Bir Filistin yazısı: Yandaşlar maval okumasın!

AKP ve yandaşlar, Ortadoğu’da liderlik yapacaklarını, İran’ın Şii hilaline karşı Türkiye’nin set çekeceğine, İslam dünyasında büyük bir role soyundular, Osmanlı ve hilafet hayalleri kurdular. Ancak onlara biçilen rol Irak ve Suriye’nin parçalanmasının taşeronluğu idi; ama bunu göremediler, anlamadılar ya da…

Eskiden toplumun balık hafızalı olduğu söylenirdi. O yüzden “dün dündü, bugün bugündü”. Bugün yaptığın yanına kar kalır, yarın kimse hatırlamazdı. Şimdi internet var. Geçmişte yazılan yazıyı, çekilen fotoğrafı ya da kayıt altına alınan videoyu tekrar tekrar ulaşabiliyor yeniden okuyor, görüyor ya da izleyebiliyorsunuz.

O yüzden bugün söylenen ile dün söylenenlerin nasıl birbiriyle tezatlık oluşturduğunu görüp siyasette omurgasızlığın en alasının nasıl yapıldığını anlayabiliyorsunuz.

Ya da bugün hamaset yapanların geçmişte hangi misyonu yerine getirdiklerini görebiliyorsunuz.

Yerel seçimler dışında ülke gündeminde önemli yer tutan konuların başında İsrail’in Filistin’e yönelik savaş ve işgal siyaseti geliyor. Doğaldır ki ülkemizde İsrail’in bu savaş siyasetine karşı sesler yükseliyor.

Çünkü Filistin meselesi üzerinden büyük sözler söyleyen AKP’nin, İsrail’in saldırıları karşısında kılını kıpırdatmadığı hatta atılabilecek adımların hiçbirini atmadığı gün yüzüne çıkıyor. İsrail mallarını boykot edelim diyorlar, ama İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret büyüyerek devam ediyor.

Hem de patronlar tarafından. Hem de yandaş patronlar eliyle. Kendilerine MÜSİAD diyen iş adamları İsrail ile ticaretle karlarına kar katarken siyaseten ise Filistin davasını güya savunarak vicdan akladığını sanıyorlar.

Bu ikiyüzlü tutum bugün herkes tarafından görülüyor. AKP’nin bu politikası, siyasal İslamcı bir iktidarın da gerçek yüzünü gösteriyor. İsrail Filistin’e her şeyiyle çullanmışken, Filistin davası üzerinden kendilerini var eden siyasal İslamcıların simge iktidarı AKP’nin büyük bir sahtekarlık içinde olduğu İslamcı tabanda tepki çekiyor, siyasal İslamcılığın ya da AKP’nin işbirlikçi karakteri daha yeni anlaşılabiliyor.

Söyledik, yazdık, çizdik. AKP, sermaye partisiydi, AKP siyasal İslamcı bir parti olarak doğrudan ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığı için iktidara getirildi. Ecevit iktidarının düşürülme gündemini hatırlayınız. Ulus esnafının yürüyüşünü, yazar kasa eylemini… ABD Irak’a müdahale edecekti, Türkiye’de de buna uygun bir iktidar göreve gelmeliydi.

Hemen ardından ABD onaylı ılımlı İslam etiketiyle AKP’nin nasıl pazarlandığını bugünden bakınca çok iyi anlamak lazım. Siyasal İslamcılar ise bu gerçeği bir türlü görmek istemediler. Emperyalizmin kullanışlı aparatı olduklarını bir türlü göremediler. Onlar dini hamasetle Ortadoğu’da Müslümanların lideri olacağını düşündüler, Erdoğan’a halifelik payeleri çizip, yeni Osmanlı hayalleri kurdular.

AKP ve yandaşlar, Ortadoğu’da liderlik yapacaklarını, İran’ın Şii hilaline karşı Türkiye’nin set çekeceğine, İslam dünyasında büyük bir role soyundular, Osmanlı ve hilafet hayalleri kurdular. Ancak onlara biçilen rol Irak ve Suriye’nin parçalanmasının taşeronluğu idi; ama bunu göremediler, anlamadılar ya da…

Bütün cihatçıları Suriye’ye soktular, silah verdiler, para verdiler, ordular kurdular. Suriye yıkılacak İhvancıların, cihatçı çetelerin iktidarı kurulacak, oradan da Müslüman dünyanın liderliğine oynayacaklardı.

Sonuç?

Sonuç İsrail’in güvenliği için emperyalizminin taşeronluğu oldu!

İsrail’in hedefi Suriye’nin yıkılmasıydı. Yıkılmadı ama bugün üç parça…

Aslında ABD-İngiltere’nin planladığı İsrail’in ortak olduğu bir planı adım adım devreye soktular. Bugün Filistin davası, bir direniş hattıydı ve İsrail için bu direniş hattının kırılması gerekiyordu. Irak ve Suriye’nin parçalanması siyaseti adım adım devreye sokulmuştu.

İşte AKP, bu planın taşeronluğunu üstlenerek Siyonist İsrail yönetiminin ve ABD emperyalizminin taşeronluğunu yerine getirmiştir. Cihatçı çeteleri Türkiye üzerinden sokarak, onları besleyerek ve yöneterek, Suriye’nin yıkımına ortak olmuştur. Zayıf Suriye demek zayıf Filistin demekti.

Bugün İsrail, Filistin’e büyük bir yıkım savaşına girişmişse, bunu zemini AKP tarafından döşenmiştir. Kimse maval okumasın!

AKP’ye verilen oylar, Filistin’e düşen bomba olmuştur! Bugün sokaklarda Filistin için sokağa çıkan İslamcı hareket, dün Şii İran’a karşı kaplan kesilip hilafet ve Osmanlı hayalleri kurarken, ABD emperyalizminin taşeronluğunu yürüttüğünü bir türlü anlayamadı.

İşin rengi bugün görülmeye başlandı.

O yüzden bugün bazı İslamcı kalemler AKP’yi eleştirmeye, AKP’nin İslamcılıktan koptuğunu söylemeye başladılar. AKP içindeki çeteden, AKP’nin MHP ile ittifakından ya da AKP’nin devletleşmesini eleştirmeye başladılar.

Bugünü anlamak için geçmişte söylenenleri yeniden hatırlamak gerek. Bakınız Erdoğan dün neler söylemişti. 31 Ocak 2004 yılında ABD’nin Boston’daki Harvard Üniversitesi’nde Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada tam olarak şöyle idi:

“Türkiye ABD’nin Irak’ta başarılı olmasını samimiyetle arzu etmektedir. Çok yönlü destek de olmaktadır. İsrail’in yaşam hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacak.”

Başka söze gerek yok. Dün BOP eşbaşkanlığını yürütenler bugün Gazzelilerin dostu olabilir mi?

Siyasal İslamcılar maval okumasın! Hepiniz oradaydınız.