Şentop, Erdoğan’ın adaylığını savundu: Hiçbir hukuki problem yok
Şentop, “Bu konuda hiçbir tereddüt yok, Sayın Cumhurbaşkanımızın birinci dönemidir, ikinci defa adaylığı söz konusu olacaktır” değerlendirmesini yaptı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olarak katıldı, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Şentop, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adaylığı hakkındaki tartışmanın zamanlamasının ilginç olduğunu savundu.
Bu düzenlemenin Nisan 2017’deki referandumla Anayasa’ya girdiğine işaret eden Şentop, yürürlük tarihleri dikkate alındığında 2018 seçimlerinden önce yürürlüğe girmiş bir düzenleme olduğunu söyledi. Şentop, “Dolayısıyla bu tartışmanın zamanlaması ilginç, buraya dikkati çekmek istiyorum. Tam seçimlerin takviminin açıklanacağı bir sırada, böyle bir tartışmanın, bugüne kadar hiç lafı, sözü edilmemiş şekilde gündeme gelmesi ilginç” diye konuştu.
Hukuken bakıldığında bu konuda “hiçbir tereddüt olmadığını” ileri süren Şentop, “Çok açık bir şekilde Cumhurbaşkanımızın bu birinci dönemidir, ikinci defa adaylığı söz konusudur. Bu bakımdan Anayasa’ya göre aday olmasıyla ilgili hiçbir hukuki problem yok” dedi.
Bu konudaki tartışmalarda hukuki görüş ileri süren kişilerin hukukçu olabileceklerini ama hukuki görüşün, hukukçunun söylediği görüş olmadığını öne süren Şentop, hukuki görüşün bazı kriterleri olduğunu anlattı. “Hukukçunun görüşünün gerekçesini ve dayanağını ortaya koyması gerektiğini” dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
“Bu açıdan baktığımızda önce birkaç şeyi eleyelim. Bazı hukukçu arkadaşlar ‘Metin çok açık, bu tartışılmaz.’ diyorlar. ‘Yoruma kapalı’ diyenler de var. Esasen ‘Yoruma kapalı, tartışılmaz’ demek, bir yorum şeklidir. Buna lafzi yorum diyoruz. Yazılı cümledeki kelimeler, sözlük anlamlarıyla kabul edilirse buna lafzi yorum diyebiliriz. Fakat bu ‘Metin açıktır, tartışılmaz’ aslında skolastik dönem kilise yaklaşımından ortaya çıkmaktadır. Ona göre ‘Mukaddes kitap kendi kendini yorumlar’ şeklinde bir yaklaşım var. Halbuki hukuk metinleri, kendi kendini yorumlamaz, bir cümledir o, bir kelimedir. Hukuk kuralı, bu kelimelerin, cümlenin yorumuyla ortaya çıkartılan şeydir esasen. Dolayısıyla hukuk kuralı her zaman cümlenin yorumu sonucu ortaya çıkmıştır. ‘Yoruma kapalı’ yaklaşımları esasen temelden yanlış. Yorum meselesini ve hukuk kuralının ne olduğunu tam bilmeyenlerin görüşleri.”
Şentop, Anayasa’nın 101. maddesinin ikinci fıkrasının “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” ifadesini içerdiğini hatırlatarak, bazı hukukçuların bu hükmün değişmediğini, aynı olduğunu söylediğini aktardı.
Anayasa değişikliğinden sonra cümlenin aynı kaldığını belirten Şentop, ancak cümlenin değişmediğini söylemenin, bir hukuk kuralının nasıl değiştiği konusunda yanlış bir fikir verdiğini iddia etti.
Şentop, “Sadece cümlenin değişmesi mi metni değiştiriyor? Yoksa bir hukuk metnini değiştiren nedir? Parlamento iradesidir, anayasaysa anayasa koyucunun iradesidir. Metnin değişip değişmemesinin bir önemi yok. Belki cümle olarak aynı cümleden bahsediyoruz. Ama bu cümleyi yasama organı ne zaman, hangi tarihten sonra yürürlüğe koymuş, önemli olan budur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin düzenlemenin 30 Nisan 2018’de yürürlüğe girdiğini hatırlatan Şentop, “Bu şu demektir; 30 Nisan 2018’den sonra bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, Recep Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere, iki defa aday olma ve seçilme imkanı tanınmıştır” iddiasında bulundu.
