AKP'nin 'toplu konut' vaadi: Yeni bir aldatmaca

Kiraların bu kadar arttığı, ekonomik krizin faturasının her gün emekçilere çıkarıldığı bu zaman diliminde, normal şartlarda barınma sorununu enine boyuna tartışmak; devletin elindeki ‘boş konut’ miktarını ortaya koymak, dahası 1. Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliğinde hayata başarıyla geçirilen “sosyal konut” meselesine hakkıyla değinmek gerekmez miydi? Eğer iktidarın bu vaadine güvenilseydi evet...

AKP'nin 'toplu konut' vaadi: Yeni bir aldatmaca

Türk sağının vaatleri de kendileri gibi sıfırı tüketti denilebilir son Toplu Konut projesinden sonra. 13 Eylül günü AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “taksitle ev sahibi olma” hayalini yeniden cebinden çıkardı. Süleyman Demirel’in ekonomi kurmayı olarak siyaset sahnesine çıkardığı Tansu Çiller, DYP-SHP koalisyon hükümetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olan herkese “biri ev biri araba iki anahtar” vaat etmiş ve 1991 seçimlerinde ipi göğüslemişti. Tabii ki aileler ne evinin ne de arabasının anahtarını göremediler seçim sonrasında. Neredeyse 30 yıl sonra ise bu kez taksit taksit ödeyerek ev sahibi olma hayali pazarlanıyor. Üstelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘Asgari ücretliler hem kira hem konut kredisini nasıl ödeyecek?’ sorusunu “biraz eşinden, dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilir” diye yanıtlıyor. Konut projesine İstanbul’da hane geliri 18 bin liranın, diğer illerde 16 bin liranın altında olan herkesin başvurabileceği açıklanmışken Bakan da reelde emekçilerin ceplerine giren maaşlarla Türkiye’de ev sahibi olmanın hayal olduğunu alenen ifade etmiş oluyor. Meselenin seçim vaadinden öte bir şey olmadığını takvimlendirme bile gösteriyor. “2023-2028 dönemini kapsayacak şekilde 500 bin sosyal konut inşa edilecek.” Yani konut sahibi olmak isteyenler evvela peşinatını yatıracak, ardından seçimlerde AKP’yi iktidar yapacak ve konutlarını beklemeye koyulacaklar.

TOKİ’nin sitesini girip bakıldığında “20 yılda ne yaptık?” sorusuna “1 milyon 170 bin ev” yanıtını verdiği görülebilir. Yani yılda yapar size 58 bin 500 konut; 5 yılda yapabileceği konut 292 bin 500 konut. Hiç başlanılmamış, devam eden, uzadıkça uzamış projelerin tamamlanması ve sosyal donatı olarak adlandırdıkları okul, üniversite, stadyum, hastane vb. inşaatlardan belki de feragat ederek 5 yılda 500 bin sosyal konut yapılacağı iddia ediliyor şimdi. Kaynağını bir kenara bıraksak bile pek gerçekçi gelmiyor.

Bakan Kurum’un “biraz eşinden, dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak karşılayabilir” dediği konutun bedeli kura sonrası sözleşme imzalanır imzalanmaz taksit taksit ödenmeye başlanacak. Memur zamları oranın[1]da artan taksit miktarları neticesinde Çatalca’dan, Silivri’den, Tuzla’dan alınacak bir konut için iyi bir senaryoyla bile 6 milyon Türk Lirasına yakın para yatırılacak demektir. Bu senaryodan daha kötücül senaryolar da var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplu konut şirketi KİPTAŞ’ın Genel Müdürü Ali Kurt, “Unutmayın bu projede fiyatlar ucuz değil ödeme planı avantajlı. Yoksa yapılan konutlar bizim yaptıklarımızdan ucuz değil ki. Metrekaresi 8 bin liraya mal olacak. KDV eklenince 3+1 konutun fiyatı 1.7 milyon TL olur. 20 yılda memur maaşı oranında zamla ödenecek taksitleri hesaplarsak yaklaşık 8.5 milyon liraya gelecek bu evler” diyor örneğin.

