Suriye’de bir devleti çökerttiler. 13 yıl boyunca, emperyalistlerin Zelensky’e verdikleri destek gibi, cihatçı çetelere silah verdiler, onları maaşa bağladılar. 13 yıldır Baas iktidarını yıkmak için her türlü yolu denediler. Silahlı eylem, terör, algı operasyonları, katliamlar, provokasyonlar, ekonomik yıkım… ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, İsrail, Katar, BAE gibi ülkelerin karşısında direnmeye çalışan Suriye.
Peki neden?
Neden Suriye’yi çökertmek istediler?
Verdikleri tek cevap şu: Çünkü Esad diktatör! Esad, Suriye’de büyük bir zalimdi, halkını katletti!
Vermedikleri yanıtları yazacağız. Ancak önce Suriye düşmanlığının gerekçesi olarak gösterilen “Zalim Esad, diktatör Esad” tezine bakmak gerek. Yandaş kalemler gırla yazıyor, Davutoğlu yerinde duramıyor, Suriye’deki karşı-devrimi kendisine yontmaya çalışıyor, Kalın-Fidan ikilisi “devlet adına” “zaferden” kendilerine pay çıkarmaya çalışıyorlar.
Amerikan kanalları, İngiliz kanalları, Türk kanalları haber üzerine haber yapıyorlar. Büyük bir propaganda makinesi çalışıyor.
Bütün gazeteciler sıraya girdiler. Esad şu kadar insan katletmiş, Esad’ın hapishanesinde işkence cihazları, gizli bölmeler varken kendisi sarayda zenginlik ve şatafat içinde yaşamış… Devlet sarayının görüntülerini yayınlıyorlar. Sadece yandaşlar değil, muhalif diye bilinenler de kuyruğa girmiş, koroya katılmış hep bir ağızdan aynı nakaratı tekrarlıyorlar: “Esad diktatör, nokta.”
Önce şu: Esad’ın sarayından görüntüler yayınlayıp garajındaki arabaların resimleri üzerinden öyle bir algı yaratıyorlar ki: “İşte Esad’ın sarayı!” Sanki AKP Genel Başkanı Saray’da yaşamıyor gibi. Sanki Trump yoksulun önde gideni. Sanki emperyalist tekellerin sahiplerinin nasıl malikanelerde yaşadıkları bilinmiyor gibi.
Yanlış anlaşılmasın: “Esad da sarayda yaşayacak elbet” demiyoruz. Biz “saraylara savaş, kulübelere barış” diyenlerden geliyoruz. Meselemiz bu riyakarlık ve ikiyüzlülükle ilgili… Peşinden gittiğin liderlerin mal varlıklarına, yaşadıkları saraylara bakmadan Esad’ı “saraylarda yaşayan diktatör” teziyle eleştirmeye kalkarsan, işte o zaman aynısını sana da sorarlar.
Sarıldıkları tez “Esad diktatör”.
Sanki Irak’ı, Afganistan’ı işgal eden Esad. Sanki Gazze’yi yerle bin eden bir yılda on binlerce Filistinliyi öldüren Esad. Yugoslavya’yı bombalayan, Libya’yı yıkan Esad. Sanki dünyanın birçok ülkesinde terörü finanse eden ve planlayan, bunun için beşinci kol faaliyeti yürüten Esad’mış!
Emperyalist ABD’nin dünyada neler yaptığını bilmeyen var mı? Hükümetler kurup hükümetler düşüren ABD, İngiltere, Fransa emperyalizmini yok sayacağız ama yatıp kalkıp Esad diktatör diyeceğiz?
Olmaz!
Gazze’de on binlerce Filistinli’yi katleden, Gazze’yi işgal eden Netanyahu diktatör olmayacak, ama Esad diktatör ilan edilecek? Neden?
Sanki ülkesinde seçimleri yaptırmayan Esad? Hala krallıkla yönetilen, seçim meçim olmayan Katar, Suudi Arabistan, BAE, Ürdün kralları diktatör olmayacak, ama Esad diktatör olacak! Saraysa saray, zenginlikle zenginlik, şatafatsa şatafat, hukuk yerine gukuksa gukuk, idamsa idam, kırbaçsa kırbaç, hepsi olacak ancak petrol zengini Körfez ülkelerinin kralları diktatörden sayılmayacak? Neden?
Darbe yapıp Mursi’yi asan Sisi diktatör olmayacak, Kaşıkçıyı katleden Suudi prensi diktatör olmayacak ama Esad diktatör sayılacak? Neden?
Esad’ın yönettiği ülkede ekonomi iyi değildi, demokratik değerlerin geliştiğini ve oturduğunu iddia etmek de; hak, hukuk ve adalet eksikti, yolsuzluk vardı, eşitsizlik vardı. Baas iktidarının eleştirilecek çok yanı bulunuyor.
Peki bu saydıklarım Türkiye’de yok mu?
Suriye’de Baas iktidarının yıllarca uğraştığı asli sorun önemsiz sayılabilir mi? Müslüman Kardeşler (İhvan) adıyla bilinen ve tarihte birçok kez doğrudan silahlı ayaklanmaya girişen, gerici karşı-devrim gücünün yıllardır Suriye’yi uğraştırmasını yok mu sayacağız? Terör eylemleri düzenleyen, suikastlara girişen, ülkenin alt yapısına sabotajlar yapan, silahlı ayaklanmaya kalkışan, başka ülkeler tarafından yıllardır silahlandırılan bir dinci örgütü Suriye’nin tarihinden, Baas’ın iktidar sürecinden silecek miyiz?
