'İtaatkar Çocuklar'ın intikamı

Tarikat mensupları köktendinci Mormonlarmış. Kilise 100 yıl önce çok eşliliği yasakladığında Mormonlardan çıkarılmışlar. Yağsız süt içiyorlar. Et yemiyorlar.

'İtaatkar Çocuklar'ın intikamı

Tülin Tankut

Yönetmenliğini Rachel Dretzin’in yaptığı (2022 ABD) dört bölümlük belgesel dizi Keep Sweet: Pray and Obey, ekrandaki şu sözlerle başlıyor: “Ey kadınlar! Rab’be bağımlı olduğunuz kadar kocalarınıza bağımlı olunuz.” (Efesliler: 22)

İlk görüntüde motosıkletli genç bir kadının   hızla yol alırken anlattıklarını dinliyoruz: “14 yaşındayken beni kuzenimle evlendirdiler. Warren   Jeff’e rica ettim, yalvardım, beni evlendirmeyin, diye. “İsa Mesih’ten daha iyi bildiğine mi inanıyorsun, dedi.” Beni sorguluyorsan Tanrı’yı sorguluyorsundur.” Ekranda genç bir adam yüzü beliriyor. Kadının hikayesindeki, gizli bir tarikatın lideri olan Warren Jeffs. Kadın bu kez kamera önünde röportaj veriyor: “İsa Mesih’in Son Zaman Köktenci Azizler Kilisesi, FDLS olarak biliniyor. Tarikat, Mormon’ların uzak bir kolu. Çokeşliliği savunuyor. “Ne kadar çok eşin ve çocuğun olursa cennette o kadar yükselirsin, diyor ve ısrar ediyordu Warren:” Kendini sunmalısın. Çünkü kurtuluşumuz için bu.” Biz de farklı bir şey yaparsak cehenneme gitmekten korkuyorduk. “(1)

(Film boyunca göreceğimiz FDLS’den çeşitli görüntüler geliyor ekrana. ) Röportajlar sürüyor:

Orta yaşlı bir kadın: Yanlış da olsa ne gerekiyorsa yapıyordum; sadece yapıyordum.

Warren’ın kadınla aynı yaşlardaki erkek kardeşi: –  Warren’in (Mesih) bir kızı öptüğü fotoğrafı gördüm (fotoğraf ekranda) işte o zaman ben yokum , dedim.

Genç kadın yine ekranda: -Yüreğimin sesini dinledim ve doğruları anlattım. Milyonlarca doları olan bir kilisenin karşısına dikilmek, ömür boyu şartlanmaya karşı  ömür boyu korku demek.

BİRİNCİ BÖLÜM: WALL Ailesi , SALT  LAKE  CİTY, 1991. (Başa dönüyor film)

Video görüntülerinde genç kızların “4 Temmuz”  ( ABD’nin Bağımsızlık Günü) kutlaması için yaptıkları hazırlıkları izliyoruz. Sofralar kuruluyor, her yer Amerikan bayraklarıyla süsleniyor. Genç bir kız, ” Birleşik Devletler’de büyümüş olsam da farklı olduğumuzu biliyordum. Kılığımız kesinlikle farklıydı”,diyor. Yetişkin bir kadın: – Ailemde, içinde yetiştiğim kültürde bana Tanrı’nın gerçek halkı  olduğumuzu öğrettiler. Dünyada bir tek bizdik. Çok eşliliğe inanıyorduk, çoğul evlilik dediğimiz şeydi bu.

Elissa Wall (Motosıkletli kız):  Çoluk çocuğun  doldurduğu ekranda, Aile Soyağacı’nı işaret ediyor:  – FDLS yoluyla çalışarak  topluluğu büyütmeye devam ediyorduk.Babamın iki eşi vardı. Annemin 11. çocuğuydum. Myrna babamın ilk eşiydi, annem ikincisi.  Anne; “Lloyd benim lise aşkımdı. Onu nasıl paylaşabilirdim? Ama düşüncelerimi uyumlu hale getirip aileye başka bir kadını kabul ettim, diyerek kendini savunuyor. Baba Wall kilise değiştirmişti. Ana akım Mormon kilisesinde bulamadığı hayatı, burada kurmaya çalışıyordu. FLDS’ye geçmek kolay değildi, buna gerçek bir bağılık gerekiyordu. O katıldığında adı FLDS değil, köktendincilerdi.

