Laiklik Meclisi'nden 29 Ekim mesajı: Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın laiklik
Laiklik Meclisi'nden yapılan 29 Ekim açıklamasında "Cumhuriyet’i kuran iradeyi, Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte bu iradenin öncülerini, Kurtuluş Savaşı’nı veren halkımızı saygı ve minnetle selamlıyoruz. 101. yılında Cumhuriyet değerlerine saldıranlara karşı bütün yurttaşları laiklik mücadelesine sahip çıkmaya çağırıyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Laiklik Meclisi, Cumhuriyet’in kuruluşunun 101. yıldönümünde yayımladığı açıklamada “100 yıl önce işgalcilere ve emperyalizme karşı kazanılan zaferden sonra, bugün askeri ve ticari anlaşmalarla ülkemizin madenleri toprakları, suyu, ormanları kısacası bütün doğal kaynakları, vatandaşlık hakkı da dâhil olmak üzere emperyalistlerin yağmasına açılmıştır” denildi.
“Cumhuriyet’in başta laiklik, bağımsızlık ve devletçilik olmak üzere yıllardır aşındırılan kazanımları, 1923’ün 101. yılında “yeni anayasa” dayatmasıyla bu topraklardan tamamen kazınmak istenmektedir” denilen açıklamada “Sırtını emperyalizme, işbirlikçilerine ve gericilere dayayarak Cumhuriyet’in kazanımlarını silebilecek güce kavuştuğunu düşünen siyasi iktidar ile destekçileri ve onlarla uzlaşmayı hedefleyenler şunu bilmelidir: Bu topraklarda işgale, saltanata ve gericiliğe karşı zafer kazanan, Cumhuriyet’le birlikte kök salan birikim ve irade eşit, özgür bir ülke için laik Cumhuriyeti yeniden kazanacak güçtedir!” vurgusu yapıldı.
Laiklik Meclisi’nden yapılan açıklama şu şekilde:
101. yılında, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşıyla kazanılmış Cumhuriyet, kuldan yurttaşa, tebaadan halka, gericiliğin karanlığından aydınlanmaya, arkaik toplumsal yapıdan çıkışa doğru büyük adımdır.
Cumhuriyet, eğitimde, toplumsal, siyasi ve idari yapıda büyük devrimlere imza atarken, kadınların eşitlik mücadelesi için de köklü bir atılım oldu.
Bugün, 1980 askeri darbesi ile birlikte yükselen, son 22 yılda ise büyük bir ivme kazanan karşı devrim hamlesiyle Cumhuriyet’i ve onun kazanımlarını tasfiye etmeyi hedefleyen siyasi iktidarların yarattığı tahribatla karşı karşıyayız.“Yeni Türkiye” adı altında yargıdan orduya, siyasetten devlet kurumlarına, eğitimden sağlığa, toplumsal hayattan çalışma yaşamına kadar bütünlüklü bir tasfiye ve dönüşümü içeren karşı devrim hamlesi büyük bir yol kat etmiş, Cumhuriyet’in kazanımlarını büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır.
Kamu kaynakları tarikat ve cemaatler ile onların uzantılarına aktarılmakta, siyasi iktidarın önünü açtığı, çoğu vakıf görüntüsü altında mali olarak çok güçlenen bu örgütlenmeler bir yandan holdingleşirken diğer yandan imzaladıkları resmi protokollerle toplumu büyük bir karanlıkla kuşatmaktadırlar.
Bir Cumhuriyet Kurumu olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş amacının tam tersi yönde fetva makamı haline gelmiştir. Emekçilere yoksulluk karşısında sabır telkin edip, öbür dünyada cennet vaat ederken, milyarlarca liralık kamu kaynağını “dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek için” tüketen bu kurum, Anayasanın laiklik ilkesini ve yasaları ayaklar altına alarak dinci gericiliğin ideolojik merkezi gibi faaliyet yürütmektedir.
Cumhuriyetle birlikte kurulan hukuk birliği parçalanmakta, laik hukuk yerine şer-î hükümler yürürlüğe konmaya çalışılmakta, tarikat ve cemaatler kendi şeriat mahkemelerini kurar hale gelmektedir.
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında, emekçi çocuklarının Cumhuriyet kazanımı olan laik ve bilimsel eğitim hakkı gasp edilmekte, piyasa ve dinci gericilik kıskacında yaşamları karartılmaktadır. Gençlerin barınma hakkı cemaat ve tarikatlara havale edilmekte, dernek ve vakıf adı altında faaliyet yürüten tarikatlarla yapılan protokollerle eğitim her geçen gün laiklikten ve bilimsellikten uzaklaşmaktadır. Aşiret-tarikat-cemaat-mafya çeteleri gelecek kuşaklarımıza adeta koymakta, çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatları, gelecekleri bu yapılar tarafından gasp edilmektedir.
100 yıl önce işgalcilere ve emperyalizme karşı kazanılan zaferden sonra, bugün askeri ve ticari anlaşmalarla ülkemizin madenleri toprakları, suyu, ormanları kısacası bütün doğal kaynakları, vatandaşlık hakkı da dâhil olmak üzere emperyalistlerin yağmasına açılmıştır. Türkiye emperyalizmin ve gericiliğin tasallutu altına alınırken, toplum tarikatlar, cemaatler, aşiretler ve mafya çeteleri aracılığıyla sessiz kalmaya zorlanmakta, baskı altına alınmaktadır.
Cumhuriyet’in başta laiklik, bağımsızlık ve devletçilik olmak üzere yıllardır aşındırılan kazanımları, 1923’ün 101. yılında “yeni anayasa” dayatmasıyla bu topraklardan tamamen kazınmak istenmektedir.
Bütün bu koşullar, Cumhuriyet ve eşit, özgür bir gelecek için laikliğin vazgeçilmez olduğunu ortaya koymaktadır.
Sırtını emperyalizme, işbirlikçilerine ve gericilere dayayarak Cumhuriyet’in kazanımlarını silebilecek güce kavuştuğunu düşünen siyasi iktidar ile destekçileri ve onlarla uzlaşmayı hedefleyenler şunu bilmelidir: Bu topraklarda işgale, saltanata ve gericiliğe karşı zafer kazanan, Cumhuriyet’le birlikte kök salan birikim ve irade eşit, özgür bir ülke için laik Cumhuriyeti yeniden kazanacak güçtedir!
Cumhuriyet’i kuran iradeyi, Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte bu iradenin öncülerini, Kurtuluş Savaşı’nı veren halkımızı saygı ve minnetle selamlıyoruz. 101. yılında Cumhuriyet değerlerine saldıranlara karşı bütün yurttaşları laiklik mücadelesine sahip çıkmaya çağırıyoruz.
101. yılında yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın laiklik!