Türkiye Komünist Hareketi (TKH) 3 Mart Laiklik günü nedeniyle bir açıklama yayımladı.
Hilafetin kaldırıldığı gün olan 3 Mart tarihinin Laiklik Günü olduğu belirtilerek tüm yurttaşların Laiklik Gününün kutlandığı açıklamada, 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Devrim Yasalarının bugün ortadan kaldırılmaya çalışıldığına vurgu yapıldı
” Bugün 1923 Cumhuriyeti’nin kazanımları fiilen ortadan kaldırılmış durumdadır. Laiklik ve Cumhuriyet düşmanlarına karşı, gericiliğe karşı, piyasa düzenine karşı, laiklik başta olmak üzere tüm ilerici kazanımlarımıza sahip çıkmak ve ileriye taşımak için bize ‘yeni bir Cumhuriyet’ gerek.” denilen açıklamanın tamamı şöyle :
Cumhuriyet devrimlerle yaşar
Laiklik olmadan Cumhuriyet olmaz
Hilafetin kaldırıldığı gün olan 3 Mart, “Laiklik Günü”dür. Tüm yurttaşlarımızın 3 Mart Laiklik Günü kutlu olsun!
Ülkemiz ve Cumhuriyet, halkımızın büyük mücadeleleri sonucunda kuruldu. Tarihsel miadını çoktan doldurmuş olan Osmanlı İmparatorluğu emperyalistler tarafından paramparça edilirken, bu ülkenin ilericileri ve yurtseverleri eski düzenin yerine yeni bir cumhuriyet kurmak için harekete geçtiler. Cumhuriyet, gerici Osmanlı düzenine ve emperyalist işgale karşı emekçi halkımızın en büyük adımı, en büyük kazanımı olmuştur.
Cumhuriyetin getirdiği en önemli kazanımlarından biri de kuşkusuz laikliktir.
Laiklik, eğitim-öğretimden Medeni Kanun’a, hukuk düzeninden devlet idaresinde kadar toplumsal yaşamı şekillendiren en belirleyici kazanımdır.
LAİKLİK DEVRİMCİ BİR KAZANIMDIR
3 Mart 1924 tarihinde Cumhuriyet’in niteliğini belirleyen ve laikliğin temeli sayılan üç önemli yasa TBMM’de kabul edilmiştir. “Devrim Yasaları” olarak bilinen bu üç yasayla birlikte, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını sağlamak amacıyla Şeyhülislamlık ve şer’i mahkemeler kapatılmış, eğitim ve öğretim birliğinin sağlanması için Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılmış ve hilâfet kaldırılarak laiklik ilkesinin temelleri atılmıştır.
Devrim niteliğindeki bu üç önemli yasayı, 1925’te tekke ve zaviyelerin kapatılması, 1926’da laik hukukun temeli olan Medeni Kanun’un ilan edilişi ve 1937’de laikliğin değiştirilmez bir temel ilke olarak Anayasaya girişi takip etmiştir.
Laiklik olmadan bir Cumhuriyet’ten söz edilemez.
Bugün bilimsel bir eğitim-öğretim için, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip yurttaşlar olabilmesi için; düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğü için, gelecek kuşakların akıl ve bilimle sorgulayan yurttaşlar olması için; kısacası, kul değil yurttaş olmak için laik bir toplumsal düzen en önemli güvencedir.
LAİKLİK VE CUMHURİYET GERİCİ BİR SALDIRI ALTINDADIR
Bugün ülkemiz, bilimsel eğitim-öğretimden, kadın haklarına; idari yapıdan, yargı ve anayasaya; toplumsal yaşamdan, siyaset alanına kadar bütünlüklü bir karşı-devrim saldırısıyla karşı karşıyadır.
1980’lerden başlayarak AKP iktidarına uzanan bu karşı devrim dalgası “Yeni Anayasa” söylemiyle laikliğin tasfiyesine ve Cumhuriyet’in tam anlamıyla ortadan kaldırılmasına yol açacaktır. Ülkemiz, gerici tarikat ve cemaatlere, piyasacı bir anlayışa ve emperyalizmin çıkarlarına hizmet etmek için gerici ve işbirlikçi AKP iktidarına mahkûm edilmek istenmektedir.