(Görüntü: Arşivden siyah- beyaz bir belgesel: İSA  MESİH’İN  SON ZAMAN AZİZLER  KÖKTENDİNCİ  KİLİSESİ)

Tarikat mensupları köktendinci Mormonlarmış. Kilise 100 yıl önce çok eşliliği yasakladığında Mormonlardan çıkarılmışlar. Yağsız süt içiyorlar. Et yemiyorlar. Baba Wall’a göre, çevrede bir çok eski grup vardı ama, hiçbiri köktendinciliğe FLDS gibi bağlı değildi. Onu çeken de bu olmuş. Dini telkinler, İsa Mesih’in çok eşliliği yücelttiği yönündeki vaazlar, Baba Wall’un (Lloyd’un) ikinci evliliğini hızlandırmış. Eşler çocuklarıyla birlikte evin alt ve üst katlarını paylaşmışlar. Ropörtajlar peş peşe geliyor; Elissa :  – Salt Lake City’deki bu evimizden hiç dışarı çıkamazdık. Park, sinema, eğlence yeri, kalabalıkların olduğu her yer yasak…Çoğul evliliğin yasak olduğunu biliyorduk. Babamız (Lloyd) kayıtlarda, çocukların doğun belgelerinde hile yapıyor, durumu kurtarıyordu.  Toplumdan giderek uzaklaşıyorduk. Yaşam tarzımızın gizlenmesi gerektiğini hepimiz biliyorduk.

Etkinliklerimiz grup içinde olurdu. (ABD bayraklı geçit törenleri, kolluk kuvvetleri, dini yetkililer ve askerlerin video görüntüleri geliyor ekrana. (Resmi zevatı orada görmek şaşırtıcı, ancak açıklaması daha sonra gelecekti.)

UTAH SAVCISININ videosu: Herkes inanç özgürlüğüne sahip.Birleşik Devletler’in yasalarına göre, çok eşlilik korunacak bir yasal hak değil. Çoğul evlilik, çok eşlilik yasa dısı. Ama pratikte neredeyse hiç kovuşturulmuyor, kanıtlaması güç. Politikacılar, kolluk kuvvetleri, ailelerin parçalanmasıyla hiç ilgilenmiyorlar. Bana göre Utah’da çok sayıda insan, benim gibi, çok eşliliği utanç verici buluyor. Ama sorun çok eşlilik değil. Erkekler tarafından kontrol edilen kapalı, dindar bir toplumda işlenen ikincil suçlar: Sorun. O zaman her türlü mesele yaşanabilir. FDLS’de de böyle oldu.

Warren’in sık sık röportaj veren erkek kardeşi yine kamera karşısında, bulunduğu çiftlikte tarım ve hayvancılıkla uğraşıldığını anlatıyor, ortalıkta dolaşan inek görüntüleri eşliğinde ve devam ediyor: “Bence FDLS’deki çoğu erkek kadınları malı gibi görüyor. Bana ailemin doğduğumdan beri öğrettiği, gökteki krallığın en yüksek derecesini elde etmek için dünyada yaşarken en az üç eşimizin olması gerektiğidir. Aileme inanıyordum. Onlar benim ailem. Bunu yapan, yani çok eşli erkekler, galaksiler, evrenler yaratabilirdi, yani Tanrı oluyorlardı. “Ropörtajcı soruyor: “Kadınlara ne oluyordu? Tanrı oluyorlar mıydı? “Öbürü müstehzi gülüyor: “Bu gri alan. Bize hiç öğretilmedi., kadınların diğer tarafta eşten başka ne oldukları…”  Daha önce de çevresindeki ineklere bakarak, “bir gün onları yiyeceğiz” demişti.

Lloyd’un diğerlerinin üç eşi varken kendisinin iki eşli kalması onda dışlanmışlık duygusu yaratıyor. Buna bir türlü katlanamıyor, mühendis olarak uzmanlığını sunuyor cemaate,  bir şirket kuruyor, kiliseye bağış yapıyor, şirket başarı kazanıyor. Dünyayı istiyorum, havalarına giriyor. Evlilikte uğradığı hüsrana karşılık, ama başka erkeklere gelin vereceği kızları olduğu ve ‘bana eş verin ben de size’ anlayışından vazgeçmiyor.  Kızı Rebecca Wall, röportaj sırasında en başa dönüyor:

– FDLS’de Mesih vardı. Tanrının yeryüzündeki temsilcisi; Papa gibi hemen hemen her şeyi bilir. Adı Rulon Jeff. (Warren, onun çok sayıdaki oğullarından biri) Rulon ‘nun asla ölmeyeceği, yeniden gençleşeceği söylendi bize. Onun yaptığımız her şeyi bildiğine inandırıldık; her düşündüğümüzü, arzularımızı, rüyalarımızı, hayallerimizi… Tüm görücü usülü evlilikleri o belirliyordu. Buna “yerleştirme ilkesi” denirdi. Kiminle evleneceğimizi yalnızca Mesih belirleyebilirdi. Önemli bir şeydi bu. Kültürümüzde bir kız evlenmeye hazır olduğunda Mesih’e teslim edilir. Mesih’e gidilip şöyle denirdi” İşte kızım, ona dilediğini yap, Tanrının istediği neyse.”

