Azerbaycanlı burjuva milliyetçi tarihçi Cemil Hesenli’nin 2011 yılında yayımlanan Rusça kitabında (Russkaya Revolyutsiya i Azerbaycan, Moskova: Filinta, 2011) TKP kurucu başkanı Mustafa Suphi’nin 1920 mayıs ayında Gence’de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ordusunun subaylarının Kızıl Ordu’ya karşı başlattığı anti-Bolşevik ayaklanma üzerine yazdığı bir raporun büyük kısmı alıntılanmıştı. Azerbaycanlı tarihçi Prof. Solmaz Rüstemova-Togidi, 2020 mayıs ayında sosyal medya sayfasında Mustafa Suphi’ye ait bu raporun tamamını yayımladı. Bildiğim kadarıyla bu rapor şimdiye değin Türkiye Türkçesine çevrilmiş değil. Aşağıda tam çevirisini sunuyorum. Mustafa Suphi, “Türk İştirakiyyun Teşkilatları merkez bürosu reisi” olarak 1920 yılının mayıs ayının başında Bakü’ye gelmişti ve mayıs sonunda meydana gelen Gence isyanını üzerine oraya gönderilen Bolşevik temsilciler arasındaydı.
Prof. Rüstemova-Togidi’ye göre bu raporu yazan Mustafa Suphi olamazdı, yazan Rus Bolşeviklerinden biri olmalıydı çünkü metnin dili, üslubu ve ifadeleri tipik Rus Bolşevik jargonunu yansıtıyor. Yine Rüstemova-Togidi’ye göre, Mustafa Suphi’nin, Eylül 1920’de Bakü’de toplanan Doğu Halkları Kurultayı sırasında Bolşeviklerce aranan bir kişi olan ve Bakü’ye gizlice gelen Başkurt lideri Zeki Velidi’yi evinde saklaması Suphi’nin komünist fikirlere sadakatini şüphe altında bırakıyordu. Nitekim Komintern’in gizli ibareli belgelerinde Mustafa Suphi hakkında olumsuz değerlendirmeler mevcuttu.
Bence Mustafa Suphi bu raporu yazarken veya yazdırırken ana dili Rusça olan birisinden veya birilerinden yardım almış olabilir. Hatta bu yardımcı Mariya Suphi de olabilir. Bununla birlikte ben rapordaki fikirlerin Mustafa Suphi’ye ait olduğunu düşünüyorum.
Belgenin arşiv kodu şöyle: RGASPİ (Rusya Toplumsal Siyasal Tarihi Devlet Arşivi), f. 85, op. 13, d. 34, ll. 1-3.
Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesine
Kopya: Azrevkom [Azerbaycan Devrim Komitesine]
Kopya: Kafkas Cephesi Devrimci Askeri Sovyeti Üyesi Orconikidze’ye
9 Haziran 1920
Gence’ye seyahatin sonuçları hakkında
R a p o r
Gence.
