Türkiye Komünist Hareketi (TKH) tarafından düzenlenen “Karanlıktan Aydınlığa / Türkiye’nin Seçeneği Ne Olmalı?” başlıklı Yeni Bir Cumhuriyet Konferanslarının ikincisi Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde gerçekleşti.
Panele konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Atilla Özsever, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu ve TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer yer aldı.
Panelin açılış konuşmasını TKH MK Üyesi Hakan Yerlikaya yaptı. Panele DİSK Kartal Emekli Sen, Kartal Tüm Emekli Sen, Sol Parti ve Emek Partisi temsilcileriyle CHP Kartal İlçe başkanı Efendi Argunşah da katıldı.
Panelistlerden ilk sözü Atilla Özsever aldı. Özsever konuşmasında ilk olarak 1980 darbesinden bugüne kadar yaşanan neoliberal dönüşümden bahsetti. Emek hareketinin parçalı olduğuna değinen Özsever, siyasal anlamda emek hareketini kapsayacak işçi sınıfı partisi olmadığını vurguladı.
Konuşmasının devamında emekçiler yönünden ne tür bir çıkış olabileceğine değinen Özsever bu çıkışın sosyalistlerin, komünistlerin düzen muhalefeti ile farklı bir hat izlenmesiyle olabileceğini ifade etti.
Özsever’in ardından sözü alan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, konuşmasına Büyük Ekim Devrimi’ni selamlayarak başladı. Burjuvazinin yönetememe krizi içinde bulunduğunu, işçi sınıfın ise sömürüye karşı mücadeleyi yükseltmeye başladığını ifade eden Maçoğlu “İttifaklar ve kitlesel eylemlerle sosyalistlerin-komünistlerin, kapitalizmin dipte olduğu bu dönemde iktidara yürümesi gerektiğini” söyledi.
Sosyalist yerel yönetimlerde, beraberce hareket ederek başarılı olabileceğini belirten Maçoğlu, tarih içinde yaşanan deneyimlerden örnekler verdi. Komünistlerin bir araya geldiğinde kazanacağını vurguladıktan sonra Tunceli’de halkla beraber başardıklarını anlatan Maçoğlu, “Bugün Türkiye’de on binlerce üreticinin ve seksene yakın kooperatifin bulunduğu devrimci bir anlayışın geliştiğini” söyledi. Komünist başkan ayrıca, bakanlığın ve valiliğin kamu yararına yapılan çalışmalarda önlerine engel çıkarıldığını, buna karşın özel sektörün ise sınırsız desteğe sahip olduğunu belirtti.
Son sözü alan TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer ise konuşmasına “Bizim iki Ekimimiz var, biri 29 Ekim diğer Ekim Devrimi. Bu ikisini de selamlıyoruz” sözleriyle başladı. “Bu iki cumhuriyetin yıkıldığını ancak gericiliğe, saltanata, emperyalizme karşı yeniden kurulacağını” söyleyen Kılçer “Ha İngiliz postalı Beyoğlu’nda yürüdü, ha Amerikan şirketi, şeker üretiminde tekel oldu bu ikisi aynı şeydir” dedi.
“Sorunun 20 yıllık Erdoğan kişiliğinin, ülkede yaşanan korkunç tahribatın sorumlusu olduğunu, Erdoğan’ın gideceğini ancak sadece bununla yetinilemeyeceğini bundan sonrasını emekçi halk tarafından tartışılması gerektiğini” vurgulayan Kılçer, “ülkenin sol seçeneğinin, çetelerden, mafyalardan, tarikatlardan, Uğur Mumcu’nun, Sivas ve Maraş katliamının hesabını soracak bir seçenek olması gerektiğini” ifade etti. Halkın, gençlerin, kadınların, gelecek, laiklik, iş ve ekmek istediğine dikkat çeken Kılçer, Türkiye’nin sol seçeneğinin; emekçilerin ve halkın taleplerini ifade eden, bütün halkın arkasında duracağı bir slogana sahip, yeni bir Türkiye vizyonu bulunan solcu/ sosyalist bir adaya ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Kurtuluş Kılçer, konuşmasını “Biz ‘Doğrucu Davut’ olmaya devam edeceğiz. Biz sermaye ile, gericiler ile, emperyalizm ile mesafe koyacağız. Türkiye’nin geleceğini sosyalistler\komünistlerin bir arada mücadelesi kurtarabilir” sözleriyle bitirdi.
Bu haber en son değiştirildi 8 Kasım 2021 00:47 00:47
3. havaalanı otel projesinde taşeron İME Elektrik bünyesinde çalışan işçiler İYİ-SEN öncülüğünde direnerek haklarını aldılar.
Uzun süredir atama bekleyen 37 yaşındaki resim öğretmeni Ömer Şahin, çalıştığı kurs tasarruf tedbirleri kapsamında…
Bu sayı kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin fotoğrafını çekerken aynı zamanda nedenlerini ortaya koyuyor…
Patronun sömürüsüne, düzenin gericiliğine, erkeğin şiddetine boyun eğmemekte bu düzenin karanlığını yok edecektir. Esas sorunun,…
Aslolan devletin bir kadın politikası oluşturması, hayatın her alanında ayrımcılığı kaldırarak kadın erkek eşitliğini sağlaması…
Şiddetin kaynağını sadece erkek egemen anlayışla açıklamak resmin bütününün gözden kaçırılmasıyla sonuçlanır. Karşı karşıya olduğumuz,…