CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Tandoğan Meydanı’nda düzenlenen Yurttaş Birlikteliği tarafından düzenlenen “Yurttaş Sesleniyor, Haklarımızı Alacağız” mitinginde konuştu.
CHP Lideri Özgür Özel, AKP iktidarını vatandaşların ekonomik sıkıntılarını görmezden gelmekle eleştirdi.
“Biz Meclis zemininde sizin, emeklilerin, emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, emeklilikte yaşa takılanların, vergide adalet diye isyan edenlerin, sesini duyurmak isteyen herkesin sesini o Meclise taşıyoruz.” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Gerçek meclisin meydanlar” olduğunu vurguladı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Özel, “Salon siyasetçisi olma, meydanlardan korkma” diyerek meydanlarda hesaplaşmaya çağırdı.
AKP’nin Suriye politikasına da değinen Özel, “Şam’ı fethetmek, başka ülkenin toprağına göz dikmek, şehrine plaka koymak başka işler. Sen fethedeceksen bu emeklinin, bu emekçinin gönlünü fethet.” şeklinde konuştu.
Özel, “Milyonlara söz verdin ama geçinemiyorlar. Geçim yoksa, seçim var Erdoğan, Ankara’da, başkentte milyonlar sana boş tencere gösteriyorlar. Milyonlar senden seçim istiyorlar, sandık istiyorlar.” dedi.
“Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafı zenginlerin sofrasıdır” diyen Özel, bütçede emekliye, emekçiye ve çiftçiye kaynak ayrılmadığını ancak zenginlere kaynak aktarıldığını söyledi.
Tüm emekçileri sendikalı olmaya çağıran Özel, Türkiye’deki sendikalı işçi oranının düşüklüğüne dikkat çekti.
Özel, “En kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir. En kötü örgütlenme, örgütsüzlükten iyidir.En cılız kalabalık, yalnızlıktan iyidir. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin. Hepinizi sendikalı olmaya, sendikal mücadeleyle hak aramaya davet ediyorum.” dedi.
Erdoğan’ın “Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” sözlerini eleştiren Özel, TÜİK’in enflasyon rakamlarını da gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Erdoğan’a “çarşıya, pazara çıkıp asgari ücreti savunamadığını” söyleyen Özel, “Erdoğan, Şam’ı fethetmeyi bırak, yurda dön. Yoldan çekil. Önümüzden çekil.” ifadeleri ile erken seçim çağrısı yaptı.
Erdoğan’ın “Muhalefetin sırtında küfe yok” sözlerine yanıt veren Özel, CHP’nin “bu küfeyi sırtlanmaya hazır olduğunu” söyledi. ”
CHP Lideri Özgür Özel’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
Bugün ülkeyi yöneten iktidar, sizlerin yaşadığı zorlukları yarattı. Ama sizlerle ilgilenmiyor. Sesinizi duymuyor. Sıkıntıları biliyor, bilmezden geliyor ve dertlerinize ne çare arıyor, ne çare üretiyor. Bunun için hiç şüphe yok ki bir ses yükseltmek lazımdı. Bunun için hepimiz sesimizi yükseltmeye, mücadeleyi yükseltmeye hazırdık. İşte böyle bir atmosferde Yurttaş asgari ücret ilanından sonra yağmur gibi tüm Türkiye’den katılımlarla bir sel oldular ve bu meydanı doldurdular. Ben Yurttaş birlikteliliğine bu alana katkı sağlayan konfederasyonlara, sendikalara, derneklere, vakıflara, bugün burada kim varsa onların temsilcilerine ve onlara güç vermeye, bu meydandan güç almaya gelen her birinize yürekten teşekkür ediyorum.
