiği için, İKD 8 Mart’ı bu isimle kutlamaktaydı. Türkiye’de hâlâ 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” mü, yoksa “Emekçi Kadınlar Günü” mü olduğu tartışması yapıldığı göz önüne alınırsa, İKD’nin bu tür isim tartışmalarına saplanmadan yaptığı etkinliklerin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
1977 yılında 16, 1978 yılında 30’u aşkın il ve ilçede 8 Mart kutlamaları yapılmış, 1979 yılında ise 8 Mart, artık bir gün olarak değil bir hafta süresince kutlanmıştır.
Bir hafta olarak kutlanan 1979 8 Mart’ında, ülkelerini temsilen Bulgaristan’dan İvanka Atanasova, Sovyetler Birliği’nden Raissa Smirnova ve Yunanistan’dan Katina Athanasiadu katıldı. Hafta, A.Bebel’in “Kadın ve Sosyalizm” adlı yapıtının basılışının yüzüncü yıldönümü nedeniyle 3 Mart 1979’da yapılan bir açık oturumla devam etti. 8 Mart’ı kutlamak için düzenlenen kapalı salon toplantılarına ve gecelere İstanbul’da 7000, Ankara’da 2.000, Edirne’de 650, Trabzon ve Adapazarı’nda 500, Uzunköprü’de 400, Denizli ve İzmir Altındağ’da 300 kadın katıldı.
Ayrıca Mersin, Adana, Bursa, Diyarbakır, Çorum, Samandağ, Antakya, Burdur, Uşak, Manisa, Söke, Salihli, Bergama, Aliağa, Karabağlar, Çamdibi, Yeşilova ve Bademler köyü, Beşikdüzü gibi kasaba ve köylerde kutlama toplantıları düzenlendi. 10 Mart günü Bursa, Eskişehir, İzmir, Balıkesir, Edirne, İskenderun ve Zonguldak’ta binlerce kadının katıldığı yürüyüşler düzenlendi. İzmir’de Karabağlar ve Çimentepe’de; İstanbul’da Taksim, Kağıthane, Beykoz, Kartal, Ümraniye, Cevizli’de; Edirne ve Uzunköprü’de afişlemeler kadınlar tarafından gerçekleştirildi.
Hafta boyunca Türkiye çapında 100.000 bildiri dağıtıldı. Bursa’da Heykel Alanı’na asılan “Yaşasın UDKF, Yaşasın İKD” yazılı flama faşistler tarafından yakıldı. Ancak aynı yere “Yaşasın Dünya Kadınlarının Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü 8 Mart” yazılı bir flama daha asıldı. İKD üyesi bulunan fabrikalarda, 8 Mart bütün işçi kadınlarla birlikte kutlanır, işçi kadınların yakalarına kırmızı karanfiller takılırdı.
1980 yılı 8 Mart kutlamaları, İKD 1979 yılı Nisan ayında kapatıldığı ve İstanbul’da sıkıyönetim tüm gösteri ve yürüyüşleri yasakladığı için, daha fazla önem kazanmıştı. İKD’liler 1980 yılının 8 Mart’ında, Arjantin’de evlatları kayıp olan anaların Plaza de Mayo meydanında beyaz eşarpları ile toplanmalarından esinlenerek “Beyaz Eşarp”lı protesto gösterileri düzenledi. İzmir’deki gösteriler sırasında 50 kadın gözaltına alındı. İstanbul’da beyaz eşarp takmayı sıkıyönetim yasakladı.
Diyarbakır, İzmit, Antakya, Bandırma, Bursa, Batman, Ankara, Eskişehir, Seydişehir, Tütünçiftlik, Zonguldak, Uzunköprü, Tarsus ve diğer pek çok il, ilçe, kasaba ve köyde 8 Mart kutlandı. Binaların tepelerinden pullar atıldı, korsan bildiriler dağıtıldı, mahallelerde ve pazarlarda korsan eylemler düzenlendi.
Ordu, Mersin ve Seydişehir’de düzenlenen Eylem Birliği mitinglerinde kadınlar beyaz eşarpları ve “İlerici Kadınlar Derneği Kapatılamaz”, “İKD Yaşayacak” flamalarının arkasında yürüdüler. Eskişehir’de kadınlar hapisteki politik tutukluları ziyaret etti. Türkiye’nin her yerinde evlatları öldürülen anneler ziyaret edildi.
O gün PTT’nin telefon santrallerinde çalışan İKD’liler telefonları “8 Mart’ınız kutlu olsun” diyerek açtılar.
8 Mart vesilesiyle bir mesajınız var mı?
Emel Akal: 2021 karanlığından çıkışta kadınların en önde olacağına inancım tam. İKD’lilerin 1970li yıllarda yere göğe yazdıkları gibi: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!”
Emel Akal.2020. Müslüman Komünistler. İletişim.
Emel Akal. 2011. Kızıl Feministler. İletişim.
Şengül Hablemitoğlu ve Necip Hablemitoğlu. (1998). Şefika Gaspıralı ve Rusya’da Türk Kadın Hareketi (1893-1920), Ajans-Türk M., Ankara.
Mete Tuncay. 1982. Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler. Belge Yayınları: İstanbul