Rebecca kendi deneyimlerine değiniyor: 19 yaşımda Mesih’e götürüldüm. Üç kez elimi sıktı. Bu, onunla evleneceğim, anlamına geliyordu. Babam çok mutluydu, kızını Mesih’e gelin vermek onun için büyük onurdu. Nihayet hak ettiği saygıyı hissetmişti. Bense iğrendim. Evlendiğimde ben 19, Mesih 85 yaşındaydı. (Röportaj sırasında kılık kıyafet yerinde, sağlıklı, mutlu insanların döneme ait video görüntüleri dolduruyor ekranı.) Sonra babam üçüncü eşini aldı.

Genç kadınların ropörtajlarında sık sık “iğrendim, midem kaldırmadı, midem bulandı vb. yakınmalarla dile gelen duygu patlamalarına tanık oluyoruz. Sırada Alicia vardı: Mesih’le evlendiğimde ben 20 yaşındaydım; o, 86.  23 karısı vardı. Kendi isteğimle evlenmiştim. İlk öpücüğümdü, o da Mesih’le olmuştu. (Öpüşme fotoğraflının eşliğinde genç kızın düş kırıklarını dinliyoruz) Okumamıza, çalışmamıza izin vermediler, Hep Rulon ile olacaktık; dua edecek, itaat edecektik. Evin duvarlarında yan yana Rulon’un eşlerinin fotoğrafları asılıdır.Gece kadınlar iyi geceler demek için sıraya girerler. Alt tarafı bir öpücük alacaklar. Öpüşme faslından sonra benim midem bulanırdı hemen gargara yapardım. Rulon bir gece kendisiyle kalmamı istedi.

Cinsellik konusunda hiçbir bilgisi olmayan Alicia, öpüşünce hamile kalınacağına inanırmış. “Bacaklarını aç” emri beni çok şaşrtmıştı, diyor Alicia, “çünkü bize çocukluğumuzdan beri bunun çok ayıp olduğu öğretilmişti. Ama Mesih benden bunu istiyordu.”

Alicia’yla Rebecca, Mesih’in tacizinden kaçmak için ayaklarını ovarlarmış ta ki uykusu gelene kadar. Ama Mesih pirelenmiş. Kızların, yaşlı bir erkeğin idrar kaçırma, uyuklama v.b. olağan durumlarına katlanmalarının da bir sınırı olacağını geç fark etmiş ve “Keep Sweet (tatlı kal) ne olursa olsun” demiş kızlara. Bu söz çok tutmuş cemaat arasında, küçük kızlardan oluşmuş korolarda söylenirmiş; Mesih’in ayakkabılarının altına bile kazınmış. “Tatlı kal” çıkartmaları her yerde, herkeste… Büyüklerine iyi ve nazik olunacak. Babalara, kocalara iyi davranılacak. Dillerden düşmeyen bu sözler oğul Warren’e devredilir.

Warren’in hikayesini, yine 62 kardeşten 32.si olan erkek kardeşinden öğreniyoruz. 1955 doğumlu Warren’ı, sekiz hafta önce doğduğu için annesi  kutsal olduğuna inandırarak büyütmüş onu. Baba Mesih (Rulon) de buna inanıyormuş. Warren gençliğinde pek sevilmezmiş. Zeki, matematikte iyi; insanları nasıl manipüle edeceğinin farkında, büyüyünce bürüneceği karaktere dair işaretleri taşıyormuş. Dini şarkılar söylüyor; kız kardeşleriyle aşırı samimi, erkek kardeşlerini babaya şikâyet ediyor v.b.

ALTA AKADEMİSİ:

Yıl 1988. Gençler, FLDS için sert, askeri bir disiplinle eğitiliyorlar.  Her şey dini içerikli. İtaat, tavır, davranış. Korodaki halleri başka söze gerek bırakmıyor. Yaşlı Mehdi Rulon, çocuklarına dünya öğretilerinin öğretilmesine karşıydı. Rahiplik öğretisi almalarını istiyordu. Oğlu Warren’i de buna zorluyordu.

