Futbolu yönetemiyorlar, “iki kazı güdecekler”… Öyle mi?
Cumhuriyetin en büyük başarısı köy çocuklarını Nobel ödülü alabilen profesörler yapabilmesindedir. Ama Türk sağı bundan duyduğu rahatsızlığı her fırsatta özünde seçenlere hakaret eden, onları sürü sayan ve kendini nimetten sayan bu türden sözleri savurmaktan geri durmaz.
Türk sağının en bayağı klişelerinden biridir.
“Bunlara üç koyun ver kaybederler”…
“Bunlar iki kazı güdemezler”…
Cumhuriyetin en büyük başarısı köy çocuklarını Nobel ödülü alabilen profesörler yapabilmesindedir.
Ama Türk sağı bundan duyduğu rahatsızlığı her fırsatta özünde seçenlere hakaret eden, onları sürü sayan ve kendini nimetten sayan bu türden sözleri savurmaktan geri durmaz.
AKP iktidarında ve Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında da en çok rastladığımız kalıplardandır.
* * *
Türk futbolu üst üste olaylarla her geçen gün daha da karıştı, karışıyor.
Şöyle bir bakalım…
Üç İstanbul takımı dışında bazı istisnaları görmezden gelirsek…
Başkanı, yöneticisi AKP’li, teknik direktörü AKP’li, futbolcusu AKP’li…
Federasyon Başkanı AKP’li, yöneticisi AKP’li, heyetleri AKP’li…
Televizyonları AKP’li, spikerleri AKP’li, yorumcuları AKP’li…
Oy vermeleri, parti üyesi olmaları üzerinden değil nesnel olarak kurulan futbol düzeninin parçaları olarak oyunu kurana dahil oluyorlar.
Elbette istisnaları var. Ancak giderek daha fazla ana akımın dışında kalıyorlar.
Dışarıdan tek bir kimsenin olmadığı, olsa da marjinalleştiği bir dünya.
Milyonların havada uçuştuğu, borç batağındaki İstanbul takımlarının devlet kredileriyle ayakta tutulduğu, Arap sermayesi ile var edilmeye çalışılan, bahis işlerinden transferlerine kara para aklamaktan komisyonculuğa her türlü dalaverenin döndüğü ve sonunda “şampiyonluk” olduğu söylenen bir yalan dünya.
Yalan olduğunu da her sene Edirne’nin ötesinde tekrar tekrar yaşıyoruz.
* * *
Ankaragücü Başkanı Faruk Koca iki hafta kadar önce Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçından sonra iki adamıyla birlikte maçın hakemi Halil Umut Meler’e saldırmış, o hakemi yumruklarken, adamları düşen hakemi tekmelemişlerdi.
11 Aralık’ta oynanan maçtan bir gün sonra tutuklanan Faruk Koca 27 Aralık’ta tahliye edildi bile.
2002-2011 arasında iki dönem AKP milletvekilliği yapan Faruk Koca, Melih Gökçek’in yıllarca ele geçirmeye çalıştığı Ankaragücü’ne 2021 Haziran ayında başkan olmuştu.
AKP’li Faruk Koca’nın 2010 yılında Keçiören’de yaptığı inşaatta açıkta bırakıldığı için suyla dolan hafriyat çukuruna düşen 10 yaşındaki Sedanur Özdemir hayatını kaybetmiş, yapılan yargılamada taksirle adam öldürmek suçundan hükmedilen 1 yıl 8 ay hapis cezası ise 20 taksitle ödenecek şekilde 12 bin 100 TL para cezasına çevrilmiş.
Bu kişi geçtiğimiz yıl, Türkiye Kupası’nda eşleştikleri Amedspor ile ilgili beyanlarıyla Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Fair Play Başkan Ödülü almıştı.
Hakem yumruklanan maçın diğer takımına bakınca ne görüyoruz? 2019 yılında bir Galatasaray maçından sonra hakemlerin soyunma odasından çıkmasına izin vermeyen Çaykur Rizespor Başkanı Hasan Kartal, Mayıs 2019’da maçın ardından çıktığı televizyon programında “silahım olsaydı hakemi vururdum” dedikten sadece 7 ay sonra 2020 yılının başında Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden “Yılın Spor Yöneticisi” ödülü alıyordu.
Bunların arasında 2015 yılında Reza Zarrab’a ihracatçı ödülü veren, ağabeyi FETÖ’cü diye yargılanan, kendisi için AKP’li Metin Külünk’ün dahi uyarılarda bulunduğu Mehmet Büyükekşi de TFF Başkanı.
AKP’nin hal-i pür melali…
20 günde hakem dövmekle başlayan skandallar İstanbulspor’un maçtan çekilmesi ile devam ederken en sonunda esasında Türkiye Cumhuriyeti’nin pazarlık konusu yapıldığı bir garip Suudi propaganda gecesine vardık.
Futbolu yönettiğini iddia edenler, birbirlerine ödül veredursunlar, sonuç “gütsünler diye verilen kazları kaybetmekten” beter bir hal almış durumda…
* * *
Bu esasında bir futbol yazısı değil.
Az sayıdaki istisnaları kenara koyalım. Memleketin tüm gazeteleri, televizyonları, radyoları, devlet imkanları da kullanılarak inanılmaz bir ağ haline getirilmiş trol ordusu, adliyesi ile her şeyi kontrol altında tutan bir AKP iktidarı var. Her yerde ve sadece onların adamları…
Ama sonuç nedir?
Bakın bir parfüm şirketi Türkiye’den seçtiği reklam yüzü Hande Erçel hanımefendi sosyal medya hesabından Atatürk ile ilgili bir paylaşım yaptı diye sözleşmeyi feshettiğini “anavatan kırmızı çizgidir” diye duyuruyor.
Bizden çıkan ses ne?
“…olayın şov ve provakasyon malzemesi yapılmasına müsaade edemeyiz. Milletin inancına, değerlerine dil uzatılmasına hiçbir şekilde mazur göremeyiz.” dedikten sonra geçmiş olsun demek…
Ülkeyi yönetmeyi geçtim, krizi yönetebiliyorlar mı?
“Bunlara üç koyun ver kaybederler”…
“Bunlar iki kazı güdemezler”…
Bunlar koyunları kurda satıp kurdu bize överler…
Geçiniz, yönetmeye ehil değiller. Varsa ehliyetleri önce bir maçı organize etmeyi becersinler de görelim…