“YETKİNİN GERÇEK SAHİBİNE GİTMENİN MİLLETE GİTMENİN ZAMANIDIR”
“Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni 1920’de kurmuş partinin genel başkanı olarak, hiç şüphe yok ki Meclisi çok önemsiyorum. Tüm milletvekillerimiz, tüm partimiz çok önemsiyor. Biz Meclis zemininde sizin, emeklilerin, emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, emeklilikte yaşa takılanların, vergide adalet diye isyan edenlerin, sesini duyurmak isteyen herkesin sesini o Meclise taşıyoruz. Konuşuyoruz, anlatıyoruz. Ama gördük ki o Mecliste söylenenlere rağmen birileri bildiğini okumaya devam ediyor. O Meclis ki gücünü halktan alır. O Meclis ki gücünü milletten alır. O zaman yetkinin gerçek sahibine gitmenin, millete gitmenin zamanıdır.
Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde asgari ücret ilanından sonraki oturuma katılmadık. Dedik ki, “Madem beklentide yanıt yok, o zaman biz de burada yokuz.” Ama bir başka meclise geldik. Bugün burası gerçek bir meclistir. Güçlü demokrasilerde millet vekaletini siyasetçilere verip 5 yıl boyunca bir kenara çekilmez. Kendisiyle ilgili her konuda söz sahibi olmak ister, siyasileri takip eder, tenkit eder, uyarır, gerekirse yetkiyi geri alır.”
Eğer iktidar milyonlarca insanın sesini duymamakta inat ediyorsa, oy alırken yılda dört kere ayarlama yaparız dediği asgari ücretliyi bir yıl boyunca bir kuruş vermeden yoksulluğa mahkum ediyorsa, dünyanın en fedakar insanları olan, bu millet için, bu devlet için göz nuru akıtmış, dirsek çürütmüş emeklilerini sefalete mahkum ediyorsa, esnafı duymuyor, çiftçinin sorunlarını görmüyorsa, o zaman gerçek meclis burasıdır, meydanlardır, sizlerle birlikte olmaktır.”
“ERDOĞAN, GEL BURAYA HESAP VER!”
Zafer kazandım Suriye’de diye. Suriye’ye sevinin, açlığı, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği görmeyin, hissetmeyin diyen Erdoğan. Bu meydan yoksullarla, bu meydan hakkını yediklerinle dolu ve sana sesleniyorlar. Çık oradan, gel buraya, hesap ver, hesap ver, hesap ver!
Bak Bursa’da, Balıkesir’de ilk kongrelerinde sana Şam’ın Fatihi diye bağırıyorlarmış. Şam’ı fethetmek, başka ülkenin toprağına göz dikmek, şehrine plaka koymak başka işler. Sen fethedeceksen bu emeklinin, bu emekçinin gönlünü fethet. Ama yapamazsın.
Çünkü onların gönlünden de düştün, gözünden de düştün. Sana orada fetih, fetih diye bağıranlara bakma. Bak bu meydanda yüzbinler sana istifa, istifa diye sesleniyor.
Eğer bir ülkede başkentte, başkentin en önemli meydanına yüz binler sel olup akmışsa, hakkını arıyorsa, ülkeyi yönetene istifa diye sesleniyorsa sandıktan kaçamazsın, seçimden kaçamazsın. Milyonlara söz verdin ama geçinemiyorlar. Geçim yoksa, geçim yoksa, geçim yoksa Erdoğan, Ankara’da, başkentte milyonlar sana boş tencere gösteriyorlar. Milyonlar senden seçim istiyorlar, sandık istiyorlar.
“22 BİN LİRA SEFALET ÜCRETİDİR”
Her döneminde bütün kurumlar ve kurallar yerle yeksan oldu. Her şey bir kişinin, iki dudağının arasına sıkıştı. Milyonlarca emekçinin hayatını etkileyecek asgari ücret tespit komisyonu bile mevcut antidemokratik yapısından bile dışlandı, emrivaki yapılara zorlandı.