CUMHURİYET DEVRİMLERLE YAŞAR: YENİ BİR CUMHURİYET İSTİYORUZ
Cumhuriyet ancak ve ancak devrimlerle yaşar.
Bugün 1923 Cumhuriyeti’nin kazanımları fiilen ortadan kaldırılmış durumdadır. Laiklik ve Cumhuriyet düşmanlarına karşı, gericiliğe karşı, piyasa düzenine karşı, laiklik başta olmak üzere tüm ilerici kazanımlarımıza sahip çıkmak ve ileriye taşımak için bize “yeni bir Cumhuriyet” gerek.
3 Mart Laiklik Günü’nde tüm yurttaşlarımızı laikliğe sahip çıkmaya ve “yeni bir Cumhuriyet” kurma mücadelesine güç vermeye çağırıyoruz.
Laik bir düzen için
Yeni bir Cumhuriyet, Sosyalist Türkiye
Cumhuriyet yalnızca geçmişimiz değil, aynı zamanda geleceğimizdir.
Türkiye’de bugün kurulmak istenen düzen tam bir istibdat rejimidir. İstibdat rejimine karşı mücadelenin yolu yalnızca geçmişi korumaktan değil, içinde bulunduğumuz düzeni değiştirmekten, eşit ve özgür geleceğimizi kazanmaktan geçer. Türkiye’nin önünde bugün iki seçenek vardır:
Ya istibdat rejimine boyun eğeceğiz ya da geleceğimizi elimize alacağız!
Geleceğimizi kazanmak için yeni bir Cumhuriyet, yeni bir Cumhuriyet için sosyalist Türkiye’yi hep birlikte inşa edelim.
Türkiye’de Cumhuriyet’i devrimci bir şekilde yeniden kurma mücadelesi aynı zamanda sosyalist Türkiye’yi inşa etmek anlamına gelmektedir.
Partimiz Türkiye Komünist Hareketi (TKH), istibdat rejimine karşı tüm yurttaşları emek, laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesi için mücadeleye çağırıyor! Gelin, ülkemizin geleceğini birlikte kuralım.
Yeni Anayasa ile laikliğin tasfiyesine hayır!
Kahrolsun istibdat, yaşasın Cumhuriyet!
Ülkemizde emekçilerin kurtuluş mücadelesi için laiklik kritik bir öneme sahiptir. işçi ve emekçileri kaderci bir anlayışa mahkûm eden gerici ideolojilerle mücadele edilmelidir. Patronlar ülkemizin kaynaklarını sömürerek büyük bir servet içinde yaşarken, işçileri “kaderci ve fıtratçı” bir anlayışa mahkûm ederek sömürü ilişkilerini gizlemek istemektedirler. Dinci tarikat ve cemaatlerin etkisiyle işçilerin hak mücadelesini öteki dünyaya havale eden tüm anlayışlar reddedilmelidir. İş cinayetlerini “kaza ve fıtrat”, düşük ücretleri ve hak ihlallerini ise “kader ve şükür” anlayışına göre biçimlendirmek isteyen kapitalistlere ve dinci örgütlenmelere; dini siyasete alet eden iktidarından muhalefetine kadar tüm siyasal oluşumlara karşı laiklik bayrağı emekçilerin elinde yükselmelidir.
İnanç sömürüsü ve dinci gericilik istibdat rejiminin sigortası, patronların sömürüsünün aracıdır. Emekçilerin kurtuluşu ise laik bir düzenin kurulmasından geçiyor.
“Dindar ve kindar nesiller” yetiştirmek isteyen AKP iktidarı, tarikat ve cemaatler eliyle eğitime ve öğretime tümüyle şekil vermek istemektedir. Okul öncesi eğitim neredeyse Diyanet’e teslim edilmiş durumdadır. Ortaöğretimde MEB tarafından tarikat ve cemaatlere ait sivil toplum örgütleriyle yapılan protokoller tüm eğitim hayatına zorla dayatılmaktadır. Bilim üretmesi gereken üniversiteler gerici ve piyasacı anlayışın kuşatması altındadır.
Laiklik karşıtı olan zorunlu din dersleri, gerici ve bilim dışı müfredatlar, ÇEDES ve Maarif Modeli gibi gerici programların öğrencilere ve tüm eğitim yaşamına dayatılmasına dur diyeceğiz.