Bu proje için açıklanan yerleşim yerleri, TOKİ’nin sosyal konut olarak adlandırdığı projelerindeki inşaat kalitesi; TOKİ’nin projeleri zamanında teslim edebilme kabiliyetindeki zayıflıklar göz önünde bulundurulduğunda yüksek bir meblağ ile riske girileceğini öncelikle söylemek gerekiyor. Ve tabi “ihale sonucu vaat edilen konutun teslim edilmesi durumunda” şerhini de düşmek gerekiyor, zira memleketin her yanında TO[1]KİZEDE yurttaşlarımız bulunmakta. TOKİZEDE yurttaşlarda ilk grup konut projeleri devam ederken ekonomik kriz bahanesiyle çıkartılan ek ödeme borçluları, diğer bir grup düşük inşaat kaliteleri ile teslim edilen evlerin hasar olması, diğer grup ise uzayan, aksayan, duran projeler nedeniyle evlerinin inşaatlarına bile bir türlü ulaşamayanlar… Hal böyle iken yepyeni mağduriyetlerin kapıda olduğunu öngörmekte bir beis bulunmuyor.

Acaba?” diyenleri ikna amacı taşımıyorsa; Bakanlığın bizzat açıkladığı rakamlara göre bu projeye ilk gün 500 bini aşkın başvuru yapıldığı ifade edildi. Başvuru parası en düşüğü Konut için olmak üzere 500 TL olarak duyuruldu, iş yeri ve arsa da hesaba katıldığında 800 bin bağımsız bölüm için başvuru bedelinin yalnızca 400 milyon TL gibi bir yeküne ulaşacağı tahmin ediliyor. Diğer bir senaryoda ise kuralardan bağımsız olarak kampanya boyunca peyder[1]pey toplam 2.5 milyon tekil başvuru beklendiği ifade ediliyordu ve aynı akşam zaten bu başvuru sayısına ulaşıldı. Bu da size ortalama 500TL’den 1 milyar 2.5 milyon TL para yapar. Çok ciddi bir fon… Siyasi irade bunu örneğin seçimler için kullanacaksa ciddi bir fondur. Dahası başvuru bedellerinin iadesi ile birlikte, örneğin ödeme güçlüğü yaşandığında yapılacak iade koşullarına da hiç değinilmedi… Ancak öte yandan bu projeler için gerekli maliyetler, inşaat maliyetlerinin son derece arttığı bu dönemde düşünüldüğünde bu fon komik de bir meblağdır. Kaynak sorunu yaşayan, ‘Kanal İstanbul’ gibi projelerden bile finansal meseleler yüzünden bahsedemez olan AKP iktidarı bu projeleri 2 yılda nasıl bitireceğini izah etmekten son derece uzak durumdadır.

“SOSYAL KONUT” PROJESİNİN NESİ KÖTÜ?

Kiraların bu kadar arttığı, ekonomik krizin faturasının her gün emekçilere çıkarıldığı bu zaman diliminde, normal şartlarda barınma sorununu enine boyuna tartışmak; devletin elindeki ‘boş konut’ miktarını ortaya koymak, dahası 1. Dün[1]ya Savaşı sonrası Sovyetler Birliğinde hayata başarıyla geçirilen “sosyal konut” meselesine hakkıyla değinmek gerekmez miydi? Eğer iktidarın bu vaadine güvenilseydi evet…

“Cumhuriyet tarihinin en büyük konut projesi olarak 500 bin sosyal konut projesi” elbette dikkate alınabilirdi; 2019 yılındaki “100 bin sosyal konut” hayata geçirilse idi örneğin. 1 ila 1.5 yıl içinde tamamlanması vaat edilen 100 bin sosyal konut projesinin bir çoğunun inşaatının dahi başlamadığı bir süreçte AKP’nin bu yeni hamlesini neden ciddiye alalım ki? Konut projesi olarak yola çıkılan, kazısı da yapılan ancak inşaatına başlanmayan alanda bir gölet oluşmuş ve 16 yaşındaki bir çocuk bu gölette boğulmuşsa bir durup düşünmek gerekmez mi? 2019 yılının sonunda eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Her yıl 100 bin konutu vatandaşlarımıza kazandıracak bu proje modelinin finansal altyapısını tamamladık.” demişti.