Son komisyon toplantısı işçilerden kaçırıldı. Hükümet işverenle bir araya gelip bir akşam vakti apar topar asgari ücreti AK Parti’nin grup toplantısına yetiştirdiler. 9 milyon asgari ücretli, maaşı asgari ücrete bağlı olan milyonlar büyük bir hayal kırıklığı ve öfke içindeler. Çünkü 22.104 liralık ücret asgari ücret değildir, bir sefalet ücretidir. Biz bu ücreti reddediyoruz.
Bu antidemokratik uygulamadan sonra 50 yıldır komisyon masasında oturan işçiler o masadan bir daha kalkma, oturmamak üzere kalktılar. Türk-İş masadan tamamen çekildi. DİSK ve Hak-İş de aynı görüşte. Bu komisyon bu iktidar döneminde tamamen meşruiyetini yitirdi.
Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa karşı ortak bir söylemde bulunan, karşı çıkan, isyan eden üç konfederasyonu da bugün buraya verdikleri katkı için ve bundan sonraki onurlu mücadeleleri için tebrik ediyorum, yürekten mücadelelerine destek veriyorum.
Açıklanan asgari ücret 2024 başında eleştirdiğimiz 17.002 liralık ücretin de çok gerisindedir. 11 ayda 17.000 lira bütün alım gücünü yitirmiş, 7.000 liranın üzerinde erimiş, 10.000 liranın 1 Ocak’taki satın alma gücünün gerisine düşmüştür.
Bu iktidar asgari ücrete 5.000 lira zam yaparak, 7.000 lira zayıflayan ücrete 5.000 lira zam yapıp tarihte ilk kez asgari ücretli zam beklerken cebinden 2.000 lirasını çekip almıştır.
Asgari ücret dünyanın dört bir yanında emekçilerin ilk başta bir yıllık kıdem boyunca aldıkları, sonra hızla uzaklaştıkları bir ücrettir. Ama maalesef bu ülkede asgari ücret artık temel ücret olmuştur. Yıllar önce çalışanların yüzde 28’i, 30’u asgari ücret alırken bunu eleştiriyor, geriletilmesini vaat ediyorduk, vaat ediyorlardı. 22 yıllık AKP iktidarında asgari ücret bir canavar gibi her geçen gün daha fazla Emekçiyi yutmuş ve bugün toplumun, ücretlilerin yüzde 57’sinin aldığı bir temel ücrete dönüşmüştür.
“ONLAR PATRONLARIN TARAFINDA BİZ HALKIN”
100 liralık milli gelirin her 4 lirasının 3 lirasını milli gelirin zenginlere veren, patronlara veren, yandaş müteahhitlerine veren, yarattığı yeni zenginlere veren ama hepimizi açlığa terk eden bu mesele dünyadaki eşitsizliklere benzer ama dünyada hiçbir gelişmiş ülkede ya da Türkiye’ye emsal hiçbir ülkede olmayan bir eşitsizlik bu topraklarda vardır. Buna itirazı en üst perdeden yapmak, bugünkü iktidarı koruduğu, kolladığı kesimlerin zenginler olduğunu görmek, bu iktidar değişmeden bu değişim, paylaşım hikayesinin değişmeyeceğini bilmek, onların patronların tarafında, bizlerin ise hep beraber halkın tarafında olduğumuzu bilmek, mücadelelerin en büyüğüdür, en onurlusudur. Tarafımız burasıdır.
Bu sene hesapladı, kitapladı yüzde 47 enflasyon buldu. Biz baktık, “Asgari ücretlinin enflasyonu nedir?” diye. Asgari ücretli maaşını alınca ne yapar? Kira verir. Ne yapar? Elektrik, su, telefon faturalarını öder. Ne yapar? Mutfak masrafını görür. Eğer imkan kalsa belki çocuğuna bir çorap, bir önlük, bir kapüşonlu alır.
Asgari ücretli kendi kararını kendi verebilen, parasını özgürce harcayabilen değil, paranın nereye gideceği maaş gelmeden belli olan insandır. Biz bu asgari ücretlinin enflasyonuna baktık, bir yılda tam yüzde 80, fazlası mümkün, aşağısı mümkün değil.