Warren’ ın müdür olur olmaz, “patron benim “diyerek yetkilerini kullanmaya başlaması ve müritlerini etkilemek için sözde özlü sözler icat etmesi röportajlarda ayrıntılarıyla dillendirilir. Örneğin: “Kusursuz itaat saç teline bağlıdır. Gerçek saç teli tarafından çekilebilirsin ve onu asla koparamazsın anlamına gelir. Bu itaatte asla direnç yoktur, çünkü en ufak direnç saç telini koparır.” Kütüphanelere kitap yasağı getirir. Bilim kitaplarından, onaylamadığı sayfalar – üreme, güneş sistemi v.b. jiletle kesilir. Kadınlar için özel program hazırlanır. Alicia anlatıyor: Mesih’in isteklerinden başka bir şey düşünmememiz öğretiliyordu. Ben âşık oldum, insanız yani, ama belli etmedim.

6 Ağustos 1998’ de Rulon inme geçirir. Dizginleri bütünüyle ele geçiren Warren, vaazlarıyla çevreye korku salmaya başlar. “Dünyada büyük bir arınma olacak”, “Hazır olun, büyük kıyamet günü yaklaşıyor” türü vaazları iyi bir konuşmacı olduğu için müritlerini etkiliyordu. Olimpiyat meşalesinin alevleriyle Salt Lake’in yanacağı kehanetini ortaya atar, Short Creek’e taşınılacak emrini verir. 0n binlerce kişi malını mülkünü satıp yollara düşer. Warren cemaati kontrol edebilmek için gözden uzak, sapa, ıssız bir yer seçmişti. Herkese Short Creek’e yerleşmenin Tanrı’nın bir testi olduğunu, insanları sınadığını söyler.

7 Eylül 2002’de babası Rulon ölüm döşeğindeyken cemaat toplanır. Ertesi gün ölünce, herkes ilahi söyleyeceklerini beklerken Warren’in , Rulon’un  da  İsa gibi dirilecek, genç bir adam olarak geri dönecek ve hepimize çocuk verecek, vaazıyla şaşkınlığa uğrar. Rulon 65 kadını kendine eş yapmıştır. Warren, insanların inançlarını manipüle ederek onları Mesih olduğuna inandırır. Artık o,cemaati cennete götürecek Tanrı’nın elçisi kişidir. Dolayısıyla Mesih’in gözünden düşmemek gerekiyordu. Rebecca’nın deyişiyle, Warren sadık müritleriyle bu gücü, paraya, nüfuza ve sekse dönüştürmüştü.

KEEP SWEET-   PRAY  AND  OBEY

İKİNCİ BÖLÜM :

Rebecca, Rulon’un ölümüne sevinmişti, çünkü tecavüzden kurtulmuştu. Ama Warren’dan çekiniyordu. Bir gecede 7 gelini olmuştu adamın. Kızlar ördek gibi peşinden gidiyorlardı. Derken Warren işi azıtır. Babasının eşleriyle birlikte olur. Bu kabul edilemezdi. Ancak Rebecca, Mesih hata yapmaz, diye düşünüyordu. Cemaatin yüzde 99’u destekliyordu Mesih’i. (Küçük kızların korosu: “ Warren Amca’nın  askerleri bizi savaşa götürür/ İsa çarmıhıyla önden ilerler .)

Ancak sıkıcı, tekdüze yaşamdan sıkılan Warren’ın yeni sloganı şudur: “Daha çok çalışma ayrıcalığı için çok çalışın.” Kadınlar süslü giysilerini bırakıp tarlada çalışmak için kot pantolonlarını giyerler. Ayrıca yeni bir kural da getirilmiştir; kırmızı renk yasaktır, saç biçimi de tek tip ve kurallara uygun olacaktır. Eğlence yok, hayvan besleme yok. Warren, “Her şey öbür dünyada rahat etmek için” diyerek cemaati kandırmayı başarmıştır.

Dedetif’in röportajı: 2004 yılında gazetede bir başlık gördüm: Utah’ın Kayıp Erkekleri. Warren Jeffs genç erkekleri FLDS’den atıyordu. 13 yaş ve üstü yüzlerce genç ya atıldı, ya kaçtı. Sokaklarda yaşamaya çalışıyorlardı. Tabii, tüm kızları yaşlı erkeklerle evlendirirsen başından atman gereken bir sürü genç erkek olur.

Dedektif araştırmalarına başlar. Short Creek’i Warren yönetmekte, polisleri bile o seçmektedir. Kendi itfaiyeleri, kurtarma ekipleri vardır. Gücü, tüm gayrımenkullerin (taşınmazların) onun kontrolünde olmasından geliyordu. Rebecca’nın babası Lloyd’a takmıştı kancayı; şirketleri olan, varlıklı adamı kontrol edilemeyen serseri bir mayın gibi görüyordu. Onu eşinden, çocuklarından ayırarak cezalandırdı. Eşini, 20 eşi olan piskoposla evlendirdi, çocuklarının gerçek babalarıyla görüşmesini yasakladı.

