TKH: Lozan’a yönelik saldırılar, emperyalizminin projelerine hizmet etmek dışında bir anlama gelmemektedir

TKH tarafından yapılan açıklamada "Lozan’ın 100. Yıldönümünde çıkarılacak dersler bellidir. Emperyalizme karşı ülkenin bağımsızlığını yeniden kazanmak ve emperyalizminin Ortadoğu’daki emellerine karşı Ortadoğu emekçilerinin ortak mücadelesini örgütlemek!" denildi.

TKH: Lozan’a yönelik saldırılar, emperyalizminin projelerine hizmet etmek dışında bir anlama gelmemektedir

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Lozan Anlaşması’nın 100. yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Bugün Lozan’a yönelik saldırılar, 100 yıl önce olduğu gibi emperyalizminin Türkiye’ye ve bölgeye yönelik projelerine hizmet etmek dışında bir anlama gelmemektedir.” denildi.

“Lozan’ın 100. yıldönümünde emperyalizme karşı mücadele yükseltilmelidir” başlığıyla yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Lozan, emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış bir savaşın barış anlaşması olarak Türkiye’nin bağımsız ve egemen bir ülke kuruluşunun tescil edilmesidir.

Dönemin emperyalist ülkeleri olan İngiltere, Fransa ve İtalya’nın Türkiye’yi parçalama ve işgal siyaseti ulusal kurtuluş savaşı ile yenilgiye uğratılmış, emperyalizme karşı verilen mücadele Lozan Anlaşmasıyla tescil edilmiştir.

Lozan’ın 100. Yıldönümünde, bugün, ne yazık ki ülkemizin bağımsızlığı ve egemenliği emperyalizmin ayakları altındadır. 100 yıldır, bizzat kapitalizm ve kapitalizmin sahibi sermaye sınıfı tarafından ülkemizin bütün değerleri emperyalizme teslim edilmiştir. Dün Lozan ile kaldırılan kapitülasyonlar bugün geri gelmiştir. Ülkenin limanları, fabrikaları, toprakları, yolları, madenleri emperyalist tekellere peşkeş çekilmiş, Türkiye NATO üyesi yapılarak emperyalizmin askeri sultasına girmiş, Gümrük Birliği anlaşmasıyla emperyalizminin tam boy pazarı, Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanlığı ile batının sığınmacı gettosu haline getirilmiştir. Bugün Türkiye’nin bağımsızlığı ve egemenliği, kağıt üzerinde kalan bir hamasete dönüştürülmüştür. 100 yıllık kapitalizm tercihi bir yandan Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını kemire kemire bitirirken diğer yandan sermayenin çıplak diktatörlüğü anlamına gelen gerici istibdat rejimiyle sonuçlanmıştır.

Türkiye’yi emperyalizme bağımlı hale getiren ve ülke egemenliğini doğrudan emperyalist güç odaklarının hegemonya alanına ve emperyalist tekellerin ortaklığını temsil eden sermaye sınıfının egemenliğine çeviren temel olgu kapitalizmdir. Bugün Lozan, bu temel gerçek ortaya konmadan değerlendirilemez.

Bugün Lozan’a yönelik saldırılar, 100 yıl önce olduğu gibi emperyalizminin Türkiye’ye ve bölgeye yönelik projelerine hizmet etmek dışında bir anlama gelmemektedir. Kaldı ki, Lozan’ın 100. Yıldönümüne denk gelen içinden geçtiğimiz kesitte ABD’nin başını çektiği emperyalist devletlerin Ortadoğu’da yeni projelere ve hesaplara sahip olduğu kimse için sır değildir. Dün Osmanlı’yı parçalama ve bölme siyasetiyle Ortadoğu halklarına ve topraklarına yönelik emperyalist sömürge siyaseti, bugün Irak’ın işgali ve bölünmesi, Suriye’nin cihatçı çeteler eliyle yıkımı ve İran’ın hedef tahtasına oturtulmasıyla sürmektedir. Lozan, bugün güncel anlamıyla da önemlidir.

ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanlığını yapan Siyasal İslamcıların Lozan’ı hezimet saymaları, neo-Osmanlıcı bölgesel güç kılıfıyla, emperyalist projenin taşeronluğundan başka bir anlama gelmemektedir. Suriye’nin parçalanma siyaseti, ülkemizin değil emperyalizminin çıkarına ve Filistin topraklarında işgalci konumda bulunan İsrail’in güvenliği içindir ve AKP büyük bir hamaset ve yalanla yanan ateşe benzin dökerek hem Suriye’nin yıkımına hem de ülkemizin büyük zarar görmesine neden olmuştur. Cihatçı çetelerin hamiliğini üstlenerek Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını yapan AKP iktidarının temel karakteri, emperyalizmin taşeronluğunu üstelenen işbirlikçiliktir!

Bugün benzer şekilde Kürt sorunu üzerinden İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin parçalanması ve bölünmesi anlamına gelen siyasi arayışlar ile emperyalizminin hedefleri arasında paralellik yok sayılamaz. Lozan’ı hedef tahtasına koymak bu açıdan çok tehlikeli bir yoldur. Türk, Arap, Kürt, Fars ve diğer bütün halkların eşitlik temelinde birlikte yaşamasının yolu emperyalizmden destek istemek değil emperyalizme karşı Ortadoğu haklarının ortak mücadelesini örmekten geçer.

Emperyalizm, ulusların kendi kaderini tayin hakkını değil kendi çıkarını; emperyalist tekellerin karlarını ve halklar arası düşmanlık tohumları ekerek kendi askeri/siyasi egemenliğini savunur. Dün sömürgecilikle dünya haklarının ve emekçilerin kaderini belirleyen emperyalizm, bugün de Ortadoğu’da Türk, Arap, Fars, Kürt ve bütün halkların kaderlerini çizmeye çalışıyor. Sonuç ise Irak’ın işgali, Suriye’nin yıkımı, Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesidir. ABD emperyalizminin 2001 yılından bu yana sözde terörle mücadele adına yürüttüğü savaşlarda ve askeri operasyonlarda 335.000’i sivil olmak üzere 900.000’den fazla insan yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmış ve on milyonlarca insan yerinden edilmiştir. 2003 Irak Savaşı’nda, 16.000’den fazlası doğrudan ABD ordusu tarafından olmak üzere 200.000 ila 250.000 arasında sivil öldürülmüş ve bir milyondan fazla insan evsiz kalmıştır. Suriye’de 2016 ve 2019 yıllarındaki çatışmalarda, 3.833’ü ABD öncülüğündeki koalisyon uçaklarının bombardımanlarında olmak üzere yarısı kadın ve çocuklardan oluşan 33.584 sivilin katledildiği belgelenmiştir. ABD emperyalizmi sahneye koyduğu sözde Arap baharı ile birlikte dünya çapında 37 milyon mülteci yaratmıştır.

Lozan’ın 100. Yıldönümünde çıkarılacak dersler bellidir. Emperyalizme karşı ülkenin bağımsızlığını yeniden kazanmak ve emperyalizminin Ortadoğu’daki emellerine karşı Ortadoğu emekçilerinin ortak mücadelesini örgütlemek!

Dün emperyalist işgale karşı verilen ulusal kurtuluş savaşı, bugün işbirlikçi patronlara, emperyalizmin taşeronluğunu üstlenmiş gericilere ve NATO’culara karşı verilerek kazanılacaktır.”