Öyle ya, kira belli, beyaz peynir belli, zeytin belli, ayçiçek yağı belli, telefona gelen zam belli, elektrik faturası belli. TÜİK nasıl yapıyorsa bu hesabı yüzde 47’ye getiriyor. Döndük, baktık. Bunu eleştirirken de şöyle söyledim: Yıllardır biliriz ki TÜİK’in sepeti asgari ücretlinin sepeti değildir. Dedim ki geçenlerde: “Ey TÜİK, bu asgari ücretliye yüzde 50 hesaplamışsın, ne yapacak? Pinpon topu mu yiyecek?” Bu TÜİK yememiş, içmemiş, size yedirmiyor, içirmiyor. Kendi de yememiş, içmemiş açıklama yapmış. Diyor ki: “Hesap sepetimizde pinpon topu yok.” Sordum arkadaşlara, “Birkaç sene öncesine kadar vardı, çıkardılar.” dedi. Dedim: “Aferin.” Ne varmış? “Pinpon topu yok.” diye övünüyor ya. Futbol topu varmış, davul, baz varmış, otel ücretleri varmış.
“EMEKLİYİ DE ASGARİ ÜCRETLİYİ DE İNİM İNİM İNLETTİLER”
Asgari ücretliyi 22.104 liralık bir sefalet ücretine mahkum ettiler. Şimdi bütün emekliler aynı endişede. Biliyorsunuz geçen sene ocak ayında 10.000 lira verdi. Enflasyon yüzde 65’lerdeydi, temmuzda sadece yüzde 25 zam verdi ve 12.500 liralık yapmış olduğu zamla hem emekliyi hem de 17.000 liralık asgari ücretle asgari ücretliyi bir yıl boyunca inim inim inlettiler, canlarını okudular, canlarını çıkardılar. O gün emekliye bir asgari ücret ver diyorduk, “10.000’i 12.500 yaptım, 30 milyarı zor buldum, 66 milyar param yok.” diyordu.
“10 KATINI MEHMET CENGİZ’E VERMİŞ”
Bir gördük ki geçen sene tam 660 milyar lira emekliye asgari ücret vermek için lazım olan paranın 10 katını zengin müteahhitlerin ödemeleri gereken kurumlar vergisini affederek vazgeçmişler. Yani emekli, emekli Memduh Amca’nın, emekli Sakine Teyze’nin, emekli Ayşe Abla’mın, Hanife Ege’min, Mehmet kardeşimin maaşını asgari ücret yapmak için lazım olan paranın , 10 katını emekli Mehmet’e vermeyen Mehmet Cengiz’e vermiş.
Kadir abime vermeyen, Kalyon İnşaata vermiş. Artık kaçacak yerleri yoktur. Artık her şey gün gibi ortadadır. Siyaset, tarafını belli etme ve siyaset taraf olma sanatıdır.
“ERDOĞAN’IN TARAFI ZENGİNLER SOFRASIDIR”
Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafı zenginlerin sofrasıdır. Ayrıca, bu sene bütçe yaparken 701 milyar lira vazgeçilecek. Bir daha söylüyorum, vazgeçilecek kurumlar vergisi tutarı 701 milyar lira.
Bunu buldular, bütçeye koydular. Ama emekliye vermek için parayı bütçeye koymadılar. Emekçilerin hakkını vermek için lazım olanı bütçeye koymadılar.
Ürünü tarlada kalan çiftçiye vermeleri gereken desteklemeyi bütçeye koymadılar. Ama kur korumalı mevduata ödenecek trilyonları, zenginlere çekilecek peşkeşleri baştan bulup bütçeye koydular.
O zaman, sizi görmeyen, sizi düşünmeyen, sizin için kaynak bulmayan, bütçeye koymayan bu iktidara hep birlikte sesleniyoruz.
