Hasan Aktaş
Türkiye İşçi Sınıfının mücadele tarihinde en önemli eylemlerinden biri şüphesiz ki, 15-16 Haziran Direnişidir.
1967’de kurulan ve hızla büyüyen DİSK’in “çanına ot tıkamak” isteyen egemen çevreler, sendikal faaliyete “işkolunun üçte birini temsil ” barajını getiren yasa değişikliğini gerçekleştirdi. Direniş; bu anti-demokratik yasa maddelerinin iptal edilmesini sağlamak amacı ile gerçekleştirilmiş ve kazanılmıştır.
Direnişi önemi kılan hususlar;
– Doğrudan parasal olmayan bir hak gaspına karşı işçiler örgütlü bir mücadele vermiştir.
– Mücadele; işkolu, sendika, konfederasyon ayrımlarını aşan ortak bir direnişe dönüşmüştür.
– İşçiler siyasi iktidara karşı sınıfsal/politik bir tutum göstermişlerdir.
– Direnişe, emekten yana politik partiler, üniversite gençliği, aydınlar, sanatçılar, meslek örgütleri ve emekçi halk sahip çıkmıştır.
– Direnişin kararlılığı, halkın destek ve dayanışması ile birlikte kitleselleşen eylem; toplumsal bir meşruiyete de kavuşmuştur.
Anayasa Mahkemesi 1972 de hak gaspına yol açacak nitelikteki yasa maddelerini “Anayasaya aykırı” olduğu gerekçesi ile iptal etmiştir. 5 kişinin yaşamını yitirmesi, sıkıyönetim ilanı, 260 kişinin yıllarca yargılanması, binlerce işçinin işini yitirmesi de mücadelenin ödenmiş bedelleridir.
DİRENİŞ NASIL BAŞARILDI?
Ardı ardına DİSK Yönetim Kurulu, Başkanlar Kurulu ve Temsilciler Kurulu yapılır. Mücadele 2 eksende yürütülecektir. 1- Diyalog, 2- Direniş
Ankara’da diyalog çalışmaları sürdürülürken, sendikalar da konu ile ilgili olarak üyelerine bilgi vererek, iç örgütlülüğü pekiştiren çalışmalar yürüttü. İşyeri Komiteleri aktif hale getirildi. 10 Haziran’da DİSK Heyeti Ankara’ya gitti. 12 Haziranda tasarı oyçokluğu ile yasalaştı. 13 Haziran’da Cumhurbaşkanı Sunay’dan yasayı veto etmesi istendiyse de, netice alınamadı.
İşçilere tek seçenek kalmıştı: DİRENİŞ…
DİRENİŞ VE DERSLER
28 Mayıs’tan itibaren işçilere sürekli olarak sendika bülteni ile birlikte temsilciler tarafından bilgi verilmiştir. Atölyelerde, işçi servislerinde, işçi mahallelerinde, sendika şubelerinde; “ süreç ve yasa maddelerinin ne olduğu ve ne gibi olumsuzluklara yol açacağı..” anlatılmıştır. İşçilere değer verilmiş, görüşleri ve önerileri önemsenmiştir. Mücadelenin tüm işçilerin haklarını korumak için verileceği anlatılmış ve inandırılmıştır.
Bu yaklaşımın sonucu olarak da işçiler, mücadelenin içinde olmuşlar, görevler üstlenmişler, yaratıcılıklarını ortaya koymuşlar ve mücadeleyi omuzlamışlardır.
SON SÖZ
Mücadelenin lokomotif sendikası şüphesiz ki; DİSK Başkanı Kemal Türkler’in Genel Başkanlığını yaptığı T. Maden-İş’tir. 1980 öncesi T.Maden-İş Sendikasında yönetici ve uzman olarak görev yapanların oluşturduğu; Maden-İş Çalışma Grubunun değerlendirmesi ile yazımızı tamamlayalım:
“Direniş, merkezdeki akılcı bir yönetimin fabrikadaki işçinin güvenini sağladığında ne ölçüde büyük bir güç ortaya çıkacağını gösterdiği için günümüze de ışık tutmaktadır”
Bu haber en son değiştirildi 27 Kasım 2022 21:49 21:49
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Ortadoğu Özel Temsilcisi Tom Barrack, basın toplantısında kürsüye çıkarken gazetecilere, ’’Toplantı…
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed; ABD heyetiyle…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, süreç ile ilgili, "Önümüzdeki altın fırsat heba edilmemeli, coğrafyayı vatan…
Beşiktaş Belediyesi hakkında ihbar üzerine 2019 yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarıyla ilgili başlatılan soruşturmada,…
Emniyet Genel Müdürlüğü, bu sabah paylaştığı 'Büyük taarruz' mesajında Atatürk'ün yer aldığı fotoğraftan Atatürk'ü kaldırdı.…
Eğitimde gerici uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Düzce’de okul servisindeki harem-selamlık uygulamasının ardından, “Ankara’nın tek…