ÇEDES ve Maarif Modeli gibi gerici programlar durdurulmalı, tarikat ve cemaatlerle yapılan tüm protokoller derhal iptal edilmelidir. Laik, bilimsel, eşit ve parasız bir eğitim istiyoruz.
7 Şubat 1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun, başta kadınlar olmak üzere tüm yurttaşlar için vazgeçilmezdir. Medeni Kanun’da bulunan kişiler hukuku, aile hukuku gibi yasalar yurttaşların doğumundan başlayarak ölümünden sonrasına kadar özel yaşam ilişkileri düzenleyerek, yurttaşlık bağını esas almıştır.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “Aile Çalıştayı” adıyla Medeni Kanun’un tartışmaya açıldığı, Diyanet’in fetvalarıyla kadınların “terbiye edilmek” istendiği; çocuk cinayetleri, kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı ülkemizde, tüm kadın düşmanı yasa ve uygulamalar yırtılıp atılmalıdır.
Ülkemizde, AKP tarafından iptal edilen İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girmeli, kadınlar ve erkekler arasında toplumsal ve hukuki tüm eşitsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Cumhuriyet’in kazanımlarını ortadan kaldıran, laikliği görmezden gelen, kadınları ikinci sınıf yurttaş olarak gören tüm gerici yasa ve uygulamalarla mücadele edilmelidir.
Kadınların çalışma yaşamında “eşit işe eşit ücret” almasından tutun, toplumsal alanda eşit ve özgür yurttaşlar haline gelebilmesinin temellerinden biri de laikliktir. Laiklik kazanılmadan kadınların eşitlik mücadelesi kazanılamaz.
Laiklik, eğitim-öğretim, kadın ve sınıf mücadelesinde olduğu gibi kamusal yaşamın ve devlet idaresinin de vazgeçilmezidir. Toplumsal ve günlük yaşamı tarif eden kamusal alanda dini hegemonya kabul edilemez. Laiklik, tüm yurttaşların vicdan ve inanç özgürlüğünü güvence altına aldığı gibi, inanç gruplarının başka inanç gruplarına ya da inanmayanlara karşı hegemonya kurmasının da önüne geçer. Her bir yurttaşın paylaştığı kamusal ve toplumsal yaşam alanları herhangi bir dinin ya da dini grubun kuralları ile şekillendirilemez.
Diğer yandan devlet idaresinde de dini inançlara göre bir tasnif ya da ayrıcalık tanınamaz. Devlete ait kurum ve kuruluşlarda dini inançlara göre düzenleme yapılamaz. Devletin dini inancı olmaz!
Devlet kurumları içinde örgütlenen tarikat ve cemaatlere müdahale edilmeli, bu örgütlere sağlanan siyasal ve mali destek durdurulmalıdır.
Ülkemizde her biri holding haline gelen tarikat ve cemaatler ve bu gerici yapılara fiilen teslim edilerek görev ve yetkisi dışında faaliyet yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır!
Medeni Kanun’u ve laikliği tartışmaya açan AKP iktidarının yeni bir anayasa yapma ehliyeti bulunmamaktadır. Anayasalar iktidarların dönemsel gücüne değil, tarihsel meşruiyete ve toplumsal mutabakata dayanırlar. Türkiye’nin yeni anayasası ancak yeni ve daha ileri bir düzenin kurulmasıyla ortaya çıkabilir. AKP’nin kurduğu istibdat rejiminin böyle bir ehliyeti bulunmamaktadır. Yeni Anayasa ile laikliğin tasfiyesine hayır!
Grand Halı işçileri eylemlerinin 4’üncü gününde yapmış oldukları fiili grevle patronun dayattığı ücret sınırını aştı,…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan soruşturmalar sürerken bu kez de belediyenin iştiraki olduğu Medya…
işverenin işçilerin taleplerini karşılamaması üzerine TİS sürecinin tıkandığı Ekur Et'te, işçiler haklarını almak için eyleme…
HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu “Yaklaşık bir yıldır Türkiye devleti ile Abdullah Öcalan görüşmeler yapıyor,…
Laiklik Meclisi, 3 Mart Laiklik Günün'de bir bildirge yayımladı. Yayımlanan bildirgede 3 Mart'ın tarihsel önemi…
Sahte içki nedeniyle yaşanan can kayıplarında artış sürüyor. Ankara'da 81 kişinin sahte içki nedeniyle yaşamını…