Uydurulan yeni “suç”: Türbana hakaret

Oysa mağduriyet timsali haline getirdikleri türban, siyaseti dizayn ettikleri, gericiliğin beslendiği, tarikat ve cemaatlerin semirdiği yeni rejimin adı oldu. Bugün gelinen noktada ise türban, bütün kadınların özgürlüklerinin üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaktadır.

Seçimlere kısa bir süre kala AKP yeniden türban hamlesi ile anayasa değişikliğini gündeme getirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı pası aldığını ifade etmekten çekinmeyen AKP, bu pası gol olarak kendi hanesine yazmanın peşinde. Meclis anayasa komisyonuna gelmesi beklenen iki başlıktaki anayasa değişiklik teklifi, AKP eliyle kurulan yeni rejimin temel karakterini özetliyor. Özetle türbanın mutlak olarak ayrıcalıklı kılınmasını öngören ve farklı cinsel yönelimlere sahip yurttaşlara karşı ayrımcılığın gerekçesi haline getirilen değişiklik önerisi meclise pimi çekilmiş bomba misali bırakılmış durumda.

AKP, MHP ve BBP’nin destek verdiği teklif, diğer partiler nezdinde ise ‘seçim yatırımı haline getirilebilir mi’ sorusuyla ele alınıyor. Bu açıdan AKP’nin sunduğu anayasa teklifi bir turnusol işlevi görüyor. AKP’nin yirmi yıllık iktidarının temel karakterini ifade eden teklif, muhalif olduğunu iddia eden partiler tarafından şimdiye kadar gerçek bir muhalefet ile karşılanmış değil. Aksine altılı masanın son yaptığı toplantının sonuç metninde, AKP’nin dümenine su taşıyan açıklamalar yer aldı.

Altılı masa başörtüsü mağduriyeti yarıştırarak, 28 Şubat’ın kara günlerini hatırlatarak ve yeniden 1921 anayasasına atıf yaparak AKP’nin kurduğu gerici rejime karşı olmadığına yemin billah etmiştir.

AKP’nin hazırladığı anayasa değişiklik önerisi bugüne kadar adım adım tasfiye edilen laiklik ilkesinin anayasa metninde de açık ihlali anlamına gelmektedir.

AKP’nin Meclis’e sunduğu anayasa teklifi doğrudan dini referanslarla, belli bir kesime mutlak surette koruma ve ayrıcalık tanımlamaktadır.

AKP’nin sunduğu anayasa teklifi kadınlara açıkça İslamiyet’in bir yorumuna göre örtünmeyi dayatmakta, bu kıyafet şekline uyan makbul kadın imajı yaratmaktadır. Bunun dışında kalan kadınlara karşı ayrımcılığın önünü açmaktadır.

AKP’nin hazırladığı anayasa teklifi kamu hizmeti alımında da AKP’nin tanımladığı kalıba uymayan kadınların rahatlıkla ayrımcılığa ve baskıya tabi tutulmasının önünü açmaktadır.

AKP’nin anayasa teklifi farklı cinsel yönelimlere sahip yurttaşlara karşı nefreti körüklemektedir. Bu açıdan anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesini ayaklar altına almaktadır.

AKP’nin anayasada görmek istediği açıkça şer-i hukuktur.

Bugün anayasa değişikliğinin sakıncalarını ortaya koymak yerine, türban mağduriyeti korosuna katılmak, tam da AKP’nin kurduğu rejime onay vermek ve ekmeğine yağ sürmektir.

Bugün AKP iktidarının değişmesini isteyen geniş toplumsal kesimlere ‘bana mahkumsunuz’ mesajı veren düzen muhalefeti AKP ile aynılaşarak yoluna devam ediyor.

