Sosyalist Cumhuriyet

Türkiye Komünist Hareketi işte böyle bir dönem ve düzlemde Türkiye’nin geleceğinde bir seçenek değil bir zorunluluk olarak Sosyalist Cumhuriyet’i koyuyor.

Emperyalist-kapitalist sistem özellikle SSCB’nin çözülüşünden sonra ideolojik hegemonyasını tahkim etme çabasını istese de mutlak bir başarıya dönüştüremiyor. Bu nedenle de başka bir evreye geçmiş bulunuyor. Bunun sebebi reel sosyalizm ile her alanda bir yarışın ortadan kalkmasından daha çok, tam da SSCB ortadan kalktığı için tüm karakterini emekçilerin üzerine boca etmesi ve açlık, yoksulluk, işsizlik ve eşitsizlik oranlarının giderek yükselmesi üzerine bölgesel savaşların eklenmesi sonucunda onu savunmanın zorluğu yerine, geçiştirmenin hatta unutturma teorilerinin üretilmesi ve tercih edilmesidir.

Tam da bu nedenle, ideolojik tahkimat yerine siyasi tahkimat öne alınmaktadır. Birbirini içermekle birlikte, siyasi tahkimatın ideolojik tahkimatı aşarak öne alınması, ideolojik zayıflığın üstünün örtülmesinde tercih edilen bir yol olmanın yanında, SSCB’nin yokluğunda yeniden dizayn edilmesi ihtiyacından da kaynaklanmaktadır. Bu yanıyla emperyalist-kapitalist sistem fabrika ayarlarına geri dönme yolu ile bildiğini okumakta, siyasal tahkimatını kitleleri yaptıklarına ve yapacaklarına ikna etmek ya da rıza almaya çalışmak yerine “bildiğini okuyacağını bilmeyenin kalmamasını sağlamak” yolunda ilerlemektedir. Akla gelecek ilk itiraz bunun için siyasal tahkimata gerek olmadığıdır. Ancak tahkimat tam da siyasi kırılmaların yaşanabileceği düzlemlere yapılmaktadır.)

Dünya genelinde emperyalist hiyerarşinin tepesindeki ABD’nin içinden bir Trump yönetiminin çıkması, bu yönetimin yerleşik siyasi ve diplomatik sınırları dahi aşmakta herhangi bir sorun görmemesi, son birkaç aydır yaşanan sıcak bölgesel savaşların başlatanı ve “ bitireni” olması, tüm bu süreçleri yönetirken açık yalanlardan zerre kaçınmaması, benzer düzlemde örneğin İsrail’in stratejik olarak Ortadoğu’daki direnç unsurlarını tek tek yok etmeye çalışırken, açlıktan ölen Gazzeli çocuklar ile dalgasını geçmekte herhangi bir beis görmemesi, Suriye’de İŞİD’li teröristlerin iktidara getirildiği dönemden bu yana toplu katliamlarında eskisine rahmet okutması, Ortadoğu dışında dünyanın birçok yerinde sıcak savaşların yeniden ve hızlıca tetiklenmesi gibi daha birçok örnekten çıkan sonuçlardan biri de olası siyasi kırılma ihtimallerinin zayıflaması değil artmasıdır. Verili sistemin buna şimdilik bulduğu çözüm, siyasi gücün kimde olduğunun neredeyse bir illüzyona varacak derecede sürekli hatırlatılmasında, dayatılmasında ve ezcümle bu siyasi alanın temsilcilerinin (liderler, başkanlar ve iktidardaki siyasi partiler) sermaye sınıfının ve emperyalizmin çıkarlarını gözettiği sürece gücün ihracı konusunda geçmiş dönemlere göre işbirliklerini bir hayli arttırmasıdır.

Örneğin ülkemizde, AKP iktidarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini düşünen biri, bunun aynı zamanda ABD yönetimi ile İsrail ile AB ile de mücadele etmesi anlamına geldiğini, ideolojik olarak olamasa dahi siyaseten fark etmemenin imkânsız olduğu bir dönemin içinde kendini bulmaktadır. Ve yukarıda bahsettiğim siyasi alandaki tahkimat bu güç ortaklığına yapılmaktadır. Gücün zehirlediği değil gücün beslediği siyasi iktidarların kırılma olasılıklarına müdahalesi soyuttan somuta hızlı bir geçiş yaparken, emperyalist kapitalist sistem, döneminin ideolojik olarak en zayıf ancak siyasi hegemonyası açısından belki de en güçlü döneminden geçmektedir.