Tıpkı FETÖ gibi. İhvan, Suriye’nin FETÖ’süydü. Doğrudan NATO konsepti doğrultusunda Sovyet dostu bir ülkeyi içeriden çökertmek için kullanılan İhvancılar, aynı zamanda “birlik, özgürlük, sosyalizm” diye kurulan ve emperyalizme karşı Arapların birliğini savunan Baas iktidarının en büyük düşmanı kesilmişti. Teröre ve İhvan’a karşı, alınan tedbirlerin boyutu ve nedeni ortaya konmuyor. O İhvan ki, 1979’da askeri bir okulda silahsız öğrencileri sıraya dizip katletmişti. Şeriat isteyen, silahlı İslamcı bir örgüttü.
Bugün ülkemizde Cumhurbaşkanı’na basit bir eleştiri yapan insanlar, hakaretten yargılanıyor, tutuklanabiliyor. Bunu “normal” görenlerin Esad diktatör korosu kurmasında bir tuhaflık yok mu? 1925 yılında gerici Şeyh Said ayaklanmasının boyutu karşısında genç Cumhuriyet’in aldığı önlemlere ne demeli o zaman?
Suriye devleti, Ortadoğu’nun emperyalizm tarafından işgaline ve İsrail’in kuruluşuna karşı paradigmayla kuruldu. Suriye’nin Fransız mandasına karşı kuruluş tarihi 1947. Bu tarih aynı zamanda İsrail’in bir oldu bittiyle Filistin topraklarında kuruluşunun tarihiyle aynı kesit. Suriye demek, Filistin davası demekti. Suriye’nin kuruluş paradigmaları, Filistin davasıyla doğrudan ilgilidir!
Bu gerçek görülmeden, bugün Suriye’de Baas iktidarının yıkılışına sevinmek, İsrail’in Filistin topraklarına işgaline sevinmekle eşdeğer tarihsel bir olgudur. Baba Esad, Mısır’ın İsrail ile anlaşmasından sonra Sovyetler’e yakınlaşmıştı. Sovyetler Birliği’nin Suriye üssünün açılması tarihi ise 1971 idi.
Suriye, Filistin davasına sahip çıktığı, Sovyetler’e yakın bir ülke olduğu, tarihsel olarak hep emperyalizme karşı durduğu, için içerinden yıkılması amacıyla Müslüman Kardeşler örgütü vekil güç olarak hep sahneye sürüldü! Silahlandırıldı, yönetildi. İhvan’ın Suriye’de estirdiği terör ve provokasyonlar, bu gerçeği yalın bir biçimde gösteriyor.
Tıpkı Mısır’da olduğu gibi. Mısır’ın laik ve anti-emperyalist efsanevi Cumhurbaşkanı Nasır’a, Müslüman Kardeşler örgütü suikast girişiminde bulunmadı mı?
Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi. Dincilik, komünizme karşı kullanılmamış mıydı? Kanlı Pazar, Sivas, Maraş katliamları yaşanmadı mı?
FETÖ’nün bir benzeri olan Irak’taki Kesnizaniler emperyalizmin beşinci kolu değil miydi?
Suriye’de Müslüman Kardeşler, başından beri Baas rejimine karşı emperyalizmin kullanışlı aparatı olarak, silahlı bir güç işlevi gördü. İsrail’in güvenliği ve emperyalizmin çıkarları için Suriye’de iktidar ya boyun eğecekti ya da yıkılacaktı.
Bugün Suriye’de yaşananları bu yalın ve somut tarihsel gerçekler ışığında okumadan anlama şansı bulunmuyor. 13 yıldır önce Hama ve Dera’da başlayan ayaklanmalar yetmemiş, dünyanın her yerinden toplanan cihatçılar devreye sokulmuştu.
Şimdi bir koro hep bir ağızdan aynı nakaratı söylüyor: “Esad diktatör”
2007 yılında Bodrum’da tatil yapan ve AKP ile ortak hükümet toplantıları düzenleyen, daha düne kadar görüşme için kapısını çaldığınız Esad, ne zaman diktatör oldu sizce?
Gazze’ye üzülüp, Suriye’ye sevinen bir garabet ve akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Esad diktatör nakaratı emperyalizm ve Siyonizm gözlüğüyle dünyayı okumaktır!
Çünkü Baas iktidarının düşmesinde birinci derecede rol oynayan HTŞ’nin arkasında İngiliz istihbaratı ile ABD ve İsrail olduğunu herkes biliyor. HTŞ’nin kimin malı olduğunu bile bile bu sevinç niye?
Mesele bu açıdan Esad değil. Çünkü “Esad diktatör” naraları, BOP’un ve gerçeklerin üzerini örtüyor.
Bu haber en son değiştirildi 17 Aralık 2024 11:10 11:10
Asgari Ücret Tespit Komisyonu üçüncü toplantısını 19 Aralık'ta yapacak. Toplantı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı…
ABD basınına konuşan HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani, artık doğum adı olan Ahmed el-Şara'yı kullandığını,…
Yurtdışına çıkış harcının pulla ödenmesi 1 Ocak itibarıyla sona erecek. Harç ödemeleri dijital yollarla gerçekleştirilecek.…
ABD'de New York Mahkemesi Yargıcı Juan Merchan'ın, ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump hakkında görülen "sus…
Kılçer Suriye’nin BOP kapsamında, İsrail’in güvenliği için yıkıldığını belirterek, başta HTŞ olmak üzere cihatçı çetelerin,…