Revkom ve Olağanüstü Komisyonun aktif çalışanlarının Gence’deki olaylar hakkında yaptıkları ortak toplantıda sunulan raporlar ve kişisel görüşmelerden şu sonuçlar ortaya çıktı: 25 Mayıs’ta başlayan ve 26 Mayıs’a kadar süren ayaklanma, aşağıdaki olayların bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Samuh’ta, Şahmalinski malikanesinde, ayaklanmadan iki hafta önce, Nasib-Bek Usubbekov, Emir Han-Hoyski, Mustafa Vekilov, Nuri Paşa ve Kazimbekov (son iki kişinin orada bulunduğunu bazı kişiler doğrulamaktadır) ayaklanmayı hazırlamak için toplandılar. Öncelikle, Musavat hükümetinin eski valisi Rafibekov’un tutuklanmasıyla ilgili kışkırtıcı söylentiler yayıldı. Düşmanlarımız da bu olayı kendi alçakça provokasyonları için kullandılar. Gence’de Musavat hükümeti tarafından hazırlanan üniformalar Kızıl Ordu askerlerine dağıtılmaya başlandı ve provokatörler Azerbaycan askerlerini[1] isyana teşvik etmeye başladılar, onlara üniforma alamayacaklarını ve bundan sonra da tüm konularda böyle olacağını söylediler. Ardından, Kızıl Ordu askerleri ve genel olarak “Bolşeviklerin” dini konulardaki tavrı üzerine çeşitli provokasyonlar yayıldı. Genel olarak, tüm karşı-devrimciler tarafından bize karşı kullanılan tüm alçakça provokasyon yöntemlerini kullandılar. Bu ayaklanmada, Revkom’un Sovyet politikasını ve Sovyet inşasını bilmeyen genç komünistlerden ve meseleye kendilerine özgü yavaşlık ve kayıtsızlıkla yaklaşan Menşeviklerden oluşması da büyük rol oynadı. Ayrıca, siyasi çalışanların ve askeri gücün ulaştırılması açısından Merkezden (Bakü) uzaklık; tüm bunlar ayaklanma için elverişli bir ortam yarattı. 26 Mayıs gecesi, Cavad Bek Şıhlinski[2], Cahangir Bey Kazımbeyli (Kazimbekov),[3] Emir Han-Hoyski, bazı Culkadarovlar, Kaçak[4] Kamber, Kaçak Ali-Ekber[5], Kaçak Kasım Kolahani, Kaçak Mikail, General Stankeviç ve başka Denikin subayları önderliğinde, kutsal savaş ilan eden mollaların kışkırttığı Müslüman nüfus, şehrin Ermeni kesimine saldırı başlattı.
Oraya girerek kanlı ve vahşi bir katliam yaptılar; İkmal Bölümüne, hazineye girdiler, oradaki Komünist müfrezenin komutanı yoldaş Kolesnikov’u öldürdüler, Mamed Ali Safarov’un cesedini parçaladılar, Ahundov ve başkalarının kafalarını kestiler. Kıtalarımızın kahramanca çabalarına rağmen, şehir üç kez elimizden çıktı, tren istasyonu el değiştirip durdu. Azerbaycan askeri birlikleri mağazaları ve ellerine ne geçerse yağmaladılar. Azerbaycan askerlerinin altı sekiz topu olması nedeniyle, kıtalarımız yirmi beş topun tamamıyla şehir üzerine ateş etmek zorunda kaldı.
Şehir büyük hasar gördü, tren istasyonu bölgesindeki dükkanlar tamamen yıkıldı. Şehrin Müslüman bölgesi de hasar gördü. Birliklerimizin çoğu şehrin Ermeni mahallesinde bulunarak “asker”lerin burayı işgal etme girişimini engellediğinden, bu bölge az hasar gördü. Katliam 6 gün sürdü. Yedinci gün, birliklerimiz şehri ele geçirdi. Şehre giren Kızıl Ordu askerleri oldukça sert davrandılar. Komutanlarının gözü önünde keyfi aramalar ve el koymalar yaptılar. Azerbaycan askerlerinin elinden kurtulan dükkanlar, bizimkiler tarafından tamamen boşaltıldı. Komuta, onlara baş edemedi. Kızıl Ordu askerlerini Ermenilerden yalıtmak amacıyla, şehrin Ermeni kısmını Müslüman kısmından ayıran köprüye bir engel birliği yerleştirildi, ancak gözü dönmüş Ermeniler işlerini yapmaya devam ettiler. Yüzerek karşı yakaya geçip bizim birlikler arasında yoğun propaganda yaptılar. Onlara güya burjuvaların evlerini gösterdiler, genel olarak yangına körükle gittiler ve tabii ki sadece burjuvalar değil, en yoksul sınıf da bundan zarar gördü. 3.500 – 4.000 kadar sivil (kadın ve çocuk, yaralı yok) öldürüldü. Cesetlerin çoğu bahçelerde, evlerin içinde ve bodrumlarda bulundu. Bunun nedeni, Kızıl Ordu’nun girişinden sonra halkın bahçelere kaçması, evlerin içine, bodrumlara, kim nereye sığınabiliyorsa oraya saklanmasıdır. Bazıları bunun Ermenilerin, diğerleri ise Kızıl Ordu’nun işi olduğunu iddia etmektedir. Birliklerimizin davranışları, onların gözleri önünde sadece askerlerin değil, halkın, hatta kadınların bile ayaklanmaya aktif olarak katıldıkları gerçeğiyle açıklanabilir. Onların gözleri önünde onlarca yoldaşları öldürülmüş ve yaralanmıştı. Ayrıca, ihbarcı Ermenilerin provokasyonları da onların öfkelerini körükledi. Tüm bunlar, Kızıl Ordu askerleri arasında barışçıl nüfusa karşı bile kin yaratmıştır. Bu, elbette onların mazur görülmesi için bir gerekçe olamaz, ancak siyasi eğitimden yoksun oldukları göz önüne alındığında, davranışlarını açıklayabiliriz.
