Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

AKP’nin aile yılı kime merhem olacak?

Reklam

2025 yılına AKP’nin müjdesi ile başladık. Aile Yılı… Dünyada nüfus artış hızı düşme eğiliminde. Türkiye’de de tablo çok farklı değil. Doğurganlık hızının 2001 yılında 2.38 çocuk iken 2023 yılında 1.51’e gerilediği hesaplanmış. Nüfusun yenilenme hızı azalıyor, yaşlı nüfus oranımız artıyor. AKP’li bakanların ve cumhurbaşkanının uykuları kaçıyor. Erdoğan yıllardır aynı nakaratı tekrarlıyor, en az üç çocuk. Ancak görünen o ki Erdoğan’ın çağrıları toplumda pek karşılık bulmuyor. Üstelik sadece Erdoğan’ın çağrıları değil, AKP’nin sistematik olarak attığı adımlarda işe yaramamış görünüyor. Önce boşanma oranlarını nasıl düşürürüz derdine düştüler. 2016 yılında TBMM’de ‘Boşanmaları Araştırma Komisyonu’ kuruldu. Yüzlerce sayfalık rapor hazırladı komisyon, boşanmaların önüne geçmenin yollarını aradı. Sonuç, boşanma oranları artmaya devam ediyor. Evlenme yaşının arttığı tespitiyle gençlere çeyiz yardımı gündeme getirildi. Sonuç, evlenme yaşı artıyor. ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ düsturuyla hareket eden AKP iktidarı bu tablonun temel nedeni olarak kadınların çalışmasını gündeme getirdi, çözüm olarak ‘aile ve iş yaşamının uyumlulaştırılması’ doğrultusunda adımlar atacağını ilan etti. Bunlarla da yetinmediler ‘aile yapımızı tehdit ettiği’ gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi’ni rafa kaldırdılar. LGBTİ yurttaşları hedef gösterip aile kutsaması yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar.  Sonuç, tablo AKP’nin muhafazakar aile kurgusunun tam tersi istikamette şekillenmeye devam ediyor.

Bu yıl ise AKP iktidarı bütün kurumları ile tam saha pres yaparak murad ettiği aile yapısını inşa etmek üzere harekete geçti, ‘Aile Yılı’ icat etti. İktidarın aile kutsamasının nedeni sanırım herkesin malumu.

AKP 22 yıllık iktidarında, 2023 cumhuriyetinin kuruluş paradigmalarını tersyüz etti, sonuna kadar piyasacı, gerici ve işbirlikçi bir yeni rejim tesis etti. Bütün kurumları buna uygun şekilde dönüştürdü. Ancak yeni rejimin ihtiyaç duyduğu toplumsal dönüşüm hem ciddi dirençlerle karşılaşmakta hem de orta gelişkinlikte bir kapitalist ülke olarak Türkiye’ye İslamcılık gömleği giydirmek zaman almaktadır. Bu köşede sık sık ifade ettiğimizi tekrar hatırlatalım, AKP liberal İslamcı bir çizgiyi temsil etmektedir. İçinden çıktığı geleneksel İslamcılığın reddiyesi değil elbette AKP’nin yaptığı. Aksine geleneksel, hatta radikal İslamcı kesimleri de, kurduğu yeni rejime entegre etme derdinde. Geniş yelpazede İslamcılığın farklı yorumlarını temsil eden tarikat ve cemaatlerin iktidar ortağı olması, Hüda-Par’ın mecliste temsil edilmesi böyle okunabilir bir yanıyla. Ancak iktidarın gerici karakterine odaklanıp sermaye düzeninin ihtiyaçlarının belirleyici olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Bu açıdan sosyalist blokun çözülmesinin akabinde küreselleşme ve refah toplumu anlatısının çoktan sonuna gelindiği, sadece Türkiye’de değil, emperyalist merkezler de dahil bütün dünyada yeni yönetme biçimleri olarak dinsel referanslı, gerici yönetimlerin işbaşına getirildiği bir süreçte olduğumuzu her zaman hatırda tutmak gerekiyor.

Buradan esas konumuza dönersek ‘Aile Yılı’ neyi hedefliyor?

Birincisi sermayenin ihtiyaç duyduğu iş gücünün yeniden üretimi sorunsalı kapitalizmin ailesinin halen en temel belirleyeni. Bu açıdan özellikle bakım hizmetlerinin nasıl çözüleceği sorusunun kapitalizmde iki yanıtı var, bakım hizmetleri ya birer ticari faaliyete dönüştürülür ya da aile kurumu içerisinde kadının cinsiyet rolleri pekiştirilerek kadının üzerine yıkılır. Burada temel çıkmaz ise kapitalizmde üretim birimi olmaktan çıkmış, toplumun en temel tüketim birimine dönüşmüş olan çekirdek aile kurumu, bakım hizmetlerinin sorunsuzca sağlandığı bir kurum olmaktan uzaklaşmıştır. Özellikle yoksulluğun, işsizliğin arttığı, alım gücünün giderek düştüğü ekonomik kriz koşullarında aile içerisinde bakım hizmetlerinin temel sorumlusu olarak görülen kadınların, çalışmak durumunda kalması bir ikilem yaratıyor. Yine sermayenin ucuz ve güvencesiz iş gücü ihtiyacı kadınların mecbur bırakıldığı bu ikilem üzerinden karşılanıyor. Kadınların iş ve aile yaşamını uyumlulaştırmak adına meşrulaştırılan esnek çalışma, düşük ücretler ve güvencesizlik işçi sınıfının tamamına dayatılıyor. AKP’nin Aile Yılı yeniden kadınların ‘asli rollerine’ dönmelerini, çalışmak durumunda kalmaları halinde ise uzaktan ve esnek çalışmayı dayatıyor.