Parlamenter sistem dönemi cumhurbaşkanlığıyla ilgili hükmün yürürlükten kalktığına işaret eden Şentop, şöyle konuştu:
“31 Ekim 2007 tarihinde yürürlüğe giren ‘en fazla iki defa seçilir’, ifadesi 30 Nisan 2018’de yürürlükten kalkmış. Anayasa koyucu, aynı cümleyi 30 Nisan 2018’de yürürlüğe koymuş. Demek ki bizim iki defa seçilmeyle ilgili Anayasamızda iki farklı hüküm var. Birisi 30 Nisan 2018’den önceki hüküm, o yürürlükten kalkmış. Yeni bir hüküm getirilmek suretiyle iki defa seçilme hakkı, tekrar 30 Nisan 2018’den itibaren tanınmış. Burada bir tereddüt yok, cümlenin aynı olduğu tartışmaları lüzumsuz. Bir hukukçunun girmeyeceği tartışmadır. Çünkü burada önemli olan cümlenin, kelimelerin aynı olup olmaması değil. O cümleyi, kelimeyi yürürlüğe koyan anayasa koyucunun iradesidir. Bu da 30 Nisan 2018’den sonra iki defa seçilme hakkı tanıdığını gösteriyor.”
Şentop, cumhurbaşkanı kelimesinin terim anlamına yönelik tartışmaya işaret ederek, Anayasa’da cumhurbaşkanı kelimesinin 16 Nisan 2017 referandumundan sonra farklı bir anlam kazandığına dikkati çekti.
Eski sistemde cumhurbaşkanı ile birlikte başbakan ve bakanlar kurulunun yer aldığını anımsatan Şentop, parlamenter sistemde cumhurbaşkanının oldukça sınırlı yetkilere sahip olduğunu ve cezai bakımdan da sorumsuz olduğunu anlattı. Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdiyse başbakanlık ve bakanlar kurulu dahil olmak üzere yürütmenin tamamı cumhurbaşkanı kavramıyla ifade ediliyor. Yeni sistemde cumhurbaşkanı seçimi, yürütmenin seçimidir. Eskisi gibi sorumsuz cumhurbaşkanının seçimi değildir. Dolayısıyla Anayasa’nın her yerinde bu böyledir. Bir hukukçu baktığında ‘Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir’ cümlesini okuduğunda, bu cumhurbaşkanının anlamı, kapsamı nedir, ona bakar, ona göre karar verir. Cumhurbaşkanı kelimesinin anlamı ve kapsamı 2017 Anayasa değişikliğinden sonra değişmiştir. Anayasa’da kullanılan bütün cumhurbaşkanı ifadeleri, kural olarak bu anlamda, eski sistemdeki cumhurbaşkanının anlam ve kapsamından farklı olarak kullanılmıştır.”
Şentop, kendisinin bir akademik makalesine karşı “faili meçhul yazı yazdırıldığını” iddia ederek, “Bir şahıs var ama kimdir, akademik titri nedir, hukukçu mudur, nerede görev yapıyor belli değil. Bir hakemli derginin böyle bir yazıyı da yayımlamaması lazım esasen” şeklinde konuştu.
Söz konusu yazıda, cumhurbaşkanının sorumluluğuna ilişkin maddeyle ilgili cumhurbaşkanı ifadesinin eskileri de kapsaması gerektiği, aksi takdirde eski cumhurbaşkanlarının yargılanamayacağının savunulduğunu aktaran Şentop, eski cumhurbaşkanlarının zaten sorumsuz olduğunu, görevleriyle ilgili bir suç iddiasının söz konusu olmadığını vurguladı. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının tek başına işlem yapamadığını ve sorumluluğun da başbakan veya ilgili bakanda olduğunu anlatan Şentop, söz konusu sistemde cumhurbaşkanının sadece “vatana ihanetten” yargılanabildiğini ancak böyle bir suçun da olmadığını dile getirdi.
Şentop, eski sistemde cumhurbaşkanının sorumluluğu bulunmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Halbuki yeni sistemde, 2017’den sonra 105. maddede yeni dönemin cumhurbaşkanı, çünkü hükümeti temsil ediyor ve bütün kararları imzalama yetkisine sahip. Dolayısıyla bu yetkilere karşılık olarak bir sorumluluk da getirilmiş. Cumhurbaşkanı ifadesi, Anayasa’da 2017’den sonra değişmiştir. ‘Bir kimse en fazla iki defa seçilir’ dediği 101. maddenin hemen bir sonraki fıkrasında da cumhurbaşkanının nasıl seçileceğiyle ilgili, adaylığıyla ilgili bir düzenleme var. Orada gözüküyor ki o cumhurbaşkanıyla kastedilen yeni sistemin cumhurbaşkanıdır. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız, yeni sistemin yürürlüğe girişinden sonra da ilk defa cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu birinci dönemidir. Bu, hukuki bir tartışma değil, zamanlaması itibarıyla da baktığınızda bir siyasi tartışmadır. Sanıyorum seçim sonrası bazı senaryolar için hazırlıklar yapmaya çalışıyor bazı kişiler. Hukuki bir tartışma, hukukçuların görüş ifade etmesiyle ortaya çıkan tartışma değildir, görüşün hukuki olması lazım. O da görüşün gerekçeleriyle beraber temellendirilmesiyle olabilir. Bu konuda hiçbir tereddüt yok, Sayın Cumhurbaşkanımızın birinci dönemidir, ikinci defa adaylığı söz konusu olacaktır.”