Gence’nin Kızıl Garnizonunda siyasi eğitimin yetersiz olduğunun kanıtı, Kızıl Ordu askerlerine bu tür keyfi el koymaların kabul edilebilir olup olmadığını sorduğumda, bunu kendi ganimetleri olarak nitelendirerek olumlu yanıt vermeleridir.
Bizim tarafımızda ölü ve yaralı Kızıl Ordu askeri sayısı 1.500 kadardır. Sivil halkı korumak amacıyla komutanlığımız tarafından hapishanelerde ve bodrumlarda bulunan 12.000 kadar kişi tutuklandı. Benim de üyesi olduğum Özel Komisyon, tutuklularla görüşüp kimliklerini tespit ettikten sonra 8.000 kişiyi serbest bıraktı. Tutuklananlar arasında şunlar bulunmaktadır: Ayaklanma sırasında vali olarak atanan General Stankeviç, İsrafilbekov, ganimet komisyonu başkanı Adil Bek Zulkadarov, eski Şeyhülislam Ahund Mehmed Pişnamazzade.
Gence’de gıda sorunu kritik bir durumda. Bu departmanı düzene sokmak için bir komisyon oluşturuldu; komisyonun üyeleri şunlar: Revkom üyeleri İbrahim Aliyev, Velih Holuflu, Museb Aliyev, Meded Osepov, Siyasi Kısımdan Tupikov. Parti Komitesi yeniden düzenlendi, komiteye şu kişiler katıldı: Rahimov (işçi), Velih Holuflu, Stepanov, Meded Osepov, İbrahim Ominbekov ve Vladimir Yemelyanov. Ayrıca siyasi kısımdan (Politod) bir yoldaş daha almayı planlıyoruz.
Söz konusu komisyonların ve Devrim Komitesinin önündeki ilk görevler şunlardır:
1) şehrin Ermeni kesiminin silahsızlandırılması,
2) yağmalanan malların geri alınması ve mağdur halka iade edilmesi.
3) Yoksul nüfus için, Bakü’den gelen pirinç, kuru üzüm, çay vb. gıda maddelerini dağıtmak amacıyla yemek merkezleri açılması.
4) Kazak ve Tavuz bucaklarının daha devrimci unsurlarından oluşan, devrim bilincine sahip bir milis gücü oluşturulması ve şehrin korunması.
5) Suçluların cezalandırılması.
6) Garnizonun değiştirilmesi ve
7) Siyasi kısımın etkisinin güçlendirilmesi ve kalitesinin iyileştirilmesi…
Yevlah.
Yevlah’ta beni Karabağ olağanüstü komiseri Dadaş Bünyatzade karşıladı. Burada şöyle bir tablo çiziliyor: Birliklerimiz köylerin yanından geçerken mülki idareyi tamamen görmezden geliyorlar ve yiyecek, at ve diğer gerekli malzemeleri doğrudan halktan temin ediyorlar. Onlarla anlaşamayınca, ilk karşılaştıkları köylüden ihtiyaçlarını alıyorlar. Ödeme yapıyorlar ama bu, bazı aileleri mahvediyor. Örneğin, bir köyde bir köylüden 20 koyun aldılar, oysa mülki idareye başvurmuş olsalardı, aynı miktarı alabilirlerdi, tek fark, bu 20 koyun tüm köyden alınmış olacaktı ve herkes isteyerek verecekti.
