Çalışmanın ve kadın emeğinin değişen doğası konulu oturum, Çağla Ünlütürk Ulutaş’ın sunumu ile gerçekleşti.
Oturumda pandemi sürecinde gittikçe yaygınlaşan evden çalışma ile toplumsal yeniden üretim kesişiminde kadın emeğinin konumu değerlendirildi.
Ünlütürk sunumuna şu sözlerle devam etti; esnek istihdam biçimlerinden biri olan evden çalışma covid-19 ile birlikte hızla yaygınlaşmıştır, böylece üretim ve yeniden üretim faaliyetlerinin mekansal birlikteliği ile kadınların ücretli ve ücretsiz çalışma için harcadıkları toplam süre artmış ve hane içindeki toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri derinleşmiştir.
Evden çalışma tanımını Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 177 sayılı sözleşmesinde şu şekilde yapıldığına değindi ‘İşverenin iş yeri dışında kendi evinde veya seçtiği başka bir yerde ücret karşılığında kullanılan ekipmanı malzemeleri veya diğer girdileri kimin sağladığına bakılmaksızın işveren tarafından belirlenen bir ürün veya hizmet üretimi ile sonuçlanan iş olarak ele alınmaktadır’ Evden çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar olarak kabul edilmek için gerekli özerklik ve ekonomik bağımsızlık derecesine sahip olmayan, bir işveren veya aracıyla bağımlılık ilişkisi içinde olan çalışanlardır ve ev eksenli çalışanların bir alt kümesidir.
Dünyada istihdamdakilerin %15-18’inin evden çalışabileceği Türkiye’de işlerin %26’sının uzaktan yapılabileceği bu oranları Kuzey Amerika ve Avrupa’da ise %30 lar düzeyinde olduğu öngörülüyor. Emek süreçlerini Pandemi nedeniyle evden çalışmaya uyarlayan çok sayıda şirketin ofis çalışmasına geri dönmek istemeyeceği bekleniyor. Ne var ki bu durum pandemi ile birlikte derinleşen cinsiyet eşitsizlikleri orta ve uzun vadede de devam etmesi anlamını taşıyabilir. İşyerlerinin eve taşındığı bu dönem üretim ve toplumsal yeniden üretim arasında kapitalizimle birlikte sınırları çizilen mekansal ayrışmayı çok sayıda hane için bulanıklaştırırken hane içi kadın emeği içinde yeni sonuçlar yaratacaktır.
Toplumsal yeniden üretim tanımını; gündelik yaşamın sürdürülebilmesi, egemen sosyal ilişkileri sabitleyen kültür ve ideolojinin yeniden üretimi, geçim eğitim ve öğretimi içerecek biçimde iş gücünün yeniden üretimi, mal ve hizmetlerin evde ücretsiz üretime (özellikle bakım hizmetleri) biyolojik yeniden üretim (gelecekteki emeğin üretimi, annelik aile ve yakın ilişkileri sürdürmek için gereken cinsel ve duygusal hizmetleri sağlanması) olarak yapabiliriz.
Ünlütürk, toplumsal yeniden üretimin büyük ölçüde kadınlar tarafından yerine getirilen ve mevcut yaşamı sürdürmek ve gelecek nesli yeniden üretmek için gerekli olan günlük işleri ev içi alandaki süreçlerine odaklanarak sunumuna devam etti. Toplumsal yeniden üretimin gündelik olarak gerçekleştirilemediği koşullarda tüm toplumsal sistemlerin çökebileceğine dikkat çekti.
Kadınların toplumsal yeniden üretimi üstlenmesi yalnızca sermaye değil erkeklere de maddi çıkar, konfor ve serbest zaman sağlar diyen Ünlütürk,bu durumun aynı zamanda kadınların ücretli istihdamdan dışlanmalarına veya bu alanda ikincileştirilmelerine neden olarak erkek egemenliğini güçlendiriceğini söyledi. Evden çalışmanın cinsiyet ilişkileri ve kadınların görünmeyen emeği açısından önemli sorunlara gebe olduğunu ifade etti.
Sunumunda çok sayıda araştırma verilerinin evden çalışmanın emek sömürüsünü artıran boyutlarının yanı sıra kadınların hane içi karşılıksız emek kullanımını arttığı ve toplumsal yeniden üretim sürecindeki cinsiyet eşitsizlikleri derinleştirdiğine değindi.
Evden ücretli çalışma ile ortaya çıkan iş ve iş dışı yaşam arasındaki bulanıklık, evden çalışanların işe ve yeniden üretime ayrılan zamanın sınırlarını yönetme yeteneği üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır diyen Ünlütürk. Aynı zamnda evden çalışmak işin yoğunlaştırılması anlamına geldiğini söyledi. Gerek sınıf gerek kadın örgütlerinin evden çalışmayı ayrıcalıklı bir çalışma olanağı olarak kabullenmek yerine üretim ve yeniden üretim alanlarında ki direniş olanakları üzerine düşünmelerini öneren, Toplumsal yeniden üretim başlı başına kadına veya aileye yüklenemeyecek önemli bir sorumluluktur ifadelerini kullanan Ünlütürk, Yalnızca üretim ilişkilerindeki eşitsizlik ve sömürü ilişkisi değil yeniden üretim ilişkilerindeki eşitsizlik ve sömürü de işçi sınıfının mücadele dinamikleri içinde yer almalıdır diyerek sunumunu bitirdi. Sunum esnasında akademik araştırmalara da bolca yer verildi.
Sizler de Beria Önger Kadın Akademisi’nin gelecek oturumlarına katılmak isterseniz, akademinin 6. Oturumu 22 Ocak tarihinde gerçekleşecektir. Aşağıdaki bağlantıya tıklayarak kayıt yaptırabilirsiniz.
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…