Bunun yanında Erdoğan’ın ‘müjdelediği’ yardımlar ise, aile kurumunu kurtarmaz, ama önümüzdeki dönem Türk mizahının zenginleşmesine yarar…

İkincisi kapitalizm, toplumun ihtiyaçlarına yanıt veremediği oranda önceki üretim biçimlerinin kurumlarını ve ideolojik motiflerini yardıma çağırmaktadır. Yukarıda kısmen ifade etmeye çalıştım. Geçimini sağlamakta zorlanan, yoksullaşan, bakım hizmetlerini satın alamayan emekçi ailelerin sömürü çarkına ikna olmalarının yegane yolu bugünün dünyasında gerici ideolojiler. AKP iktidarı toplumun geleneksel kodlarına hitap ederken İslamcı bir anlayışla yeni rejimin makbul kadınları, yeni rejimin ideolojik tahakkümünün yeniden ve yeniden üretildiği aileler ve biat eden bir toplum hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nı (siz ideolojik işler bakanlığı olarak okuyun) neredeyse Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bileşeni haline getirmiş durumda. 2024 yılının sonunda kurulan Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü bileşenlerinin başında yine Diyanet bulunuyor. Diyanet bütün kurumların içinde olduğu gibi her hanenin de içine dahil olacak. Hedeflenen kadınların annelik kimliğinin kutsanması ve dini referanslarla rıza üretimine katkıda bulunmak.

Üçüncüsü ise emperyalist politikalarla bölge yeniden şekillenirken AKP’nin nüfus politikaları Soros’un sözlerini de hatırlatıyor. Ne demişti Soros, ‘Türkiye’nin en iyi ihraç malı ordusudur.’ Gelinen noktada ister emperyalizmin politikaları doğrultusunda olsun, ister AKP-MHP ittifakının yeni Osmanlıcı hayallerinin ürünü olsun bölgede askeri güç olma isteği de nüfus politikalarında önemli bir belirleyen. Sermaye grupları inşaat, enerji, lojistik gibi sektörlerde bölgeye yerleşirken, çok çocuklu yoksul ailelerden askerler bölgenin jandarmalığını yapacak.

Kısacası AKP’nin kurduğu rejimin üçlü sac ayağı, piyasacılık, gericilik ve işbirlikçilik nüfus politikalarında da yeniden üretilmekte, Aile Yılı bu sac ayakları üzerinde anlamını bulmaktadır. Uyumlulaştırılan kadının aile ve iş yaşamı değil, yerli sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı, uluslararası tekellerin sömürgeci emelleri ve Siyasal İslam’dır.

AKP her gerici iktidar gibi toplumu yeniden şekillendirirken aile kutsamasına sarılıyor, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor. Ancak toplumu gerici politikalarla yeniden şekillendirme baskısı, ekonomik kriz ve yoksullukla bir araya gelince ortaya çıkan tablo aile katliamları, intiharlar, istismar vakalarında artış, yozlaşma ve çürüme oluyor. Buradan kadınların payına düşen cinsiyet ayrımcılığı, aile içinde artan şiddet ve yoksullaşmadır.  AKP cephesinde kadınlar için yeni bir şey yok, Aile Yılı ile birlikte gerici politikalar hız kazanacak gibi görünüyor.

Bu haber en son değiştirildi 16 Ocak 2025 23:14 23:14

Reklam

Önceki Haberler

Danıştay Başsavcılığı’na Cevdet Erkan seçildi

Nevzat Özgür'ün emekliye ayrılmasının ardından Danıştay Genel Kurulu'nda yapılan seçim sonucunda 63 oyla Cevdet Erkan…

16 Ocak 2025 17:55

Tabii platformunun lisanssız yayın yapması Meclis gündeminde

DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, TRT'nin Tabii platformunun lisanssız yayın yaptığı iddiasını Meclis gündemine taşıdı

16 Ocak 2025 17:41

Süleyman Soylu müjdeli haberi verdi: Aktif siyaseti bırakıyor

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu dönemin sonunda aktif siyaseti bırakacağını açıkladı.

16 Ocak 2025 16:03

Aziz İhsan Aktaş’ın mal varlıklarına el konuldu

Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın da bulunduğu 40 şüphelinin gözaltına alındığı soruşturma kapsamında Aziz İhsan…

16 Ocak 2025 15:56

TSK’den ihracı istenen teğmenler, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda

TSK'den ayırma cezasıyla Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) sevk edilen 5 teğmen ve avukatları, sözlü savunmalarını…

16 Ocak 2025 14:55

‘Umut Davası’nda, Mehmet Ağar tanık olarak dinlenecek

Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok'un cinayetlerinin ele alındığı Umut Davası'nda,…

16 Ocak 2025 14:46
Reklam