135 yıldır dillerden düşmeyen Enternasyonal Marşı’nın hikâyesi

Her devrimci anıldığında devrimciler, devrimci partiler bu marşı söylemeye devam ediyor.

135 yıldır dillerden düşmeyen Enternasyonal Marşı’nın hikâyesi

Her ulus, her kültür aidiyet duygusunu yaratmak veya geliştirmek için şiirler, şarkılar, türküler, örf/adetler, destanlar, marşlar üretmişlerdir. Her insan böylelikle kendini bir ulusa, bir kimliğe ait hissedebiliyordu; fakat bir ulusa, millete, kültüre ait olmayan bir marş yaratılabilir miydi? Enternasyonal marşı tam da bu düzlemde dünyanın tüm halklarını, emekçi halklarını birleştirecek bir temsiliyete dönüşmüştü. Aynı zamanda bu marşı yazan şair, Eugène Pottier de işçi sınıfına aidiyet hissederek ve onun içinde olarak mısralara dökmüştü.

Eugène Pottier, 18 Mart 1871 yılında gerçekleşen 70 günlük bir işçi iktidarı dönemi olan, işçilerin baharı/kiraz zamanı olarak adlandırabileceğimiz Paris Komünü’nde bir kent konseyi üyesiydi. 1870’te yazdığı Enternasyonal şiiri, komün günleri için yazılmış gibiydi âdeta. 1888’de, aynı Pottier gibi işçi olan Pierre Degeyter, bestesini yaparak, tüm dünya işçilerinin direnişine çağrı diyebileceğimiz bu anlamlı şiiri, ahenkli bir biçimde meydanlara taşımıştı. İşçiler 1888’de, Fransa’da, Lille’de hep bir ağızdan bu marşı söylüyordu. Öldürülen on binlerce komünarın, tüm dünya işçilerinin sesi bu marşın özünde yankılanıyordu.

Marşın yazarı Pottier de tüm komünarlar gibi direndiği için ölüm cezasına çarpıtılan isimlerdendi, fakat sonrasında sürgüne gönderildi. Bu marş, dolayısıyla aynı zamanda Pottier’in mücadelesinin yankısıydı. Cenazesinde “Yaşasın Komün!” diyen binlerce insanın, işçinin gözünde Enternasyonal’in simgesi hâline geldi.

İşçi sınıfının ilk deneyimlerinden biri olan Paris Komünü, başarıya ulaşamasa da Ekim Devrimi’ne ışık olmuş, dünya emekçilerinin iktidar olduğu bir dönemin örneği olarak tarihteki onurlu sayfalarda yerini almıştır. Pottier, Degeyter gibi yüzlerce komünar, birçok devrimcinin mücadelesinin sesi olarak yine tarihteki onurlu sayfalarda yerini aldılar.

Her devrimci anıldığında devrimciler, devrimci partiler bu marşı söylemeye devam ediyor. Enternasyonal’in hikâyesi bu kadar görünse de aslında hikâyesi henüz bitmemiştir, ta ki yarınlara uzanan bir yaşama kadar.

Enternasyonal Marşı

Uyan artık uykudan uyan
Uyan esirler dünyası
Zulme karşı hıncımız volkan
Bu ölüm-dirim kavgası
Yıkalım bu köhne düzeni
Biz başka alem isteriz
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra her şey biziz
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık
Tanrı, patron, bey, ağa, sultan
Nasıl bizleri kurtarır
Bizleri kurtaracak olan
Kendi kollarımızdır
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık
İsyan ateşini körükle
Zulmü rüzgarlara savur
Kollarının bütün gücüyle
Tavı gelen demire vur
Hem fabrikalar hem de toprak
Her şey emekçinin malı
Tufeyliye tanımayız hak
Her şey emeğin olmalı
Cellatların döktüğü kan
Bir gün onları boğacak
Bu kan denizinin ufkundan
Kızıl bir güneş doğacak
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık

(Bu yazı Yurtsever gazetesinin 2. Sayısında yayınlanmıştır.)