Devletin barınma sorununa eğilmesi ve dar gelirlileri ev sahibi yapmayı planlamasına kim, neden karşı çıkar ki? Ortada gerçekleşmeyen vaatler yığınları olmasa idi. Nitekim gelinen noktada kira fiyatlarının asgari ücret bedellerini dörde katladığı bir süreçteyiz. Barınma sorunu emekçilerin en temel sorunu. Konut fi[1]yatlarının bir yılda dörde katladığı bir süreçten de bahsediyoruz, ev sahibi olma hayali artık dar gelirliler için de orta gelir statüsündekiler için de son derece ütopik bir talep. İşte size ev sahipliği oranı ile alt gelir grubundakilerin ev sahipliği oranının zamanla değişimini gösteren bir grafik:

Sosyal konut vaat eden bir iktidarın evvela sosyal devlet yaratması gerekir ön kabulüyle AKP’nin bu yeni projesinin de elimizin tersiyle itilmesi gerekiyor. Emlak al-sat sitelerinde var n verilere göre İstanbul’da 500 binin üzerin[1]de, Ankara’da ise 1 milyon 500 binin üzerinde boş konut bulunuyor. Veriler, Türkiye’de Konut stokunun var olduğunu; ancak emekçiler tarafından ulaşılabilir olmadığını kanıtlıyor. Sosyal devlet önce bu sorunu çözer, halkını hayaller karşılığında borçlanmaya sevk etmez.

PROJENİN SONU

Yap-İşlet-Devret modelli dev projelere, otoyollara, kullanılmayan köprülere ve havaalanlarına, hatta Kur Garantili Mevduat Fonlarına 20 yıl boyunca para aktaran AKP öncelikle konut sorununu neden çözmediğini anlatmalıdır. İnşaata sırtını yaslamış bir iktidar konut sorununu emekçiler yararına çözemez de ondan.

AKP’nin yeni projesinde 2+1, 3+1 evler için verdiği bedeller, maliyetler düşünüldüğünde de gerçekçi değildir. Bu projenin kağıt üstünde kalacağı veya sözleşme bedellerinin çok çok ötesinin sözleşmenin muhatabı yurttaştan isteneceği buradan da bellidir.

Ev sahibi olmadan önce; 16.000 lira, 18.000 lira hane halkı geliri dar gelir grubuna girme[1]ye yetiyorsa 5.500 liralık asgari ücretin hesabı AKP’den sorulmalıdır.

İnşaat maliyetleri bu kadar yüksekken, müteahhitler bile bu projedeki maliyet hesabını yanlışlarken; AKP bu projeleri kimlerle ve hangi kaynaklarla hayata geçirilecek, sorulmalıdır. 1 milyon, 1.5 milyon maliyetli evlerin 800 bin TL’ye satılacağı hayali gerçekçi değildir; inşaatlarının bile en iyi ihtimalle 18 ay sürecek konutların 24 ayda sahibine verileceği sözleri gerçekçi değildir.

Konut sorunu, kiraların yüksek olması sorunu, insanların barınacak konut bulamaması sorunu bugünün sorunudur. Tıpkı yüksek elektrik, doğalgaz, su faturaları gibi; tıpkı yüksek kiralar gibi bugünün sorunu 2 yıl sonra tamamlanacağı varsayılan projelerle geçiştirilemez. Asgari ücretli, emekçi halk, dar gelirliler kira ve faturaların altında ezilmektedir. Emekçi halk başını sokacağı, insan onuruna uygun, ücretini her ay karşılayabileceği, rahatlıkla ve güvenle oturabileceği bir konut bulama[1]maktadır. Ve bu sorun bugünün en temel sorunudur.

Türkiye sağı, 70 yıllık, 80 yıllık serüveninde ciddi vites düşürse de; hala hayal pazarlamaktan öteye gidememektedir. Yine inşaata yatırım yapan, ranta sarılan, müteahhitlerini düşünen AKP; 2 anahtar şiarıyla yola çıkıp halka yoksulluktan başka bir şey veremeyen kökleri gibi; konut sahibi yapma projesi ile yola çıkıp halkın hayallerini temelini bile zor atacağı inşaatlara gömerek siyaset sahnesinden silinecektir. Halkı vaatlerle kandıran, peşinden sürükleyen ve aldatan her sağ iktidar gibi…