“GEÇİM YOKSA SEÇİM VAR”
Buradan sonra bu bütçeyle geçim olmaz. Geçim yoksa, seçim var Buradan kaçmaları mümkün değildir. Ve seçim olduğunda hiç öyle kaynak derdimiz yok.
Erdoğan parayı kime verdiyse, para oradadır. O kaynak oradadır. Aynı paradır. Para vardır, sadece verileceği yer değişecektir. Kalyon İnşaata değil, emekli Kadir Abi’ye gidecektir. Mehmet Cengiz’e değil, asgari ücretli Mehmet kardeşime gidecektir.
Buradan içimizde, içimizdeki asgari ücretli kardeşlerime, asgari ücretli emekçi kardeşlerime el sallıyorum.
“TÜM İŞÇİLER SENDİKALAŞSIN”
Ve buradan sendikalı olmayan herkese sesleniyorum.
En kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir. En kötü örgütlenme, örgütsüzlükten iyidir.
En cılız kalabalık, yalnızlıktan iyidir.
Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin.
Hepinizi sendikalı olmaya, sendikal mücadeleyle hak aramaya davet ediyorum.
Türkiye tarihinde, sendikalar tarihinde ömür vermiş, can vermiş tüm büyüklerimizi saygıyla, minnetle, rahmetle anıyor, bütün emekçi kardeşlerimi sendikalaşmaya davet ediyorum
İstifaya davet ettiğiniz hükümet asgari ücreti sendikalarla konuşuyor. Oysa sendikalı işçide, sendikalı işçide asgari ücret söz konusu olmaz. Toplu iş sözleşmesi asgari ücretin üzerinde bağıtlanır, üzerinde imzalanır. Ama maalesef 1970’lerde işçilerin yüzde 75’i, 4 işçiden 3’ü sendikalı iken bugün bu rakam fiilen yüzde 14.75 durumundadır.
Bu resmi gerçek rakamdır. Ancak yarısı kamuda çalışan işçilere aittir. Yani özel sektör sendikalı işçilerin yüzde 7’sidir. Türkiye’de işçilerin yüzde 14,5’u sendikalı iken grevli toplu sözleşme hakkından yararlanan sadece yüzde 9’dur. Bunun da yarısı özel sektördür.
Yani Türkiye’de 100 işçiden sadece 4,5 tanesi grevli toplu sendika hakkına sahipken, grevli toplu sözleşme yapabiliyorken yüzde 95’i bu haktan mahrumdur.
İşte bizim esas sorunumuz, bu iktidarın esas hoşuna giden de budur. Buradan bir kez daha işçilere, sendikalara üye olmaları çağrısında bulunurken sendikalara da üretimden gelen güçlerini kullanma, bu iktidara bu yılı dar etmeye davet ediyorum.
Sözün sonuna gelirken, dün bir kez daha Sayın Erdoğan çıkmış, şöyle söylüyor: “Biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik.” Erdoğan, hangi enflasyona ezdirmediniz? TÜİK’in enflasyonu dahi yüzde 50. Verdiğiniz zam yüzde 30. Diyorlar ki: “Asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artar.”
Bu koca bir yalan. Koca 2024 yılı boyunca asgari ücrete 1 kuruş zam yapmadın, yine yüzde 50 enflasyon yaptın. O da senin kendi hesabına göre. Bakın, 2002 yılında bu iktidar geldiğinde bir asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada. Asgari ücret 184 liraydı, çeyrek altın 27 liraydı. 7 çeyrek altın alıyordu.
“ERDOĞAN ÖNÜMÜZDEN ÇEKİL”
Ona sadece “Yoldan çekil. Önümüzden çekil. Bu emeklinin, bu asgari ücretlinin hayatını karartıyorsun. Artık gölge etme, çekil. Artık, artık buraya gel, sandığa gel, karşımıza gel, bu millete hesap ver.” diyorum.
