Ölene dek komünist ve devrimci: Şoför İdris
67 yıl boyunca örgütlü bir şekilde Türkiye topraklarında komünist mücadele veren İdris Erdinç (Şoför İdris)'i saygıyla anıyoruz.
17 Ocak 1996’da aramızdan ayrılan, Türkiye işçi sınıfının öncü komünistlerinden İdris Erdinç (Şoför İdris), komünist olmanın, devrimcileşmenin sarsılmaz bir örneği olarak bugün de bize yol gösteriyor.
SOSYALİZM MÜCADELESİNDE DİREKSİYONDAKİ KOMÜNİST
1928 yılının kışında babasıyla Bursa’dan gelip İstanbul’da iki yaşından beri görmediği annesini bulan ve onun yanında kalmaya başlayan 14 yaşındaki İdris Erdinç, o zaman İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bulunduğu Sirkeci’deki Sansaryan Han’ın yanındaki Tabakos tütün şirketinde çalışmaya başladı. Anılarında o günleri, “(…)Köyde ne olacaktım ben, bir çoban. İstanbul’da küfecilik yapıyordum, annem aldı beni tütüne götürdü. Kadın tütüncü, istihsalden gelme. Kavala’da kulüp görmüş. Balyaları denize atmışlar, eylemi de biliyor. Bir de hepsinden önemlisi, belki de bunların neticesi, beni partiye götüren yolu açmış oluyor” diye anlatır. Tütün fabrikasına girdikten kısa bir süre sonra TKP üyesi olur. Başka partililerle beraber boks, şoförlük ve tesviye dersleri alır. Tam bir disiplin içinde ve yasadışı koşullarda bu eğitimleri tamamlayan İdris, yaşamının büyük bir bölümünü 30’lu yıllarda çok az kişinin yapabildiği şoförlük sayesinde kazanmıştır.
Aldığı boks eğitiminin sonuçlarını kendisiyle beraber “patron beslemesi” çok sayıda ustabaşı da gördü. Parti evlerinin güvenliği Şoför İdris’e verilirken hiçbir tereddüt duyulmadı. Tesviyecilik sayesinde her gittiği bölgede hemen iş buldu. İşini iyi yapan bir komünist olarak çok sayıda işçinin örgütlenmesine emek verdi.
1936 yılında partiye yapılan bir operasyonunla Şoför İdris’le beraber bazı parti profesyonelleri ve tütün işçileri gözaltına alınarak iki ay boyunca ağır işkencelerden geçirildiler Şoför İdris komünist bir militan olarak, ifade vermez ve tutuklanmaktan kurtulur Ancak eşi ve yoldaşı Emine işkence nedeniyle bozulan sağlığının bir daha düzelmemesi sonucu 1939 yılı başında genç yaşında ölür. Şoför İdris anılarında şöyle anlatıyor: “Anlıyor benim kilit adam olduğumu. Polis yeniden yükleniyor bana. Bunun nerede olduğunu bilse bilse bir bu İdris bilir, diyor. Takın ellerine kelepçeyi, takın falakayı. Ben bağırıyorum: Yaşasın Stalin, Yaşasın Dimitrov, Yaşasın TKP’li yoldaşlar (…)biliyorum, ben işçi sınıfına kendimi adadığımı, yeminimi tuttuğumu, Emine yoldaşı muhafaza ettiğimi…”
Şoför İdris 1946’da TKP Genel Sekreteri Şefik Hüsnü Değmer başkanlığında kurulan Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’ne (TSEKP) katıldı. TSEKP kurulduktan sonra Şefik Hüsnü Şoför İdris’i çağırarak, partinin Kocaeli örgütlenmesini yapmakla görevlendirdi. TSEKP’nin Kocaeli il örgütünü ve Kocaeli Sendikalar Birliği’ni kurdu ve kapatılana kadar da sekreterliğini yürüttü.
Şoför İdris TSEKP ile beraber TSP ve sendikaların kapatılması üzerine illegale geçti. Bir süre maddi olarak çok zor koşullarda yaşadı. Sokakta ya da işkence sonucu ölen Emine yoldaşının mezarında yattı. Parti üyesi Şoför İdris de 1951 tevkifatı adıyla bilinen operasyonda parti MK’sı ve birçok yoldaşıyla birlikte yakalandı. Beş yıl hapis ve bir yıl sekiz ay Bursa Mustafakemalpaşa’da zorunlu nezaret cezası aldı. Dava bitmeden tahliye olan Şoför İdris daha sonra yeniden tutuklandı. Hapis cezasını çeşitli cezaevlerinde, sürgün cezasını ise Mustafakemalpaşa ve İstanbul’da tamamladı.
Parti’nin ortalarda olamadığı yıllarda da Şoför İdris mücadeleden kopmadı. Yılgınlığa düşmedi. Dönemin devrimci gençliği tarafından çıkarılan Türk Solu dergisinde çalıştı. 68 devrimci gençliğinin eylemleri içinde yer aldı.
Kutlu-Sargın ekibinin ihanetine rağmen partiden istifa etmedi. Hainlerin yüreklerinin, bir geleneğin tüm mirasını tahrip etmeye yetmeyeceğini biliyordu. Partiden istifa edenlere hep kızdı. “Militan partisinden istifa etmez, partiden atılır” diyordu. Yaratılmasında 1928’den beri emek verdiği bir tarihin kör bir bıçakla doğranmasına tanık oldu. Yine de partiden istifa etmedi ama doğrusunu yapmaktan da geri durmadı. Partisinin likidasyonunun tamamlandığı bir aşamada, 1992 yılında Sosyalist Türkiye Partisi’ne (STP) girdi. “Bir işçi olarak sonunda Sosyalist Türkiye Partisi’ni buldum. Zaten onlar gelip beni gördüler. Programlarını verdiler. Toplantılarına götürdüler. Ben o günden beri gömleğimin yakasında çark çekiçli rozetimle dolaşıyorum. Hiç kimseden de bir korkum yok.”
Şoför İdris, STP’nin kapatılmasının ardından kurulan Sosyalist İktidar Partisi’nde (SİP) partili mücadelesini sürdürdü: 1994 1 Mayıs’ında SİP korteji Çağlayan’da saldırıya uğradığında dayak yiyenler arasında Şoför İdris de vardı. Polis saldırırken “gelin gestapolar” diye bağırıyordu. Copla yaralanan birçok kişiyle beraber onun da kafasına dikiş atıldı. Yoldaşları dövüşürken bir köşede durmasını zaten kimse sağlayamazdı. Bu yüzden kimse onu korumaya kalkışmadı.
Düşüncelerinin gerçekleşmemesinden bir yılgınlık çıkarmadı, bununla ilgili şunları söyledi:
“Komünizm idealine sağlığımda kavuşamamak hiç ürkütmüyor beni. Şundan ürkütmüyor. Sosyalizm daha son sözünü söylemedi ki! Ne Türkiye’de, ne de dünyadan sömürü kalkmadı ki! Kapitalizmin olduğu yerde sömürü vardır, sömürünün olduğu yerde de devrimci mücadele. Ben kişi olarak, yani İdris Erdinç olarak kavganın sonunu göremeyebilirim. Ancak yeryüzünde sömürü var olduğu müddetçe, benim davam divana kalmaz; er geç bu dünyada hallolur.”
İşçi sınıfının öncülerinden sosyalizm mücadelesinin sıra neferi, devrimin Şoförü İdris Erdinç’i saygıyla anıyoruz.