HABER MERKEZİ
Kartal, Maltepe ve Ataşehir belediyelerinin ardından dün greve çıkan Kadıköy Belediyesi işçilerinin grevi “bir dakika” içerisinde sonuçlanarak emek tarihine ilginç bir şekilde geçmiş oldu. Grevin resmi olarak ilanın ardından bir dakika sonra gelen mesajla “anlaşma” masasının kurulduğu işçilere mesaj aracılığıyla bildirilirken, greve hazırlık yapan işçiler şaşkınlığını gizleyemedi.
18 Kasım akşam saatleri itibariyle belediye önünde toplanmaya başlayan Genel-İş üyesi işçiler, “sonuna kadar gideceğiz” mesajını verirken, grev ilanın resmi olarak yapılmasının hemen ardından sendika yönetimi “anlaşma sağlandı” mesajı geçti. Alandaki işçilerin bir kısmı kendilerine sorulmadan anlaşma yapılmış olmasına tepki gösterirken, birçok işçi olup biteni şaşkınlıkla karşıladı.
Belediye işçileri “bekledikleri” bir şaşkınlık içinde
Yurtsever Haber’e konuşan Kadıköy Belediyesi’nde farklı birimlerde çalışan işçiler durum karşısında “şaşkınlıklarını” gizleyemediklerini belirtirken, anlaşma maddelerinin beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu belirttiler. Şube yönetiminin grev hazırlıklarının sınırlı olması nedeniyle sürecin beklendiğini belirten işçiler, kesin yorum yapmaktan kaçındılar. Şube yönetiminin kararının birimlerde tartışıldığını ama genel huzursuzluğa rağmen şimdilik işçilerin beklemede olduğunun altı da çizildi. Sendika yönetiminin aldığı kararın Maltepe, Ataşehir ve Kartal’dan sonra “beklendiği” de işçiler tarafından belirtildi.
Toplu sözleşme sürecinde ipler kimin elinde?
Kadıköy Belediyesindeki grev, “ansızın başlayıp” biterken, İstanbul ve İzmir’deki çeşitli CHP’li belediyelerde ortaya çıkan tablo işçilerde de tepkiyle karşılandı. CHP’li belediyelerin bir araya gelerek kurduğu patron örgütü SODEM-SEN (Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası), süreci baştan sona yönetirken, Genel-İş sendikasının da SODEM-SEN’in bir uzantısı gibi çalışması kimseyi şaşırtmadı. Kadıköy Belediyesinde ortaya çıkan tablonun yolu Kartal, Maltepe, Ataşehir ve Buca grevlerinde döşenirken, SODEM-SEN’in süreci CHP’de Ekrem İmamoğlu adına yönettiği biliniyor.
CHP’nin belediyelerdeki eş güdümü sağlamak için 2019 yılında kurduğu SODEM-SEN sadece toplu sözleşme süreçlerini değil, aynı zamanda CHP’li belediyelerdeki işe alım, ücret vb. şeklinde politikaları da belirliyor. Bu nedenle toplu sözleşme süreçlerinde “örgütlü” sayılan sendikaların çoğu zaman sadece “ücret” üzerine söz söylediği düşük tonlu, “ücret sendikacılığı” denilecek sendikacılık türünden bile geri bir imaj çizmesinin bir nedeni de bu.
Kartal ve Maltepe’de işçiler ile sendika arasında mesafe açılmış durumda
İstanbul’da CHP’li belediyelerin bir kısmında görülen “toplu sözleşme grevleri” de büyük oranda bu sürecin işçiler nezdinde kabul edilmesi üzerine kurulmuş durumda.
Daha önceki grev süreçlerinde de Genel-İş yönetiminin benzer bir pratiği sergilediği bilinirken, bugün ortaya çıkan tablodan bir bütün olarak sermaye düzeninin alışılmış patronaj ilişkileri sorumlu. Patron-sarı sendika-kolluk kuvvetleri üçlüsünün belediyelerdeki yansıması olan bu süreçlerde işçilerin mücadele etme isteği de bu yolla törpüleniyor.
Maltepe ve Kartal grevleri sürecinde öne çıkan işçilerin Yurtsever Haber’e verdikleri görüşler de benzer yönde. Kartal grevinde öne çıkan işçiler, sendika yönetiminin mücadeleden kaçan tavrını açık bir şekilde eleştirirken, işçiler ile sendika arasında kapanması zor bir güven sorunu doğduğunu belirtiyorlar.
Aynı filmi izlememek için ne yapmalı?
2024-25 toplu sözleşme süreçlerinde görülen ve “dünyanın en kısa grevi” olarak geçebilecek pratiklerine şahit olduğumuz süreçte, işçilerin beklentisi karşılanmadığı gibi, mücadele etme pratiklerine de ciddi zarar gördüğü aşikar. İşçilerin grev aracını etkin, sonuç alıcı bir şekilde kullanabilmesi için her şeyden önce işyerlerindeki temel örgütlülüklerini kuvvetlendirmesi esas alınması gerekirken, bugünkü sendikal düzeninin buna izin vermeyeceği de bilinmeli.
Bu nedenle şimdiden bir sonraki sözleşme süreci için işyerlerinde örgütlü bir gücü çıkartmak temel hedef olması gerekirken, esas konunun bir kez daha “sermayenin renginin” olmayacağının fark edilmesinden geçiyor. AKP-CHP belediyelerinde ya da özel/kamu sektörlerinde gördüğümüz bir gerçeğin, işçi sınıfı kendi iradesini ortaya çıkarmadığı koşullarda oynanan orta oyunun bir kez daha izlenmesi de “kabak tadı” vermiş durumda.
Bu oyunun değişmesi için önce sahnedeki aktörlerin ve senaryonun değişmesi gerektiği apaçık ortada. Belediye işçileri bu değişikliği yapmak için zorlu bir döneme girdiklerini de bilerek hareket etmek zorundalar.
Ancak her “zor”un, örgütlü güçle kendi kolayını bulacağı gerçeğini bilerek, bir sonraki döneme hazırlanmak için şimdiden kolları sıvamak gerekiyor.
23 Derece hesabının sahibi Gökhan Özbek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla gözaltına alındığını duyurdu.
Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali’nin varlık satışına karşı maden işçilerinin kendilerini yer altına kapatarak…
Tulsi Gabbard, Türkiye'nin sadece 'ismen' NATO üyesi olduğunu savunurken, Kıbrıs'ın 'birleştirilmesini' istiyor ve PKK'ya yönelik…
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, 3 milletvekilinin istifasının istendiğini sosyal medya hesabından duyurdu.
Eski milletvekili Ufuk Uras, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle görüştüğünü duyurdu. Uras, MHP lideriyle ilgili…
BM Güvenlik Konseyi’nde, Gazze'de acil ateşkes, esirlerin bırakılması ve açlıktan ölümlerin engellenmesini talep eden karar…