Bahçeli, Ferdi, Gazze!

Bu savaş koşullarında bu yazıyı yazmak zül, sağ siyasetçilerin sahte efelenmelerine maruz kalmak daha büyük zül!

Bahçeli, Ferdi, Gazze!

Buluğ çağında bir ergen, gençleri sosyal medyada oyalayan bir Twitch oyuncusu ya da kozmetikçi fenomen para aklayıcılar yapsa belki “neyse…” deyip geçeceğiz ama 75 yaşındaki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yapıyor.

Gazze’deki saldırıları, çocuk ölümlerini, acıyı anlatan vahşet görüntülerini Ferdi Tayfur’un şarkısıyla klip yaptırıp, partisinin hesabından paylaştırıyor Bahçeli. Fonda çok sevdiği Ferdi’yi “Artık dayanacak gücüm kalmadı, Ne olur tükenin bitin acılar, Söndürün içimde yanan ateşi, Dertlerime bir son verin acılar.” diye bağırtıyor.

Eğleniyor herhalde AKP’nin ittifak ortağı MHP. Biz ise öfkeliyiz.

Geçtiğimiz ay da Kıbrıs’ın Birleşmiş Milletler tarafından Pile-Yiğitler Yolu Projesi’ni engellemeye çalışması siyasetin gündeminde iken Bahçeli, odasında çizmelerini giyerek yürüdüğü görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştırıp; “Kıbrıs Türktür” notunu düşmüştü. Fonda ise Zeki Müren, “Gözyaşımın her damlası sevgidir, Şu hasretlik zor gelse de çekilir, Bir gün olur bu acılar silinir, Ağlama sevdam, ağlama sevdam, ağlama”. O zaman da Bahçeli’nin bu “subliminal” mesajı siyasi denklemde herhangi bir değişiklik pek tabii ki yaratmamıştı.
Son mesajı da herkesin malumu, aynı derecede etkisiz. Ancak herkesin aksine, Bahçeli mesajlarının tam da yerine ulaştığına ikna!
Bahçeli, “24 saat içinde ateşkes sağlanmazsa, saldırılar durmazsa Türkiye süratle devreye girmelidir. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır” diyerek İsrail’in Gazze’ye ablukasını yeniden gündemine aldı.

Partisinin grup toplantısında kürsüye çıktığında Bahçeli, ABD’ye verdiği mühlet çoktan dolmuştu! 24 saat değil, neredeyse 72 saat geçmişti üzerinden. Bahçeli, “24 saat dolmuştur, Türkiye Cumhuriyeti insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır.” diye konuştu toplantıda.

Grup toplantısından bir gün önce Biden, Beyaz Saray’da kameralar karşısında, “Kusura bakmayın, acil durum odasına gitmem gerekiyor, orada ilgilenmem gereken bir mesele var” diyerek konuşmasını yarıda kesmişti.

Bahçeli, konuşmasının devamında yaklaşık olarak şunları söyledi:

“Bizde geri adım yoktur. 24 saati Amerika’nın saatiyle özdeşleştirip ‘Neredeydi 24 saat?’ diye soran Amerikan uşakları, Biden saat kaçta dinlenme ofisine gitti!”

Bahçeli’nin kürsüdeki prompter okumaları yaş haddinden dolayı olsa gerek, bir süredir zor anlaşılıyor. Bu yüzden haksızlık yapmak istemeyiz ancak Bahçeli gizemli mesajlarının Beyaz Saray’a uzandığından aşağı yukarı emin gibi. Bahçeli, Biden’ın apar topar kaçmasını kendi verdiği mühlete bağlıyor.

“Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir” dedi aynı konuşmasında.

“Gazze’ye girelim” mi diyordu Bahçeli?

“24 saat içinde ateşkes sağlanmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya devam edildikçe Türkiye devreye girmeli ve gereken yapılmalıdır. Bu sorumluluğu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Bazıları önden siz buyurun diye alaycı şekilde karalama kampanyasına girdiler. Milletim istesin, devletim istesin Gazze’deki çocuklara kol kanat germek için yola revan olmazsam namerdim.”

Meclis’te ön sıralardan yer bulamayan Saadet Partisi’ne kendi grup sıralarından iki sıra tahsis etmişti Bahçeli. Hem de ön tarafta partisinin dört koltuğu varken ikisini tahsis etti Saadet Partisi’ne. CHP kontenjan oranından da fazlaydı matematiksel olarak Bahçeli’nin jesti. İddialara göre Saadet ile beraber grup kurmak amacıyla bir araya gelen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da bu jest üzerine Bahçeli’ye teşekkürlerini iletti.

Bahçeli – Davutoğlu yakınlaşması sonrası Bahçeli’nin Gazze’ye girelim çağrısına daha da bir anlam yüklüyoruz! Bahçeli, “stratejik derinlik”le tanışmış olabilir mi?

Ya da…

Dikiz aynası cevşenli eski model arabalarda kliplerine maruz kaldığımız Bahçeli, yine o arabanın teybinden “Fetih Marşı” ile gelebilir karşımıza.

Belki de başka bir Ferdi şarkısıyla…

“Sanma ki yaşıyorum

Sanma ki ben çok mutluyum

Tek tesellim hayallerim

Kendi kendimi arıyorum”

Not: Bu savaş koşullarında bu yazıyı yazmak zül, sağ siyasetçilerin sahte efelenmelerine maruz kalmak ise daha büyük zül.