Utah ‘daki savcı: Lloyd, FDLS’ye hâlâ inanıyordu. Kilisedeki eski yerini elde etmek için uğraştı. Şirket sahibiydi. Onu da Warren’e kaptırdı. FDLS’deki şirketlerin kârlarına el konuluyordu; çok büyük paralardı bunlar, Warren, kilisenin kontrolündeki bu şirketlerden çok büyük paralar kazandı. Onlar sayesinde muazzam bir kaynağa ulaştı. Devasa tarım, üretim birimleri, çok katlı ticari binalar. FDLS şirketlerinin müşterilerinin çoğu bilinen isimleri; örneğin AMAZON gibi.

Röportajcı savcıya soruyor: -FLDS şirketlerine avantaj sağlayan nedir?

Cemaat gençleri sayesinde sahip oldukları sınırsız, ücretsiz işgücü. Mütaahitseniz, maliyetin yarısı işgücüdür. Yasal işletmelere karşı FLDS şirketlerinin üstünlüğü buydu. Bu şirketleri ülkedeki bir numaralı yerli insan kaçakçısı olarak görüyorum. Cemaat, gençlerini ülkenin dört bir yanındaki şantiyelere işçi olarak taşıyor. Kızlar için de aynı şey söz konusu; genç kızlar kilisenin sahip olduğu bir maldı Warren’ın gözünde.

Röportajlarda birçok sır açığa çıkıyordu. Yasakları delip kilisede gizl gizli bakışmalar, kaçamak buluşmalar, walkman’ler, Abba CD’leri, cep telefonu yasağına karşın sabit hattan konuşmalar… Bu arada 14 yaşındaki bir kız için evlenme kararı çıkar ama sevgilisiyle değil Mesih’le. Utah’taki savcısı anlatıyor: “FDLS’nin tarihinde, reşit olmayan kızlarla kıyılan nikahlar vardı. Biraz başına buyruk bir kız varsa, evlendirilip hamile bırakılıyor; eve bağlıyorlardı kızı.  Evlenmek istemeyen kızlar kaçmak istiyorlardı ama korkuyorlardı.   Reşit olmayanla nikah kıyılması, televizyona haber olmuştu. Çocuk istismarı önemli bir  konuydu çünkü.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

SHORT   CREEK, Eylül 2002

Utah valisi, gazetecilerin yasal evlenme yaşının çiğnendiği iddiaları karşısında kem küm ediyor. “İnancımıza göre bir erkeğin birden çok ailesi vardır, bu Tanrının takdiridir.  Ama 16 yaşından küçük evlenme hiç duymadım.”

Soruşturma başlayınca Warren önlemini alıyor, ortadan kayboluyor, sırra kadem basıyor. Kurbanlar mahkemede tanıklık etmekten çekiniyorlar. Alicia konuşuyor ekranda: “Kapalı bir topluluk, içlerine girmek zor. Televizyon yok, gazete yok, dünyaya kapalı. Amerika’nın cumhurbaşlanının kim olduğunu bile bilmiyordum. Warren her yeri kontrol ettiriyordu. Kameralarla gözetleniyorduk. Toplantı salonuna da kamera koymuştu, ayinlerde âmin demeyenleri öğrenmek için. Kendisi hakkında yapılan en küçük eleştiriye tahammülü yoktu. Mimlenmiş kişiler, ailelerinden koparılıp cemaatten kovulurlardı. “İyicil bir diktatörlük “diye de övünürdü bununla. Kilisede insanları toplar, güçlü, nüfuzlu erkekleri seçip cemaatin gözü önünde, usta sahtekârlar, Tanrı’ya karşı suç işledikleri için cezalandırılacaklar, diyerek kentten kovardı. Onların kilisedeki güçlerini kırmayı başarırken kendi gücünü kanıtlamak için de geride kalanlardan bağlılık yemini isterdi. Çevresindeki kafası çalışan herkesi hayattan koparıyor; ailesiz, parasız, korkunç bir çöküş içinde bırakıyordu. Geçmişi yok etmek için lanetli (!) erkeklerin aile fotoğraflarını eşlerine yaktırıyordu. Eşi kovulan kadını başkasıyla evlendiriyordu. Cehenneme gitme korkusu salıyordu insanın içine. Warren’e karşı çıkarsak, Zion’a gidememekten korkuyorduk.

Gazeteci soruyor: Zion ne?

