2024 kapanırken, bir kez daha çare sosyalizm!
2024 yılında ortak zeminlerinin genişlemiş olması, AKP’den kurtulmak isteyen milyonlarca insanın umut bağladığı sandık sonuçlarının dahi üzerinden bir hafta dahi geçmeden, AKP’nin güçlenmesine muhalefet eli ile tahvil edilmesi düzen dışı tek seçenek olan Sosyalist bir seçeneğin sadece haklı değil acil de bir seçenek, bir yol olduğunu 2024 yılı göstermiş oldu.
2024 yılı kendinden önceki yılların devrettiği önemli ülke ve dünya gündemlerini kendinden sonraki yıllara devrederek kapanıyor. Ancak 2024 yılı emperyalizmin bölgesel planları ve ülkemizdeki iç gündemlerin hızlanmış bir hale de büründüğü bir yıl olması açısından önem taşıyor. 2023 yılı sonlarına doğru Hamas’ın Aksa Tufanı sonrasında İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi on binlerce Filistinliyi katletmesi, bununla da yetinmeyip, Lübnan’ın güney bölgesini işgal girişimi tüm bunlar yaşanırken Lübnan Hizbullah’ının ve Hamas’ın tarihsel liderlerini de katletmesi, emperyalizmin bölgesel planlarını hızlandırdığını gösterdi. Şimdi ise 2024 kapanırken, İsrail güvenliğini sağlama almak için Suriye’nin parçalanması sürecini de bir önceki sürecin sonucu olarak peşi sıra devreye soktu. Emperyalizmin halklara savaş, ülkelere işgal, başta kadın ve çocuklar olmak üzere, bölgede yaşayanlara ise bombalar altında parçalanmak, gerici çetelerin bıçakları altında doğranmak dışında bir şey vadetmediği bir kez daha ispatlanmış oldu. ABD seçimlerinde her ne kadar adaylar arasında ABD’nin müesses nizamı açısından temel bir farklılık içermese de Trump’ın seçimleri kazanmasının 2024 yılındaki gelişmelerin, 2025 yılında daha da hızlanacağını göstermeye yetecek kadar veri barındırıyor. Ülkemizde ise 2024 yılı daha özgün yanlar barındırdı ve tarihe geçen olaylarda üst üste yaşandı diyebiliriz. Bir seçim yılı olan 2024 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden başkan seçilmesi karşısında, yerel seçimlerde ise CHP’nin oylarını arttırmış olması, Devlet Bahçeli tarafından öngörülmeyen bir şekilde Öcalan çağrısının yapılması, kayyum atamalarının yeniden başlaması, düzenin krizlerine çare aradığını ancak zorlandığını da göstermesi açısından önem taşıdı ve taşımaya da devam ediyor. CHP’nin genel başkan değişimi yaşadığı bu sürecin “normalleşme” söylemleri ile AKP’nin elini rahatlatması ise düzenin mutabakat arayışlarını gözle görülür bir hale getirmiş, “iç cephenin güçlendirilmesi” söyleminin ise CHP aracılığı ile de halkın devreden çıkarılması, halkın tepkilerinin soğutulması noktasında özel bir önem atfedildiği görülmüş oluyor. Ülkemizde gerek iktidar blokunun gerekse de düzen içi partilerin, 2024 yılında ortak zeminlerinin genişlemiş olması, AKP’den kurtulmak isteyen milyonlarca insanın umut bağladığı sandık sonuçlarının dahi üzerinden bir hafta dahi geçmeden, AKP’nin güçlenmesine muhalefet eli ile tahvil edilmesi düzen dışı tek seçenek olan Sosyalist bir seçeneğin sadece haklı değil acil de bir seçenek, bir yol olduğunu 2024 yılı göstermiş oldu. 2024 yılı, sermaye sınıfı ile işçi sınıfının bazı bölmelerinin de doğrudan karşı karşıya gelerek mücadelelerini yükselttikleri bir yıl olması açısından da hem önem taşıdı. Polonez işçilerinin sendikal hak mücadelesinden, maden işçilerinin Ankara yürüyüşüne, onlarca alanda işçilerin toplu olarak işten haksız bir şekilde çıkarılması karşısında patronlar boyun eğen değil, direniş çadırını kapı önünde kuran bir işçi sınıfı ile giderek daha fazla tanışır hale geldi. Laiklik mücadelesinde meydan boş bırakılmamışken, kadınların da eşitlik ve özgürlük mücadelelerinde geri adım atmadığı bir yıl mücadele hanesine yazılmış oldu. İKD tarafından düzenlenen 25 kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü için yapılan yürüyüş, “ çocuklar büyüsün, kadınlar yaşasın, bu düzen değişsin” çağrısı ile yapılmıştı. Ülkemizde, sokağa çıkmak için nedenler birikmeyi bir kenara bırakın, kabarıp taşarken, emekçilerin, gençlerin, kadınların ve çocukların başındaki tehlikeler artık somut bir gerçeğe bürünmüşken, düzen değişikliği çağrısı yapmamış olmak, gerçekten de bir noktayı eksik bırakmak değil, tüm noktalarda yanlışa düşmek anlamına gelirdi. Kadın cinayetlerin, tacizlerin, tecavüzlerin, düşük ücrete çalıştırılmalarının, uğradıkları mobbinglerin sistematik bir hale gelmiş olması, çocukların ev içinde, sokakta, köyde, kasabada istismara uğraması, katledilmesi, açlık çekmesi, büyümelerinde gerilik yaşamaları, emekçilerin kölelik şartlarında çalıştırılması, işsizler ordusunun genişlemeye devam etmesi, hayat pahalılığı ve daha insanlığın içinde kıvrandığı sorunların kaynağını “ beceriksiz yönetimler” diyerek geçiştirmek, halkı kandırmakla aynı anlama gelirdi Bu nedenle, bir kez daha halkın ihtiyacı tektir.
Çare sosyalizmdedir.
*Bu yazı Yurtsever Gazetesi’nin 13. sayısında yayımlanmıştır