AKP'nin sefalet zammı teklifine Eğitim İş Bursa Şubesi'nden tepki
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, öğretmenlerin yapacağı toplu sözleşme öncesinde bir açıklama yayımladı.
Rona, yaptığı açıklamada ilk toplu sözleşmenin yapıldığı 2012’den beridir süren çöküşün baş sorumlusunun öğretmeni temsil etmeyen yetkili konfederasyon Memur-Sen olduğu ifade edildi.
2012’de bir saatlik ek dersle 15 ekmek alınabildiği belirtilen açıklamada bu sayının günümüzde 9’a düştüğü ifade edildi.
Öğretmenlerin 2012’de bir gram altın için 13 saat ek derse girmesi gerekirken bugün sürenin 32 saate çıktığı vurgulandı.
Memur Sen’in bu kayıpları telafi edecek iradesinin olmadığı ifade edilen açıklamada “öğretmenlerin sofrasında elinizi çekin” denildi.
Eğitim İş Bursa Şube Başkanlığı’ndan yapılan açıklama şu şekilde:
İlk Toplu Sözleşme’nin yapıldığı 2012’den 2025’e uzanan bu tablo, öğretmenin ek ders ücretiyle yaşama tutunma çabasının nasıl sistematik biçimde yok edildiğini gösteriyor.
Ortada büyük bir çöküş var ve bu çöküşün baş sorumlusu, 13 yıldır toplu sözleşme masasında oturan ama öğretmeni temsil etmeyen yetkili konfederasyon Memur-Sen’dir. Her dönemde “tarihi kazanım” diye sunulan zamlar, öğretmenin cebine değil, enflasyon etkisiyle işverenin hanesine yazıldı.
Ekmek, Öğretmenin Sofrasından Çalınan Gerçek!
2012’de bir saatlik ek dersle 15 adet ekmek alınabiliyordu. Bugün bu sayı 9’a düştü. Bu, öğretmenin sadece alım gücünün değil, yaşam hakkının da küçüldüğünü gösteriyor. Memur-Sen’in yetkili olduğu süreçte öğretmenin sofrasından ekmeği bile çalındı. Ve bu eksilme, masada “uzlaşı” adı altında imzalanan her toplu sözleşmeyle derinleşti.
1 Gram Altın İçin 2 Kattan Daha Fazla Çalışıyoruz!
Altın, emekçiler için bir yatırım değil, bir kıyaslama aracıdır. Çünkü altın fiyatları, piyasanın en net göstergesidir. 2012’de bir gram altın almak için 13 saat ek ders yeterliyken, 2025’te bu süre 32 saate çıkmıştır. Öğretmenin emeğinin değeri altınla kıyaslamada yarısının altına düşmüştür.
2012’den bu yana toplu sözleşme masasında oturan Memur-Sen, öğretmenin değil işverenin çıkarlarını savundu. Her dönemde “refah payı”, “seyyanen zam”, “mutabakat” gibi süslü ifadelerle öğretmenin lokması küçültüldü. Bu sendika, öğretmenin ekmeğini masada bıraktı.
Bu tablo, öğretmenin alım gücünün nasıl yok edildiğini gösteren bir utanç tablosudur. Altın, bu çöküşün aynasıdır. Ekmek, bu ihanetin simgesidir. Ve toplu sözleşme masası, bu sistematik değersizleştirmenin sahnesidir. Öğretmenin ek ders ücreti artık bir ücret değil, öğretmenin emeğinin nasıl değersizleştiğinin en açık göstergesidir.
Şimdi ise 8. kez toplu sözleşme masasına oturan Memur-Sen’in bu kayıpları telafi edecek iradesinin olmadığını verilen iki teklif ve göstermelik tepkilerden anlayabiliyoruz.
Soframızdan ekmeğimizi çalanlara, emeğimizi yıllar içinde değersizleştirenlere çağrımızdır:
Ekmeğimizden elinizi çekin!
Emeğimizin hakkını verin!
Laiklik Meclisi'nden yapılan açıklamada "Radikal İslamcı terör, yalnızca silahlı hücrelerden değil; siyaseti, yargıyı, idari ve…
xYeni Şafak yazarı Yahya Bostan'a göre, HTŞ yönetimi, SDG’nin federatif taleplerini reddetti ve Fırat’ın doğusuna…
AKP'li Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Yeni Şafak'ta kaleme aldığı yazıda, partinin 'iç muhasebe' yapması gerektiğini…
Uyuşturucu soruşturmasında tutuklanan eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy cezaevinden yeniden adliyeye getirildi.…
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) AKP'li CUmhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlunun yönetici olduğu TÜGVA öncülüğünde düzenlenecek 1 Ocak'taki…
Almanya’da göçmen karşıtlığı, merkez siyaset üzerinden halkı da etkisi altına alıyor. Ülkemiz açısından en yakıcı…