Zion bir sırdı. FDLS’de kıyamete inanıyorduk.  Zion’u, saf ve erdemli kişilerin ulaşabileceği bir ahret olarak hayal ediyorduk. Bu zihnimize defalarca kazınmıştı. Neye benzeyecekti? Altın sokakları olan, içinde herkesin neşe ve mutluluk içinde olacağı bir ahiret…

ZİON’UN DÖNÜŞÜ, HANOK  ŞEHRİ

Röportajlar sürüyor. Zion cennet gibi bir şeydi, diyor asi kızlardan biri. “Ama sonra Warren, Zion’un dünyada olduğunu, gerçek olduğunu söyledi. “(Ekranda dini tasvirlere öykülenerek çizilmiş bir Zion tasviri: Genç bir kız koyunu okşuyor; genç bir erkek kurt kafalı, at bedenli bir yaratığı boynundan yakalamış.  )

Warren’in en sık röportaj veren erkek kardeşi devam ediyor: – Zion’un gerçek olduğunu duymak beni çok şaşırtmıştı. Sonra aniden topluluktan insanlar kaybolmaya başladı. Zion’a götürülüyorlarmış, çoluk çocuk.  “Buharlaşanlar” derdik onlara. Bize, Mesih için bir şey yapmaya gittikleri söylendi.  Warren insanları güvendiği ve sevdikleri; güvenmediği ve sevmedikleri diye ikiye ayırmıştı. İlk gruba, “Vaat edilmiş topraklara gelebilirsiniz. “Demişti; diğerlerine de “pislik ve sefalet içinde kalınız.”

ELDERADO TEKSAS

Alicia: Kimse Zion’un nerede olduğunu bilmez. Ama bir kadın, eşinin arabasının kaç litre benzin harcadığından yola çıkarak gittiği yerin Zion olduğunu bulur.  (Ekrandaki levha: ELDERADO’ya HOŞGELDİNİZ!) Warren, ergenlerden ve genç erkeklerden oluşturduğu işçilerine tapınak inşa ettiriyordu. Zion’a gelenler, kimseyle konuşmaz, selamlaşmaz; tuhaf giysiler giymiş kadınlar ortalıkta pek görünmezdi.

Alicia devam ediyor: “Zion’a Özlem Çiftliği”, dünyanın en kutsal yerine gitmek gibiydi (YFZ).  Zion’a seçilmek için çok saf, erdemli olmalıydım, bunun için çok çaba harcıyordum. Seçildiğim için çok mutluydum. Piskopos da Warrenîn yanında yer alıyordu ama son söz Warren’ındı. Polisin, ABD Başkanı’nın bile bize bir şey yapamayacağına inanıyorduk. İş bölümü vardı. Herkes en çetin koşullarda çalışıp üretiyordu.  Kaktüs bitkisi lanetliydi, hemen toplanıp yok ediliyordu.

“Çiftlik, Warren’in derebeyliği olmuştu. “: İtiraf, devletin resmi yetkilisinden geliyordu: “Reşit olmayan kızlarla evlilik yapılıyordu. Adam, ahırlardaki buzağılar gibi yetiştirilmiş, kart zamparalara peşkeş çekilecek saf ve temiz kızlardan oluşturulmuş bir havuza sahipti.

Bir anne: Kızlarımızın kâfir ve kiliseden kopan lanetlilerin kızlarından daha olgun olduğuna inanıyorduk; yaşın önemi yoktu, 14 yaşında evlenebilirdi; Tanrı ona bunu lâyık gördüyse, büyük bir mesele değildi.

Roger (2011 Hukuk Bürosu Üstün Başarı Ödülü almış) hukukçu: Warren’i tutuklatmak için tanık gerekiyordu, neyse ki Elissa gibi güçlü kızlar vardı. Tecavüz suçuna ortaklıktan Warren’a dava açıldı.  FBI onu kaçak ilan etti. Takipçilerinden yardım alıyordu adam.  Çok parası ve araçları vardı. Nasıl kaçacağını biliyordu, tecrübeliydi. Kaçakken, yanında en sevdiği eşleriyle, Disney World’a gitmiş, lüks bir hayat yaşamış. Kâfir kıyafetleri giymiş. ( Ekran’da  tişört ve şortuyla) New Orleans’taki Mardi  Gras eğlencelerine  katılmışlar , porno izlemişler. Klüpler…Motosıklet almış, uzak durması gereken kâfir dünyasının tüm nimetlerinden yararlanmış.

