KADINLARIN SESİ | Gündüz Kuşağı Sorunları

"Bu izleyici kitlesini oluşturan kadınların beğenilerine ve ilgi alanlarına yönelik olduğu varsayılan bazı içerikler ise oldukça sorunlu ve bizim açımızdan incelenmeye ve tartışmaya açıktır."

KADINLARIN SESİ | Gündüz Kuşağı Sorunları

Deniz Çelik

Türkiye’de kadınların çalışma yaşamına katılım oranları oldukça düşük. Kadın istihdam oranının %25 düzeyinde kaldığı ülkemizde, kadınların çalış(a)mama nedenlerinin başında ‘ev işleriyle meşgul olmak’ gelmektedir. Gericilik, sömürünün kadın emekçiler üzerinde daha yoğun gözleniyor olması, iş yerlerinde taciz gibi daha pek çok nedenle çalışma yaşamında yer alamayan pek çok kadın, karşılığını almadıkları, ödenmeyen ev içi emekle karşı karşıya kalıyor. Tam da bu sebeplerle ev yaşamına mahkum bırakılan kadınlar, gündüz kuşağı programların, genel olarak ‘kadın programları’ olarak anılan, formatını yemek ve temizlik yapma becerisinden, kadın sağlığına kadar bir yelpazenin oluşturduğu çeşitli içeriklerin hedef izleyici kitlesini oluşturuyor. Bu izleyici kitlesini oluşturan kadınların beğenilerine ve ilgi alanlarına yönelik olduğu varsayılan bazı içerikler ise oldukça sorunlu ve bizim açımızdan incelenmeye ve tartışmaya açıktır.

Bu incelemeye sağlık programlarından başlayalım. Ülkemizde sağlığa erişilebilirlik, yeterli sağlık hizmeti alamayan insanlar göz önüne alındığında, bu sağlık programları bize ‘normal ve iyi niyetli’ gelebilir. Ancak bu programların konu başlıklarının zayıflama yöntemleri, kilo almamanın yolları, diyetler yazılması, estetiğin övülmesi ve teşvik edilmesi olduğu düşünüldüğünde, kadınlara temel yaklaşım gözler önüne seriliyor. Örneğin, bir kadın sağlığı programında “bakımsız bir kişi karşısındakinin moralini bozabilir” ifadesi kullanılıyor. Yine bu sağlık programında kadının doğum sonrasında da ‘güzel’ gözükmesi öğütleniyor; kadın olmak anne olmakla özdeşleştiriliyor, dini ögeler yine bu söylemlerde kendine yer buluyor. Bu programlarda kullanılan bazı ifadeleri daha fazla örneği görebilmek açısından sıralayalım:

– (Kadın olmak Allah’ın bir lütfu olarak tanımlandıktan sonra) “Her kadın anne olarak doğar.”
– “Çocuklarına, eşine hizmet edebilmek için önce sen iyi olacaksın.”
– (Menstruasyon için) “Yüce Rabbim periyodik olarak hanım kardeşlerimizin yumurtalarının dışarıya atılması için…”
– Bir akademisyen cerrahi ile ilgi tanımında “Cerrahi biraz zordur, adım adım gitmek gerekir, namaz gibi”

Yaklaşık 8 yıl kadar önce gündüz kuşağı programlarını büyük oranda ‘izdivaç’ adı verilen içerikler şekillendirmekteydi. Flört, tanışma ve evlilik teması üzerine kurgulanan bu programlarda insanların fiziksel görünüşünden maddi imkanlarına kadar varan tartışmalar, gülüşmeler ve aşağılamalar oldukça sorunlu. OHAL kapsamında çıkan kararname ile izdivaç programlarının yayın hayatına son verildi. Yaklaşık 10 yıldır yayını sürdüren, izleme oranı oldukça yüksek olan ‘Müge Anlı’yla Tatlı Sert’ programı ise izdivaçtan kalan ‘boşluğu’ dolduruyor; izdivaç programları birer birer bu yeni programın formatına dönüşüyor. Kadın sunucu tarafından sunulan bu program kadın-erkek eşitliğinin yerle bir edildiği, özellikle ismi geçen kadınların özel hayatının kötü niyetlerle ifşa edildiği, kadınların hayatına dair ahlaki yargıların açıkça dillendirildiği bir ‘mahkeme’ havasında. Kadın sunucu, kadınları bizzat ikincilleştiren, cinsiyetçi tavırlarıyla eşitsizliği programında yeniden üreten bir konumda yer almaktan asla geri durmuyor.

Kocasının akrabaları tarafından kocasını öldürmekle suçlanan bir kadın, hedef tahtasına oturtuluyor “Bir kadın da hamile kaldığında aynı kedi-köpek gibi yanındaki eşiyle ilgilenmez çünkü doğa ona der ki hamileliğine sahip çık önce” diyerek kadınla hayvan kıyaslanıyor. Bir ‘uzman’ 5 aylık hamile bir kadın nasıl yeni bir erkek arkadaş edinir diye isyan ediyor, kadından hesap soruyor. Ancak aynı programda, bir kadını kuma yapmak istediğini apaçık ifade eden erkeğe itiraz edilmiyor. Eşinden dayak yediğini söyleyen bir kadına Müge Anlı “Ah kızım, insanlar neler yaşıyor” diyerek kadına yönelik şiddeti küçümsüyor ve normalleştiriyor.

Müge Anlı’nın programında sık sık iffet, evlilik, hamile kadınların özel hayatında dikkat etmesi gerekenler, kuma almanın gereklilikleri, kuma kavramının aile içindeki yeri gibi başlıklarda topluma nasihatler veriliyor.

Son olarak, “Ben olsam o kadını öldürürüm, öldürmek için fırsat kollarım” şeklindeki ifadelerle ağzındaki baklayı nihayet çıkarmayı başaran Müge Anlı, kadına yönelik şiddeti onaylamakla kalmamış, bir de bunu teşvik etmiştir. Kadın düşmanlığını, gerici söylemlerini gizleyemediğini bize her fırsatta gösteren Müge Anlı ve buna benzer gündüz kuşağı programlarının kapatılması için İlerici Kadınlar Derneği (İKD) açıklama yapmış, kadın cinayetlerini meşrulaştıran bu kadın sunucu hakkında da ayrıca suç duyurusunda bulunmuştur.

Gericiliğin kadınlar üzerindeki baskısı, iktidar, tarikatlar cemaatler eliyle örgütlenen kadın düşmanlığı, İslami gerekçe ve kurallarla kadın özgürlüğünün, kadın hayatının şekillenmesi gerektiğini savunan bakanlar, vekiller, müftüler yetmiyormuş gibi, bir de medya eliyle yeniden üretilen kadına yönelik bu bakış, kadınlar tarafından yerle bir edilecektir. Bir kadını öldürmek için fırsat kollayan Müge Anlı:

Bizler de emekçi, ilerici kadınlar olarak senin gibilerin düzeninin son bulması için fırsat kolluyor ve mücadele ediyoruz!