Erdoğan’a “Sorunu çöz.” demiyoruz. Çözmüyor, çözemiyor, çözemeyecek. Ama çözüm burada. Çözüm meydanda. Çözüm hak aramakta. Çözüm hakkımızı hep beraber almakta.
Millet burada, işçi burada, emekli burada, esnaf burada, memur burada. Ve bu meydandan Türkiye’ye sesleniyoruz. Böyle olursa, Tandoğanlar’ler dolarsa, şehirlerde miting meydanları dolarsa, on binler yüz binlere, yüz binler milyonlara çıkarsa sizin hakkınızı yiyenler orada oturamayacaklar.
Bundan sonra meydan meydan dolmaya, hep birlikte taşmaya, hakkımızı almaya var mıyız?
Tayyip Bey, “Muhalefetin sırtında küfe yok.” diyor. Doğru. Millet maalesef o onurlu küfeyi, taşıma yükünü sana verdi. Ama yapamadın, yapmadın. Milleti yük gördün. Onların sorununu çözmedin.
Oy alırken onlara gittin, seçimden sonra sırtını döndün. Öyle olunca artık bu milletin senden bir umudu kalmamıştır. Ama biz hem Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tek başımıza değil bütün muhalefeti hep birlikte kucaklayarak biz bu küfeyi sırtlanmaya, bu sorunu çözmeye, işte bu yüzleri güldürmeye varız.
Erdoğan’ı göndermeye, halkın iktidarını kurmaya var mısınız?
Söz veriyorum başaracağız. Sizler, sizler buradaki on binleri görüyor musunuz?
Hep birlikte başaracağız. Bu tarafta meydanlara sığmayanları görüyor musunuz?
Bundan sonra asla yalnız yürümeyeceğiz. Her zaman evden çıkarken bir komşuyu, işçi servisinde bir emekçiyi, sendikada bir yoldaşı, kahvede bir arkadaşı, tarlada bir komşuyu ikna edeceğiz. Gelirken onlarla birlikte geleceğiz. Sel olup akacağız. Bu haksız rejimi değiştireceğiz.
Mutlaka sandığı getireceğiz. Mutlaka bu iktidarı göndereceğiz. Kendisine açıkça söylemiştim. Eğer bu sesi duyarsan, bu sesi duyarsan geçim olur demiştim. Duymadı.
Geçim olmadı. 2025 yılı geçim yılı olmayacağı şimdiden belli. 2025’te bu emekli maaşıyla, bu asgari ücretle, yüzde 12-16 zam yapacakları emekli, memur emeklisinin, işçi emeklisinin maaşlarıyla, 12.500 lirayı yapmayı düşündükleri 14.000 lirayla 2025’te geçim olur mu? Geçim olur mu?
Erdoğan, sen bütçeyi Bahçeli’yle geçirdin. Ama bak, yüzbinler bu bütçeye hayır diyor, hayır diyor, hayır diyor. İşte bu güzel eller halkın iktidarına kalkacak.
Bu güzel eller halkın iktidarını kuracak. Bu güzel eller hakkını söke söke alacak.
Narin Güran cinayetinde bugün yapılan son duruşmada karar açıklandı. Salim Güran, Enes Güran, Yüksel Güran,için…
DEM Parti heyeti, İmralı'da Abdullah Öcalan ile görüştü. Heyet İmralı'dan ayrılırken DEM Parti görüşmeye ilişkin…
Suriye’de emperyalizmin desteğiyle iktidarı ele geçiren cihatçı teröristler 2011 yılından beri milyonlarca Suriyelinin ülkelerinden uzakta…
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2025 asgari ücreti hakkındaki tartışmalara ilişkin "Çatlasanız da…
SADAT, kuruluşlarına "paramiliter" dediği için 1 milyon liralık tazminat cezasına çarptırılan eski CHP lideri Kemal…
Suriye'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 23 Eylül 2014'te 2161 (2014) sayılı kararla Hattab'ı El…