Oysa mağduriyet timsali haline getirdikleri türban, siyaseti dizayn ettikleri, gericiliğin beslendiği, tarikat ve cemaatlerin semirdiği yeni rejimin adı oldu. Bugün gelinen noktada ise türban, bütün kadınların özgürlüklerinin üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaktadır. Sadece son bir haftada basına yansıyanlara bakmak yeterli. Basında çokça yer alan Kanal 7 muhabirinin bir yurttaşa dönük tacizkar tavırlarını görmezden gelen yargı, türbana hakaret ettiği gerekçesiyle yurttaşı gözaltına almış, bütün gece nezarethanede bekletmiş ve adli kontrol şartıyla serbest bırakmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, ısrarla ‘başörtüsüne hakaret edildi’ lafzının öne çıkarılması. Kişi hak ve hürriyetlerinden, ya da kişiye hakaretten bahsedilmiyor, başörtüsüne hakaret suçu gözümüze sokuluyor. Nitekim gericilerin kadınlara yönelik hakaretlerini sıralamaya kalksak sayfalar yetmez. Ancak bu hakaretleri yapanlar bırakın gözaltına alınmayı en üst protokolle resmi kurumlarda ağırlanıyor. Örneğin sokaklar kasap dükkanına döndü ifadeleriyle milyonlarca kadına hakaret eden Halil Konakçı hakkında yapılan suç duyurusuna mahkeme ifade özgürlüğü diyebiliyor.

Bir başka dikkat çeken husus başörtüsü nosyonuna ilişkin. Öyle her başörtüsü de makbul değil, onun da ölçütü var. Örneğin Kanal 7 muhabirinin mağduriyeti tartışılırken AKP’ye yakınlığı ile bilinen Hacer Haniç bazı başörtülülerden duyduğu rahatsızlığı ‘Makyaj, estetik, çirkeflik, kompleks en abartılısından ama başörtülü. Niye takıyorsun? Takma. Ne anlamı var? Başörtü başında can çekişiyor…’ şeklinde ifade etmiş. Başka mecralarda dile getirilse AKP’li cenahın tepkiyle karşılayacağı böylesi sözler, yandaşlar tarafından dile getirilince bu kesim tarafından destek buluyor.

Kadınlara yönelik örtünme dayatması tarih boyunca kadınlar üzerindeki baskının önemli bir aracı iken bugün bu dayatmanın özgürlük nidaları ile bayraklaştırmaya çalışmak nafile bir çabadır.

Siyasal İslam’ın bugün egemen olduğu ülkelerde kadınlara yönelik örtünme, hatta sadece iktidarın istediği şekilde örtünme baskısı ve dayatması ortadadır. Örneğin İran’da öldürülen Mahsa Amini örtünmediği için değil, molla rejiminin istediği şekilde örtünmediği için gözaltına alındı. Afganistan’da Taliban yönetimi ile birlikte kadınlara siyah ya da mavi tesettür ve peçe zorunluluğu getirildi. Türkiye’de ise tarikat ve cemaatlerin kendilerine özgü örtünme şekillerini kadınlara dayattıkları biliniyor.

Bugün AKP iktidarının gündeme getirdiği anayasa değişiklik teklifi Siyasal İslam’ın tercihlerinin ürünüdür. Laikliği kafirlik, eşitliği fıtrata aykırı, kadınları mutlak surette ikincil gören bir siyasi anlayışın özgürlük kılıfı ile sunduğu anayasa teklifi tarih boyunca kadınlara dayatılan örtünme baskısının bir başka versiyonudur. Önerilen anayasanın dinsel referanslarla yeniden yazımıdır. Önerilen kadınların yurttaşlık haklarının şer-i kurallarla dizaynıdır. Bu öneri müzakere edilemez, revize edilemez. Bugün kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini görmezden gelerek gericilik yarıştıranlar AKP’nin muhalifi değil, olsa olsa kötü bir kopyası olmaya adaydırlar.

AKP’nin gerici politikalarına karşı gerçek eşitlik diyen, özgürlük diyen, laiklik diyen milyonlar ise aydınlık bir ülkenin özlemini örgütlü bir mücadeleye dönüştürecektir mutlaka.