TKH İzmir İl Örgütü'nden İzBB'ye tepki: İzmir Büyükşehir Belediyesi elini halkın cebinden çekmelidir!
TKH İzmir İl Örgütü'nden İzmir'de toplu ulaşıma yapılan zamma yönelik yapılan açıklamada "Emekten yana, kamu kaynaklarını emekçiler için kullanan, kâr odaklı değil; kamu yararını gözeten halkçı yerel yönetimler Sosyalist Cumhuriyet ile mümkündür!" denildi.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üstü üste toplu ulaşımla ilgili aldığı zam karalarına tepki gösterdi.
Yapılan açıklamada faturanın emekçi halka kesildiği yapılan zamların ”İktidar kuşatması” ve ”Belediye kaynaklarının kısıtlanması” sözleriyle meşrulaştırılmaya çalışıldığı ifade edildi.
Ulaşım ve su, insanların parayla alınıp satılamayacak en temel haklarındandır. Ancak nereye baksa kâr ve rant gören piyasacı zihniyetin toplu taşımanın bir kamu hizmeti olduğu ve bunun ücretsiz yapılması gerektiğine dair bir programa sahip olmadığı, aksine kamu hizmetlerini bir şirket gibi kâr merkezli ele aldığı aşikardır” ifadeleri kullanılan açıklamada “Rantçı, ihaleci, emek düşmanı sermaye düzeni ve yerel yönetimlerdeki temsilcileri kaybedecek emekçiler kazanacak!” denildi.
TKH İzmir İl Örgütü’nden yapılan açıklama şu şekilde:
Ulaşım zammı derhal geri çekilmelidir!
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, 1 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere şehir içi toplu ulaşıma %20 zam yaptığını duyurdu.
Bununla da kalmayan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi oy çokluğuyla aldığı bir başka karar ile İZBAN’da uygulanan ”90 dakika ücretsiz aktarma” ve ”Halk taşıt” uygulamasını da kaldırdığını ilan etti. Nisan ayında yapılan %25’lik zammın üzerinden henüz 4 ay geçmişken alınan bu iki karar ile yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında adeta yaşam savaşı veren İzmirli emekçilere ağır bir darbe de CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından vurulmuştur.
TCDD’nin yüzde 50 ortaklığı nedeniyle kendi payına düşen kısmı karşılamaması, İzmirli emekçilerin çok önemli bir bölümünün işlerine gidip gelirken yoğun olarak kullandığı İzban hattındaki ”90 dakika ücretsiz aktarma” uygulamasının kaldırılmasına gerekçe olamaz. TCDD’nin zaten sürecin başında bu uygulama için ”Biz mali yükü taşıyamayız. Belediye üstlenirse kabul ederiz” açıklamasına rağmen ”90 dakika ücretsiz aktarma” uygulaması, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın 2024 Yerel seçim vaatlerinden biri olmuştur.
Ancak 22 Temmuz 2024’te başlayan toplu ulaşımda ilk binişten sonraki 90 dakika süresince ücretsiz aktarma sisteminden bir yıl gibi kısa bir sürede çark edilmiştir. AKP’nin ekonomi politikalarının yarattığı krizin ağır tahribatı emekçilerin yaşamlarına doğrudan yansırken maliyet hesabı üzerinden İzmirli emekçilerin omuzlarına bir yük de CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yüklenmiştir.
İzmir’de ulaşıma yapılan bu son zamlarla birlikte emekçilerin zaten her gün yaşadığı trafik ve izban çilesine bir de son 4 ayda yapılan toplam %45’lik zam çilesi eklenmiş, fatura her zaman olduğu gibi emekçi halkımıza kesilmiş, ”İktidar kuşatması” ve ”Belediye kaynaklarının kısıtlanması” nakaratı ise değişmemiştir.
Emekçilerin ödediği vergilerin önemli bir yer tuttuğu belediye bütçelerinin halka hizmet söz konusu olunca kaşık ile pay edilip kepçe ile geri alındığı bir yerel yönetim anlayışı halkçı olamaz!
İzmir’de ulaşım giderlerinin halihazırda yüksek olmasına karşın, aktarma yapılmaksızın bir yerden bir yere ulaşmanın neredeyse imkânsız olduğu, kalitesiz ve çoğu zaman insan sağlığına aykırı balık istifi taşımaya tepkiler varken; yeni bir zam yapılması ve aktarma indiriminin kaldırılması kararı kabul edilemez!
Bu karar derhal geri çekilmelidir!
Bugün milyonlarca yurttaşın açlık sınırında yaşadığı bir tablo da sosyal ve halkçı belediye nutukları atanların yerel yönetimleri şirket mantığıyla yönetip hangi sınıfın çıkarlarını önceleyerek kararlar aldığı gün gibi ortadadır.
Ulaşım ve su, insanların parayla alınıp satılamayacak en temel haklarındandır. Ancak nereye baksa kâr ve rant gören piyasacı zihniyetin toplu taşımanın bir kamu hizmeti olduğu ve bunun ücretsiz yapılması gerektiğine dair bir programa sahip olmadığı, aksine kamu hizmetlerini bir şirket gibi kâr merkezli ele aldığı aşikardır.
Şehrimizde görüldüğü gibi yerel yönetimlerin şirketler gibi örgütlendiği, belediye başkanlarının şirket yönetim kurulu başkanı gibi konumlandığı, emekçilerin temel haklarına saldırı niteliğindeki uygulamaların süreğen hale geldiği belediyecilik anlayışında kamu yararı gözetilmez, sosyal belediyecilik söylemi ise emekçileri kandırma aracı olmaktan öteye gidemez!
Her seçim döneminde peş peşe vaatler sıralayan düzen partileri seçim kazandıktan sonra gerçek yüzlerini göstermektedir. Yerel yönetimlerde ihale yoluyla rant ve piyasa merkezli zihniyetin tüm düzen partilerinde ortak bir karakter olarak öne çıktığı bir kez daha tespit edilmelidir. Yağma düzeni olarak tanımlanabilecek bu düzende tüm mali krizlerin bedeli zamlar yoluyla emekçilere ödetilmektedir.
Bu bedeli ödemeyeceğiz!
Hayat pahalılığı almış başını gitmişken, halkımız zamlara ve yüksek enflasyona karşı adeta yaşam savaşı veriyorken, halkın cebine el uzatmaya yeltenenlere karşı mücadeleyi yükselteceğiz.
Ulaşım zamları derhal geri alınmalıdır.
Çaresiz değiliz!
Emekten yana, kamu kaynaklarını emekçiler için kullanan, kâr odaklı değil; kamu yararını gözeten halkçı yerel yönetimler Sosyalist Cumhuriyet ile mümkündür!
Rantçı, ihaleci, emek düşmanı sermaye düzeni ve yerel yönetimlerdeki temsilcileri kaybedecek emekçiler kazanacak!
Türkiye Komünist Hareketi İzmir İl Örgütü