Warren’in yeğenlerinden biri: – O keyifli bir kaçak hayatı yaşarken Short Creek’te  müritleri  ona aylık ödemelerini yapmayı aksatmıyorlardı. Maaşlarını olduğu gibi veriyorlar, geçinebilmek için kredi kartlarına yükleniyorlardı. Paralar kolilerle taşınıyormuş. Sonra konserve kutularında göndermeye başlamışlar.Paranın nereye gittiğini soranlara Warren, Zion tapınağının inşaatına, yalanını atıyormuş. Müritleri, olup bitenler için “iftira” diyorlarmış. Kardeşlerinden biri, ona yardım ve yataklıktan tutuklanıyor ama hemen salıveriliyor.

Warren’sa çocukları, ailelerinden habersiz toplayıp YFZ’ye (çiftliğe) kaçırıyormuş; yeni yürümeye başlamış olanları bile. Çocukları kaçırılan bir anne, teselliyi “Tanrı’yı mutlu etmek için acıma katlanıyorum” demekte buluyordu.

LAS VEGAS, NEVEDA MAHKEMESİ:

Arabasında yakınlarıyla birlikte yakalanan Warren hapse atılıyor. (2006) İki suçlama yöneltiliyor Warren’e. Tutuklanarak helikopterle Utah ‘taki  Purgatory  tutukevine götürülüyor. Müritlere, salıverilmesi için dua etmeleri emrediliyor. Warren, görüş sırasında ziyaretine gelen erkek kardeşine not aldırıyor: “Tanrım zihnime ve yüreğime şu emirleri söyletiyor: Zion’a layık olan sizlere elveda. Çünkü orada olamayacağım.”

DÖRDÜNCÜ (SON) BÖLÜM:

13 Eylül 2007, Utah’da mahkeme binası. Çevrede özel harekâtçılar, keskin nişancılar, sıkı güvenlik önlemleri alınmış, kuş uçurtulmuyor. Warren için ilk suçlama tecavüze suç ortaklığı ve bu birinci dereceden suç. İkincisi de aynı. Gizli tanık Elissa Wall evliliğini, nasıl tecavüze uğradığını ağlayarak anlatır. Mahkeme Warren’i suçlu bulur.  (25 Ekim 2007) Sanık avukatları, tanığın ifadesinin güvenilirliğini sarsmak için uğraşırlar; tanığı iffetsiz biri olarak göstermeye çalışırlar. Elissa’nın kız kardeşi Rebecca Wall, atılan iftiralara öfkelenir ve etkileyici bir konuşma yapar mahkemede: FDLS’nin ikinci sınıf vatandaşı olan kadınlar, Elissa’nın tanıklığı sayesinde aynı zamanda Warren’ın karşısına dikilenler oldular.

FLDS’dekilere, özgürlüklerine kavuşmaları için yardım edecektik. Ancak ömrünü tek bir adama adamış olan insanlardan söz ediyoruz. O adama karşı suçlama yönelten tek bir kadın, ömür boyu süren bir inancı değiştirmek için yeterli olmayacaktı. Rebecca’ın, müritleri dönüştürmenin zorluğunu vurguluyan sözlerinde ne denli haklı olduğu ortaya çıkıyordu.  Warren hapse düşmüş, mağdur havalarında. Ama boş durmuyor, vaazlarını ve talimatlarını dışarı sızdırıyordu.  Hâlâ inananları çoktu. Seni seviyoruz, diyorlardı. Ziyaretine gelen kadınlar vaazlarını not alıyor, dışarıya yayıyorlardı.

Elissa :  Warren, benim mahkemedeki savunmamı, dış dünyadaki kiliseden ayrılmış olan düşmanlarının,  rahipliği devirmeye çalışmalarının kanıtı olarak kullanmaya uğraştı. Hüküm giymesinden altı ay sonra, Mart 2008’de hapisteydi ama hâlâ Mesih’ti. Toplantı odasında onun telefon konuşması dinletilirdi.

Bir gazeteci yazara göre, en fazla on yıl yatıp çıkacaktı. Ancak, 3 Mayıs 2008’de şerife beklenmedik bir telefon gelir. Genç bir kadın, “16 yaşındayım, bebeğim var, ikincisine de hamileyim”der.  Teksas yasalarına göre suçun delili ortadaydı: “Hamile kız”. Polis, araştırma sırasında yerleşkedeki küçük kızların günlüklerinde de hamilelikten söz ettiklerini öğrenir ve ekipler, tehlike altındaki 500 çocuğu toplayıp İLK BABTİST KİLİSESİ’ne götürürler.