Sonuncusu şu şekilde doğrulanmaktadır: tüm köy ve bucaklardan halk temsilcileri selamlamayla ve tam itaat ifadesiyle, gerekli desteği verme sözüyle gelmektedirler, ancak oraya Kızıl Ordu askerlerinin gönderilmemesi koşuluyla. Bu durum, ezilenleri kurtarmak için kutsal bir fikir uğruna savaşan Kızıl Ordu’nun üzerine kara bir leke düşürmektedir. Bu tür eylemlerin sonucu, köylülerin Kızıl Ordu’nun geçişine izin vermeyi reddettiği Berde’de bir cephe açılmasıdır. Tüm bu yanlış anlamaları ortadan kaldırmak ve gelecekte başka aşırılıkların önlenmesi için benim görüşüm şudur: öncelikle, kırsal kesim ve Müslüman nüfusla barışçıl ve iyi ilişkiler kurmak için Kızıl Ordu’nun öncülüğünü oluşturacak en aktif Bakülü Müslüman işçileri seferber etmek gerekir. Bununla birlikte, Kızıl Ordu birliklerine, ihtiyaçları için halka doğrudan başvurmayı durdurmaları emrini vermek gerekir. Bakü’deki Müslüman işçilerden, ordunun ikmalini ve propaganda faaliyetlerini üstlenecek geçici gıda birlikleri oluşturulmalıdır. Böyle bir öncü birliğin oluşturulması, şimdiye kadar yapılan tüm hataları önleyecek ve telafi edecektir.
Not: Gence’deki ayaklanmanın yeterince hazırlıklı olmadığı ve 25’inde değil, daha sonra gerçekleşmesi gerektiği düşünülmektedir. Bunun kanıtlarından biri, çevre bucakların ayaklanmaya hiçbir şekilde katılmamış olmaları ve ayaklanmayı desteklemeye yönelik hiçbir teşvikte bulunmamış olmalarıdır (Bucaklar: Nehu, Areş, Şemhur, Kazah, Tavuz). Bu, onların henüz hazırlıklı olmadıklarını kanıtlamaktadır.
T.K.O. [Türk Komünist Örgütleri]
Merkez Bürosu Başkanı
M.Suphi
[1] Rusça metinde Osmanlı ordusundan devralınan Azerbaycan hükümeti askerleri için Türkçe “asker” sözcüğü olduğu gibi kullanılmaktadır. (Çevirenin Notu).
[2] Rusça metinde Şıhlinski’nin adı yanlış olarak Cevak Bek Şeklinski diye verilmiştir, ben düzelttim.
[3] Rusça metinde adı Kazimbek Cahangirbekov diye verilmiştir, ben düzelttim. (Çevirenin Notu).
[4] Rusça metinde razboynik (haydut, eşkıya) sözcüğü geçiyor, Azerbaycan Türkçesinde ise bunlara “kaçak” deniyordu. (Çevirenin Notu).
[5] Kaçak Sarı Alekber. (Çevirenin Notu).
Suruç'ta Sulama Birliği’nin elektriklerinin kesilmesiyle tarım bölgelerinde sulamanın durması üzerine çiftçiler Gaziantep yolunu trafiğe kapatarak…
Kayseri Valisi Gökmen Çiçek İsmailağa Cemaati ile bağlantısı bilinen İDEF'i makamında ağırladı.
AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM'de kurulacak komisyona partisinden üye olacak milletvekillerinin isimlerini açıkladı. Güler,…
AYM, Gezi Davası'nda 18 yıl hapse mahkum edilen Tayfun Kahraman'ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine…
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Kültür AŞ Reklam Müdürü Hakan Karaköse, tahliye edildi.
2023’te IŞİD ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle mal varlıkları dondurulan Nevin ve Suphi Hamida'nın da aralarında…