Ön saflarda direnenler, arka tarafta konuşanlar ve Diyanet’in Audi’si

Diyanet İşleri Başkanı ‘bana bir Audi’yi çok gördüler’ diyerek serzenişte bulunuyor. Akıl alır gibi değil! Polonez’de patronu koruyanlar, kamuda çalışanların haklarına göz dikenler, emekçileri yoksulluğa, enflasyona, açlık sınırında ücretlere mahkum edenler işçi eylemlerine, hak arayışlarına büyük bir düşmanlıkla saldırıyorlar. Ve söz konusu kadın işçiler olunca düşmanlıkları da katlanıyor.

Bu yazı kaleme alındığında Polonez işçilerinin direnişi 145, açlık grevi ise 4. Gününe girdi. Polonez’de çalışan çoğunluğu kadın 146 işçi Tek Gıda İş sendikasına üye oldukları için Ürdünlü patron tarafından kod 46 ile yani yüz kızartıcı suç işledikleri gerekçesiyle işten atıldı. Yüz kızartıcı suç… Manidar değil mi? Yıllarca hafta sonu, gece mesaisi demeden emek verdikleri, ürettikleri, var ettikleri üretim tesisine girişlerine bir mesaj ile son verildi. Polonez işçileri 145 gündür sendikalı çalışmanın, örgütlenmenin bir hak olduğunu haykırıyor. İşçiler seslerini duyurmak için her yolu denedi. Çalabilecekleri her kapıyı çaldı. Kaymakamlık, valilik, Çalışma Bakanlığı… Duyurdular da seslerini. İşten haksız yere atıldıkları Çalışma Bakanlığı’nın raporuyla tescillendi. Ancak gelin görün ki ne Anayasa ne raporlar patrona işlemiyor. Bir harami saltanatıdır gidiyor. Patron her türlü hukuksuzluğa başvuruyor. Kaçak işçi çalıştırıyor, hijyenik olmayan koşullarda, yeterli eğitim ve donanıma sahip olmayan işçilerle gıda üretimi yapıyor, halkın sağlığıyla oynuyor. Ne işçilerin anayasal hakları, ne de halkın sağlığı iktidarın radarına girmiyor. Ürdünlü patrona dokunmayanlar işçilerin önüne barikatlar örüyor. Ankara’ya yürümek isteyen işçiler günlerdir Çatalca’da kuşatma altında tutuluyor. Emniyet güçleri işçilere tek adım attırmamak için canhıraş gayret içindeler. Polonez işçileri defalarca gözaltına alındı, darp edildi. Ancak haklı davalarından vaz geçmedi. Engellendikleri her noktayı direniş alanına çeviriyor işçiler. Yeni direniş alanları Çatalca Adliyesi’nin önü. Emeği için direnenlerin olduğu her alan, yani bütün vatan sathı direniş alanı artık. Bugün AKP’li Mehmet Şimşek’in mimarı olduğu orta vadeli plan doğrultusunda sadece Polonez işçileri değil bütün emekçilerin yaşamları, gelecekleri ipotek altına alınıyor. Orta vadeli plan enflasyonu dizginlemenin yegane yolunun ücretleri baskılamak olduğunu söylüyor. Nasıl baskılanacak ücretler? İlk kural işçilerin örgütlenmesinin önüne kesin olarak geçmek, ne pahasına olursa olsun sendikal örgütlenmeleri engellemek… Sermaye sınıfı için ne büyük icat. Başka ne öngörüyor Orta Vadeli Plan? Kamu da tasarruf. Kamuda tasarruftan anladıkları yine çalışanların kimi haklarına göz dikmek. Öte yandan itibardan tasarruf olmaz diyerek kamu kaynaklarının nasıl heba edildiği herkesin malumu. Diyanet İşleri Başkanı ‘bana bir Audi’yi çok gördüler’ diyerek serzenişte bulunuyor. Akıl alır gibi değil! Polonez’de patronu koruyanlar, kamuda çalışanların haklarına göz dikenler, emekçileri yoksulluğa, enflasyona, açlık sınırında ücretlere mahkum edenler işçi eylemlerine, hak arayışlarına büyük bir düşmanlıkla saldırıyorlar. Ve söz konusu kadın işçiler olunca düşmanlıkları da katlanıyor. Polonez işçisi kadınlara emniyet men suplarının gözaltı aracında yani arka tarafta ‘kadın başına bu kadar erkeğin arasında direnmeye utanmıyor musun’ ifadeleri AKP’nin kurduğu rejimin işçi düşmanı ve gerici karakterinin özetidir. Tıpkı İzmir’de beş kardeşin yanarak can verdiği olayın ardından AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in açıklamaları gibi. Ne demişti Özlem Zengin? “Bütün bu problemlerin olmasının sebebi, parasal sebepler mi! Değil, bunun altında başka sebepler var. Konuşalım, onları da arka tarafta size izah edeyim. Ailenin içerisinde olan başka problemler de var.’’ Ekonomi uçuyor mesajları veren AKP iktidarının, yoksulluk ve yokluk sonucunda hayatını kaybeden beş kardeşin ardından ‘arka tarafta konuşulacak nedenler var’ mesajı ve doğrudan anneyi suçlaması da bu rejime özgüdür. Sözün özü rejim bütün pervasızlığı ve saldırganlığıyla sahnededir. Kadını ve erkeğiyle işçi sınıfı da ses vermektedir. Polonez’de kadın işçiler ön saflarda ‘gemileri yaktık geri dönüş yok’ sloganlarıyla direnişe devam ediyor, işçi düşmanı bu rejimin yaldızlarının dökülmesine ön ayak oluyor. Ve bu karanlık günlere meydan okuyor, açık açık soruyor işçiler ‘bizler çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya sizler?’

*Bu yazı Yurtsever Gazetesi’nin  13. sayısında  yayımlanmıştır.