“Warren medyayı çok iyi kullanırdı” diyor Rebecca.   ‘Çocuk Koruma Hizmetleri’nin başvurusuyla çocukların apar topar çiftlikten çıkarılması, medyada büyük ilgi görmüştü.  Anneler, televizyon ekranlarında ağlayarak çocuklarını geri istiyorlardı. “Bu iş için 400 avukat tutulur.  Aileler çocuklarıyla buluşturulacaklardır.  Öte yandan Warren’ın gizli bir yeri olduğu bilinmektedir. Polis yerleşkeye baskın düzenler.  Rebecca şerife, FDLS’nin tüm kayıtlarının bulunduğu gizli bir bölmeden söz eder.  İçeri girince bir de bakarlar ki, akla gelebilecek her türlü belge! Fotoğraflar, CD’ler, ses kayıtları, bilgisayarlar… “Sapık, canavar”, diye söylenmektedir güvenlik görevlileri, arama sırasında. Warren’ın bir kızla öpüşürken fotoğrafı, ses kayıtları. (“Tanrı zihnime baskı yapıyor, bir genç kız daha almamı istiyor.”) Bütün kanıtlar bidonlarda saklanıyormuş. Kayıtları dinleyenler, mide bulandırıcı, midem kaldırmıyor, diyerek öfkelerini dillendiriyorlar. Bir de bembeyaz bir yatak…” Kutsal Tanrı adına!” imiş.    Rebecca’nın öfkesi dinmek bilmiyor: 12 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ederken diğer kızları da dua ediyordu. Kendisinin Tanrı olduğuna inandırmış onları.

Yeni bir suçlama geliyor Warren’a: Çocuklara cinsel saldırı. Ses kayıtları da mahkemede.  Warren’ın 78 karısı var; 24’ü reşit değil. Mahkeme jürisinin 10’u kadın, 2’si erkek. Jüriye ses kayıtları dinletiliyor. Warren’a en ağır ceza veriliyor. Yüz yirmi yıl.

2021, SHORT CREEK:

Röportajlar sürüyor. Alınan bilgilere göre hâlâ kiliseyi Warren yürütüyor. Hâlâ binlerce inananı var. İçerideyken   dışarı sızdırdığı vaazlarını yayınlatmış. Röportaj verenlerin bazıları, FLDS mensuplarının çoğunun olup bitenden haberi yoktu, FLDS’ye inanmaları için doğduklarından itibaren şartlandırılıyorlardı, görüşünde.

Kiliseden ayrılanlar, kilisede kalan yakınlarıyla görüşmek istemişler ama onlar yanaşmamışlardı. Rebecca, “annem hâlâ orada, Mesih’e inanıyor” diye yana yaklıla dert yanıyor.  Asi kızların önde gelen isimlerinden Elissa , “ Bizler kurtulduk ama “diyor . “Durum çok karmaşık; geçmişin gölgesi üzerimizde. Ayakta durmaya çabalıyoruz.” Diğer kızlar, “Kandırıldık, tüm hayatımız yalanmış” diyerek öfkelerini dillendiriyorlar. Lola da saflığına yananlardan: “Kendimi aldatılmış hissettim. Tanrı’yı sevdiğim için Mesih’i de sevmiştim. Çok öfkeliyim.”

Film hakkında son söze geçmeden önce:

Utah’ın Washington ilçesi şerifi, FDLS için şu itirafta bulunmuştu: “İçlerine sızıp delil toplayabiliriz ama çok kapalı bir topluluk, yabancıları içlerine almıyorlar. “İzlediğimiz olayların bazıları da sanki ‘Vahşi Batı’da geçiyor gibiydi. Suç örgütleri gemi azıya almış. Warren’ın önlenemez yükselişinde uluslararası şirketler rollerini aksatmadan oynuyorlar…Dünyaya hükmeden Amerika, nasıl oluyordu da Warren gibilerle mücadelede zorlanıyordu. Üstelik bunlar pıtrak gibi çoğalırken, yurtdışına kayarken eskilerin deyişiyle mütenebbih de olmuyordu.

İzleyici gözüyle son söz: “ FDLS’nin ikinci sınıf vatandaşı olan kadınlar, Elissa’nın tanıklığı sayesinde aynı zamanda Warren’ın karşısına dikilenler oldular. “ (Rebecca  Wall  )

DİPNOT:

1)  Röportajlarda verilen ayrıntılar, okura uzun gelebilir. Ancak farklı kesimlerden kişilerin içinde bulundukları koşulları ve özellikle dönemin politik ortamını yansıtması ,  olup bitenlerin daha iyi kavranması  böylelikle   okurun daha  kolay  yorum yapabilmesi için   yararlı olabileceğini düşündüm. Ayrıca her şey o kadar apaçık ortada ki, yazıya kendi yorumumu katmak izleyiciye saygısızlık olacaktı.