İdeolojik olarak verili sistem ile aynı zeminde olan, ancak adına muhalefet denilen düzen içi siyasi partilerin bu siyasi tahkimat karşısında yaptıkları ve zaten de yapabilecekleri tek şey, iktidar için sıralarını beklemektir. Gücün ihracının kendilerine gelmesini beklemek de diyebiliriz.

Tüm bu yazılanların prototipinin en saf haliyle yaşandığı ülkelerden biri de bizim ülkemiz.

AKP’nin büyük kitleler nezdinde meşruluğunu kaybettikçe elindeki güce daha da sıkı sarılması ve bunun bütün nimetlerinden yararlanması, iç ve dış cephenin güçlendirilmesini kendi varlığına endekslemesi, siyasal alanı dizayn etmek konusunda heybesinin hiç turpsuz kalmaması ömrünü yeterince uzatan faktörlerdendi. Dizayn edilen bu siyasi alanda düzen içi muhalefet partilerinin önlerine atılan süreçleri temelden bir reddiye yerine, var olan boşluklara oynaması bir “batma ve çıkma” salınımının ortasında kalmasına neden oldu ya da sağladı.

Örneğin TBMM nezdinde kurulacak şu ünlü komisyona üye vermeyi şarta bağlayan ve şartın kabulü ile komisyonda yer alacak olan CHP’nin kimilerine göre “işte gerçek ve etkili siyaset budur” diyeceği, kimilerine göre “onurlu üyelik” olarak tarif edilecek tavrının özünde sürece bir ağırlık koyma hali değil, “bildiklerini öyle ya da böyle okuyacakları” bir konuda gerilim başlığına neden olmamaktır. Siyasal alandaki hegemonya işte tam da bugünler ve bu gündemler için vardır. En çok da düzen içi muhalefet partilerinde iş görmektedir.

Ülkenin sol, sosyalist devrimci güçlerinde ise durum tam olarak üçe ayrılmaktadır.

Siyasi hegemonyanın kırılmasını mevcut iktidarın değişmesine endeksleyerek sıranın kendisine gelmesini bekleyen düzen içi muhalefet ile mesafesini nerdeyse sıfıra indirenler.

Siyasi alandaki hegemonyayı ideolojiyi geriye atarak ya da sulandırarak kırmayı deneyenler nam- ı diğer “sosyalizmsiz siyaset” yapanlar.

Ve bir de çubuğu siyasal alana bükmekle birlikte, emperyalist-kapitalist sistemin yukarıda özetlenen ve giderek daha da zayıflayan ideolojik tahkimatını bir kenara koymayarak hareket edenler. Neye karşı olunduğunu anlatmakla yetinmeyip yerine neyi koyacaklarını da söylemeyi siyasi alanın kargaşasına kurban etmeyenler. Türkiye Komünist Hareketi tam da bu yolun öznesidir.

Türkiye Komünist Hareketi işte böyle bir dönem ve düzlemde Türkiye’nin geleceğinde bir seçenek değil bir zorunluluk olarak Sosyalist Cumhuriyet’i koyuyor. Bu kapsamda 13 Eylül’de düzenlenecek Sosyalist Cumhuriyet Konferansı, sosyalizm mücadelesinde tahkimat noktalarını, düzeni yenecek tek güç olan işçi sınıfının mücadelesinin güçlendirilmesini, siyasal alandaki her türlü kabul ediş yöntemlerine karşı kendi mücadele yöntemlerini etkili kılmanın yollarını üye ve dostları ile ele alacak.

Çürümüş kapitalizme karşı dipdiri bir sosyalizm mücadelesi ülkenin geleceğine yön verecek.

Siyasal kırılmaları sosyalist siyaset ile karşılayan bir özne geleceği kuracak.

Yazarın Diğer Yazıları
Sosyalist Cumhuriyet 2 Ağustos 2025
Süreç ve Anayasa 30 Mayıs 2025
Çaresizlik sendromu 20 Şubat 2025
Sesimi duyan var mı? 6 Şubat 2025